Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/41 E. 2020/29 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/41
KARAR NO: 2020/29
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2017
NUMARASI: 2016/381 Esas, 2017/405 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ (KAYIT KABUL)
DAVA TARİHİ: 18/03/2016
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile müvekkili arasında akdedilen “Alacak Temlik Sözleşmesi” uyarınca, … A.Ş’nin borçlu … Ltd. Şti.’den olan alacakları, factoring işlemine konu edilen davalı şirketin düzenlediği çeklerden kaynaklanan tüm hak ve alacakları da dahil olmak üzere alacağın tahsili için başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, … Esas, … Esas, … Esas, … Esas, … Esas sayılı icra takipleri ve alacağın tahsiline yönelik her türlü resmi merciye ve yasal yollara başvurma ve dava haklarının müvekkiline devir ve temlik edildiğini, müflis şirketin iflasının açıldığı 17/03/2011 itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında olan 63.646,73 TL, … Esas dosyasında 70.364,40 TL, … Esas sayılı dosyasında 70.157,00 TL, … Esas sayılı dosyasında 69.968,00 TL, … Esas sayılı dosyasında 235.802,64 TL, … Esas dosyasında 69.518,00 TL olmak üzere toplam 579.456,77 TL alacakları için 2011/1 iflas sayılı dosyasına iflas masasına kayıt talebinde bulunduklarını ve 03/12/2009 tarihinde icra dosyalarından aciz vesikası alındığını, ancak talep edilen alacağın tamamen reddine karar verildiğini ve kararın 04/03/2016 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, İİK Md.143/6 hükmü uyarınca zamanaşımı geçmediğinden iflas masasının alacak kayıt taleplerinin reddine ilişkin kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca kayıt ve kabul talebinin tamamen reddedildiğinden yapılacak olan alacaklılar toplantısına reddedilen alacakları toplamı olan 579.456,77 TL oranında katılmalarını ve alacaklarının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iflas masasına 283 kayıt numarası altında başvurarak alacağının kaydını talep ettiğini, alacağın çeke dayandığını, çeklerin başvuru tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, esas alacaklının … Hiz. A.Ş. olup, alacağını … A.Ş’ne temlik ettiğini, factoring şirketlerinin mal ve hizmet alım satımına dayalı belgeler üzerinden işlem yaptıklarını, bu yönde bir belge ibraz edilmediği gibi müflis şirketin malvarlığı olmasına karşın aciz belgelerinin olmasının alacak istemi hakkında kuşku yarattığını, bu sebeple alacağın tümüyle reddedildiğini, aciz belgesinin düzenlenmesini gerektirecek koşulların oluşmadığını, müflis şirket hakkında gerekli araştırma inceleme yapılmadan aciz belgesi düzenlendiğinden alacağın kabulünün mümkün olmadığını, zira müflis şirketin 8 adet taşınmazı, fabrika içinde de davacının alacağına yeter miktarda makine, alet, edevat ve araçlar bulunduğunu, aciz belgesi düzenlenmesinin yasaya aykırı olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının aciz vesikasının alındığı tarih ile iflas tarihi arasında faiz isteminde bulunduğunu, İİK 143/4’e göre aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketeleri Kanunu’nun 9/2. maddesi “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” hükmünü haizdir. Belirtilen bu yasa hükmü uyarınca Faktoring şirketleri, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak alacakları satın alabilmeleri için bu işlemlerin ayrıca fatura veya fatura yerine geçen belgelerle ispat edilmesi gereklidir. Davacı tarafça iflas masasına kaydı talep edilen icra dosyaları konusu alacakların çeke dayalı olup, temlik aldıkları Faktoring Şirketi tarafından devralınması hukuki işleminin dayandığı her hangi bir fatura ibraz edilebilmiş değildir. Bu nedenle davacı şirketin temlik aldığı … AŞ.’nin masaya kaydı talep edilen takip dosyaları dayanağı çekler nedeniyle geçerli bir alacağı bulunmadığından, davacının temlik suretiyle davalı müflis şirketten alacaklı olması hukuken mümkün değildir. Kaldı ki, bilirkişi raporu ile; iflas tarihi itibariyle … Tic. Ltd. Şti.’ne müflis … AŞ.’nin 1.899.806,53 TL tutarında ön ödeme yapıldığının tespit olunmuş olması karşısında çek bedellerinin ödenmiş olduğu, davalı müflis şirketin, davanın temelini teşkil eden takip dayanakları çeklerden kaynaklı borçlarını lehtara davacı talebinden daha fazla tutarda yapılan ödeme nedeniyle davacının davalıdan alacağının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 22/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 06/11/2017 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi Heyeti tarafından tanzim edilen 05/12/2016 tarihli raporda; alacak talebinin İflas İdaresi tarafından zamanaşımı nedeniyle reddinin mümkün olmadığı, aciz vesikasında yazılı alacak miktarları için faiz talep edilemeyeceği, davacı … A.Ş.’nin davalı müflisten 17/03/2011 iflas tarihi itibariyle 504.010,04 TL olarak hesaplanan alacağının müflisin masasına kayıt ve kabul edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, davalı İflas İdaresi tarafından bu rapora karşı herhangi bir itiraz yahut beyanda bulunulmadığını, bu haliyle bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor sonucunda davada haklılığının kanıtlandığını, kaldı ki davacı müvekkili şirket ile davalı Müflis şirket İflas İdaresi arasındaki uyuşmazlık konusunun, davalı Müflis şirketin müvekkili davacı şirkete borcu olup olmadığı değil, borç dayanağı çeklerin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı olduğunu, davalı Müflis şirkete icra takipleri Mart-Nisan 2009 tarihinde başlatılarak tebligatlar usulüne uygun olarak yapılmış olmasına rağmen davalı Müflis şirket yetkilileri tarafından icra dosyalarına borçları olmadığına ilişkin bir bildirimde bulunulmadığını, davalı Müflis şirket yetkililerinin icra takiplerine ve takip dayanağı çeklere ilişkin olarak iş bu kayıt kabul davası ikame edilinceye dek geçen 7 yıllık sürede hiçbir başvuruda bulunmamış olmalarının borçlarını zımni olarak kabul ettiklerinin göstergesi olduğunu, ayrıca yargılama konusu alacaklar Aciz Vesikasına bağlandığından, söz konusu aciz belgeleri hukuken varlığını sürdürdüğü müddetçe İİK 143. Maddesinin 1 fıkrası göndermesi ile 68/1 maddesi anlamında borcun ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olup, Mahkemece bu kuvvetteki bir belgenin dikkate alınmayarak alacağın ispatlanamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece 05/12/2016 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasının akabinde 08/02/2017 tarihli celsenin 1 numaralı ara kararı ile takip borçluları arasındaki ticari ilişkiyi gösterir belgeleri sunmak için 2 haftalık kesin süre verildiğini, 22/02/2017 tarihli dilekçe ile müvekkili şirketin dosyayı asıl alacaklıdan temlik alan taraf olması, asıl alacaklı dava dışı … AŞ’nin yine dava dışı … AŞ tarafından devralınmış olması sebebi ile belgelere ulaşmanın zaman alacağı belirtilerek ek süre verilmesi talep edilmesine rağmen, bu talebin kabul yada reddine ilişkin ara karar kurulmaksızın, deliller henüz tamamlanmadan dosyanın 23/02/2017 tarihinde Bilirkişiye tevdii edildiğini, mahkemece belgelerin sunulması için kesin süre verilirken, bu sürede belgelerin sunulmaması halinde sonuçlarının ne olacağı konusunda ihtarat yapılmadığını, HMK m.94 – m.220 hükümleri gereği Mahkemece kesin süreye uyulmaması halinde bunun sonuçlarının ne olacağının açıkça bildirilmesinin zorunlu olduğunu, ayrıca bahse konu davalı müflis şirketle dava dışı … arasındaki ticari ilişkiyi gösteren fatura suretleri mahkeme dosyasına sunulmuş, borçlu şirket yetkilileri yahut davalı iflas idaresi tarafından iş bu belgelere ilişkin olarak herhangi bir itirazda bulunulmamış olmasına rağmen Yerel Mahkemece bu durum da göz ardı edilerek suret belgeler hiç bulunmuyor gibi kabul edilerek hüküm kurulduğunu, Yerel Mahkemece belgeleri sunma hususunda makul bir süre verilmemiş olması ve kesin sürenin sonuçlarının açıkça belirtilmemiş olması neticesinde dosyanın deliller toplanmadan bilirkişiye verilmiş olması karşısında hükme esas alınan 