Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/384 E. 2021/728 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/384
KARAR NO : 2021/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/696
KARAR NO : 2018/423
KARAR TARİHİ: 11/04/2018
DAVA: Teminat Mektubunun İadesi (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 31/08/2004 tarihinde düzenlenen sözleşme ile müvekkili şirketin davalı şirkete temizlik hizmeti verme işini üstlendiğini, işin 28/10/2010 tarihinde tamamlandığını, anılan işi sorunsuz olarak bitirmiş olunmasına rağmen geçen uzun sürede teminatlarının iade edilmediğini, alt işveren olarak hizmet verilen projelerdeki SGK ünitelerinden borcu olmadığına dair ilişkisizlik belgesi bizzat davalı taraflara tebliğ edilmesine rağmen sözleşmede hangi durumlarda teminatın bekletileceğine dair bir yaptırım olmamasına rağmen haksız ve yersiz yere teminatlarının alıkonulduğunu, 50.000,00 TL teminat mektubu ve 200.000,00 TL teminat senedinin sözleşmeye aykırı olarak iade edilmediğini, bu yönde davalıya Beyoğlu …. Noterliğinin 26/01/2016 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının bu ihtara cevaben Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 05/02/2016 tarih ve … no’lu ihtarnamesi ile teminatların sözleşme hükümleri kapsamında meydana gelebilecek zararların giderilmesi için tutulduğunu belirterek iade talebinin reddedildiğini, davalı taraf kusurlu olarak teminatları iade etmediği için şirketin maddi zarara uğradığını iddia ederek; sonuç talebini “31/08/2004 tarihinde imzalanan temizlik satış sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle 28/10/2010 tarihinde bu sözleşmenin feshedilmesi neticesinde verilen teminatların tarafımıza iadesine ve teminatın paraya çevrilmesi ile en yüksek banka faizi ile birlikte tarafımıza tahsiline karar verilmesi” olarak belirtmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasındaki temizlik hizmeti sözleşmesinin 01/11/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarafların karşılıklı rıza ve mutabakatı ile 28/10/2010 tarihinde feshedildiğini, müvekkili … A.Ş.’nin, … Grubuna bağlı bulunan şirketlere özel güvenlik, temizlik, depo, nakliye, hamaliye, yurtiçi-yurtdışı kargo hizmeti gibi konularda, yüklenici şirketler kanalı ile toplu malzeme ve hizmet alımı yapmak sureti ile faaliyet göstermekte olan bir “dış kaynak alımı” şirketi olduğunu, davacı şirketin sözleşme kapsamında dava dışı … Tic. A.Ş’ye hizmet verdiğini, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunun sözleşmenin 7.1.5, 7.1.6, 7.1.7, 7.1.8, 7.1.11, 7.1.12, 7.2.4, 8.3 maddeleri gereğince davacı şirket sorumluluğunda olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete tevdi edilen teminatların müvekkili şirket nezdinde bulundurulması, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş olan sözleşmenin teminat başlıklı 11.1.maddesine dayandığını, sözleşme metninde her ne kadar kesin ve süresiz banka teminat mektubunun davacı şirket tarafından müvekkili şirkete tevdi edileceği belirtmişse de, davacı şirketin sözleşmenin güvencesi olarak müvekkili şirkete süreli teminat mektubu tevdi ettiğini, davacı şirketin temizlik hizmeti sözleşmesi gereğince, müvekkili şirkete verdiği teminatların iadesinin mümkün olmadığını, davacı şirket çalışanlarının davacı şirket ve müvekkili şirket aleyhine açtığı işçilik alacağına dair ve iş kazasından kaynaklanan tazminat istemine dair davalar halen devam ettiğinden müvekkili şirket için riskin sona ermediğini, davacı şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu, teminat mektubunun nakde çevrilmesi için bankaya yapmış oldukları başvurunun, davacı şirketin Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (2015/114 E.) açmış olduğu iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı