Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2021/879 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/409
KARAR NO: 2021/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/42
KARAR NO: 2018/166
KARAR TARİHİ: 19/02/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/09/2015 tarihli Seo Hizmet Sözleşmesi, Kurumsal Web Sitesi Tasarımı ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesi, Google Adwords Reklam Sözleşmesine binaen müvekkil şirketin sözleşmelerde yazılı hizmetleri davalı tarafa karşı ifa ettiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen davalı yanın ödeme yapmadığını, 29/06/2016 tarihinde “kesilen faturaların bakiyelerini ödeyene kadar Google reklamlarının durdurulması” konusunda talepte bulunduğunu, 22/07/2016 tarihinde “ülkenin içinde bulunduğu durum ve mali tabloları nedeniyle 31/07/2016 tarihi itibariyle SEO çalışmalarının durdurulması” konulu talepte bulunduğunu, bu talepler doğrultusunda hizmetin durdurulduğunu ancak davalının … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalara ilişkin ödemesi gereken tutarları tam ve eksiksiz ödemediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalının 4.298,00 TL’lik kısmı kabul ederek kalan 5.730,90 TL’ye itiraz ettiğini bildirerek; itirazın iptali ile takibin itiraz edilen 5.730,90 TL bedel üzerinden devamına, %20 den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında Kurumsal Web Sitesi ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesi, Google Adwords Reklam Sözleşmesi ve 01/09/2015 tarihli Seo Hizmet sözleşmesi imzalandığını, Seo sözleşmesi uyarınca konu kısmında belirtilen 10 adet arama kelimesinin internet ortamında aratılması halinde müvekkili firmanın web sitesinin ilk sırada çıkmasının davacı tarafça taahhüt edildiğini ancak müvekkili firma yetkilisi ve davacı şirket çalışanlarıyla yapılan görüşmelerde seo sözleşmesinin şartlarının tam olarak yerine getirilmediğinin öğrenildiğini, bu nedenle … numaralı 30/09/2016 tarih ve 7.080,00 TL bedelli iade faturası düzenlediklerini, söz konusu faturanın tebliğ edilmesine rağmen davacı şirket tarafından kayıtlarına işlenmediğini, Kurumsal Web Sitesi ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesi gereğince işin 45 günde teslim edilmesi gerekirken 3 ay geç teslim edildiğini, davacı tarafça davaya dayanak olarak … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalar gösterilmiş ise de icra takibine dayanak 10.028,00 TL bedelli ve 05/08/2016 tarihli faturanın belirtildiğini ancak bu iki adet faturanın da ödeme emrine ek olarak gönderildiğini, 10.028,00 TL bedelli faturanın ise kendilerine tebliğ edilmediğini, davaya dayanak faturalar icra takibine dayanak faturadan farklı olduğundan davaya konu edilemeyeceğini, … numaralı 22.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalarda tarih ve teslim alan teslim eden ibarelerinin altında isim soyisim ve imzanın bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı ile davalı arasında 01/09/2015 tarihli CEO Hizmet Sözleşmesi akdedildiği, mahkememizce yaptırılan teknik inceleme sonucunda; davacının vermeyi taahhüt ettiği Ceo Hizmeti çerçevesinde davacı şirketin davalıya ait internet sitesine ilişkin olarak arama motoru optimizasyonu ile davalının internet sitesinin arama motorlarından üst sıralarda ve doğru metinde yer almasının sağlanmasına yönelik hizmeti verdiğinin tespit edildiği, tarafların ticari defterlerindeki kayıtların incelenmesi sonucunda; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 11.378 TL alacaklı bulunduğu, 4.298,90 TL’lik ödeme sonucunda; 7.080,00 TL’lik alacağın kaldığı , dava tarihi itibariyle taraf kayıtları arasındaki farkın 8.993,68 TL olduğu, davalı tarafından tanzim edilen 7.080,00 TL tutarındaki faturanın davacı kayıtlarında yer almamasından farkın doğduğu, davacının icra takibine konu ettiği tutar kadar hizmet verdiği davalının 4.298,00 TL’lik ödemesinin düşülmesi sonucunda: 5.730,90 TL’lik alacağının kaldığı hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak taraflarca belirlenebilir mahiyette bulunan likit alacak miktarına kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, davacının sözleşme şartlarını yerine getirmediğini, teknik bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Seo Hizmet Sözleşmesinin 4.1 maddesi uyarınca sözleşmede belirtilen 10 arama kelimesinin internette aratılması halinde müvekkili firmanın web sitesinin ilk sıralara çıkması davacı tarafça taahhüt edilmesine rağmen bilirkişi raporunda böyle bir tespit yapılmadığını, internet oramında yaptıkları araştırmada sözleşmeye konu birkaç kelime olan “İstanbul boğaz turu, tekne turu İstanbul, yat kiralama firmaları, boğazda vip tekne turu” gibi aramalarda müvekkili firmanın ilk on aramada çıkmadığını, bu hususlarda bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yer verilerek internet çıktıları ibraz edilmesine rağmen itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda ise hizmetin verildiği şeklinde ifade edildiğini, davacı tarafın iade faturasını teslim almasına rağmen kötü niyetli bir şekilde kayıtlarına işlemediğini ve iade etmediğini, dava konusu faturalar ile takibe konu faturanın farklı olduğunu, bu itirazlarının da değerlendirilmediğini, belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan 01/09/2015 tarihli Seo Hizmet Sözleşmesi, Kurumsal Web Sitesi Tasarımı ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesi, Google Adwords Reklam Sözleşmesi kapsamında verilen hizmete ilişkin ödenmediği iddia edilen fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 10.028,90 TL asıl alacak, 196,18 TL işlemiş faiz olmak üzere 10.225,08 TL alacağın tahsili istemiyle 12/10/2016 tarihinde başlatılan icra takibinde, borcun sebebi “10.028,90 TL’lik 05/08/2016 vade tarihli fatura alacağı (asıl alacak)” olarak belirtilmiş ve takip talebinin ekinde … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalar sunulmuş ve ödeme emri ekinde tebliğ edilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı/borçlu tarafından sunulan 25/11/2016 tarihli dilekçe ile 4.298,00 TL yönünden borç kabul edilerek, 5.730,60 TL yönünden itiraz edilmesi üzerine takibin bu miktar yönünden durdurulmasına karar verilmiş ve İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açılmıştır. Taraflar arasında imzalanan 01/09/2015 tarihli Seo Hizmet Sözleşmesi, Kurumsal Web Sitesi Tasarımı ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesi, Google Adwords Reklam Sözleşmesi imzalanmıştır. Seo Hizmet Sözleşmesinin konusunun, davalının sahibi olduğu http://www…com web sitesinin arama motorunda belirlenen 20 anahtar kelimede sözleşme tarihinden itibaren 210 gün içinde ilk sayfada yer almasına ilişkin olduğu, davacının 7 ay içinde belirlenen kelimelerden en az 10 tanesinde arama motorlarında belirtilen konuma çıkartmayı ve 7 aydan sonrada bu konumda kalması 2 ay boyunca gerekli takip ve müdahaleyi yapmayı taahhüt ettiği, Kurumsal Web Sitesi Tasarımı ve Yazılım Geliştirme Sözleşmesinin www…com web sitesinin yapım ve devreye alma işlerini kapsadığı, web sitesinin teslim süresinin 45 iş günü olduğu anlaşılmıştır. Google Adwords Reklam Sözleşmesinde ise davacı, kota-tıklama çerçevesinde google arama motorunda sponsor bağlantı reklamı sağlanması, davalının internet sayfalarıyla ilgili AdWords istatistiklerinin davalı tarafından belirlenecek temsilciye iletilmesini taahhüt etmiştir. Sunulan e-posta yazışmaları incelendiğinde; davalı tarafından davacıya gönderilen 29/06/2016 tarihli e-postada “…google ve seo için kestiğiniz faturanın bakiyesini ödeyene kadar google reklamlarımızı şimdilik durdurmak istiyoruz. Size tekrarda başlamak için bilgi vereceğiz. Bizim reklamlarımızı durdurup son bir mutabakat yapıp borcumuzu netleştirebiliriz”, 22/07/2016 tarihli e-postada ise “31/07/2016 tarihi itibariyle yapmış olduğumuz seo çalışmasının durdurulması istiyoruz. Malum ülkemizin içinde bulunduğu durum ve mali tablolarımız buna izin vermiyor…” şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Mahkemenin mali müşavir ve bilgisayar mühendisi bilirkişi heyetinden aldığı raporda; teknik incelemede davalının arama motorunda ilk sıralarda çıktığı, davacının vermeyi taahhüt ettiği seo hizmeti çerçevesinde davalıya ait internet sitesine ilişkin olarak arama motoru optimizasyonu, davalının internet sitesinin arama motorlarında üst sıralarda ve doğru bir metinle yer almasının sağlanmasına yönelik danışmanlık