Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/395 E. 2021/1026 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/395
KARAR NO: 2021/1026
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/802
KARAR NO: 2018/561
KARAR TARİHİ: 07/06/2018
ASIL DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (13/06/2015 tarihli)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2016/701 ESAS SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (11/06/2016 tarih)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin genel kurula ortakları davet ederken usulsüzlük yaptığını, herhangi bir tebligat yapmadan olağan genel kurulu toplantısı yapma yoluna gittiğini, müvekkilinin genel kurul toplantısının yapılacağını sözlü olarak başka ortaklardan duyduğunu ve bu sebeple 13/06/2015 tarihli toplantıya geç katıldığını, müvekkilinin sunmuş olduğu dilekçenin gündeme alınmadığını, müvekkilinin dilekçe sunumundan sonra toplantının alelacele sonlandırıldığını, müvekkilinin genel kurul toplantısının tüm maddelerine şerh koymak istediğini, bakanlık komiserinin bu istemi kabul ettiğini ancak divandakilerin baskısı ile alınan kararlara şerh koyma isteminin reddedildiğini, kooperatif ana sözleşmesine istinaden eşit işlem ilkesinin ihlal edildiğini, eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini, yasaya aykırı olarak üyelikler yapıldığını, karar nisaplarının bulunmadığını, kooperatif yönetiminde görev alanların bir kısmının naylon üye yapıldığını, bir kısmının da kendilerine menfaat sağlayıp kanuna aykırı olarak görev yaptığını iddia ederek, 13/06/2015 tarihli genel kurulun iptalini, kooperatife naylon üye yapılarak karar nisabı sağlandığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kooperatifin kurulduğundan beri kooperatif aleyhine davalar açtığını ve şikayetlerde bulunduğunu ancak bunların hiç birinden kendisi lehine sonuç alamadığını, açılan davalardan Bakırköy 2. ATM 2010/ 228 E 2011/47 K sayılı dosyası ile genel kurul kararlarının iptali davasının red edildiğini, Bakırköy 6. ATM 2010/932 E, 2011/28 K sayılı dosyası ile açılan davanın red edildiğini, Bakırköy 5. ATM 2014/954 E, 2015/299 K sayılı dosyası ile genel kurul kararlarının iptali davasının red edildiği, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mah. 2008/ 787 E, 2015/221 K sayılı dosyası ile açtığı davanın red edildiğini, davanın genel kurul toplantısından itibaren bir ay içinde açılması gerektiğini ancak davacının bu davayı 3 ay sonra açtığını, genel kurul toplantısına ilişkin çağrı mektubunun davacının bizzat kendi imzası ile teslim aldığını, davacının genel kurul toplantısından haberdar olup genel kurul yapılmadan önce Bakırköy … Noterliğinin 09/06/2015 tarih … yevmiye nolu ihtar ile genel kurul gündemine ek madde eklenmesi taleplerini APS olarak davalı kooperatife gönderdiğini, davalı kooperatife naylon üye yapıldığı yönündeki iddiaların da yersiz ve mesnetsiz olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/701 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Kooperatif yöneticilerinin ve denetçilerinin yapmış olduğu usulsüz işlemler ve kanuna aykırı alınan 11/06/2016 tarihli genel kurul kararının iptalini istediğini, sözleşmeden doğan mühendislik hizmetleri ile taşeronluk ve banka ödemelerinin kooperatiften elde edeceği ödemelerinin daire borcuna kesilerek işin sonunda 6.242 TL kaç daireye tekabül edecekse o kadar dairenin kendisine verileceğini, kooperatif varlıklarının satışından yaklaşık 1.800.000 TL’nin elde edildiğini ilk parseldeki 148 blok inşaatının ise 345.000 TL’ye mal olduğu fark bedel, diğer parsellerin arsaları, kooperatife bedelsiz olarak üst birlikten tahsis edilen parsel arsaların taksitlerine ödendiğini ve diğer parsellerden elde edilen gelirlerin kanun ve ana sözleşme hükümlerine göre fona devredilmesi gerekirken devredilmediğini, hissedar üyelere de nispi ve mutlak eşitlik prensibi çerçevesinde pay edilmediğini, ihtarlarına rağmen giriş tarihi itibari ile usulsüz ve naylon üyeliklerin yapıldığını, naylon üyelerin oyları ile nisapsız ve usule aykırı kararların alındığını, kendisine