Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/38
KARAR NO: 2020/48
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2015/614 Esas, 2017/526 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/06/2015
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalı şirkete karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap bakiyesine dayalı ilamsız icra takibi başlattığını, davalı şirketin borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini,davacı şirketin davalı şirkete verdiği vize, umre vb. turizm hizmetleri karşığılında faturalar kestiğini, cari hesap tuttuğunu, buna karşılık davalının çeşitli ödemeler yaptığını, ancak gelinen noktada davalı şirketin bakiye borcunu ödemediği için davacı şirketin icra takibi başlattığını iddia ederek; yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında uzun zamandan beri devam ede gelen ticari ilişkide davacı firmanın müvekkili firmanın müşterilinin umre, bu seyahatlerin vize işlemleri vb. hizmetlerini yerine getirdiğini, ancak uzun zamandan beridir devam eden bu ticari ilişkide davanın ileri aşamalarında yapılacak bilirkişi incelemesinde de görüleceği üzere; davacı tarafın verdiği hizmetin faturalarını birebir her hizmeti belirterek detaylı düzenlemediğini, toplu olarak örneğin vize hizmeti adı altında birim fiyat belirtmeden düzenlediğini, bu sebeple de uzun zamandır taraflar arasında hesap mutakabatı sağlanamadığını ve davacı tarafından icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın davalı firmaya 06/08/2014 tarihli bir yazı göndererek 30.515,95 TL tutarında alacağı olduğunu iddia ettiğini, o güne kadar taraflar arasında bir türlü hesaplar konusunda mutabakat sağlanamadığını, hatta davacının bazı faturalarının kabul edilmediğini, bahsi geçen yazı üzerine davacı firmadan verilen hizmetlerin detaylarının istendiğini, davacı tarafın 30/07/2014 tarihi itibariyle cari detayı gösterir liste gönderdiğini, davalı tarafından yapılan inceleme sonucu bahsi geçen listede yazılı bazı hizmetlerin davalı firmadan alınmadığı ve özellikle vize işlemlerinde fiyatlandırmaların anlaşmaya uygun olarak belirlenemediği, fahiş fiyatlandırma yapıldığının görüldüğünü, bunun üzerine davacıya 13/08/2014 tarihli yazı ve ekleri gönderilmek suretiyle o gün itibariyle taraflar arasındaki hesabın anlaşmalarına uygun rayiç fiyatlar üzerinden ne olacağı ve almadığı halde cari hesaba dahil edilen hizmetlerin neler olduğunun belirtildiğini, ancak davacının yazılı olarak bildirilen bu itirazlara herhangi bir cevap vermediğini, aradan 6 ay geçtikten sonra icra takibi başlattığını, davacının çalışmakta olduğu birçok firma ile bu şekilde anlaşmazlık halinde olduğunu, davalı şirkete verdiği hizmetlerin güncel rayiç fiyatları araştırıldığında davalı ile anlaşılan fiyatlardan fazla fiyatla fatura düzenlendiğinin görüleceğini öne sürerek; davanın reddi ile davacının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “açılan dava itirazının iptali davası olduğuna ve takipte cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağa dayandığına göre davacı ve davalı defterlerinin cari hesap bakiyelerinin birbirini tutmadığı, aradaki farkın çok büyük bir kısmının 31.5.2014 tarihli davacı faturasından kaynaklandığı, 26.115,40 TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı buna karşın faturanın tebliğ ve teslim edildiğine dair belgelerin davacı tarafça dosyaya ibraz edilemediği, faturanın incelenmesinde ” Yurtdışı vize barkod hizmeti” ibaresinin bulunduğu fakat verilen hizmete ilişkin belgelerin de davacı tarafça ibraz edilmediği, davalı tarafça listelerin Euro bazında sunulmadığı davalı defterlerine göre davacı 5.776,93 TL alacaklı olup bu kısmının dışında kalan miktarın ispatlanamadığı, takibin bu nedenle 5.776,93 TL üzerinden devamına karar vermek gerektiği anlaşıldığından; davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca kabul edilen miktar davalı açısından belirlenebilir yani likit olduğundan