Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/385 E. 2021/742 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/385
KARAR NO : 2021/742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/375
KARAR NO : 2018/371
KARAR TARİHİ: 27/04/2018
DAVA: Kayıt Kabul
TARİHİ:30/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette satış müdürü olarak 2011 yılına kadar çalıştığını, iş akdinin müflis firma tarafından hiçbir sebep gösterilmeksizin haksız olarak feshedildiğini, işten çıkarılmasının ardından işçilik alacaklarının ödenmesi için defalarca davalı firma yetkilileri ile görüştüğünü, ancak bir netice alamadığını, bunun üzerine alacağın tahsili için Gebze …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibin kesinleşmesini müteakiben müflis adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malların üzerine haciz konulduğunu ancak davalının iflası sebebiyle alacağın tahsili amacıyla icra takip işlemlerine devam edilemediğini, İcra Müdürlüğü tarafından 12.12.2014 iflas tarihi itibariyle hesaplanmış olan icra dosya alacağını havi belge ile iflas dosyasına alacak kayıt talebinde bulunduklarını, iflas idaresi tarafından masaya kayıt talebinin red edildiğini, iflas dosyasında gider avansı bulunmasına rağmen alacağın reddine ilişkin kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin alacak kayıt talebinin red edildiğini haricen 22.11.2015 tarihinde öğrendiğini ve yasal süresi içerisinde davayı açtıklarını beyanla masaya kaydı talep edilen ancak iflas idaresi tarafından haksız ve mesnetsiz olarak red edilen 497.655,80 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalıyı temsilen iflas idare memurları vekili cevap dilekçesinde özetle; Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/641 Esas sayılı dosyasında verilen 2014/687 Esas sayılı karar ile …. San ve Tic. A.Ş.’nin 12/12/2014 tarih ve saat 12:30 itibariyle iflasına karar verildiğini, verilen kararın şirket tarafından temyiz edildiğini ve kararın henüz kesinleşmediğini, davacı alacaklı tarafından sunulan belgeler incelendiğinde İİK uyarınca alacağın kabulünü gerektirir kesin nitelikli belgelere rastlanmadığından alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden 06/07/2015 tarihinde alacaklının talebinin reddine karar verildiğini, red kararı verilmesinin davacının alacağı olmadığı anlamına gelmeyeceğini, alacak kesin belgeye dayanmadığından sunulan belgeler kesin ispata yeterli olmadığından talebin reddedildiğini, alacaklı taraf kayıt kabulünde bulunurken alacağını ispata yeterli tüm belgeleri sunmadığından talebinin reddedilmesinde iflas idaresinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu nedenle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, netice olarak davacının alacağını ispat etmesine, ispat etmesi durumunda davanın açılmasında müvekkili kusurlu olmadığından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacı asil 14/12//2017 tarihli celse de maaşını bankadan aldığını, bankaya brüt 4.070,00TL para yattığını, ayrıca elden her ay 2.000 TL para, yılda bir maaş ikramiye ile kömür ton başına prim aldığını beyan etmiş ise de davacının ücrete ilişkin iddialarının tanık ve emsal ücret verileri ile ispat edilemediği ve bu sebeple bilirkişi raporunda; davacının banka kayıtları ve SGK’na bildirilen prime esas kazancı ile en son 2.500,00 TL net / 3.492,10 TL brüt ücret çalıştığı kabul edilmiş olup davacının 1 maaş ikramiye aldığı hususu dinlenen davacı tanığı …’ın beyanı ile teyit edilmiş olduğundan ikramiye eklenmek suretiyle giydirilmiş ücretinin hesap edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce de denetime ve dosya kapsamına uygun bu bilirkişi raporu ile yapılan hesaplamalara itibar edilerek davacı işçinin en son agi hariç net maaşının 2.500,00 TL (brüt 3.492,10 TL) olduğu, kabul ikramiye eklenmek suretiyle giydirilmiş ücretinin ise 3.783,11 TL olduğu