verilecek her iki daire de %47 aşamasında iken bu dairelerden birini eski kooperatif başkanı …’ya 70.000 TL bedel karşılığında satmak(devir etmek) istediğini, 2004 yılında eksiklikleri tamamlandıktan sonra …’dan ilk peşinat olan 14.000 TL tutarında çek almış iken bu çek karşılığında bankadan 13.230 TL’nin Yeniköy … Bankasından ödendiğini, bu dairenin devir işlemi ise gereği kalan daire alacaklarının ihtarına rağmen kendisine verilmediğini devir alan … tarafından kalan kısmın proje ve para olarak kendisine vereceğini söyleyerek kendisini oyaladığını ve bu güne kadar hiçbir ödeme yapmadığı gibi habersizce koop başkanı … tarafından usulsüz ve kanununa aykırı şekilde kendisine tebligat yapılmadan ve genel kurulda görüşülüp onaylanmadan önce …’ya sonra oğlu …’ya keşide ettiği ihtarlarına rağmen usulsüz üyelik hakkının devir edildiğini 11/06/2016 tarihli genel kurulda da usulsüz satışın (üyelik devir işleminin) düzeltilmesine ilişkin talepte bulunmasına ve tüm itirazlarının genel kurul sonuç tutanağına geçirilmesini talep etmesine rağmen kayda geçirilmediğini bu nedenlerle 11/06/2016 tarihinde yapılan genel kurulda naylon üye ile alınan kararların iptalini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kooperatifin kurulduğundan beri kooperatif aleyhine davalar açtığını ve şikayetlerde bulunduğunu ancak bunların hiç birinden kendisi lehine sonuç alamadığını, açılan davalardan Bakırköy 2. ATM 2010/ 228 E 2011/47 K sayılı dosyası ile genel kurul kararlarının iptali davasının red edildiğini, Bakırköy 6. ATM 2010/932 E, 2011/28 K sayılı dosyası ile açılan davanın red edildiğini, Bakırköy 5. ATM 2014/954 E, 2015/299 K sayılı dosyası ile genel kurul kararlarının iptali davasının red edildiği, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mah. 2008/ 787 E, 2015/221 K sayılı dosyası ile açtığı davanın red edildiğini, Bakırköy 7 ATM 2015/802 E sayılı genel kurul kararlarının iptal davasının derdest durumda olduğunu, işbu davanın süresinde açılmadığını, genel kurulda naylon üyelerin bulunduğu ve diğer bazı usulsüzlüklerin olduğu iddia edilmiş ise de davacının iddiasına konusu ettiği bu hususlarda açılan Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/787 E sayılı davanın red edildiği ve Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, davacının aynı iddialarını yinelediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Kooperatif Kanunun 8.maddesine göre, Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır. Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır. Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez. Dava, davalı kooperatifin 13/06/2015 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduklarının tespiti ile kooperatife naylon üye yapılarak karar nisabı sağlandığının tespiti isteminden ibaret olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, iptali istenen genel kurul kararları, hazirun cetvelleri, dayanak kooperatif kayıtları, ticaret sicil kaydı, Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğünden celbedilen bilgi ve belgeler, bilirkişi rapor ile ek raporları ve tüm dosya kapsamına binaen; davacının davalı kooperatife naylon üye yapıldığını iddia ettiği …’ın davalı kooperatif üyesi olduğu, diğer …, … ve …’ın ise hazirun cetvelinde davalı kooperatifin ortağı bulunmadığı, davaya konu 13/06/2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı genel kurul kararlarının hazirun cetvelinde kayıtlı toplam 42 üyeden, toplantıya asaleten ve vekaleten davacı haricinde katılan 18 üyenin tamamının oy birliği ile alınmış olması ve karar nisabının bulunmadığı yönündeki iddianın yerinde olmaması nedeniyle alınan genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl bulunduğunun tespiti yönündeki davacı taleplerinin yerinde olmadığı tespit edilmiş, davacının şirkete kayıtlı adresine süresinde iadeli taahhütlü mektupla, toplantı gün ve gündeminin bildiriminin süresi içinde yapıldığı tespit edildiğinden, davacının, toplantıya davetin usulsüz olduğuna ilişkin iddiasının yerinde olmadığı görülmüştür, Kaldı ki genel kurula çağrının usulsüz olduğu