Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/42 E. 2020/84 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/42
KARAR NO : 2020/84
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/81 Esas
KARAR NO : 2017/418
KARAR TARİHİ: 01/11/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:07/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı kooperatifin üyesi olan davalı … in üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, her üyenin ödemesi gereken aidat borcunu ödemediğini, Gölcük İcra Dairesinin … Esas numaralı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı …’in itiraz da bulunduğunu, Kooperatif üyesi olan davalının evinde oturmaya başladıktan sonra kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, davalının kooperatife borçlu olduğunu ve takibe yaptığı itirazın haksız olduğunu bu nedenle Gölcük İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynı koşullarla devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere İcra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/143 esas sayılı dosyasında 30/06/2007 tarihli genel kurul kararının iptal edildiğini, davanın 4 yıl sonra açılmasının süre yönünden inceleme yapılmadan danışıklı olarak açıldığını, davacı taraf davalı üyeliğinin devam ettiğini aidat ödemeleri haksız olarak ödemediğini iddia etse de 1. Etap aidatı devam eden üyelerin 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişiklerin kesilme hususunun oy birliği ile kabul edildiğini, dolayısıyla davacını iddiaları hukuka aykırı olduğu, toplamda kooperatife 53.55,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, toplam ödenen miktar ile üyelik aidat miktarı karşılaştırıldığında kooperatif tarafından 2011 yılı sonuna kadarki devam edecek aidatlarının da tahsil edildiğini, davalı üyeliğinin sona erdiğini kabul edilmemesi halinde dahi 2011 yılı sonuna kadar ödenecek üyelik aidatlarının davalı tarafından nakit olarak ödendiği ve yapılan iş bu ödemenin mahsup edilmesi gerektiği, ayrıca 2011 yılı sonuna kadar devam edecek üyelik aidatlarının davalı tarafından ödenmesi göz önüne alındığında faiz başlangıç tarihinin 28/07/2008 tarihi olmasının da hukuka aykırı olduğu, davacının 09/06/2008 tarihinde yönetim kurulu ve 30/11/2008 tarihli genel kurul kararını bildiği halde takip başlatmasını haksız olduğu belirterek %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatlarının bulunduğu belirtilmiş açılan bu davanın reddini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” ‘….Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde her ne kadar davacı taraf davalı hakkında aidat borcu olduğu gerekçesiyle ilamsız icra takibinde bulunmuş ve kooperatifin 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında üyelik aidatlarını ödeyen ,dairelerini ve tapularını alan üyelerin kooperatiften ayrılmalarını onaylayan kararın Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/143 E 2011/315 K sayılı ilamı ile ”kooperatifte eşitlik ilkesine aykırı” gerekçesi ile iptal edilmiş ise ,davalının 09.06.2008 tarihinden kooperatif üyeliğinden ayrıldığı, davacı kooperatifin 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4.maddesinde ‘… 1.etap aidatı devam eden üyeler 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişikleri kesilmesi hususuna oybirliği ile karar verildiği’ şeklindeki kararın iptal edilmediği, dolayısıyla geçerliliği koruduğu anlaşılmakla, bilirkişi ek raporunda da davalının 08.08.2008 tarihli borcunun bulunmadığına dair evrakı 30.11.2008 tarihli kararın kabulü halinde anlam ifade edeceği belirtilmiş olup, davalı tarafından yapılan ödemeler ve 30.11.2008 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda’ gerekçesiyle; davanın reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının aidat borcunu ödemediğini, davalının evinde oturmaya başladıktan sonra kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, bu istifanın genel kurul kararı ile kabul edildiğini ancak evi daha tamamlanmamış diğer kooperatif