kabul edilmiştir. Davacı, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 10.000,00 TL maaş alacağı için takip başlatmıştır. Davacı asil 14/12//2017 tarihli celse de ise 2011 yılı Kasım ve Aralık aylarına ait maaşını alamadığını beyan etmiştir. Dosyada ki deliller ve banka kayıtlarından davacının 30/11/2011 tarihinde işten çıkışının yapıldığı anlaşılmakla davacının 2011 yılı Kasım ayı ücretini alamadığı, 2011 yılı Aralık ayında müflis şirkette çalışmadığı bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan davacının ücret alacağının 2011 yılı Kasım ayı için net ücret üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacının davalı işyerinde; 14/05/2003 tarihinden 30/11/2011 tarihine kadar 8 yıl, 6 ay ay, 16 gün davalı işyerinde kesintisiz çalıştığı, dinlenen tanık beyanlarından davacının iş akdinin davalı şirketin ekonomik durumunun bozulması sebebiyle işveren tarafından son verildiği anlaşılmakla feshin işveren tarafından haklı bir neden olmadan sona erdirilmesi sebebiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna ulaşılmıştır. Netice olarak; her ne kadar davacı vekili kesinleşmiş icra takibi bulunduğundan davacının alacaklarının kesinleştiğini, bu nedenle kesinleşmiş icra takibindeki alacaklar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de kayıt kabul davasında davacının alacağın mevcudiyetini ve miktarını ispat etmesi gerekir. Kesinleşmiş bir icra takibi bulunması alacağın varlığı konusunda yeterli olarak kabul edilemez. Bu nedenle mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile ispatlanan 23.163,32 TL kıdem tazminatı ile 8.877,58 TL işlemiş faizi, 5.948,94 TL ihbar tazminatı ile 648,35 TL işlemiş faizi, 2.500,00 TL ücret alacağı ile 428,72 TL işlemiş faizi için açılan davanın kabulüne, bakiye kıdem tazminatı, bakiye ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacının talep ettiği fazla mesai, bayram tatili, diğer sosyal haklar, haksız fesih nedeniyle maaşın 3 katı tutarındaki tazminat, bakiye ücret alacağı, 2 yıl çalışmama nedeniyle tazminat talepleri için değerlendirme yapıldığında; ispat külfeti üzerinde olan davacı tarafından haftalık 45 saati aşan fazla mesai, ücret alacağı, ile dini ve milli bayramlarda çalıştığı yönündeki iddiaları ispat edilemediğinden bu alacaklar yönünden talebin reddine karar verilmiştir. Davacının yine dilekçesi ile somutlaştırmadığı ve tanık anlatımları ile ispat edemediği sosyal haklar yönünden talebi ile işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince icra takibi ve kayıt kabul dilekçesinde 2 yıl çalışmama nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ise de 4857 sayılı İş Kanunu’nda bu ad altında düzenlenmiş bir tazminat hakkı bulunmadığı gibi aksi yönde de bir ispat bulunmadığından talebinin reddine karar verilmiştir. Talep edilen haksız fesih nedeniyle maaşın 3 katı tutarındaki tazminat 4857 sayılı İş Kanununda 17/son fıkrasında kötüniyet tazminatı adı altında düzenlenmiştir. Kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için davacının iş akdinin işveren tarafından kötüniyetli olarak feshedildiğini ispat etmesi gerekir. Dosya kapsamından davalı müflis işverenin ekonomik durumunun bozularak iflas etmesi karşısında feshin kötüniyetli yapıldığının kabulü mümkün olmadığından kötüniyet tazminat talebi ile işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. İcra takibinde ve masaya verilen kayıt kabul dilekçesinde manevi tazminat da talep edilmektedir. Manevi tazminat talebi için davacının kişilik haklarına saldırı olduğunu ve bu nedenle manevi bir zarara uğradığını ispat etmesi gerekir. Gerek dava dilekçesi gerekse davacı vekili tarafından mahkememizin 12.01.2017 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince verilen 13.01.2017 tarihli dilekçe ve gerekse davacı asilin 14/12/2017 tarihli celse de ki sözlü beyanında davalı müflisin, davacının kişilik haklarına