davacı tarafça talep edilip davalı da haksız olduğundan % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş” gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulüne, İstanbul …İcra Müd’nün … esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 5.776,93-TL asıl alacak ve bu alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle davamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Kabul edilen alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 03/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 07/08/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunda; davalı şirketin kendi defterlerine göre 5.776,93 TL borçlu olduğunun, müvekkili şirketin defter kayıtlarına göre ise 30.515,95 TL alacaklı olduğunun ve taraf defterleri arasındaki farkın 31/05/2014 tarihli 26.115,40 TL’lik faturadan kaynaklandığının ifade edildiğini, ihtilafa konu faturanın davalıya verilmesine rağmen kötüniyetli olarak defterlerine işlemediğini, tarafların ticari defterleri birbirini doğrulamadığı için mahkemece diğer delillerin değerlendirilerek karar verilmesi gerekmesine rağmen, mahkemece ve ticari defterler üzerindeki inceleme ile yetinilerek diğer talep ve delillerin göz ardı edildiğini, taraflar arasında verilen hizmetlerin birim fiyatları konusunda yazılı bir anlaşma bulunmadığını ancak hangi hizmetlerin verildiği belli olup, taraflar arasında bu konuda bir ihtilaf olmadığını, sadece davalının ticari defterlerinde yer almıyor diye müvekkili şirket tarafından verilen hizmetleri yok saymanın yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple yerel mahkemeden Hac ve Umre Turizmi alanında sektör uzmanı bir bilirkişi seçilerek müvekkil tarafça verilen hizmetlerin neleri kapsadığı ve rayiç değerlerin tespiti ile yeniden hesaplama yapılmasının talep edilmesine rağmen yerel mahkemece bu talebinin reddedildiğini, eksik inceleme neticesinde karar verildiğini, vizeleme hizmeti için tarafların şifahen anlaştığı bedelin davalı taraf kişi başı 90 Euro olduğu savunmasına karşılık müvekkil firmanın ise 95 Euro olduğunu ileri sürdüğünü ve müvekkilinin faturalandırmayı da bu birim fiyat üzerinden tanzim ettiğini ancak davalı taraf bunu kabul etmediği için faturayı defterlerine işlemediğini, bu nedenle piyasa araştırması yapıldığında verilen hizmetlerin davalının iddia ettiği rakamlarda olmadığının ve müvekkilinin icra takibiyle talep ettiği miktarda alacaklı olduğunun tespit edileceğini belirterek, saymış olduğu nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının davanın kısmen reddine dair kısmının kaldırılmasını, esastan inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle davacı tarafça başlatılan icra takibine, davalının itiraz edilmesi sebebiyle İİK 67.maddesine dayalı olarak açılmış itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile 03/03/2015 tarihinde davalı hakkında 30.575,95 TL cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak cari hesap ekstresinde davacının 01/01/2014 tarihi itibariyle alacak bakiyesinin 12.047,28 TL olduğu, davalı tarafça 17/01/2014 tarihinde yapılan 7.646,73 TL ödeme neticesinde alacak bakiyesinin 4.400,55 TL’ye düştüğü ve 31/05/2014 tarihibnde 26.115,40 TL bedelli satış faturası ile bakiye alacak miktarının 30.575,95 TL’ye ulaştığı anlaşılmıştır. Ödeme emri davalı tarafa 05/03/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça 7 günlük süre içerisinde 12/03/2015 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edilmiş olup, davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 12/06/2015 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, davacı şirket tarafından, davalı şirket müşterilerine umre seyahatlerine ilişkin vize işlemleri ve umre işlerine ilişkin hizmetlerin verildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, verilen hizmetin bedeline ilişkindir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunun incelenmesi neticesinde; takip tarihi itibariyle davacı