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olması sonucunu doğurduğunu, 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda; incelemeye esas davalı Müflis şirkete ait ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, müflis şirketin 2011 yılı yıllık kayıtlarında 159 No’lu hesap kaydında İflas tarihi itibariyle …’ya 1.899.806,53 TL ön ödeme yapıldığının görüldüğü, davacı talebinden fazla tutarda …’ya ödeme yapıldığı, davacı şirketin temlik alacağına konu olan tutarın bu bakiyenin içinde olduğu görüşlerinin bildirilmiş ise de davalı Müflis Şirketin bilirkişi incelemesine esas alınan 2010-2011 Yevmiye defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığından bahse konu defterlerin kesin delil olmayacağı, inceleme sonucu davalı Müflis Şirket ile dava dışı … şirketi arasında ticari ilişkinin varlığının açıkça ortaya çıktığını, davalı Müflis Şirketin …’ye yapmış olduğu gözüken 1.899.806,53 TL’lik ön ödeme içerisinde davacı şirketin alacağına konu olan miktarın yer aldığının bilirkişi tarafından nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını, bilirkişinin elinde yalnızca Yevmiye defterleri bulunurken böyle bir tespiti raporuna ekleyerek görüş bildirmiş olmasının bilirkişinin tarafsızlığı konusunda soru işaretleri doğurduğunu, neticede; davalı müflis şirket tarafından dava dışı … şirketine yapıldığı gözüken ödemenin içeriğinin ne olduğunun ticari defterlerden anlaşılabilecek bir husus olmadığı gibi bilirkişi tarafından bu ödemelerin hangi tarihlerde yapıldığı yahut cari kayıtlarında bunların karşılığının var olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmadığını, bilirkişinin bu konuda görüş bildirmekten çekindiğini, rapora karşı süresi içerisinde itiraz etmelerine rağmen mahkemece ek rapor alınmaksızın karar verildiğini, bilirkişi heyetinden alınan raporda alacağın iflas masasına kayıt kabulünün gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, sonradan tek bir bilirkişiden alınan rapor mahkemece hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş olmasının kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca bu raporda bilirkişinin avans olarak keşide edilen çek/senet tutarlarının, bahsi geçen 159 kodlu “Verilen Sipariş Avans” nitelikli kayıtları ihtiva eden hesaba borç kaydedildiğini dahi tespit edemediğini, raporu içeriğinde 20.000,00 TL tutarında senet iadesinin bu hesaba yansıtıldığını ve neticede iflas tarihi itibariyle 1.899.806,53 TL bakiye verdiğinin tespit edildiğini, bu hususun dahi söz konusu hesabın nakit yapılan ödemeler neticesinde oluşan kayıtları ihtiva etmediği, çek ve senet vasıtasıyla yapılan ödemelerin bu hesaba aktarılmakta olduğunu tek başına göstermesine rağmen, keşide edilen ve ibrazında karşılıksız çıkan çekler nedeniyle müflis Şirket sorumluluğunun devam etmekte olduğu hususunun ise gözden kaçırıldığını, Özetle, Müflis Şirket tarafından dava dışı … firmasına yapılmış 1.899.806,53 TL tutarında bir ödeme bulunmamasına rağmen, bilirkişi raporundaki ödeme yapıldığı yönündeki tespitin, Tekdüzen Muhasebe Uygulamasına göre 159 kodunu alan “Verilen Sipariş Avansları” kaydının hatalı ve eksik şekilde yorumlanmasından kaynaklandığını, Yerel Mahkemece bilirkişi raporuna yapılan itirazlar görmezden gelinerek baştan sona eksik ve hatalarla dolu yanlı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının, kurulan hükmün de eksik ve hatalı olmasına sebep olduğunu belirterek, saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 31/05/2017 Tarih ve 2016/381 Esas, 2017/405 Karar sayılı kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, Kocaeli … İcra Dairesinin … İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 11/04/2016 tarihli cevabı yazısına göre, Davacı vekili 16/10/2015 tarihli dilekçesi ile iflas masasına 579.456,77 TL alacak kaydı yaptırarak tebligat masrafını yatırmış, iflas idaresinin 283 nolu kararı ile “Müflis şirket yetkilileri borcu kabul etmemiştir. Mübrez vesaik incelendiğinde icra takipleri çeke dayanmaktadır. Çekler