haksız saldırı niteliğindeki eylemi somut şekilde ortaya konulamadığı gibi bu yönde tanık beyanı ve başka bir delil bulunmadığı yani davacının manevi zararını ispat edemediği anlaşılmakla manevi tazminat talebi ile işlemiş faiz talebinin de reddine karar verilmiştir. Alacağın yargılamayı gerektirdiği bu nedenle iflas masasının red kararının yerinde olduğu anlaşılmakla yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kabul ve red edilen kısımlar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine karar verilmiş olmasına rağmen avukatlık ücretinin hüküm edilmediği bunun yasal bir dayanağının da bulunmadığı, dava dosyasında bulunan bilirkişi raporunun TUİK raporu incelenmeden hazırlandığı davacı tanıklarının beyanları ile TÜİK verilerinin birbiriyle uyumlu olduğu, müflis şirketin alacağı ikrar etmesini iflas idaresini bağlamayacağı belirtilmiş ise de yargıtay içtihatlarına göre ikrar beyanı esas alınmak suretiyle davanın sonuçlandırmış olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığına dair kararlar bulunduğundan mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, İİK 235. ve 236. maddeleri uyarınca açılmış olan kayıt kabul davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.Gebze … İcra Dairesi’nce gönderilen müzekkere cevabında alacaklı tarafından 40,40 TL masraf avansının karşılandığı, sıra cetvelinin yurt genelinde yayınlanan … Gazetesi’nin 24.07.2015 tarihli sayısında ve Türkiye’yi Ticaret Sicili Gazetesi’nin 23.07.2015 tarihli 8868 sayılı ve 282. sayfasında ilan edildiği, sıra cetvelinin alacaklı kaydı yaptıran alacaklı vekilinin tebliğ edilmediği ve davacı vekilince dava dilekçesinde alacak kayıt talebinin reddedildiğini haricen 22.11.2015 tarihinde öğrenildiğini belirttiği, davanın da 01.12.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakla dairemizce öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığı incelenmiştir. Kayıt kabul davaları süreye tabi olup, bu süre kural olarak iflas sıra cetvelinin İİK’nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı kanunun 223. madde hükmü uyarınca tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2016 tarih ve 1055 esas 1916 karar sayılı ilamında kayıt kabul davasında dava açma süresinin tebligata göre tayin edileceği hallerde yapılan tebligatın usulüne uygun olması gerektiği ve sıra cetveli tebligatın usulüne uygun değilse muhatabın tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin esas alınması gerektiği belirtilmekle, davaya konu uyuşmazlıkta da davacı alacaklının sıra cetvelinin kendisine tebliği için gerekli masrafları yatırdığı ancak kendisine tebligat yapılmadığının icra müdürlüğü yazısında da belirtildiği bu haliyle yasal 15 günlük hak düşürücü sürenin öğrenmeden itibaren başlayacağı nazara alınarak davanın süresinde açıldığı ve bu yöndeki mahkeme kararının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmıştır. İİK’nun 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. Müflisin iflas masasından istenebilecek alacaklar, iflas alacakları ile masa borçlarıdır. Bu alacaklarda ilke olarak; iflas alacakları sıra cetveline yazılır. Bir alacağın iflas alacağı olarak kabul edilebilmesi için, iflasın açılmasından önce doğmuş olması gerekir. İflas anına kadar doğmuş alacaklar yine bu tarihe kadar işlemiş faizi ile birlikte masaya kaydedilir. İflasın açılmasından sonra da faiz işlemeye devam eder ancak tahakkuk edecek faiz ödemeleri 195. maddeye göre hesaplanan anaparalar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılabilir (İİK 195 ve 196.maddeleri). Adi tasfiyenin ilanından itibaren bir ay içinde alacakların kaydettirilmesi gerekir (İİK 219.madde). Alacak istemi kısmen veya tamamen reddolunursa sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesinde dava açılabilir (İİK 235.madde). Öte yandan geç kalınmasından doğan masraflar alacaklıya ait olmak üzere vaktinde deftere kaydettirilmeyen alacaklar iflasın kapanmasına kadar kabul olunur (İİK 236.madde). Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2012/5755 Esas, 2013/36 Karar sayılı 14/01/2013 tarihli ilamı; “…Öncelikle iflas idaresine müracaat edilmemiş olsa bile kayıt kabul iddiasının doğrudan mahkeme önüne getirilmesi İİK’nun 236.maddesine göre mümkündür. Bu durumda, tarafların gösterdiği deliller toplandıktan sonra ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle İİK’nın 195 ve 196.maddeleri de dikkate alınarak, davacının iflas tarihi itibariyle müflis şirketten alacağı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır…” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/1500 Esas, 2014/6007 Karar sayılı 26/09/2014 tarihli ilamı da aynı mahiyette olup, masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılmasının bir ön şart olmadığına, doğrudan mahkemeye başvurulabileceğine işaret edilmiştir.Gebze … İcra Dairesi’nin … E sayıda takip dosyası incelenmesinden; davacı tarafça 26.09.2013 tarihli kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, bayram tatili ücreti ve diğer tüm sosyal haklar karşılığı 135.667 TL, ihbar tazminatı 93.333 TL, haksız fesih nedeni maaşın 3 katı tutarında tazminat 15.000 TL, Ekim 2011 ile Kasım 2011 tarihlerine ait ödenmemiş maaşın 10.000 TL, manevi tazminat 50.000 TL, 2 yıl çalışamama nedeniyle tazminat 120.000 TL işlemiş faiz 79.775 TL olmak üzere toplam 419.775 TL tazmin talepli 26.09.2013 tarihinde takip talebinde bulunulduğu ve icra işlemlerinin yapıldığı, Gebze … İcra iflas Dairesi’nin … sayılı iflas dosyasında verilen cevabı yazıda iflasın adi tasfiye olarak açılmasına karar verildiği 2. alacaklar toplantısının henüz yapılmadığı sıra cetvelinin davacı vekilinin tebliğ edilmediği belirtilmiştir. Davacı vekilince dava konusu alacağın kalem kalem ayrıştırıldığını belirtir 13.01.2017 havale tarihli yazılı beyan dilekçesinde; kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, bayram tatili ücreti ve diğer tüm sosyal haklar karşılığı olarak 13. 567 TL, ihbar tazminatı 9.333 TL, haksız fesih nedeniyle maaşın3 katı tutarında tazminat 15.000 TL, ekim 2011 ile kasım 2011 aylarına ait ödenmemiş maaş 10.000 TL, manevi tazminat 50.000 TL, 2 yıl çalışamama nedeniyle tazminat 120.000 TL, işlemiş faiz 79.775 TL olmak üzere toplam 419.775, TL alacağının bulunduğu bildirilmiştir.Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ticaret mahkemesi sıfatıyla yaptığı yargılama sonucunda 2011/641 esas 2014/687 karar sayılı ilamı ile müflis şirket yönünden iflasın ertelenmesi talebinin reddi ile İİK madde79/b düzenlemesi uyarınca şirketin iflasına ve iflasın 12.12.2014 günü saat 12:00. 30 itibariyle açılmasına dair karar verilmiştir. Davacı tarafça alacak talebine istinaden 88. sırada kaydının yapıldığı ve 497.655,80 TL alacak müflis şirket yetkilileri tarafından kabul edildiğinin belirtildiği, ancak iş bu alacak gününden alacağı dayanak teşkil eden belgelerin ibraz edilmediği ve İİK m 219-2 maddesi uyarınca delillerin asıl veya tasdikli suretlerinin ibrasının gerektiği, yargılamanın yapılarak alacak kaleminin varlığı ve miktarının tespit edileceği belirtilerek talebin tamamının reddine dair iflas idaresince karar verilmiştir.Tanık … talimatta alınan beyanında, tarafları tanıdığını, müflis şirkette davacının satış müdürü olarak görev yaptığını, işe hangi tarihte başladığını bilmediğini ancak davalının 2011 yılında iflas ettiğini kendisinin iflas edene kadar şirkette çalıştığını ve davalı Müflis şirketten alacağının bulunduğunu, davacının maaşının ne kadar olduğunu bilmediğini ancak kıdem tazminatlarının ödenmediğini belirtmiştir. Tanık … talimatta alınan beyanında özetle, Müflis şirketin yemek bölümünde 2006 yılından şirketin iflas tarihine kadar çalıştığını kendisinin işe girdiği tarihte davacının pazarlama müdürü olarak çalışıyor