Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/373 E. 2021/708 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/373
KARAR NO : 2021/708
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/720
KARAR NO: 2018/367
KARAR TARİHİ: 20/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/08/2015 tarihinde müvekkili şirketine … poliçe numarası ile sigortalı iş yerinde oluşan hasarın iş yerinin bulunduğu binanın içinden geçen davalı İSKİ’ye ait şebeke borusunun patlamasından kaynaklandığını, iş yerinin bulunduğu binadaki İSKİ şebeke borusunun patlaması sonucu akan sudan kaynaklanan su baskını nedeni ile iş yeri parkelerinin ıslandığını ve bu sebeple tamamının zeminden çıkarılmış spor salonu olarak işletilen iş yerindeki spor malzemeleri ve elektrik tesisatının suya maruz kaldığını ve akan sudan dolayı iş yerinin boyalarının zarar gördüğünü, iş yerinin muhtelif yerlerinde su baskını neticesinde hasar meydana geldiğini, oluşah hasar sonucunda … numaralı hasar dosyası açıldığını, gerek su baskını sonrasında iş yeri malikinin müvekkili şirketine göndermiş olduğu talep dilekçesinde gereksi 07/09/2015 tarihli ekspertiz raporunda da davalı idarenin kusurunun olduğunun sabit olduğunu, buna istinaden müvekkili şirketinin sigorta poliçesi kapsamındaki 13.854,00 TL olan hasar karşılığı miktarı 09/10/2015 tarihinde sigortalısına ödendiğini, müvekkilinin şirketinin sigortalısına yapmış olduğu ödemeye istinaden meydana gelen olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazminat alacağının doğduğunu, davalı kurumun yürüttüğü hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemi almakla yükümlü olduğunu, bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeni ile doğan zararların, hizmeti yürütmekle görevli kurum tarafından tazmin edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, sigortanın uğramış olduğunu zararın davalının eyleminden kaynaklandığını, zarar il eylem arasında illiyet bağı bulunduğundan meydana gelen zararda davalı İSKİ’ nin sorumluluğunun bulunduğunu, davalı aleyhine müvekkili şirketi rücuen tazminat alacağından dolayı genel haciz yolu ile 02/03/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve ödeme emrininin borçluya tebliğ edildiğini, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, ancak itirazında haksız olduğunu, müvekkilinin şirketinin 09/10/2015 tarihinde hasara ilişkin miktarının sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödediğini ve hasarda kusurlu olduğu ekspertiz raporu ile de sabit olduğunu, davalı adına icra takibi başlatıldığını, ödeme tarihinden işlemiş faizi ile birlikte 14.431,88 TL lik borca karşılık davalının yapmış olduğunu itirazı kabul etmediklerini, açıklanan nedenler ile davalarının kabulü ile borçlunun haksız ve kötü niyetle icra takibine yapmış olduğu itirazının iptalini, takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava hizmet kusuruna dayalı olarak açıldığı için idari yargının görevli olduğunu, İSKİ Genel Müdürlüğü Fatih Şube Müdürlüğü’nün konuya ilişkin yapmış olduğu çalışma neticesinde vermiş olduğu cevabi yazıda “Bahse konu adreste bina girişine vana konularak iç tesisatın ilgililerce onarımı sağlanmıştır. Ancak abone bir şirkete ekspertiz yaptırarak hattın iaderemize ait olduğunu iddia etmektedir söz konusu şirkete ait ekspertiz raporunda da su patlağının içeride yaşandığı kroki ile ifade edilmiş olup, malzemenin iademizin kullandığı malzemeye benzemesi nedeniyle sorumluluğu idaremize yüklemeye çalışmaktadır. İdare olarak bina içinde kulanılan tesisatın cinsini ve kalitesini ölçmek gibi bir sorumluluğumuz olmadığına dair savunma yazımız ilgi (b) (d) yazılarda mevcuttur” denildiğini, olay mahallinde yapılan teknik incelemede arızanın bina kapısının içinde bulunan dahili