Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/375 E. 2021/697 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/375
KARAR NO : 2021/697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/910
KARAR NO : 2017/1070
KARAR TARİHİ: 01/12/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ:30/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı … A.Ş.’ye ait ve … firmasına finansal kiralama sözleşmesi ile kiralanmış Hyundai marka ekskavatör emtianın 01.11.2014-01.11.2016 döneminde müvekkil şirket tarafından Leasing All Risk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, sigortalı iş makinesinin, sigortalı … firması tarafından, şantiyede kullanılmak üzere bu şantiyenin yüklenicisi davalı … şirketine ( akaryakıt temeni de kiralayan şirkete ait olmak üzere) kiralandığını, 02/12/2014 tarihinde iş makinesinin hatalı yakıt kullanılması sonucunda hasara uğradığını, müvekkili şirketin sigortalıya bu nedenle ödeme yaptığını, davaya konu iş makinesinin sağlam ve hasarsız olarak kiralanmış olup davalı/borçlunun kira müddetince iş makinesinin zarar görmesini engelleyecek gereken dikkat ve özeni gösterilmemesi sonucunda hasarlı olarak iade aldığını, davalı yüklenici bulunduğu şantiyede kullanılmak üzere kiraladığı iş makinesinde kendi yedinde meydana gelen zarardan dolayı sorumlu olup zararı tazmin ile mükellef olduğunu, davalı şirkete yapılan rücu ihtarlarından herhangi bir sonuç alınamaması üzerine , alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı tarafın icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın haksız fiil kaynaklı olduğunu, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu aksi takdirde kira sözleşmesine dayanıldığından sulh hukuk mahkemesi olduğunu, bahse konu araç yakıtının müvekkil tarafından doldurulması veya bu manada bir anlaşma bulunmadığını, hasarın belirtilen adreste meydana gelmiş olsa dahi adreste çalışan tüm makine ve araçlarında kiralayanın müvekkil olduğu, devamında araçlara akaryakıt doldurulduğu, doldurulan yakıtın, tahlile gönderilen yakıt olduğu ve tahlile gönderilmiş olan yakıtında hasara sebep olan yakıt ile aynı yakıt olduğu varsayımı ile sonuca ulaşılamayacağını, müvekkilinin iş yaptığı adreste aracın hasarlandığı ispat edilip, aracın da müvekkil tarafından kiralandığı ve müvekkile ait iş sahasında çalıştığı hakkında hiç bir yazılı delil sunulmadığını, müvekkil, aracın, kiralayanı olsa, akaryakıt bedelini de karşılasa dahi yakıttan kaynaklı sorunlardan sorumlu tutulamayacağını bu sebeple, meydana gelen hasar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağı bulunmadığını, yakıtın davalı tarafından tedarik edildiğinin sabit olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” her ne kadar davacı şirket tarafından sigorta konusu iş makinesinin sigortalı … şirketi tarafından davalı …Mühendislik firmasına kiralandığı ve kira sözleşmesi sürecinde hasarın meydana geldiği ileri sürülmüş ise de dosya kapsamında yalnızca davalı şirkete kesilen yakıt faturası ile nakliye makbuz suretinin bulunduğu, her iki şirket arasında alt kira ilişkisini gösterir belge ve kayıtlara rastlanılmadığı, iş makinesinin arıza hasar tespit ve bildiriminin dahi kiracı- dava dışı sigortalı … şirket çalışanı operatör tarafından ileri sürüldüğü, bu hali ile davalı şirketin iş makinesi üzerindeki tasarrufunun sübuta ermediği anlaşılmakla” davanın reddine karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 07.08 2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda davalının alt kira veya faaliyet sürecinde iş makinesi bakımından özen sorumlusu ya da işleten sıfatının sabit olmadığı, pasif husumet bakımından doğrudan dava ikamesinde taraf gösterilemeyeceği yönünde belirtilen görüş esas alınarak davanın reddine karar verilmişse de kira ilişkisini ortaya koyacak ve yargılamanın bu yönünü aydınlığa kavuşturacak nitelikteki taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişi raporuna karşı somut nitelik arz eden itirazların değerlendirilmeksizin, dosyada ek rapor alınmadan ve davalı ile sigortalının ticari defter incelemesi de yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek ve dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde;Dava, “ Leasing All Risk Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketince, dava dışı … A.