olduğunu ve iflas edene kadar davacının çalıştığını ancak ne zaman işe girdiğini tam olarak bilmediğini beyan etmiştir. Tanık … özetle beyanında, müflis şirkette 2002-2013 yılları arasında saha formeni olarak çalıştığını, davacının daha önce başlamasından dolayı işe giriş tarihini tam olarak bilmediğini, iflas ettiğinde davacının işten ayrıldığını davacı ve diğer çalışanların maaşın ödenmediğini, altı ayda bir maaşın ödendiğini ve davacının pazarlama sorumlusu olarak görev yaptığını hafta sonunda çalıştığını fazla mesaisinin olduğunu, duyumlarına göre prim dahil 8000-10000 arasında maaş aldığını 2007 yılından sonraki maaşının banka kanalıyla ödendiğini ancak tamamının banka kanalıyla ödenmediğini bir kısmının elden ödendiğini davacının ve diğer işten ayrılan işçilerin hiçbirinin kıdem, ağır tazminatı, fazla mesai ücreti ikramiye ve maaşın ödenmediğini maaşının istenilmesi nedeniyle ağır hakaretlere maruz kalındığını yaz döneminde müflis şirketin kömür satışı ile iştigal etmesi nedeniyle sadece bulak maaşlarının ödemesinin yapıldığını belirtmiştir. Tanık … özetle beyanında, davacının hangi tarihte çalışmaya başladığını tam olarak bilmediğini ancak hatırladığı kadarıyla 2007-2014 yılları arasında çalıştığını ve satış müdürü olarak görev yaptığını aylık maaşını tam olarak bilmediğini, fazla mesai yapılıp yapılmadığını bilmediğini, izinler konusunda bilgi sahibi olmadığını manevi tazminatın neden istediğini bilmediğini ve davacı firmanın Ankara’da bulunan tesislerinde de ayrıca görev yaptığını beyan etmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamında SGK kayıtlarından davacının 01.05.2002 giriş 30. 11.2002 çıkış, 14.05.2003 giriş 31.05.2008 çıkış, 01.06.2008 giriş 28.02.2011 çıkış, 01.03.2011 giriş 30.11.2011 çıkış tarihi belirtilmek suretiyle hizmet döküm cetvelinin dosya arasında bulunduğu ve davacının beyanı çerçevesinde 14.05.2003 tarihinden 30.11.2011 tarihine kadar kesintisiz çalıştığının kabulü ile toplam 8 yıl altı ay 16 gün üzerinden hesaplama yapıldığı, dosya içerisinde özlük hakları ve ücret bordroları mevcut olmadığı, emsal ücret araştırmasında ticaret odalarına yazılan müzekkere cevaplarında asgari ücretinin belirtildiği, … Bankası kayıtlarından davacıya yapılan havale avanslar ve talimatta yapılan ödemeler nazara alındığında 06.09.2010 tarihinde ”temmuz 2010 maaş” açıklamasıyla 2154,68 TL, 05.10.2010 tarihinde maaş açıklamasıyla 2154,68 TL, 02.11.2010 tarihinde … açıklamasıyla 2.154,68 TL, 02.03.2011 tarihli 2011 Mart maaş açıklamasıyla 2459,74 TL, 23.12.2011 tarihli 2011 maaş+agi açıklamasıyla 2559,74 TL’nın yatırıldığı ve davacının sigorta primine esas kazançları ile bankaya yatan tutarların karşılaştırılmasında davacıya sadece kendisi için ödenmesi gereken agi tutarı eklendiğinde sigorta primine esas kazançları net miktarı ile banka yatan tutarların uyumlu olduğu, buna göre davacının en son agi hariç net maaşının 2500 TL (brüt 3.492,10 TL) olduğu bu haliyle çıplak brüt ücretin 3492,10 TL ikramiyenin 291,01 TL ve toplam brüt ücretin 3783,11 TL olarak tespit edildiği, SGK tarafından gönderilen müzekkereler de müflis şirketin işten çıkış kodunun 04 olarak belirtildiği ve bu belirtilen tarihe kadar kıdem tazminatının hesaplandığı, kıdem tazminatı hesabının tavana aşamayacağı ve fesih tarihinden geçerli kıdem tavanı olan 2731,85 TL üzerinden hesaplama yapıldığı, buna göre 8 yıl 6 ay 16 gün yönünden toplam 23.163,32 TL’nın tespit edildiği, işlemiş faiz yönünden fesih tarihinden iflasın açıldığı 12.12.2014 tarihine kadar yapılan faiz hesabı sonucunda 8.877,58 TL, ihbar tazminatı yönünden 4857 sayılı iş kanununun 17. maddesi uyarınca yapılan hesaplamada 1948,94 TL alacak, işlemiş faiz yönünden ise takip tarihi olan 26.09.2013 tarihinden iflasın açıldığı tarihe kadar yapılan hesaplamada 648,35 TL’nın faiz olarak belirlendiği, haksız fesih nedeniyle 3 katı