Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/416 E. 2021/953 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/416
KARAR NO: 2021/953
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/433
KARAR NO: 2018/74
KARAR TARİHİ: 19/02/2018
DAVA: İstirdat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekilinin dava dilekçesinden özetle; Davalı ile davacı şirket arasında kurumun reklam ve tanıtımı için aylık 5.500,00 TL + KDV BEDELLİ Eylül 2012 tarihinde anlaşmaya varıldığını, davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, sadece küçük çaplı internet sitesi ve internet gazetesinde haber çıkmasını sağladığını, müvekkil şirketin hizmet alımından vazgeçtiğini davalı firmaya bildirdiğini, muhasebelerin sehven hizmet verilmeden kesilen faturaları kayıtlara geçtiğini, davalı tarafından davacı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacı şirketin haciz baskısı ile toplam 12.000,00 TL ödeme yaptığını …’in Davacı şirketin ortağı ve imza yetkilisi olduğunu, davalı firmanın fatura düzenlerken faturaya her iki davacının da adını yazdığını bunun hukuka aykırı olduğunu, gerçek ve tüzel kişiye tek bir tebligat gönderilerek haciz kararı çıkarıldığını, …’in 12/02/2015 tarihinde ihtirazi kayıtla 30.650,00 TL 26/02/2015 tarihinde 8.964,00 TL olmak üzere toplam 39.614,00 TL icra dosyasına ödeme yaptığını belirtilerek …’in ödediği 39.614,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini … Esas sayılı icra takibinin kalan bakiyesinden borçlu olmadığının tespitine, davacı şirketin icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 01/09/2012 tarihli 1 yıl süreli iletişim danışmanlığı sözleşmesi yaptıklarını bu sözleşmede davacıların hem … hem de … Şirketinin her ikisinin de sözleşmenin tarafı olduğunu, dava dilekçelerinin cevap olarak süresi içinde verildiğini müvekkilinin davacı ile imzalanan bu sözleşmede davacıdan 5.500 TL + KDV aldığını, müvekkilinin davacı ile arasında yapmış oldukları 01/09/2015 tarihli sözleşmede hem … hem de … şirketinin birlikte taraf olduğunu bunun da dayanağının gönderilen mailler ve fiili durumdan kaynaklanan bir durum olduğunu davalının davacı ile aralarında akdetmiş olduğu sözleşme gereğince yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini, dört aylık kısa bir süre içerisinde davacıya 12 yazılı 2 görsel 63 dijital olmak üzere toplam 77 haber yapıp yayınladıklarını müvekkilinin bu yükümlülüğünü yaparken davacıların sözleşme gereğince üstlerine düşen yükümlülüklerini yapmadıklarını davacı tarafından yoktan haksızca yaratılan nedenlerden dolayı davacının kısa sürede 03/01/2013 tarihinde sözleşmeyi feshetmiş olduğunu müvekkilinin verdiği hizmeten gereği fatura düzenlediğini davacının bu faturalara itirazda bulunmadıklarını davacıların davalıya aylarca hizmet aldıktan sonra hiçbir ödeme yapmaksızın sözleşmeyi feshettiklerini savunmasında bulunarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Somut olayda hukuki ihtilaf davalının sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediği, takibe konu ettiği alacağa hak kazanıp kazanmadığı ve buna bağlı olarak da takipte ödenen paranın iadesinin koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Sözleşmede hem … Şirketi hem de … isimleri ayrı ayrı taraf olarak yazılı olmakla sözleşmenin bir tarafının hem şirket hem de … olduğu ve bu kapsamda faturaların da her iki davacı adına kesilmesinin ve takibin de her iki davacı hakkında yapılmasının sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmıştır. Taraf arasında inkar edilmeyen sözleşmeye göre davalı şirket davacıya ait firmanın kurumsal kimliğini, projelerini görsel ve işitsel basın yolu ile tanıtım ve reklam çalışmaları yapmayı taahhüt etmiştir.Aylık 5.500,00 TL + 990 TL KDV ücret belirlenmiştir. Medya/reklamcılık konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu üçlü heyetten alınan rapora göre; davalı yanın sözleşmenin feshine kadar edimlerini eksiksiz yerine getirdiği, taraflar arasında sözleşmenin ayakta kaldığı süre zarfında tam bir uyum içinde iletişim olduğu, yazışmalara göre herhangi bir memnuniyetsizlik