de masaya başvuru tarihi itibariyle zamanaşımına uğramıştır, bununla birlikte esas alacaklının … AŞ olduğu ve … AŞ’ye temliketmiş olduğu anlaşılmaktadır. Faktoring şirketleri mal ve hizmet alımına dayalı belgeler üzerinden işlem yapabilirler ki bu yönde herhangi bir belge ibraz edilmediği gibi, müflis şirketin malvarlığına karşın mübrez vesaik arasında aciz belgelerinin olması da alacak istemi hakkında kuşku yaratmaktadır. Bu haliyle yargı denetimini gerektirdiğinden 579.456,77 TL’sinin tümüyle reddine karar verildi.” denilerek alacağın tamamı reddedilmiştir. Düzenlenen ek sıra cetveli 04/03/2016 tarihli … Gazetesi ile 04/03/2016 tarihli … Gazetesinde ilan edilmiştir. Sıra cetveli, davacı vekiline 04/03/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından tebligat masraf avansı yatırıldığından 15 günlük yasal sürenin tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Davanın 18/03/2016 tarihinde yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/246 Esas 2011/127 Karar sayılı kararı ile davalı Müflis … AŞ’nin 17/03/2011 günü saat saat 12:11 itibari ile iflasına karar verilmiş, iflas kararı Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/3102 Esas, 2012/4755 Karar sayılı ve 09/07/2012 ilamı ile onanmış, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/5950 Esas, 2013/1094 Karar sayılı ve 26/02/2013 ilamı ile karar düzeltme isteminin ise reddine karar verilmiştir. Dava konusu alacağın dayanağını oluşturan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, … Esas, .. Esas, … Esas, … Esas, … Esas sayılı icra takip dosyaları incelenmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 04/03/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 50.000,00 TL çek alacağı, 150,00 TL komisyon, 2.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 739,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 53.389,73 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı … Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş, 12/02/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 60.457,00 TL tutarındaki alacak için 03/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 04/03/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 50.000,00 TL çek alacağı, 150,00 TL komisyon, 2.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 480,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 53.130,82 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı … Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş,19/02/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 60.107,40 TL tutarındaki alacak için 03/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 13/03/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 50.000,00 TL çek alacağı, 150,00 TL komisyon, 2.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 554,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 53.204,79 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı T… Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş, 26/02/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 59.900,00 TL tutarındaki alacak için 03/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 13/03/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 50.000,00 TL çek alacağı, 150,00 TL komisyon, 2.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 295,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 52.945,89 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı … Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş, 05/03/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 59.602,00 TL tutarındaki alacak için 03/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 06/04/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 150.000,00 TL çek alacağı, 450,00 TL komisyon, 7.