defterlerine göre davalıdan 30.515,95 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre davacıya 5.776,93 TL borçlu olduğu, bakiyeler arasında 24.739,02 TL fark olduğu tespit edilmiş, farkın ise; Davacının 31/12/2012 tarihi itibariyle alacak bakiyesi 5.062,28 TL olmasına karşılık, davalının kayıtlarında borç bakiyesinin 5.827,11 TL olduğu, aradaki 764,83 TL farkın 613,61 TL’lik kısmının döviz cinsinden olan davalı ödemelerinin taraf kayıtlarına farklı kurlardan alınmış olmasından kaynaklandığı, davalı tarafça daha düşük kur uygulandığından davacı lehine 613,61 TL fark oluştuğu, kalan 151,22 TL’lik kısmın ise davacı kayıtlarında 14/12/2012 tarihinde 429295 nolu fatura tahsilatı açıklaması ile alacak kaydedilmesine rağmen bu ödemenin davalı kayıtlarına alınmamış olmasından kaynaklandığı, (2012 yılında davacı lehine 764,83 TL fark) Davacının 31/12/2013 tarihi itibariyle alacak bakiyesi 12.047,28 TL olmasına karşılık, davalının borç bakiyesinin 13.423,53 TL olduğu, aradaki 1.376,25 TL farkın 764,83 TL’sinin 2012 yılındaki davacı lehine oluşan fark olup kalan 611,42 TL farkın ise 2013 yılında yine döviz cinsinden olan davalı ödemelerinin taraf kayıtlarına farklı kurlardan alınmış olmasından kaynaklandığı (2012 yılında davacı lehine 764,83 TL fark + 2013 yılında davacı lehine 611,42 TL fark = 1.376,25 TL) 2014 yılında 26.115,40 TL bedelli ve 31/05/2014 tarihli fatura öncesi son işlem tarihi olan 17/01/2014 tarihinde yine döviz cinsinden olan davalı ödemelerinin taraf kayıtlarına farklı kurlardan alınmış olmasından kaynaklanan 0,13 TL fark olduğu ve bu durumda 2012 yılında 764,83 TL + 2013 yılında 611,42 TL + 2014 yılında 0,13 TL olmak üzere toplam 1.376,38 TL davacı lehine fark oluştuğu tespit edilmiştir. Davacı lehine oluşan bu bakiye, davalı borcundan düşüldüğünde ise 5.776,93 TL – 1.376,38 = 4.400,55 TL davalının bakiye borcunun bulunduğu anlaşılmakla, davacı kayıtları da 17/01/2014 tarihi itibariyle 4.400,55 TL alacak bakiyesi vermektedir. Davacının kayıtlarına göre 30.515,95 TL alacaklı olması sebebiyle, davalının davacı kayıtlarına göre borçlu olduğu 4.400,55 TL düşüldüğünde, ihtilafa konu bakiye alacak miktarı 26.115,40 TL olup, bu alacağın ise 31/05/2014 tarihli ve 26.115,40 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ve faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğine dair bir belge ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Ayrıca bilirkişi raporunda Euro cinsi kayıtlar arasında da farklılık olduğu, davacının düzenlemiş olduğu tüm faturaların verilen hizmet, birim fiyat ve tutarlarının Euro cinsinden detayını gösterir listeleri, 2012-2013-2014 yıllarına ait Euro cinsinden cari hesap dökümlerini ibraz etmeleri gerektiği belirttilmiştir. Bu durumda mahkemece dosyanın önceki raporu düzenleyen smm bilirkişi ile hac ve umre turizmi konusunda uzman sektör bilirkişisinden oluşacak heyete tevdi ile, taraflarca düzenlenmiş olan tüm faturaların verilen hizmet, birim fiyat ve tutarlarının Euro cinsinden detayını gösterir listeleri, 2012-2013-2014 yıllarına ait Euro cinsinden cari hesap dökümleri, davacının düzenlediği 31/05/2014 tarih 197217 seri numaralı “yurtdışı vize barkod hizmeti” açıklamalı, 26.115,40 TL bedelli fatura nedeniyle verdiği hizmete ilişkin ayrıntılı kayıtların incelenmesi ve davacı tarafından 17/01/2014 tarihinden sonra davalıya hizmet verilip verilmediği de tespit edilerek, hizmet verilmiş ise hizmet bedeli hususunda da taraflar arasında ihtilaf bulunduğundan ve yazılı anlaşma olmadığından, bu yönde de değerlendirme yaptırılarak rapor alınması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan esaslar dairesinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/614 Esas, 2017/526 Karar sayılı 04/07/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davacı tarafından yatırılan 117,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,60 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/10/2020