Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/419 E. 2021/883 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/419
KARAR NO: 2021/883
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/257 Esas
KARAR NO: 2018/378
KARAR TARİHİ: 25/04/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Borçlu … Ltd Şti’ne fatura borcundan dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun takibe haksız itiraz ettiğini, müvekkil davacı şirket ile davalı şirket arasında borç ilişkisinin davacı müvekkil şirkete ait … Otel’de davalı şirket adına konaklayan … ve … adlı şahısların konaklama hizmeti bulunduğunu, davalı şirketin bu şahıslara ait misafir folyosu incelendiğinde 29/10/2015 tarihinde 8.634,26TL , 06/11/2015 tarihinde 6.944,44TL 20/11/2015 tarihinde 2.777,78TL, 01/11/2015 tarihinde 7.407,00TL + KDV olarak ödendiğini, bu ödemelerin tamanının borçlu şirketin misafirlerine ait olduğunu, düzenli ödemelerden sonra borçlu şirketin 30/05/2016 tarihinde kesilen 48.856,02TL+ KDV ile 52.764,50TL fatura ödemesini yapmadığı gibi haksız biçimde de noter vasıtası ile iade ettiğini, bu nedenlerle menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, fatura alacağının icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve masraf, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilin davacı tarafa karşı borcunun bulunmadığını, davacının iddia ettiği şekilde müvekkilin şirketin ortakları, yetkilileri ya da misafirlerinin söz konusu konaklama hizmeti ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle şirketin 2016 yılına ait dava konusu faturaya ilişkin olarak herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı şirketin konaklama hizmetini sunmadan düzenlemiş olduğu fatura ile haksız kazanç elde etme çabası içinde olduğunu, bu nedenlerle haksız davanın reddine, dava konusu miktarın en az %20’si kadar kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifeti ile yapılan inceleme sonucunda her iki taraf defterlerinin de TTK gereğince usulüne uygun olarak tutulduğu ve ilgili şirket lehine delil vasfını haiz olduğu, takibe dayanak ve davaya konu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı bulunduğu ancak davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği, davacı tarafın müşteri folyosu dışında alacak talebine konu faturaya dayalı hizmetin davalıya verildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, ilgili müşteri folyosu incelendiğinde davalı tarafın hizmet aldığını ispata elverişli kayıt ve düzenlemelerden yoksun olduğunun görüldüğü, davacı tarafın dilekçelerin teatisi aşamasına kadar tanık ve yemin deliline dayanmadığı, tahkikat aşamasında ileri sürülen tanık dinletme talebine davalı vekilinin muvafakat etmediği, bu hali ile davacı tarafın dosyada mevcut deliller ile iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın ve davalı yanın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirket tarafından davacı şirketten herhangi bir konaklama hizmeti alınmamasına rağmen haksız ve kötüniyetli takip başlatıldığından dolayı kötü niyet tazminatı şartları oluştuğundan bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek müvekkil yararına kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Davalının, aynı müşterilere ait davaya konu faturadan önceki 2 adet faturayı ödediğini, 2 fatura ödemesinden sonra 3. Faturaya konu müşterilere hizmet edilmemesi gerektiği bildirilmediğini, davaya konu fatura alacağı tek sefere ait fatura olmayıp düzenli bir ilişkiler silsilesi içerisinde ele alınması gerektiğini, bilirkişinin tek fatura alacağına dönük şekilde yapmış olduğu tespitin hatalı olduğunu, bu sebeple davalı tarafın 3. Faturanın ödenmeyeceğine dair bir kanıt sunması gerektiğini, ispat külfeti bu noktada yer değiştirdiğini, bu itibarla ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı oluğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, konaklama hizmetinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 1 adet faturaya istinaden 52.764,50 TL asıl alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı yan, davalı şirket adına konaklayan … ve … isimli misafirlere konaklama hizmeti verdiği iddiası ile hizmet bedelinden kaynaklanan 1 adet faturaya istinaden takip başlatmıştır. Davalı ise davacı tarafından düzenlenen 2015 yılına ait konaklama hizmet bedellerinin ödendiğini ancak dava konusu 30/05/2016 tarihli faturaya ilişkin konaklama hizmeti ile müvekkil şirketin herhangi bir ilgisi olmadığını, taraflar arasında 2016 yılında devam eden herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını savunmuştur. Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde takibe konu faturanın davalının ticari defterlerine işlenmediği görülmüştür. Somut olayda uyuşmazlık dava dışı şahıslar için verilen konaklama hizmetinin davalı şirket adına verilip verilmediğine ilişkindir. Davacı vekili her ne kadar konaklayan … ve … isimli misafirlerin davacı adına otelde konakladıklarını, daha önce düzenlenen faturaların davalı tarafından ödendiğini bu nedenle takibe konu konaklama bedelinin davalı tarafından ödenmesi gerektiği iddia etmiş ise de taraflar arasında bu hususta akdedilmiş bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi önceki döneme ait faturaların davalı şirket tarafından ödenmiş olması da sözleşme yapıldığına dair karine oluşturmaz. Bu sebeple davacı, davalı şirkete konaklama hizmeti verdiğini ispata elverişli yasal deliller ile kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Yasal düzenleme gereğince alacaklının aleyhine tazminatına hükmedilmesi için takibinde haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekmektedir. Davacının takibinde kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil dosyada bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi hukuka uygun bulunmuştur. Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvuruların esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, taraflarca ayrı ayrı peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40’ar TL harcın taraflardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2021