iddiası ihtimalinde dahi TTK m. 446/1-b hükmüne göre belirtilen usulsüzlüklerin genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunun davacı tarafça ispat edilmesi gerekir. Birleşen dava yönünden; davacı, dava dilekçesinde her ne kadar bilanço ve bütçe kalemlerinde usulsüzlük yapıldığı konusunda beyanda bulunmuş ise de davaya konu genel kurul toplantısının 3 nolu gündem maddesinde görüşülen bilanço ve gelir gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığını beyan etmediği ve bilanço gelir gider hesaplarının görüşülmesinin ertelenmesi yönünde talepte bulunmadığı,davaya konu 11/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul kararları üzerinde yapılan irdelemeleri neticesinde davaya konu 3,4,5,6,7,8 nolu alınan kararların kanun ana sözleşme ve objektif iyi niyet ilkelerine aykırı olmaması ve iptale ilişkin şartların bulunmaması nedeniyle iptalinin istenemeyeceği” gerekçesiyle;
“Birleşen davanın ve ana davanın ispatlanamadığından reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; “Davalı vekilin mahkeme dosyasına sunduğu deliller gerçekleri yansıtmamaktadır. Davacı asilin beyanları dairesinde; Mahkemenin daha önce reddettiği Genel Kurullarla ilgili Hazirun cetvelinde ismi ve imzası ile genel kurula katılan şahıslardan …, …, … hariç diğer üyelerin; Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk 2008 tarihli bilirkişi 3 emsal daire rayiç değeri 110.000 TL iken, Dubleksler 150.000 TL olarak belirlendiği halde 2003 yılı inşaat bitim tarihi itibarı ile bir normal daire 75.000 TL olup dubleks 120.000 TL rayiçe denk geldiğinden bizlerin giriş tarihleri (ilk ödeme tarihi) itibarı ile hazirun cetvellerindeki ödeme tutarları dikkate alındığında 1163 S. Koop. Kanununun 8/2. Madde hükmü (üyelik şartı ile ilgili) ne aykırılığın rakamsal ödeme tutarları ile somut ve sabit olduğu envanter defter ödeme tutarlarından belli ve açıktır. Sitenin üyeler oturduktan sonra yaptırdığı Montalama, Peyzaj, İstinad Perde ve Parke inşaat uygulamalarına esas teşkil eden uygulamaların yapıldığı onaylı imar projesinde olmayan ve sonradan yapılıp herkese ödenen rutin harcamalarda 1/5 oranında düşürülüp, …’in ödemesi tutarı hariç bu kişilerden çıkarıldığında, 3 diğer üyelerin, bir tam üyenin ödediği tutarın 1/8 ini ödediği ve bu nedenle 1163 Koop. Kanunun 8/2 madde hükmü ile 16. Maddesinde kuplik şartlarını ortaya koyan ana sözleşmenin eşit işlem ilkesine aykırı olduğu resen iptali gerektiği HMK 189/2 usul hükümleri doğrultusunda değerlendirildiğinde; davalı vekilin iddia ve belgelerinin kanunun emrettiği niteliklere uymadığı sabittir. Oysaki hazirun cetvelinde ve envanter defterinde yer alan … toplamda hizmet (mühendislik, taşeronluk) ve ödemelerin toplamı 220.000 TL den fazla olduğu halde kendisi inşaatın harfiyat başlangıcında girmiş olup, kendisine verilen ve sonradan tamamladığı dairesine karşılık K.çekmece Sulh Hukuk 2004/212 D.İş dosyasında bilirkişi inşaat seviye tespiti %47 seviyede olduğu belirlenmiş olup, elektrik, su kayıt ve faturaları incelendiğinde 2002 yılının sonunda … hariç bütün üyelerin ya da kiracılarının dairede oturmuş halde olduğu anlaşılacaktır (dubleksini yaptırmayan … istisnadır). O halde …’e bir yarım daire 15.000 TL nın üstünde verildiğine göre tam bir daire bedeli inşaat başlangıcında 31.000 TL ediyor. Dubleks: 62.000 TL ediyor. Uyuşmazlık konusu gerçek üyelik şartlarına haiz olmayan şahıslar Envanter defterdeki ödemelere daireler teslim edildikten sonra yapılan Peyzaj ve Montalama, İstinad Perde ödemeleri de sanki inşaatın başında yapılmış gibi rayiç değere göre oranlanmadan aynen ödeme toplamına eklenmiş ve rutin ödemelerle envanter ödemeler olduğundan Üyelik giriş tarihleri itibarı ile ödeme tutarları yönünden envanter defter ödeme kayıtları rutin ödemelerle usulsüz şişirildiği halde, bu belgelerin tapu sicil kayıtlarına girerek tescil edildiği sabittir. Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız gibi Envanter defter üyelik ödeme tutarları incelenmediği için gerçek dışı üyeliklerin tesbit edilmediği bilirkişinin hukuki yorum dışında hiçbir maddi rakam ortaya koymadığını ve davalı tarafında iddialarımızı rakamlarla belgeli olduğu halde aksini ispat edemediği için haklı iddialarımızı zımnen kabul etmiş olduğunun kabulü gerekir. O nedenle Yerel Mahkemedeki Genel Kurul nitelikli nisapsızdır ve kararı bozmayı yeniden incelemeyi gerektirir. Ödeme rakamları açık ve somuttur. Yukarda arz ettiğimiz gibi esas teşkil eden bilgi ve belgeler olan; Envanter Defter, Üye Sözleşmeleri, Giriş Tarihleri, Hazirun Cetvelleri, Onaylı İmar İmalat Projesinde olmayan, Peyzaj, Montolama, Parke, İstinad Perde İmalatlarının şahıslar daireleri teslim aldıktan 4 yıl sonrasına tekabül etmesi ve herkese her sitede ödenen bu rutin ödemelerin Envanter defter üyelik ödeme hisse paylarına rayiç değere göre oranlamadan aynen eklenmesi. Öncelikle Bilirkişilerin maddi uygulama hukuk şartlarına aykırı bu işlemleri dikkate almaması, incelenmemiştir. Sunulan sebeplerden; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015-802 esas, 2018-561 karar ve 07/06/2018 günlü asıl davanın ve birleşen dava için verilen kararın kaldırılmasına davamızın ve birleşen davanın tümden kabulüne, muhakeme masrafı vekillik ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava 13/06/2015 tarihli, birleşen dava ise 11/06/2016 tarihli kooperatif genel kurulunda alınan kararların oylamaya katılan ortakların, ortaklık vasfına haiz olmadığı iddiası ile yoklukla malul olduğundan iptali istemine ilişkindir. Mutlak butlan (kesin hükümsüzlük) hali işlemin, başta Kooperatif Kanunu, Ticaret Kanunu ile ilgili kanunların emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Genel kurul kararlarının yokluğu, bunda hukuki yararı bulunan herkes tarafından ve bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürülebilir. Yok hükmünde olan genel kurul kararları şeklen meydana gelmemiş olması nedeniyle başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm doğurmayacağından, bununla ilgili olarak açılan davalar bir tespit davası niteliğinde olacaktır. Bir genel kurul kararı şekil ve usul açısından geçerli olmakla birlikte, konusu bakımından TBK m. 27.maddesi uyarınca emredici hukuk kurallarına yahut ahlak ve adaba aykırı veya imkansız ise sonucu yine yokluktur. Kanunun; şekil, usul ve konusu bakımından amir hükümlerine karşı gelinmesi, kamu düzeni ve kamu yararının ihlali anlamına geleceğinden böyle bir kararın geçersiz olması, iptal davasının açılmasına bağlı olmayacaktır. Bu tür kararların tespiti herhangi bir süreye bağlı olmaksızın hukuki yararı olan herkes tarafından muhalefet şerhi aranmaksızın ileri sürülebilir. İptal edilebilirlik ise kanuna, esas mukaveleye ve afaki objektif iyi niyet kurallarına aykırılıktır. İptal edilebilir kararlar yönünden ise davanın 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması, red oyu kullanılması ve iptali talep edilen her bir madde bakımından muhalefet şerhinin sunulması gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesinin yollamasıyla, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde “Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.” hükümleri yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2561 E. 2016/1050 K. sayılı 24/02/2016 tarihli ilamı; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıda bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir. İlk toplantıda nisap temin edilmediği takdirde ikinci toplantıda nisap aranmaz.” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Aynı Yasa’nın “Ek ödeme Yüklemi” başlıklı 31. maddesinde “Anasözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilânço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yüklemi sınırsız olabileceği gibi, belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabileceği” öngörülmüştür. Aynı şekilde, söz konusu Yasa’nın 52/1. maddesinde, ek ödeme ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızasının gerektiği düzenlenmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, BK’nın 19 ve 20. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir…” şeklinde mutlak butlanla batıl ve iptale tabi kararlar açıklanmıştır.