üyelerinin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davayı da kazanmaları sonucu genel kurul kararının iptal edildiğini, bu haliyle davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, davalının elinde aidat borcunu ödediğine dair bir belge bulunmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; davacı kooperatifin aidat alacağının tahsili istemiyle davalı hakkında yaptığı ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazının iptali davasıdır. HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Gölcük İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında incelenmesinde davacı tarafça davalı aleyhine 31/07/2008 faiz başlangıç tarihli 37.225,00 TL tutarındaki kooperatif borcundan kaynaklı 37.225,00 TL asıl alacak, 15.365,26 TL (%9 değişen oranlarda kanuni faiz) olmak üzere toplamda 52.590,26 TL alacağa yönelik takip başlatıldığı, davalı tarafça husumet, zaman aşımı itirazlarında bulunarak asıl para alacağı ve ferilerine yönelik itirazlarını sunduğu, İİK 66 maddesi uyarınca 18/11/2016 tarihinde takibin durdurulmasına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı kooperatifin ana sözleşmesi dosya arasına alınmış ve yapılan incelemede 20 yıl süreli merkezi Gölcük/Kocaeli olan kooperatifin amacının ortaklarının konut ihtiyaçlarını karşılamak olduğu belirtilmiştir. Kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılma koşulları sayılmış olup, davacının 10/09/2007 tarihinde davacı kooperatif üyeliğine kabul edildiği yapılan incelemeden anlaşılmıştır.30/06/2007 tarihli genel kurul kararının 10. maddesinde “daire ve tapusunu teslim alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri takdirde kooperatifle ilişiklerinin kesilmesi hususunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesi oy birliği ile kabul edildi” şeklinde karar alındığı görülmüştür. 09/06/2008 tarihinde 2008/36 no’lu yönetim kurulu kararı ile davalının kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, 02/06/2008 tarih ve 2008/31 K., ile 142 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kat irtifaklı D blok 1. kat 9 nolu bölümün davalı adına ferdileşme sureti ile tahsisin yapılmasına karar verildiği, kooperatif yönetim kurulunun 08/08/2008 tarihli yazısı ile davalının kooperatife borcunun olmadığı belirtildiği görülmüştür. Kocaeli ATM’nin 2011/143 E., 2011/315 sayılı kararı ile aidatlarını ödeyerek dairelerin ve tapularını teslim alan üyelerinin kooperatiften ayrılmalarını düzenleyen 30/06/2007 tarihli genel kurul kararının 10. maddesi “kooperatiflerdeki eşitlik ilkesine aykırılık” gerekçesi ile iptal edilmiştir. Bu haliyle borçlarını ödeyen ve tapularını alan üyelerin üyeliklerin sona ermediği ve yükümlülüğünün devam ettiği anlaşılmaktadır.30/11/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağın incelenmesinde 4. madde de “…birinci etap aidatı devam eden üyeler 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerin kesilmesi hususu oy birliği ile kabul edildi” belirtilmiştir.Düzenlenen bilirkişi kök raporunda davalının ödemesi gereken aidatın 49.530,00 TL ve diğer giderler toplamının 41.250,00 TL olduğunu bu haliyle toplam davalının ödemesi gereken miktarın 90.780,00 TL olarak belirlendiği, davalı adına kayıtlı dairenin birinci etapta yer aldığı, 09/06/2008 tarihinde teslim edildiği, kooperatif yönetim kurulunun 08/08/2008 tarihli yazısında davalının kooperatife aidat borcunun bulunmadığının belirtildiği, takip talebinde ve icrai işlemde 30/11/2008 tarihinde yapılan genel kurul kararının 4. maddesinin dikkate alınmadığı, 30/06/2007 genel kurulu kararının 10. maddesinin iptal edildiği, ancak 30/11/2008 tarihinde yapılan genel kurulunun 4. maddesinde belirtilen birinci etap aidatın devam eden üyelerin 30/04/2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişiklerin kesilmesi kararının dikkate alınması durumunda davalının üyeliğinin sona erdiği ve aidat borcunun bulunmadığı, aksi halde davanın kooperatif süresince yapmış olduğu 53.555,00 TL tutarındaki ödeme incelendiğinde kura çekimi