tesisatın patlaması sonucu oluştuğunun tespit edildiğini, meydana gelen hasarın idarelerinin sorumlu olduğu bir alanda oluşamadığını, bu durumda su patlağının bina içi dahili tesisat arızası olduğunu, davacının hasar tespiti ile alakalı herhangi bir taleplerinin olmadığını, bu sebeple idarelerinin sorumluluğunun olmadığını, iç tesisattan dolayı idarelerinin görev ihmal ya da hizmet kusurundan bahsedilmeyeceğinden ödeme yapılmasının söz konusu olmadığını, talep edilen bedelin piyasa rayicine uygun olmadığını, fahiş olarak belirlendiğini, davaya konu taşınmazda meydana geldiği iddia edilen hasarın oluş şekli ile hasar bedeli arasında bariz bir fark görülmediğini, bu nedenle talep edilen bedeli kabul etmediklerini, açıklanan nedenler ile davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davacı sigorta şirketinin dosya kapsamına göre davalının kusurlu eylemi ile meydana gelen olay sonucunda meydana gelen zarar nedeniyle 13.854 TL ödeme yaptığı, yapmış olduğu bu ödemeye istinaden kusurlu eylemiyle zarara sebebiyet veren davalı şirketten alacağın rücuen tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında yapmış olduğu takibe davalının süresi içerisindeki itirazı üzerine takibin durduğu davacının süresi içerisinde iş bu davayı açarak itirazın iptalini talep ettiği, yapılan bilirkişi incelemesi ile İSKİ yönetmelik maddeleri uyarınca su kolon sistemine bağlanan borunun bina girişindeki kısmında ana vana bulunmadığı, bina girişinde vana bulunmaması nedeniyle içmesuyu sistemindeki arızaya müdahale edilemediği, İSKİ yetkililerinin beklendiği ve dava dosyasındaki belgelerden su basması gerçekleştikten sonra yetkililerin gelerek bina girişine vana taktıklarının anlaşıldığı, yani meydana gelen hasarın İSKİ’nin sorumluluğunda olan bina bağlantı hattında meydana geldiği, İSKİ.nin binaya uygunsuz bir şekilde su vermesi sonucu meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, İSKİ’nin sorumluluğunun haksız fiil esasına dayalı olduğu ve davacının ödeme tarihinden itibaren faiz isteminin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline takibin aynen devamına karar vermek gerekmiş, alacağın likit olmadığı yargılamaya muhtaç olduğu dolayısıyla icra inkar tazminatının şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla bu yöndeki talebin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, İSKİ Tarifeler Yönetmeliği madde 3’de tanımlanan şube yolu tarifine göre “Şube yolu: Ana musluğun (priz) ana boruya bağlandığı noktadan başlayıp bahçe nizamlı yapılarda parsel sınırında bahçe duvarından en fazla 1 m içeride bahçesi olmayan yapılarda ise binaya giriş cephe duvarına kadar olan kısımdır” ifadesiyle olay mahallinde yapılan teknik incelemede arızanın bina kapısının içinde bulunan dahili tesisatın patlaması sonucu oluştuğunun tespit edildiğini, meydana gelen hasarın davalı İdarenin sorumlu olduğu bir alanda oluşmadığını, su patlağının bina içi dahili tesisat arızası olduğunu ve hasar tespiti ile alakalı herhangi bir taleplerinın olmadığını, idarenin sorumluluğu olmadığı için iç tesisattan dolayı görev ihmal yada hizmet kusurundan bahsedilmeyeceğini, Şehir ve Kasabalarda Abonelere Su Satışı Nizamnamesi’nın 18.maddesinde “Su verilecek gayrimenkullerden her birinin kendisine mahsus bir şube yolu olacaktır. Şube Yolu, anahtar ağızlığı ile mücehhez ana musluğun bilezikle ana boruya bağlandığı noktadan başlayıp sayacın konulacağı yere doğru en müsait yolu takip ederek, gayrimenkulün cephe duvarının ve bahçeli gayrimenkullerde bahçe duvarının iç yüzünden itibaren en çok bir metreye kadar devam eder; sayaçtan sonra tesisata bağlanacak emniyet musluğunda sona erer.”, 26.maddesinde “Şube yollarının, abonenin arsası veya binası içindeki kısımlarında vaki olacak arızalardan