Mahkemece mali müşavir ve kooperatif uzmanı bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda özetle; asıl davanın 1 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı, naylon üyelik iddiasının ismi zikredilen ortakların üyeliğe kabul edilmesinden sonra eksik ödeme yapmaları nedeniyle herhangi bir ihraç işlemi olmadığından naylon üye hükmünde olduklarının söylenemeyeceği, toplantı nisabının sağlandığı, kararların oy birliği ile alındığı, davacının toplantıya katılarak kabul oyu kullandığı, kararların kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına, emredici hükümlere aykırı olmadığı, birleşen davanın süresinde açıldığı, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararların kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına, emredici hükümlere aykırı kararlar olmadığı, genel kurulun 9 no’lu gündem maddesi ile yönetim kurulu asil üyeliğine seçilen … ile denetim kurulu asil üyeliğine seçilen … baba oğul oldukları bu durum kooperatif ana sözleşmesinin 53/3 maddesinde aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespiti gerekeceği yönünde görüş sunulmuştur. Asıl dava yönünden Davalı kooperatifin dava konusu 13/06/2015 tarihli 2014 hesap yılı genel kurul toplantısına ilişkin kayıtlar incelendiğinde; davalı kooperatifteki kayıtlı ortak sayısının 42 olduğu, çağrı kağıdının 17 ortağa PTT’den taahhütlü gönderildiği, 24 ortağa elden imza karşılığı teslim edildiği, davacıya da genel kurul toplantısına ilişkin çağrı kağıdının iadeli posta yoluyla yapıldığı, ortaklar listesinde kayıtlı 42 ortaktan 11 ortağın asaleten, 7 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 18 ortağın genel kurul toplantısında hazır bulunduğu ve toplantı nisabının sağlandığı, davacının da genel kurul toplantısına katıldığı, 2. gündem maddesinin; divan heyetinin seçimine ilişkin olduğu ve oy birliği ile karar verildiği, 3. gündem maddesinin; 2014 yılı gelir gider tablosu ve bilançoların okunarak görüşüldüğü ayrı ayrı yapılan oylamalar neticesinde oy birliği ile kabulüne karar verildiği, aynı madde de yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarının okunduğu ve ayrı ayrı yapılan oylamalarında oy birliği ile kabulüne karar verildiği, 4. gündem maddesinin; Yönetim ve denetim kurulunun ibrasının görüşüldüğü, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı yapılan oylamasında oy birliği ile ibra edilmelerine karar verildiği, 5. gündem maddesinin; 2015 yılı tahmini bütçesinin görüşüldüğü, yıllık ödeme aidatının 250,00 TL olarak önerildiği, oy birliği ile önergenin kabulüne karar verildiği, binanın iskanını almak için sorumluluğunu yerine getirmeyen üyeler yönünden yetkili mercilere başvurulması hakkında yönetime yetki verilmesinin oylamaya sunulanarak oy birliği ile kabulüne karar verildiği, 6. gündem maddesinin: Borcunu ödemeyen üyelere geçmiş yıllar genel kurulunda alınan %2 gecikme faizi kararının uygulanması, alacağın tahsili için yönetim kuruluna yetki verilmesi hususunun görüşüldüğü bu madde de kooperatif kanununa göre faiz uygulanmasına oy birliği ile karar verildiği, 7.gündem maddesinin tasfiye kurulunun, 9.gündem maddesinin yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkin olduğu, 7.maddede; 7.ve 9.gündem maddelerine geçilmeden önce divan başkanlığına sunulan dilekçe ile değerlendirilerek birlikte görüşüldüğü ifade edilmiş ve yönetim kurulu üyeliğine 1 yıllığına asil olarak …, …, …’in yedek olarak …, …, …’in, denetim kurulu üyeliklerine 1 yıllığına asil olarak …, …, yedek olarak … ve …’nın seçilmesine oy birliği ile karar verildiği, yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda tasfiye kurulu üyelerin olarak da görev yapmalarına oy birliği ile karar verildiği, 8. gündem maddesinin; Tapu kadastro, belediye, vergi daireleri, mahkemeler, SSK ve bütün resmi daire ve mercilerde kooperatifi temsil etmek, iskan çalışmalarını yürüterek iskan almak için tasfiye kuruluna (yönetim kuruluna) yetki verilmesine oy birliği ile karar verildiği, 9 gündem maddesinin; yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olup divana verilen dilekçeye göre 7.ve 9.maddenin bir arada görüşülerek değerlendirildiği belirtilmiş, 10 gündem maddesinin; Dilek ve temennilerin görüşüldüğü, davacı …’in söz almak istediği verilen söz üzerine yüklenici firma ile alacak sorunlarının hala devam ettiğini belirterek divana yazılı bir dilekçe sunduğu ve genel kurul toplantısının 14.30 da sona erdirildiği görülmüştür. Somut davada ise, davacı dava dilekçesinde …, …, …, …, …, …, …, …, …’nin kendilerine tahsis edilen dairelere ilişkin eşitlik ilkesine aykırı olarak eksik bedel ödeyerek kooperatife üye olmaları nedeniyle naylon üye olduklarını, yine aşamalardaki ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki beyanlarında …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … isimli üyeletin kendilerine tahsis edilen dairelere ilişkin eşitlik ilkesine aykırı olarak eksik bedel ödeyerek kooperatife üye olduklarından bahisle naylon üye oldukları iddia