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 1.997,26 TL işlemiş faiz, 160,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 160.107,26 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı … Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş, 12/03/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli, 19/03/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli, 26/03/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli üç adet çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 204.791,64 TL tutarındaki alacak için 01/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından borçlular … Ltd. Şti ile … AŞ hakkında 10/04/2009 tarihli takip talebiyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılarak 50.000,00 TL çek alacağı, 150,00 TL komisyon, 2.500,00 TL karşılıksız çek tazminatı, 184,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 52.834,93 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari faizi ile tahsili talep edilmiş, takibe dayanak belge olarak … İzmit Şubesine ait, keşidecisi … AŞ, lehtarı … Ltd. Şti olan ve lehtar tarafından … AŞ’ye ciro edilmiş, 05/04/2009 keşide tarihli, … numaralı ve 50.000,00 TL bedelli çek olarak gösterilmiş, icra müdürlüğünce borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunmadığından, 59.152,00 TL tutarındaki alacak için 01/12/2009 tarihinde İİK 143,251 maddeleri gereğince alacaklı vekiline “borç ödemeden aciz vesikası” verilmiştir. İstanbul … Noterliğinin 12/06/2014 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı “Devir Ve Temlik Olunan Tahsili Gecikmiş Alacak İçin Temlik Beyanı” başlıklı temlik sözleşmesinde temlik eden … AŞ, temlik alan … AŞ olup, 09/06/2014 tarihi itibariyle sözleşmenin ekli listesinde yer alan ve icra/iflas takipleri ile davalara konu edilen nakit alacakların tüm faizleri ve sari ferileriyle ve teminatlarıyla birlikte … AŞ’ye 818 sayılı Borçlar Kanununun 162.maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 183.maddesi kapsamında ve alacağın temliki ile ilgili müteakip maddeleri uyarınca tahsiline zamin olmamak, borçların aczinden sorumlu olmamak, kendisine rücu edilmemek ve tahsilinde tekerrür etmemesi kaydıyla … AŞ tarafından devir ve temlik edilmiş olup, davacının alacak talebi bu sözleşmeye dayanmaktadır. Davacı vekili, alacağın temliki sözleşmeleri ve aciz vesikaları ile Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına; -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 53.389,73 TL aciz vesikası alacak miktarı (aciz vesikasında alacak miktarı 60.457,00 TL olmasına rağmen davacı 53.389,73 TL talep etmiştir), aciz vesikasının düzenlendiği 03/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 10.257,00 TL avans faizi toplamı 63.646,73 TL, -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 60.107,40 TL aciz vesikası alacak miktarı, aciz vesikasının düzenlendiği 03/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 10.257,00 TL avans faizi toplamı 70.364,40 TL, -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 59.900,00 TL aciz vesikası alacak miktarı, aciz vesikasının düzenlendiği 03/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 10.257,00 TL avans faizi toplamı 70.157,00 TL, -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 59.602,00 TL aciz vesikası alacak miktarı, aciz vesikasının düzenlendiği 03/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 10.366,00 TL avans faizi toplamı 69.968,00 TL, -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 204.791,64 TL aciz vesikası alacak miktarı, aciz vesikasının düzenlendiği 01/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 31.011,00 TL avans faizi toplamı 235.802,64 TL, -İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası yönünden 59.152,00 TL aciz vesikası alacak miktarı, aciz vesikasının düzenlendiği 01/12/2009 tarihinden iflas tarihi olan 17/03/2011 tarihine kadar işlemiş 10.366,00 TL avans faizi toplamı 69.518,00TL, Olmak üzere 496.942,77 TL alacak ve 82.514,00 TL işlemiş faiz toplamı 579.456,77 TL alacak kaydı talebinde bulunmuş, bu talebinin reddedilmesi üzerine eldeki dava açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 05/12/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; alacağın