anahtar teslimi su doğalgaz aboneliği gibi ödemeler bedeli olan 40.250,00 TL’nin bu miktardan mahsup edilmesi sonucunda 12.305,00 TL üyelik aidat bedeli ödediği, 30/11/2008 tarihli genel kurulun 4. maddesinin hükmü dikkate alınmayarak üyeliğin ve parasal yükümlülüğünün devam ettiği kabulü halinde faiz miktarının tespitinde Şubat 2009 ayının başlangıç dönemi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise; davalının kooperatif üyeliğinin sehven 10/09/2007 olarak yazıldığı oysaki üyeliğinin başlangıç tarihinin 10/09/2006 tarihli olduğu, davacının ilk aidat ve peşinat ödemelerine Eylül 2006 döneminde yapıldığı, Eylül 2006 döneminden ödenmesi gereken aidat tutarları genel kurullarda alınan kararlardan hareketle Ekim 2016 tarihine kadar hesaplandığında toplamda 48.510,00 TL aidat borcu olduğu, peşinat ve sair toplu ödemelerin 41.250,00 TL ve toplam borcun 89.760,00 TL olduğu, yapılan ödemelerin mahsubu ile kooperatife kalan borcun 36.205,00 TL olduğu belirtilmiştir.Davalı vekilinin itiraz dilekçesinde zamanaşımı def’isinde bulunduğu; mahkemenin ise ön inceleme aşaması ve devam eden yargılama süresince zamanaşımı def’isi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar vermediği; gerekçeli kararda da bu hususta bir değerlendirme yapmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracıdır. Somut olayda; davalı tarafça yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüş ancak, mahkemece bu def’i hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Davalı, zamanaşımı def’inde bulunduğuna göre 11/04/1940 gün ve 15/70 sayılı YİBK. gerekçesinde açıklandığı üzere; zamanaşımı def’i mevcut olduğu takdirde mahkemece herşeyden önce bu def’in incelenmesi, gerçekleşmesi halinde, artık esas hakkında incelemeye devam olunmayıp davanın bu yönden reddi gerekir. Davanın bu yönden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil eder. Mahkemece, davalının zamanaşımı def’i hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde davanın esastan reddine, karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK. 137-(2) maddesi). Tahkikat, tarafların ön inceleme duruşmasında anlaşamadıkları hususlar esas alınarak yürütülecektir.6100 sayılı HMK 142. maddesi uyarınca; ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra hakim, tahkikata geçmeden önce zamanaşımı def’i ve hak düşürücü süreler hakkında karar verir. HMK 320-(2) maddesinde de ön inceleme duruşmasında zamanaşımı def’i hakkında öncelikle karar verilmesi gerektiği, emredici şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, öncelikle her bir talep kaleminin hukuki nitelemesini yapıp hangi zamanaşımı süresine tabi olduğunu belirledikten sonra zamanaşımı def’ini karara bağlaması gerekirken, bu zorunluluğa uymadan ve bu konuda tahkikat aşamasında da bir karar vermeden davayı esastan reddetmiş, hükümde de zamanaşımına hiç değinmemiştir.Bu açıklamalara göre; mahkemece takibe dayanak kooperatif alacağının dönemleri ve hangi aylara ilişkin olduğu belirtilmediği HMK.’nun 31. maddesi uyarınca; bu husus davacı tarafa açıklattırılarak tespitinden sonra zamanaşımı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.Takip talebinin ekinde takibe konu alacağa ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı ve takibe dayanak kooperatif alacağının dönemleri ve hangi aylara ilişkin olduğu belirtilmediğinden mahkemece öncelikle HMK 31. maddesi uyarınca; davalının talebi açıklattırılarak, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespitinden sonra gerekli görüldüğü takdirde davacının sorumlu olacağı bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için kooperatif merkezinde yerinde inceleme yapılarak bilirkişi heyetine kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi de eklenerek oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı bulunduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nun 01/11/2017 tarih 2016/81 Esas 2017/418 Karar sayılı ilamının HMK’ nun 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.