abone mes’ul olduğu gibi abonenin arsa veya binası dışındaki vaki olacak arızalardan da Su İdaresi mes’uldür.” denilerek, Tarifeler Yönetmeliğinin Amaç ve Kapsam bölümü 3.maddesi ZZZ.bendinde şube yolunun “Ana musluğun ana boruya bağlandığı noktada başlayıp, bahçeli nizamlarda parsel sınırından bahçe duvarından en fazla 1 m içeride, bahçesi olmayan binalarda ise cephe duvarına kadar olan kısımdır denilmektedir.” şeklinde tanımlandığını, bilirkişi raporunda da, işyerinin bulunduğu binanın imar mevzuatı ve inşaat tekniğine, İSKİ Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği hükümlerine aykırı olarak yapıldığını göstermekte olduğunu, idareye kusur atfının hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, binada yasal mevzuat gereği alınması gerekli izolasyon tedbirlerinin alınmadığını ayrıca drenaj sisteminin de yetersiz olduğu itirazlarının mahkeme tarafından irdelenmediğini, idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi kendi sorumluluk sahasının dışında gerçekleştiği iddia edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının kurulmayacağını, hükme esas alınan raporda zararın gerçek miktarı tespit edilmeksizin ekspertiz raporundaki miktarların esas alındığını, ekspertiz raporundaki bedelin ise fahiş ve gerçeklerden uzak olduğunu, hasar gören eşyaların tespitinde davacının vermiş olduğu liste esas alınarak belirlenen hasar bedelinin hükme esas alınamayacağını, kararın davacı yanın sebepsiz zenginleşmesine sebep olacağını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalı kurumdan 6102 Sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 13.854,00 TL asıl alacak + 577,88 TL işlemiş faiz (09/10/2015-02/03/2016) olmak üzere toplam 14.431,88 TL alacağın tahsili istemiyle 03/03/2016 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri davalıya 11/03/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça 17/03/2016 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve dava yasal süre içerisinde açılmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … ve Ortağına ait … isimli işyeri için 15/10/2014-2015 tarihlerini kapsayan, İşyerim Paket Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, dava konusu hasar 07/08/2015 tarihinde meydana gelmiş, icra dosyası kapsamında yer alan ödeme belgesine göre davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 09/10/2015 tarihinde 13.854,00 TL hasar ödemesi yapılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, hasara sebebiyet veren borunun İSKİ sorumluluğunda olup olmadığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun yada kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır.Hasar dosyası kapsamında bulunan 07/09/2015 tarihli ekspertiz raporunda; 07/08/2015 tarihinde İSKİ borusunun patlaması nedeniyle meydana gelen hasarın 10/08/2015 tarihinde bildirildiği, yapılan incelemede binaya ait İSKİ borusunun patlaması sonucu akan sudan dolayı sigortalıya ait işyerinde parkeler, elektrik tesisatı ve muhtelif dekorasyonda hasar meydana geldiği, elektrik tesisatında meydana gelen hasarın onarım bedelinin 2.694,00 TL, işyerine dolan suyun tahliye bedelinin 2.370,00 TL, ayna çerçevelerinin değişim bedelinin 1.800,00 TL, parke söküm ve değişim bedelinin 5.590,00 TL, işyerinin boyanması bedelinin 900,00 TL olmak üzere toplam hasar bedelinin 13.354,00 TL olduğu, pvc zemin döşemelerinin değişim bedelinin 7.933,05 TL olduğu ancak bu kalemin teminat kapsamında olmadığı belirtilmiştir. Davalı İSKİ’nin cevap dilekçesi ekinde yer alan abone tarafından yaptırıldığı belirtilen ekspertiz incelemesinde makine mühendisi … tarafından sunulan 12/11/2015 tarihli raporda; hasarın meydana geldiği işyerinde, hasar gören borunun İSKİ’nin bina dışında bıraktığı ve binaların vana ile iç tesisatlarına