dayanağı olan çekler ile ilgili olarak icra takiplerine 6 aylık zamanaşımı süresi içinde başlandığı, İİK.143.maddesi gereği aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıllık zamanaşımı süresinin başladığı, bu süre içinde iflas idaresine davacının alacak kaydı talebiyle başvurduğu, alacak talebinin iflas idaresi tarafından zamanaşımı yönünden reddinin mümkün olmadığı, icra dosyalarında takiplerin batıl olduğu, iptal edildiği, borçlunun borcu olmadığı veya takibin geri alındığına dair bir kayda rastlanmadığı, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 9/2 maddesi gereğince alacağın fatura yada fatura yerine geçen belgelerle tevsik edilmesinin gerektiği ancak dosya kapsamında … AŞ’nin alacak hakkının mal veya hizmet satışından doğup doğmadığı, faturalı bir alacak olup olmadığının tespit edilemediği, İİK 143.maddesi gereği aciz vesikalarında yazılı alacak miktarları için faiz talep edilemeyeceğinden davacının davalı müflisten 17/03/2011 iflas tarihi itibariyle toplam 504.010,04 TL olarak hesaplanan alacağının müflis masasına kayıt ve kabulünün gerektiğinin belirtilmesi üzerine; Mahkemece 08/02/2017 tarihli ara karar oluşturularak 1-Davacı vekiline takip borçluları arasındaki ticari ilişkinin varlığın konusunda delillerini sunmak üzere iki hafta kesin süre verilmesine, 2-Müflisin ticari defterlerinin bir kısmı için zayi belgesi verildiğinden zayi olmayan ticari defterleri üzerinde SMMM bilirkişi … tarafından iflas idaresinde inceleme yapılarak müflis şirketin takibin diğer borçlusu ile arasında ticari ilişki olup olmadığı, çek keşide edilmesini gerektirecek kayıt ve belgelerin incelenerek bu konuda rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 08/02/2017 tarihli celse 1 numaralı ara kararı için davacı vekili 22/02/2017 tarihinde sunduğu dilekçe ile talep edilen belgelerin temini için temlik veren … AŞ ile irtibata geçildiğini ancak … AŞ’nin, … AŞ tarafından devralınmış olması sebebiyle belgelerin … AŞ’nin arşivinde olması ve araştırmaların devam ediyor olması sebebiyle belgelerin henüz temin edilemediğini belirterek, en az bir ay ek süre verilmesini talep etmiş, Mahkemece bu talep yönünden herhangi bir ara karar oluşturulmadığı ve bilirkişi incelemesinin bu belgeler olmaksızın yapıldığı anlaşılmıştır. Düzenlenen 10/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; müflis şirketin 2010-2011 yevmiye defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, müflis şirket defterlerinde davacıya ödemeler yapıldığı ve hesaplara kaydedildiği, müflis şirketin bazı ticari defterlerinin zayi olduğu bu nedenle bu defterlerde inceleme yapılamadığı, mevcut defterlere göre 2010 yılı hesaplarının açılış kayıtlarında 159 … Ltd. Şti cari hesabının bulunduğu, hesapların açılış kaydında 1.919.806,53 TL bakiye olduğu, bu hesaptan bir kısım işlemlerin yapıldığı, muhasebe sisteminde “159” nolu hesabın işletmelerin bir mal veya hizmet alımı yapmak için sipariş verdiğinde, önceden yaptıkları ödemeleri takip ettikleri hesap olduğu, sipariş konusu mal veya hizmet alındığında ise 159 verilen sipariş avansları hesabının, alım konusu olan mal veya hizmet bedeline mahsup edilerek kapatıldığı, bu açıklamalar gereğince; müflis şirketin 2011 yılı kayıtlarında, 2011 yılında yapılan işlemler ile iflas tarihi itibariyle … Ltd. Şti.’ye 1.899.806,53 TL ön ödeme yaptığı, davacı talebinden daha fazla tutarda … firmasına ödeme yapıldığı, davacı şirketin temlik alacağına konu olan tutarın bu bakiyenin içinde olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 90.maddesi; “Süreler, kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında hakim kanundaki süreleri artıramaz ve eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.”, 94.maddesi; “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani hakimin tespit ettiği süreler kural olarak kesin değildir. Ancak hakimin tayin ettiği sürenin kesin olma durumu iki şekilde mümkündür. İlkinde, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin süre vermesi