nedeniyle reddedildiğini, müvekkili şirket tarafından mahkemeden talepte bulunulması üzerine ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini ve teminat mektubunun nakde çevrildiğini, davacı şirketin istidam ettiği personeli ile arasındaki uyuşmazlık sebebi ile ikame edilen davalar ve davacı şirket tarafından ikame edilen iflasın ertelenmesi davası, müvekkili şirketin menfaatlerini etkileyecek davalar olup, müvekkili şirketin zarara uğraması kuvvetle muhtemel olduğunu, nitekim sözleşmede “doğmuş ve doğacak” tüm borçların tazmini için teminat alındığından, müvekkili şirketin doğacak borçların karşılanmasına ilişkin teminatları nezdinde bulundurma hakkı olduğunu, öte yandan, her ne kadar davacı şirket tarafından SGK’dan hizmet verdiği projelerdeki ünitelere ilişkin borcunun bulunmadığına dair belge tebliğ edilmiş olsa da, SGK tarafından verilen belge müvekkili davalı şirketin zarara uğramayacağını gösterir nitelikle bir belge olmadığını, müvekkili şirket lehine düzenlenen 200.000,00 TL meblağlı teminat senedinin sözleşme güvencesi çerçevesinde, müvekkili şirketin zararını tazmin etmek üzere karşılıklı menfaat ilkesine göre hazırlanan güvence belgesi olduğunu, davacı şirketin teminat senedinin borçlusu olması sebebi ile borçlu olmadığının tespitini talep etmesinden başka bir yolu bulunmadığını, davacı şirketin lehtarı olmadığı teminat senedinin veya mektubunun tahsili talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, huzurda görülmekte olan davanın sadece bu sebeple reddi gerektiğini beyanla, davacının haksız mesnetsiz ve hukuka aykırı taleplerin usulden ve esastan reddine, faiz talebinin ve faiz başlangıç talebinin ayrıca reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, taraflar arasında akdedilen temizlik hizmetleri sözleşmesi kapsamında davalı lehine düzenlenen teminat mektubunun iade koşullarının oluştuğundan bahisle iadesi ve paraya çevrilmesinin engellenmesi istemine ilişkindir. Teminat mektubu, mevzuatımızda açıkça düzenlenmemiştir. Pozitif bir temele dayanmayan teminat mektubu kurumu, ticari hayatın bir gereği olarak ve sözleşme serbestisi kapsamında vücut bulmuştur. Muhatap, lehtar ve garanti eden olmak üzere bünyesinde üçlü bir ilişki içeren teminat mektubu, (doktrinde tartışmalar mevcut olmakla birlikte) esas olarak üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olması nedeniyle bir tür garanti sözleşmesidir. 11.06.1969 Tarih 1969-4 Esas-1969-6 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da teminat mektubunun mahiyeti itibariyle üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Banka teminat mektubu ile garanti eden banka, kayıtsız ve şartsız bir ödeme yükümlülüğü altına girmemekte, aksine üçüncü kişi durumunda bulunan lehtarın edimini ifa etmemesi ya da sair rizikoların ortaya çıkması halinde muhatabın uğrayacağı zararları teminat altına almayı amaçlamaktadır.Teminat mektuplarının vadeli (süreli) ya da vadesiz (süresiz) olarak düzenlenmeleri mümkündür. Üzerinde belirli bir geçerlilik süresi bulunmayan teminat mektupları vadesizdir. Vadesiz teminat mektuplarında zamanaşımı, bu tür ilişkiler için yasalarda ayrı bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 10 yıldır.Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin tarafların karşılıklı mutabakatı ile 01/11/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği, davacı tarafından davalıya 50.000,00 TL’lik teminat mektubunun verildiği, sözleşmenin feshi ve sona ermesinden sonra davalı aleyhine Bodrum İş Mahkemesi’nin 2015/135 esas sayılı dosyasında iş kazası nedeniyle dava ikame edildiği ve davalı aleyhine 30.000,00 TL manevi tazminat ile 9.895,98 TL maddi tazminata hükmedildiği, İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 2016/52 esas sayılı dosyasında davacı ve davalı aleyhine toplam 5.729,24 TL işçilik alacağının tahsiline yönelik hüküm kurulduğu, davacı hakkında açılan iflas erteleme davasının Gebze 5. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi’nin 2015/114 esas sayılı dosyasında devam ettiği, aleyhe sonuçlanan davalar nedeniyle davacı şirketin de asıl işveren olarak sorumluluğunun bulunduğu ve işçilik alacakları-tazminat konusunda ödeme yapmak zorunda kalabileceği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanan temizlik hizmeti sözleşmesinin “Teminat” başlıklı 11.1 maddesinde teminatların sözleşme süresince de sözleşmenin feshinden sonra davacı şirketin doğmuş yada doğacak borçları ile davacı şirketin işçilerine karşı iş kanunundan kaynaklanan sorumlulukları kapsamında uğranılan veya uğranılacak her türlü zararın tazmini, cezai şartlar ve faizler dahil olmak üzere her türlü borcunun teminatını teşkil ettiği hükme bağlanmıştır.Açıklanan nedenlerle sözleşmenin geçerli bulunduğu dönemde meydana gelen risklerin ödemesinin davalı tarafından yapılması muhtemel olduğundan ve bu yönde mahkeme kararlarının davalı aleyhine risk teşkil ettiği anlaşılmakla davalı şirketin 50.000,00 TL’lik teminat mektubunu nakde çevirmesinin mümkün olduğu, teminat mektubunun süresiz olduğu ve iade koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususları tekrar ederek, teminatların iade koşullarının gerçekleşmiş olmasına rağmen verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusu teminat mektubu ve teminat senedi olmasına rağmen, yerel mahkeme tarafından sadece teminat mektubuna ilişkin değerlendirme yapılarak gerekçe yazıldığını, teminat senedine ilişkin değerlendirme yapılmadığını,Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/114 E. sayılı dosyası İflas Erteleme davası olup, müvekkil şirketi hakkında verilmiş herhangi bir karar olmadığını, şirketin iflas etmediğini, taraflar arasındaki sözleşme sona erdiğinden, aralarında ilişki olmayan davalı şirketin bu davanın sonuçlarından etkilenmesinin hukuken mümkün olmadığını, Bodrum İş Mahkemesinin 2015/135 E. sayılı dosya davacısı tarafından 03/06/2014 tarihli 3.celsede davalı ……A.Ş. yönünden davanın atiye terk edildiğini ve Mahkemenin 8 no.lu ara kararı ile “…A.Ş. hakkındaki davanın HMK 150/5 md. gereğince yasal süresi içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına/atiye terkine” karar verildiğini, davalının işbu davada davalı sıfatının ortadan kalktığını ve kararın davacı … tarafından Selçuk İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, icra dosyasında davalı şirketin borçlu olarak yer almadığını, İstanbul 32. İş Mahkemesinin 2016/52 E. (Eski Mahkeme: İstanbul 5. İş Mahkemesinin 2011/227 E.) sayılı dosyasında ise müvekkili şirket ve … Tic. A.Ş.’nin davalı sıfatının olduğunu ve davalının yer almadığını, mahkemenin karara gerekçe yaptığı bu dosyalarda davalının ne davalı ne borçlu olarak herhangi bir sıfatı bulunmamasına karşın verilen kararın usul, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Davalı şirketin sona ermiş hizmet ilişkisinden kaynaklı herhangi bir alacak tehdidi altında olmamasına karşın, sırf ileride böyle bir durumla karşılaşma ihtimaline binaen teminatı uhdesinde tutmasının sonu bilinmeyen bir zaman dilimini ortaya koyduğunu, bir an için müvekkili şirketin borca batık olduğu düşünüldüğünde, bu sefer müvekkili şirketin borca batık olmasında etken olan durumlardan birinin de davalı şirketin uhdesinde haksız yere tuttuğu teminatlar olacağını, Sözleşmenin sona ermesine, SGK ilişiksiz belgesi alınmasına rağmen bu hususların yerel mahkeme tarafından ve bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, yine davalı şirketin teminatı geri vermemek adına bahane olarak gösterdiği dosyalara ilişkin yapılan açıklamaların da dikkate alınmadığını, ek