ederek bu kişilerin hazirun listesinden çıkarılması halinde genel kurulda alınan kararların karar nisabının bulunmadığının görüleceğini, bu nedenle genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespit edilmesini talep etmiştir. Davacının belirttiği bir kısım isimlerin geçmiş dönem kooperatif ortağı oldukları ancak iptali talep edilen genel kurullarda ortaklar listesinde yer almadıkları tespit edilmiştir. Ortak olanlar yönünden değerlendirme yapıldığında ise davacının iddiası bu kişilerin gerekli ödemeleri tam olarak yapmadıkları için naylon üye oldukları ve bu nedenle kooperatif üyesi olarak kabul edilemeyeceklerinden alınan kararlarında mutlak butlanla batıl olduğu yönündedir. Ortaklar listesinde yer alan ve toplantıya katılarak oy kullanan kişilerin kooperatife olan ödeme yükümlülüklerine uymamaları halinde yapılacak işlem kanun ve ana sözleşme ile belirlenmiş olup, yönetim kurulu tarafından gerekli prosedürün işletilmesi ve ortağın ihracına karar verilmesi şeklindedir. Ancak bir ortağın ihracına karar verilmediği yada istifa etmediği takdirde ortaklık ilişkisi devam ettiğinden toplantıya katılarak oy kullanma hakkı vardır. Yükümlülüğün tam olarak yerine getirilmediği iddiası ile oy kullanması yada kullandığı oyun geçersiz sayılması düşünülemez. Açıklanan nedenlerle davacının bir kısım ortakların ödeme yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmedikleri bu nedenle naylon üye oldukları ve oy kullanma hakkına sahip olmadıkları iddiası yerinde değildir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 46. maddesinde; “Toplantı çağrısına ve ilana gündem yazılır. Anasözleşmenin değiştirilmesi bahis konusu ise, yapılacak ilanda değiştirilecek maddelerin numaralarının yazılması ile yetinilir. Dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme konulması zorunludur. Gündemde olmayan hususlar görüşülemez. Ancak, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10’unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunmaları halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması ve kanun, anasözleşme ve iyiniyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi ile ilgili hususlar, genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınır.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut davada, 13/06/2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı genel kurul toplantısından önce davacı tarafından Bakırköy … Noterliğinden 09/06/2015 tarih … yevmiye no’lu ihtarname keşide ederek gündeme madde eklenmesi talep edilmiş ise de yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca gündeme madde eklenmesinin en az dört ortakla ve genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, bu koşulların sağlanması halinde genel kurul gündemine alınacağı açık olup, davacının tek başına ve toplantıdan 4 gün önce gönderdiği ihtarname bu şartları taşımadığı anlaşılmıştır. Davacının gerek genel kurul divan heyetine verdiği yazılı beyanında, gerekse dosyaya sunduğu ihtarname içeriklerinde taşeronluk sözleşmesi gereğince yapmış olduğu işler sebebiyle alacaklı olduğu hususunu ayrıca davalı kooperatife iş yapan yüklenici firma ile arasında alacak sorunlarının halen devam ettiğini beyan etmiş, yaptığı işlere karşılık alacaklarının ödenmesini ve/veya bu alacakları karşılığında kendisine davalı kooperatiften daire verilmesi taleplerinde bulunmuştur. Ancak ifade ettiği hususlar genel kurul kararının iptali davası ile ilgili bulunmayıp, ihtilafın açılacak tapu iptal tescil yada alacak davası ile çözümleneceği açıktır. Davalı kooperatifin dava konusu 13/06/2015 tarihli 2014 hesap yılı genel kurul toplantısında alınan kararlar; kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet ilkelerine, emredici hükümlere aykırı kararlar olmadığından niteliği itibariyle iptale tabi kararlardır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunup da kararlara muhalif kalarak, bu hususu tutanağa geçirten ortağın, alınan kararların kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Yani kooperatif genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantıya katılan ortağın ret oyu kullanması, muhalefetini toplantı tutanağına kaydettirmiş olması ve davayı bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açması gerekmektedir. Bir aylık süre hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen nazara alınmalıdır. Davacı tarafından 13/06/2015 tarihli olağan genel kurulda alınan kararların iptali için 03/09/2015 tarihinde bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılmıştır. Ayrıca kararlar oy birliği ile alınmış ve davacı kabul oyu kullanmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 17/03/2016 tarihli 2015/4093 E. 2016/1678 K. sayılı ilamında; “…mahkemece, çağrı usulsüzlüğü toplantı ve karar nisabını etkilemediğinden yokluk nedeni bulunmadığı, iptal edilebilirlik yönünden ise HMK’nın 114/2. madde hükmü yollamasıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesindeki davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmasına yönelik dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle, HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, çağrı usulsüzlüğü bulunsa dahi kooperatifin tüm ortaklarının hazır bulunması halinde karar alınabileceğine ilişkin somut olaya uygun düşmeyen anasözleşmenin 29. maddesinden bahisle yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilmiştir. Somut dosya yönünden de 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından 6100 sayılı HMK’nun 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca asıl davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Birleşen dava yönünden Davalı kooperatifin dava konusu 11/06/2016 tarihli 2015 hesap yılı genel kurul toplantısına ilişkin kayıtlar incelendiğinde; davalı kooperatifteki kayıtlı ortak sayısının 42 olduğu, çağrı kağıdının 17 ortağa PTT’den taahhütlü gönderildiği, 24 ortağa elden imza karşılığı teslim edildiği, davacıya da genel kurul toplantısına ilişkin çağrı kağıdının iadeli posta yoluyla yapıldığı, ortaklar listesinde kayıtlı 42 ortaktan 12 ortağın asaleten, 3 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 15 ortağın toplantıda hazır bulunduğu ve toplantı nisabının sağlandığı, davacının da genel kurul toplantısına katıldığı, 2. gündem maddesinin; divan heyetinin seçimine ilişkin olduğu ve oy birliği ile karar verildiği, 3. gündem maddesinin; 2015 yılı gelir gider tablosu ve bilançoların okunarak görüşüldüğü ayrı ayrı yapılan oylamalar neticesinde oy birliği ile kabulüne karar verildiği, aynı madde de yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarının okunduğu ve ayrı ayrı yapılan oylamalarında oy birliği ile kabulüne karar verildiği, 4. gündem maddesinin; Yönetim ve denetim kurulunun ibrasının görüşüldüğü, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı yapılan oylamasında oy birliği ile ibra edilmelerine karar verildiği, 5. gündem maddesinin; 2016 yılı tahmini bütçesinin görüşüldüğü, yıllık ödeme aidatının 1.000,00 TL olarak önerildiği, oy birliği ile önergenin kabulüne karar verildiği, aidatların buna göre Temmuz 500,00 TL, Ağustos 250,00 TL, Eylül 250,00 TL olmak üzere alınmasına oy birliği ile karar verildiği, 6. gündem maddesinin: Borcunu ödemeyen üyelere geçmiş yıllar genel kurulunda alınan yasal faiz gecikme faizi kararının uygulanması, alacağın tahsili için yönetim kuruluna yetki verilmesi hususunun görüşüldüğü bu madde de kooperatif kanununa göre faiz uygulanmasına oy birliği ile karar verildiği, 7. gündem maddesinin; Tasfiye kurulunun seçimine dair yapılan bu görüşmede yönetim kurulunun aynı zamanda tasfiye kurulu olarak görev yapmasına oy birliği ile karar verildiği, 8. gündem maddesinin; Tapu kadastro, belediye, vergi daireleri, mahkemeler, SSK ve bütün resmi daire ve mercilerde kooperatifi temsil etme hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine oy birliği ile karar verildiği, 9 gündem maddesinin; Yeni yönetim ve denetim kurulunun seçiminin yapıldığı, divan başkanlığına sunulan önergede yönetim kurulu üyeliklerine 1 yıllığına asil olarak …, …, …’nın yedek olarak …, …, …’nın, denetim kurulu üyeliklerine 1 yıllığına asil olarak …, …’ün yedek olarak … ve …’in seçilmesine oy birliği ile karar verildiği, 10 gündem maddesinin; Dilek ve temennilerin görüşüldüğü, davacı …’in söz almak istediği verilen söz üzerine yüklenici firma ile alacak sorunlarının hala devam ettiğini belirterek divana yazılı bir dilekçe sunduğu divan başkanının genel tutanağa şerh koymak isteyen var mı şeklindeki sorusu üzerine kimsenin talebi olmaması üzerine genel kurul toplantısının 14.30 da sona erdirildiği görülmüştür. 11/06/2016 tarihli toplantıda tüm kararlar oy birliği ile alınmış, davacı da toplantıya katılarak, tüm gündem maddelerinin görüşülmesinde kabul yönünde oy kullanmıştır. Davacı tarafından 3 nolu gündem maddesinde görüşülen bilanço ve gelir gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığı yönünde toplantıda bir beyanı olmadığı ve bilanço gelir gider hesaplarının görüşülmesinin ertelenmesi yönünde talepte bulunmadığı gibi red oyu kullanmadığı aksine kabul yönünde oy kullandığı kararın oy birliği ile alındığı sabittir. Davacının gerek genel kurul divan heyetine verdiği yazılı beyanı, gerekse dosyaya sunduğu ihtarname içeriklerinde taşeronluk sözleşmesi gereğince yapmış olduğu işler sebebiyle alacaklı olduğu hususu ayrıca davalı kooperatife iş yapan yüklenici firma ile arasında alacak sorunlarının halen devam ettiği beyanı, gerekse yaptığı işlere karşılık alacaklarının ödenmesi ve/veya bu alacakları karşılığında kendisine davalı kooperatiften daire verilmesi talepleri genel kurul kararının iptali davası ile ilgili bulunmayıp, ihtilafın açılacak alacak yada tapu iptal davası ile çözümleneceği açıktır. Davalı kooperatifin dava konusu 11/06/2016 tarihli 2015 hesap yılı genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu alınan kararlar kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet ilkelerine, emredici hükümlere aykırı kararlar