halinde, ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine verilen ikinci süre kesin olup, bu kesinlik yasadan kaynaklanmaktadır. Bu durumda ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş ve ihtar edilmemiş olsa dahi sonuç kesin sürenin sonuçlarını doğurur. İkincisinde; yasaya göre hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesidir. Böyle bir durumda ise kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir. Anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı 36.maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27.maddesinde ise “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” denilerek hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Mevcut dosya kapsamında ise mahkemece 08/02/2017 tarihli celsenin 1 numaralı ara kararı ile kesin süre verildiği belirtilmiş ise de kesin sürenin hukuki sonuçları yukarıda açıklandığı şekilde ihtar edilmediğinden, verilen sürenin kesin olduğundan söz edilemeyecektir. Davacı tarafından bu ara karara karşı 22/02/2017 tarihli dilekçe ile ek süre talep edilmiş olup; davacının ek süre talebi ise makul sebebe dayanmaktadır ve ara kararda istenilen belgeler yapılan bilirkişi incelemesini etkileyebilecek mahiyettedir. Bu nedenlerle davacının ek süre talebine ilişkin ara karar oluşturulmaması hukuki dinlenilme hakkının ihlali mahiyetindedir. Ayrıca davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 222/2 maddesi “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” 222/4.maddesi “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” şeklindedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, müflis şirketin bir kısım defterlerinin zayi olması sebebiyle sadece 2010 ve 2011 yılı yevmiye defteri incelenmiştir. Bu defterlerin ise açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdikleri yapılmadığından sahibi lehine delil niteliği taşımamaktadır. Ayrıca icra takibine konu çekler 2009 yılı şubat, mart ve nisan aylarında keşide edilmiş olup, ticari ilişkinin 2009 yılından itibaren gelen kayıtlarla tespiti gerekmektedir. Davacının alacak talebine dayanak olan İstanbul … Noterliğinin 12/06/2014 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı “Devir Ve Temlik Olunan Tahsili Gecikmiş Alacak İçin Temlik Beyanı” başlıklı temlik sözleşmesi 6098 sayılı TBK’nın 183.vd maddelerinde düzenlenen “alacağın devri” hükümlerine tabidir ve aynı yasanın 188.maddesinde “…borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir…” hükmü yer almaktadır, davacı şirket alacağını, dava dışı faktoring şirketinden temlik aldığı için, dava dışı faktoring şirketinin 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 9/2 maddesinde yer alan “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” hükmü gereğince alacağını fatura yada fatura yerine geçen belgelerle tevsik etmesi gerekmektedir. Aynı Yasanın 9/3 maddesinde ise; ”Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle faktoring şirketinin alacağa esas kayıtlarının, dava dışı … Ltd. Şti’nin kayıtlarının ve müflis şirket kayıtlarının incelenmesi gerekmektedir. Mahkemece açıklanan hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılarak, dava dışı şirket kayıtlarının incelenmesi için HMK 221.maddesi uyarınca tanıklığa ilişkin hükümlerin işletilmesi, bilirkişilere gerektiğinde yerinde inceleme yetkisi verilerek denetime açık rapor alınmalıdır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun ise bu incelemeleri içermediği için hükme esas alınması doğru değildir. Yine rapora karşı davacı vekilinin sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde ileri sunduğu hususların değerlendirilmemiş olması nedeniyle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi de yerindedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/381 Esas, 2017/405 Karar sayılı 31/05/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davacı tarafından yatırılan 117,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,60 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/10/2020