hizmeti ile davalıya ait internet sitesinin iştigal konusunun, içeriğinin, alt başlıklarının ve diğer tüm detaylarının arama motoru tarafından doğru şekilde algılanabilmesi için teknik işlemler uygulama hizmeti konusunda dosya içeriğindeki analitik verilerden teknik olarak bu hizmeti verdiği belirtilmiş, mali incelemede her iki tarafa ait ticari defterlerin gerekli açılış kapanış tasdiklerinin yapılmış olması sebebiyle sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu, davacının kayıtlarına göre 30/11/2016 tarihi itibariyle davalıdan 8.993,68 TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarında ise 25/11/2016 tarihi itibariyle bakiyenin olmadığı, davalının 30/09/2016 tarih ve … no’lu 7.080,00 TL bedelli faturasının davalı kayıtlarında yer aldığı ancak bu faturanın davacı kayıtlarında bulunmadığı, taraf bakiyeleri arasındaki farkın .080,00 TL bedelli fatura ile davacıda 2.385,22 TL olarak kayıtlı olan ödemenin davalı tarafta 4.298,90 TL olarak kayıtlı olmasından kaynaklandığı (bu farkın ise icra dosyasında yatan ve çekilen farkından kaynaklı olduğu), sözleşme konusu hizmet verildiğinden davacının itiraza konu 5.730,60 TL’yi talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Davalının öncelikli itirazı takibe konu edilen fatura ile dava konusu faturaların farklı olduğu yönündedir. Takip talebinde borcun sebebi olarak “10.028,90 TL’lik 05/08/2016 vade tarihli fatura alacağı (asıl alacak)” ifadesine yer verilmiş ise de … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturaların takip talebine eklenmiş olması ve ödeme emri ekinde de tebliğ edilmiş olması nedeniyle takibe konu alacağın bu iki faturadan bakiye kalan alacaktan kaynaklandığı açık olup, davacı tarafından … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalara dayanılarak icra takibi başlatılmıştır. Takibe konu faturalar, davalı şirket tarafından ticari defterlerine işlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır…. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 14/01/2020 tarihli 2019/1984 E. 2020/62 K. sayılı ilamı; “..Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davalı aşamalardaki beyanları ile akdi ilişkinin varlığını kabul etmiştir. Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, itiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Somut olayda davacı tarafından düzenlenen ve takibe dayanak yapılan faturanın ihtarname ekinde davalıya tebliğ edildiği ancak davalı tarafından faturaya yasal süresinde itiraz edildiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda fatura içeriğinin kesinleştiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi ve istinaf başvurusunun reddi doğru olmamış davalı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindedir. Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre; fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. maddesine göre; fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. 6102 sayılı TTK 21. maddesi uyarınca ise; ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Somut dosyada, … numaralı 12.808,90 TL bedelli ve … numaralı 4.270,00 TL bedelli faturalar davalı tarafından defterlerine işlenmiş, takip tarihinden önce bir kısım ödemeler yapılmış ve ödeme emrinin tebliğ üzerine de bir kısım borç kabul edilerek takibe kısmen itiraz edilmiştir. Davalı tarafından faturaların tebliğ alınarak defterlerine işlendiği ve süresi içerisinde itiraz edilmeyerek kısmen ödeme yapıldığı sabittir. Ancak daha sonra 30/09/2016 tarih ve 7.080,00 TL bedelli iade faturası düzenlenmiştir. Bu fatura ise davacı kayıtlarında yer almamaktadır. Davalı tarafça, davacının düzenlediği faturalara itiraz edilmeyerek defterlerine kaydedilmesine rağmen sonradan iade faturası düzenlemesi emsal ilamlarda belirtildiği gibi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Davalı vekilinin itirazları yukarıda yapılan açıklamalar, emsal ilamlar, 6100 sayılı HMK’nun 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi de dikkate alındığında yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 391,48 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 97,86 TL’nin mahsubu ile bakiye 293,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/09/2021