rapor yada yeni rapor alınması taleplerinin reddedildiğini, Sözleşmede yer alan teminata ilişkin hükümlerin geçerli olmadığını, davalı lehine koyulan hükümler olduğunu, Teminat mektubunun paraya çevrilip çevrilmediği yönünde bankaya yazılan müzekkereye yanıt verilmediğinden bilirkişi raporunda ilgili teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmdığını, raporun eksik tanzim edildiğini, dava konusu teminat mektubunun vade tarihi 31/03/2015’te sona ermiş olup, vade süresi içerisinde başvuru yapılmış olsa dahi Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/114 E. sayılı dosyasında verilen 10/03/2015 tarihli tedbir kararı uyarınca teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin tedbiren önlenmesine karar verildiğinden ve halihazırda tedbir kararı devam ettiğinden teminat mektubu kendiliğinden hükümsüz hale geldiğini, ancak mahkemenin müzekkerenin beklenmesi ara kararından vazgeçerek teminat mektubunun akıbetini araştırmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 17/10/2012 tarihli 2012/3430 E., 2012/6505 K. sayılı ilamında da teminat mektubunun iade olunup olunmadığının araştırılması gerektiğine işaret edildiğini,Maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde verilen kararında hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında 31/08/2004 tarihli “şirket temizlik ve hizmet sözleşmesi” imzalanmış, bu sözleşme kapsamında, davacı tarafından 200.000,00 TL bedelli teminat senedi ve 50.000,00 TL teminat mektubu verilmiştir. Sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle açılan somut davada, davacı tarafından “31/08/2004 tarihinde imzalanan temizlik satış sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle 28/10/2010 tarihinde bu sözleşmenin feshedilmesi neticesinde verilen teminatların tarafımıza iadesine ve teminatın paraya çevrilmesi ile en yüksek banka faizi ile birlikte tarafımıza tahsiline karar verilmesi” talep edilmektedir. Dava dilekçesinde teminat mektubunun nakde çevrildiği yönünde bir beyan yer almamakta olup, cevap dilekçesinde ise teminat mektubunun nakde çevrildiği beyan edilmiştir. Mahkemece, teminat mektubu yönünden bir araştırma yapılmamış, gerekçe iade istemine ilişkin oluşturulmuştur. Taraflar arasında 31/08/2004 tarihli “şirket temizlik ve hizmet sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmede davalı eski unvanı ile … AŞ (… Tic.), davalı eski unvanı ile …AŞ (Temizlik Şirketi) olarak yer almaktadır. Sözleşmenin konusu, Temizlik Şirketi tarafından, … Tic’in Ek-1’de açık adresleri belirtilen firmaların bina ve mekanlarda şirket merkezi, bölge ve ofislerin temizlik hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin olarak tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi olarak açıklanmıştır. Sözleşmenin 7.maddesinde tarafların hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş, 7.1.5; bu sözleşme kapsamında firmalarda çalıştırılacak işçilerin her türlü işçilik alacaklarından davacının sorumlu olduğu, 7.1.6; davacının işin ifası sırasında kazalardan korunmak için her türlü önlemi almak yükümlü olduğu, 7.1.7; gerekli önlemlerin alınmaması yada başka nedenle gerçekleşebilecek iş kazalarından ve meslek hastalıklarından davacının sorumlu olduğu, 7.1.11; iş kazası yada meslek hastalığı nedeniyle dava açılması halinde davacının dava konusu edilen alacağın 2 katı tutarında banka teminat mektubu vereceği, dava sonunda davalının tazminat ödemesi halinde davacının bu bedeli davalıya defaten ödeyeceği, 7.2.4; sözleşmenin ifası sırasında oluşabilecek iş kazaları neticesinde davacının personelinde meydana gelebilecek tüm maddi ve manevi zararlardan, davacının personelinin SSK primleri vs tüm yasal haklarının ödenmesinden davacının bizzat sorumlu olduğu belirtilmiştir.Sözleşmenin 8.maddesinde