olmadığı, niteliği itibariyle iptale tabi kararlar olduğu açıktır. Genel kurulun 9 no’lu gündem maddesi ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine dair karar alınmıştır. Yönetim kurulu asil üyeliğine seçilen … ile denetim kurulu asil üyeliğine seçilen …’nın baba oğul oldukları bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Kooperatif ana sözleşmesinin 53/3 maddesinde denetim kurulu üyesi seçilme şatları arasında “Aynı zamanda kooperatifte yönetim kurulu üyesi, kooperatif personeli veya yönetim kurulu üyeleriyle 3. derece dahil kan ve sıhri hısım (kendisinin ve eşinin, anne, baba, çocuk, büyükanne, büyükbaba, torun, amca, hala, dayı, teyze, kardeş, kardeş çocuğu) olmamak, yönetim kurulu üyeleri ile aralarında iş ortaklığı bulunmamak” şartı yer almaktadır. Bu durumda denetim kurulu üye seçimine ilişkin karar ana sözleşmeye aykırıdır. Ancak bu aykırılık alınan kararın mutlak butlanla batıl olmasına neden olacak şekilde emredici hükümlere aykırılık teşkil etmemektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunup da kararlara muhalif kalarak, bu hususu tutanağa geçirten ortağın, alınan kararların kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Yani kooperatif genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantıya katılan ortağın ret oyu kullanması ve muhalefetini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-121 E. 2013/1674 K. sayılı ve 20/12/2013 tarihli ilamı gereğince “Kooperatif genel kurul kararlarına karşı dava açabilecek pay sahipleri ve diğer kişilerin, muhalefet ettikleri kararlara karşı muhalefet ettiklerini tutanağa geçirtmeleri yeterli olup, ayrıca bir de muhalefet gerekçelerini yazdırmaları veya ayrı bir muhalefet şerhi içeren dilekçe vermeleri gibi bir zorunluk aranmamaktadır”. Aynı düzenleme, davalı kooperatif anasözleşmesinin 38. maddesinde de tekrarlanmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 18/11/2015 tarihli 2014/7542 E. 2015/7380 K. sayılı ilamında; “…mahkemece, davacının görüşmeler sırasında gündem maddesi ile ilgili tartışmalara katıldığı, iptali istenen genel kurul maddelerine ret oyu verdiği anlaşılmış ise de, divan başkanlığına sunduğu 6 sayfalık dilekçesinin henüz görüşmeler başlamadan önce sunulmuş olması da dikkate alınarak, oylama sonrası, ne yazılı ne de tutanağa geçirilmiş sözlü beyanı ile bir muhalefetinin bulunmadığı, herhangi bir yokluk ve butlan halinin de söz konusu olmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının gerçekleşmediği belirtilerek davanın HMK’nın 115/2. maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, iptali istenen genel kurul maddelerinde kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı bir hal olmadığı şeklinde esasa ilişkin gerekçe oluşturulması isabetsiz ise de…” şeklinde karar verilmiştir. Davacının 11/06/2016 tarihli 2015 hesap yılı genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı kabul oyu kullandığı açık olup 6100 sayılı HMK’nun 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararlar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; gerek asıl gerekse birleşen dava yönünden dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddi hatalı olup, davacının istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca kaldırılmasına ve yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesisine, davacı tarafın sair istinaf taleplerinin reddine, istinaf talebinin kabul sebebine göre istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca KABULÜ ile Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/802 E. 2018/561 K. sayılı 07/06/2018 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-a-Asıl davanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, b-Birleşen davanın (Birleşen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/701 E. sayılı) 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 3-Asıl davada yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı tarafından yapılan yargılama bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, d-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine, e-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Birleşen davada yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı tarafından yapılan yargılama bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, d-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine, e-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafça asıl dava yönünden yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Davacı tarafça birleşen dava yönünden yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, c-Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça asıl dava yönünden yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, ç-Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça birleşen dava yönünden yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, d-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, artan gider avansının davacıya iadesine, e-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2021