tutarındaki tazminat yönünden 4857 sayılı yasanın 17. maddesinin altıncı fıkrası nazara alınarak fesih hakkını kötüye kullanan işveren yönünden bildirim sürelerini ait ücretin 3 katı tutarında tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmekle çıplak brüt ücretin 3 katı karşılığı olan (damga ve gelir vergisi tenzili ile )toplam 8825,34 TL ve 961,84 TL işlemiş faizin, 2011 Ekim ve kasım ayına ait ücret alacağı yönünden yapılan incelemede ise, davacının en son işten çıkış tarihinin 30.11.2011 olarak kabul edildiği ve buna göre davacı asilin her ne kadar Kasım ve Aralık dönemine ilişkin maaşlarının ödenmediğinde beyan etmiş ise de, Aralık 2011 dönemin hesaplanmadığı ve Kasım dönemin hesaplanması ile birlikte net tutarın 2.500 TL olduğu, bu miktara yönelik işlemiş faizin hesaplanmasında toplam 428,72 TL faizin bulunduğu, 2 yıl çalışamama nedeni tazminatta ise dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davalı müflis şirketinin ekonomik sıkıntı nedeniyle iflasına karar verildiği ve davacının 04 koduyla çıkışının verildiği tespiti ile birlikte davacının bu talebi, fazla mesai bayram tatili ve diğer sosyal haklar yönünden ise tanık beyanları ve dosyadaki bilgi ve belgeler nazara alındığında bu kalem yönünden de iddianın ispatlanamadığı belirtilerek hesaplama yapılmadığı, manevi tazminat talebinin mahkemeye ait olduğu ve iflas tarihi itibarıyla kıdem tazminatının 23.163,38 TL, kıdem tazminatı işlemiş faizi 8.877,58 TL, ihbar tazminatı 5.948,94 TL ,ihbar tazminatı işlemiş faizi 648,35 TL, haksız feshi nedeniyle 3 katı sonunda tazminat 8825,34 TL haksız fesih nedenini 3 katı tutarındaki tazminata işlemiş faizin 9 61,84 TL, ücret alacağının 2.500 TL ücret alacağı işlemiş faizin 428,72 TL olarak tespit edildiği ve diğer dava dilekçesinde talep edilen alacak kalemleri yönünden ise hesaplamanın yapılmadığı tespitinde bulunulmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.Davaya konu somut olayda; davacı vekilince istinaf sebepleri arasında sunulan TÜİK verilerinin ücret miktarının belirlenmesinde dikkate alınmamış olmasıdır. Mahkemece Gebze Ticaret Odası Başkanlığına müflis şirkette satış müdürü olarak çalışan bir kişinin 2011 tarihinden günümüze kadar alması muhtemel net ve brüt ücretlerin yıl yıl tespit edilerek mahkemeye bildirilmesi yönünde 06.04.2016 tarihinde yazılan müzekkereye verilen cevapta ”satış müdürü” olarak çalışan işçinin 01.01.2016 tarihinden 27.04.2016 tarihine kadar muhtemel ücretine dair bilgiler verilmiştir.
Yargıtay 9 .Hukuk Dairesi’nin 2021/5327 E 2021/9527 K sayılı ilamı”….İş sözleşmesinin tarafları, ücretin miktarını, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesinde de, işverenin işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise asgari ücretten az olmamak kaydıyla emsal ücreti ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.4857 sayılı Kanunun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanunun 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasınında yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8. ve 37. maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek (sendika üyesi olması halinde) sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmından da faydalanılabileceği göz önüne alınarak emsal ücret araştırması yapılmalı, bu araştırma sonucunda elde edilen verilerle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.” yer almaktadır. Davaya konu somut olayda, davacının hak ve alacakları belirlenmesinde ücret miktarının yukarıda belirtilen bilgiler nazara alınmak suretiyle araştırma yapılarak hesaplanması gerekmekle; davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek emsal ücret araştırması yapılmalı ve elde edilecek veriler uyarınca bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/375 Esas, 2018/371 Karar ve 27/04/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/07/2021