Ş.’ye ait ve … firmasına finansal kiralama sözleşmesi ile kiralanmış … marka ekskavatör emtianın 01.11.2014-01.11.2016 dönemini kapsayan “Leasing All Risk Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, sigortalı emtianın, şantiye sahasında çalışırken hatalı yakıt kullanımı nedeniyle hasar gördüğü, oluşan hasar nedeniyle davacı sigorta şirketince dava dışı sigortalısına 14/01/2015 tarihinde 23.043,42-TL ile 17/04/2015 tarihinde 4.148,00 TL sigorta tazminatı ödemesi yaptığı, hasar bedelini ödeyen davacı sigorta şirketinin halefiyet ilkesi gereğince, sigortalanan iş makinesini kiracı davalının, kira müddetince iş makinesinin zarar görmesini engelleyecek gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden meydana gelen zarardan sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedelinin rücuen tazmini amacıyla davalı hakkında İstanbul 20.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla takip başlatıldığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, sigortalısına halef olan davacı sigortacı, davalı ile sigortalı … firması arasında söz konusu emtianın davalının yüklenicisi olduğu şantiye de çalıştırılmak üzere kira sözleşmesi düzenlendiğini, emtianın sağlam ve çalışır vaziyette kiralayan davalı yükleniciye teslim edildiğini, kiracı davalının kira müddetince kiralanan iş makinesinin zarar görmesini engelleyecek gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden davalı kiracının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığından bahisle meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu iddia etmiştir.6100 Sayılı HMK’nın “Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine dair hükümler ayrık olmak üzere,kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine dair davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler” hükmüne yer verilmiştir.Mahkemece, her ne kadar her iki şirket arasında alt kira ilişkisini gösterir belge ve kayıtlara rastlanılmadığı, iş makinesinin arıza hasar tespit ve bildiriminin dahi kiracı- dava dışı sigortalı …. şirket çalışanı operatör tarafından ileri sürüldüğü, bu hali ile davalı şirketin iş makinesi üzerindeki tasarrufunun sübuta ermediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ise de emsal Yargıtay kararlarında ifade edildiği şekilde ” dava dilekçesinde davanın asıl kaynağının kira sözleşmesi olduğunun iddia edilmesi karşısında taraflar arasında yazılı veya sözlü kira sözleşmesi bulunup bulunmadığını, uyuşmazlığın anılan sözleşme kapsamında olup olmadığını araştırıp değerlendirme görevi kira uyuşmazlıklarında münhasır yetkili sulh hukuk mahkemelerine ait bulunduğundan uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ” (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2018 tarih 2018/5402 E. 2018/7547 K.) Benzer nitelikte Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2015 tarih 2015/11045 Esas 2015/11130 K. Sayılı kararında ” … Öyleyse; öncelikle taraflar asındaki kira sözleşmesinin varlığı, devam edip etmediği ve geçerliliği incelenmeli, dava konusu edilen diğer istemler bu maddi gerçeğin üzerine bina edilmelidir. Kira sözleşmesinin varlığı, yokluğu, içeriği ve kapsamı gibi hususların tartışılması sulh hukuk mahkemesinin görevine girmekte olduğundan, uyuşmazlığın Kemer Sulh Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre, davacı sigortacı, sigortalısı ile davalı arasındaki kira sözleşmesine ve 6098 sayılı T.B.K.nun 316. Maddesinde “kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak” ve aynı kanunun 334. Maddesinde ” sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlü olduğuna” ilişkinin düzenlenen özen yükümlülüğüne dayandığından taraflar arasında yazılı veya sözlü kira sözleşmesi bulunup bulunmadığı, uyuşmazlığın kira sözleşmesi kapsamında olup olmadığını araştırıp değerlendirme görevi kira uyuşmazlıklarında münhasır yetkili sulh hukuk mahkemelerine ait olduğundan mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden göreve ilişkin olarak yapılan bu yanlışlık HMK’nın 355. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca re’sen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık kapsamında kalmakla davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın bu nedenle HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı taarfın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/910 Esas, 2017/1070 Karar, 01/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafça peşin yatırılan karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri iinde değerlendirilmesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362-1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.30/06/2021