dile getirilmediği, kısaca davalının edimini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre fesih halinde davalı yan fesih tarihine kadar olan hizmet bedelini eksiksiz tahsil edecektir. Ayrıca sözleşme 3.1.2013 tarihinde fesih bildirimi yapılmış olmakla sözleşmenin ocak ayındaki ücrete de hak kazanmış ve zaten davalı yanın bu faturası davacı yanca da kendi ticari kayıtlarına işlenmiş ve itiraz edilmemiştir. Düzenlenen faturalar sözleşmeye uygun olmakla açılan davanın reddine ”dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yargılama aşamasında hizmetin verildiğine dair davalı tarafça dosyaya herhangi bir belge ve delil sunulmadığı, davacılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde davacılara usulüne uygun tebligat yapılmadığı için haciz işlemi sırasında haberdar olunduğu, takip tarihine kadar faizin fatura alacaklarının faiz işletilemeyeceği yönündeki iddia ve taleplerinin gerekçeli kararda hiçbir şekilde tartışılmadığı, davacılardan …’in diğer davacı … şirketinin yetkilisi olduğu ve sözleşmede de şirket yetkilisi olarak isminin geçtiği ancak sözleşmede şahsi olarak sorumlu olduğu ve taraf olduğuna dair bir ibarenin bulunmadığı, faturanın şirkete ve …’ e birlikte kesildiği yönündeki mahkeme tespitini hatalı olduğu, sözleşme maddelerinde hedef kitle gazete ve televizyon yöneticileri ile üst düzey yöneticiler ve köşe yazarlarının hedeflendiği, davalı firmanın bu hedef mecralarına %40 oranında ulaşmayı taahhüt ettiği ancak bu hedefin hiçbir şekilde gerçekleştirilmediği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, …’ in davalıya İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile icra baskısı ile ödendiği iddia olunan 39.614,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte istirdadı, icra dosyasının kalan bakiyesinden borçlu olmadığının tespitine, davacı … şirketinin aynı icra dosyasından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 11.000 TL borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafça … -… Şirket aleyhine (01.04.2012 , 01.11.2012,02.01.2013 ve 03.12.2012 tarihli her biri 6490 TL bedelli faturalar ile 10.10.2012 tarihli 1.206,60 TL faturadan kaynaklı ) 27.166,60 TL asıl alacak, 2.666,75 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 29.833,35 TL tutarındaki fatura alacağım tazmini talepli 13.02.2013 tarihli takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekilince 12.06.2018 tarihli başvuru dilekçesi ile her iki davacı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğunun anlaşıldığı ve 12.06.2018 tarihli sayman mutemedi alındısının incelenmesinde ise her iki davacı yönünden harç miktarının yatırılması gerekirken, tek davacı yönünden istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf karar harcının (maktu) yatırıldığı belirtilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. İş bu nedenle; her iki davacı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, davacıların her ikisi yönünden istinaf yasa yoluna başvurulur iken yatırılması gerekli harçların yatırıldığı dair dekonttun dosyaya ibraz edilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, istinaf kanun yoluna başvuran davacı şirketin 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi uyarınca eksik yatırılan istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırması/yatırıldığına dair belgeyi sunması için yazılı bildirim yapılarak bir haftalık kesin süre verilmesi ve kesin süre içerisinde yatırılmadığı/sunulmadığı takdirde hangi davacı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu konusunda açıklama yapılmasının istenmesine aksi halde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacakları hususunun ihtar edilmesi, harç ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerektiğinden, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Yukarıda belirtilen eksikliğin giderilmesi için HMK’nun 352.maddesi gereğince dosyanın Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE 2-Geri çevirme sebebine göre sunulan istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kesin olarak karar verildi.06/10/2021