temizlik şirketinin (davacının) zararlardan sorumluluğu düzenlenmiş, 8.3;hizmetim ifası sırasında gerek ihmal, dikkatsizlik, tedbirsizlik gerekse ehliyetsiz/sakıncalı temizlik görevlisi çalıştırmaktan meydana gelebilecek kazalardan münhasıran davacının sorumlu olduğu belirtilmiştir.Sözleşmenin “teminat” başlıklı 11.maddesinde; “Temizlik Şirketi işbu sözleşmeden veya sözleşmenin herhangi bir sebeple feshinden sonra doğmuş yada doğacak borçlarının, Temizlik Şirketinin işçilerine karşı İş Kanunundan kaynaklanan sorumlulukları sebebiyle uğranılan veya uğranılacak her türlü zararın tazmini, cezai şartlar ve faizler dahil olmak üzere her türlü borcunun teminatını teşkil etmek üzere 50.000.000.000 TL (elli milyar TL) mablağlı metni … Tic. tarafından kabul edilecek kesin ve süresiz banka teminat mektubunu ve 200.000.000.000 TL (ikiyüz milyar TL)lık teminat senedini sözleşmenin imzası sırasında … Tic.’e vermekle yükümlüdür. Teminatlar verilmeden sözleşme yürürlüğe girmez.” hükmü yer almaktadır.Bilirkişi heyet raporunda; Taraflar arasındaki sözleşmenin 01/11/2010 tarihinde sona erdiği, Bodrum İş Mahkemesi’nin 2015/135 esas sayılı dosyasında iş kazası nedeniyle açılan davada, davalı şirketin de bulunduğu davalılar aleyhine 9.895,98 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği dosyanın temyiz aşamasında olduğu, İstanbul 32. İş Mahkemesi’nin 2016/52 esas sayılı dosyasında davacı ve … AŞ aleyhine toplam 5.729,24 TL işçilik alacağının tahsiline yönelik hüküm kurulduğu, davacı hakkında açılan iflas erteleme davasının Gebze 5. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi’nin 2015/114 esas sayılı dosyasında devam ettiği, davacı şirketin borca batık olması nedeniyle hükmedilen tutarların davalı şirket tarafından ödenebileceği, bu nedenle teminat mektubu ve teminat senedinin iade koşullarının oluşmadığı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.Banka teminat mektupları, garanti veren konumunda olan bankanın, muhataba yani garanti alacak kişiye karşı, üçüncü bir kişinin/lehtarın fiilini taahhüt ettiği garanti sözleşmeleridir. Banka tarafından belli bir süre için garanti verildiği durumlarda düzenlenen teminat mektubu, vadeli teminat mektubudur. Bu tür teminat mektubunda, bankanın sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, riskin mutlaka bu vade içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nun 128/2 bendinde; “Belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir.” hükmü yer almaktadır. TBK’nun 128/2 bendi, vadeli teminat mektubunda, vade içinde yazılı ödeme talebinde bulunulmadığı takdirde bankanın sorumluluktan kurtulacağının, taraflarca kararlaştırılmasına imkan vermektedir. Dolayısıyla, bu kaydın yer aldığı teminat mektuplarında, vade içinde hem risk gerçekleşmeli hem de muhatap ödeme talebinde bulunmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/11/2001 tarih ve 11-996 E. 1026 K. sayılı ilamında; ”Vadeli teminat mektuplarında, ihtiyati tedbir kararı sorun yaratabilecektir. Muhatap tarafından teminat mektubunun tazmininin istenmesinin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulması ve tedbir devam ederken vadenin dolması halinde; tedbirin devam ettiği süre kadar vadenin uzatılmış olduğu kabul edilmelidir. Buna karşılık, sadece mektubun tazmini ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmuş ise, muhatabın vade içinde tazmin talebinde bulunması gerekecektir. (Prof. Dr. Seza Reisoğlu’nun Banka Teminat Mektupları Uygulamalarından Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar adlı çalışması)” kararı ile, vadeli teminat mektuplarında verilecek ihtiyati tedbir kararı nedeniyle, tedbirin devam ettiği sürece teminat mektubunun süresinin uzayacağı kabul edilmiştir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/03/2021 tarih 2020/3664 E. 2021/1973 K. sayılı ilamı; “Banka teminat mektupları, kıymetli evrak niteliğinde olmadığından, bankanın sorumluluğunun sona ermesi için mektubun da mutlaka bankaya iade edilmesi zorunlu değildir. Süreli teminat mektuplarında bu sürenin dolması (risk gerçekleşmeden) ile garanti sözleşmesi sona ermektedir (Reisoğlu, Seza-Banka teminat mektupları sh.375).” şeklindedir. Gerekçeli kararda teminat mektubunun süresiz olduğu ifade edilmiş ise de; verilen teminat mektubunun süresinin 31/03/2015 tarihine kadar uzatıldığı yani vadeli olduğu dosya kapsamına taraflarca sunulan kayıtlardan tespit edilmiştir. Yine davalı tarafça sunulan beyan ve kayıtlara göre, davalının teminat mektubunun nakde çevrilmesi için bankaya yapmış olduğu başvurunun, davacı şirketin Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (2015/114 E.) açmış olduğu iflas erteleme davasında verilen tedbir kararı nedeniyle reddedildiği, davalı şirket tarafından mahkemeden talepte bulunulması üzerine ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği, davalı vekilinin dilekçesinde bu karar üzerine teminatın nakde çevrildiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilmediği, nakde çevrilmiş ise dava tarihinden önce mi / sonra mı nakde çevrildiği belli değildir. Mahkemece, dava dilekçesi açıklattırılmadan, bankadan teminat mektubuna ilişkin kayıtlar getirtilmeden, teminat mektubunun nakde çevrilip çevrilmediğinin tespit edilmeden karar verilmiş olması hatalıdır.Mahkemenin gerekçeli kararının tamamında teminat mektubuna ilişkin değerlendirme yapılmış, gerekçenin sonuç kısmında “davalı şirketin 50.000,00 TL’lik teminat mektubunu nakde çevirmesinin mümkün olduğu, teminat mektubunun süresiz olduğu ve iade koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiş olup, 200.000,00 TL teminat senedi yönünden ise bir değerlendirme yapılmamıştır. Gerekçeli karar hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi gereğince adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasına göre ise herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü ile, mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmektedir. Bu kurala 6100 sayılı HMK’nun “hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesinde de yer verilmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı, mahkemenin tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. HMK’nun 297/1.c bendinde ise kararın “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi, kararda teminat mektubu yönünden değerlendirme yapılmasına rağmen, verilen temmahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmektedir. Bu kurala 6100 sayılı HMK’nun “hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesinde de yer verilmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı, mahkemenin tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. HMK’nun 297/1.c bendinde ise kararın “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi, kararda teminat mektubu yönünden değerlendirme yapılmasına rağmen, verilen teminat senedine ilişkin bir gerekçe yer almamaktadır. Bu nedenle karar, yukarıda açıklanan düzenlemelere aykırı ve adil yargılanma hakkının ihlali mahiyetindedir.Açıklanan nedenlerle, Mahkemece dava dilekçesinin açıklattırılması, dava konusu teminat mektubuna ilişkin kayıtların bankadan getirtilmesi, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında açılan davaların akıbetleri araştırılarak ve davacının talebinin 50.000,00 TL bedelli teminat mektubu yanında aynı sözleşme kapsamında verilen 200.000,00 TL teminat senedi de olduğu dikkate alınarak, her iki talebi yönünden değerlendirme yapılması ve karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/696 E. 2018/423 K. Sayılı ve 11/04/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2021