aldığı PE boruda oluştuğu, ancak hasara konu binada İSKİ bana bağlantı hattının bina dışında değil bordrum katta bulunan işyerine girmek suretiyle zemin katta bulunan sahanlığa çıkarak buradan bir vana ile binaya ait su kolon tesisatına bağlandığı, çevrede yapılan incelemelerde de hala bu şekilde bağlantıları olan binaların bulunduğunun tespit edildiği, bahsedilen kaçakta bu hasarın bodrum kattaki işyerinin içerisinde meydana geldiği, kaçak sonucu işyerinin hasara uğradığı, sonuç olarak hasarın İSKİ’nin sorumluluğunda olan bina bağlantı hattında meydana geldiği ve kaçak sonrası işyerinde bulunan kullanıcıların İSKİ çalışanlarının gelerek şebeke suyunu kesmesini beklemek zorunda kaldığı, İSKİ’nin uygunsuz olarak su vermesi sonucu hasar oluştuğu belirtilmiştir. Mahkemece inşaat mühendisi, sigorta uzmanı ve inşaat yüksek mühendisi (İSKİ emeklisi) bilirkişi heyetinden alınan raporda; Poliçede dahili su teminatının bulunduğu, “sigorta konusu bina içindeki su depo ve sarnıçlarının, su borularının, kalorifer kazan, radyatör ve borularının, temiz veya pis su tesisatının patlaması, taşması, sızması, tıkanması, kırılması ve donmasının doğrudan sebep olduğu zararlar”, “şehir su şebekesinin arızası nedeniyle sebep olacağı zararlar” teminat kapsamında olduğu için dava konusu hasarın teminat kapsamında olduğu, ekspertiz raporunda belirlenen hasar bedelinin uygun olduğu, … tarafından düzenlenen 12/11/2015 tarihli raporu ve İSKİ’nin 08/08/2015 tarihli “bina içinde patlak var, bina girişine vana konuldu” yazısı yönetmelik hükümleri değerlendirildiğinde; İSKİ Tarifeler Yönetmeliğinde; “Şube yolu: Ana musluğun ana boruya bağlandığı noktadan başlayıp, bahçeli nizamlarda parsel sınırından bahçe duvarından en fazla bir metre içerde, bahçesi olmayan binalarda ise cephe duvarına kadar olan kısımdır.”, “Kaçak su kullanımı: Abone olmaksızın; İdarenin suyunu, İdareye ait su taşıyan boru hatlarından, şube yolundan, bina içerisindeki ana kolon borusundan ve yer altı suyu kaynaklarından her hangi bir teknik düzenekle su alma işidir.”, “Kolon: Her müstakil birime ayrı ve tek sayaçtan su bağlama işlemidir.”, “Şebeke: Şehir içme suyu dağıtımını yapan değişik tür ve çaplarda borulardan oluşan altyapı tesisleridir.” şeklinde tanımlandığı, bu mevzuata göre İSKİ’nin bağlantı hattını bina dışında bıraktığı ve binaların vana ile iç tesisatlarına aldığı ancak hasara konu binada, bina bağlantı hattının bina dışında bırakılmadığı, bina içine zemin katta bulunan sahanlığa çıkarılarak buradan bir vana ile binaya ait su kolon tesisatına bağlanmış olmasının mümkün olabileceği nitekim civardaki eski binalarda yapılan incelemede halen bu şekilde bağlantıların mevcut olduğu, yine Yönetmeliğin su ve atıksu şebekesi bakım bedeli başlıklı maddesinde yer alan “İçme suyu ve atıksu bina bağlantılarında oluşan arızaların bakım ve onarımlarının yapılması, atıksu kanal ve bina bağlantılarına ait tesisatlarda meydana gelen tıkanıklıkların açılması…içme suyu ve atıksu şebeke bağlantılarının her an kullanıma hazır tutulması karşılığında abonenin tabi olduğu tarife üzerinden her ay için 1 m3 su miktarı karşılığı bedel alınır” şeklindeki düzenleme ile İSKİ’nin içme suyu ve atık su şebeke bağlantılarını her an kullanıma hazır bulundurma sorumluluğunun bulunduğu, İSKİ Sıhhi Tesisat Eğitim Ve Uygulama Esasları Yönetmeliğinde; “Kolon: Münferit su aboneliği için, İdarenin döşediği şube yolundan itibaren en son kata kadar bina içinde ortak kullanım alanından açıktan çekilen ve birimlerin su almasını temin eden boru ve bağlantı elemanlarından meydana gelen tesisattır.” şeklinde tanımlandığı, Yeni su kolon binalarda uyulması gereken hususlar başlıklı 7.maddesinin a bendinde “Yeni su ve kolon tesisi için, kolon borusu binanın cümle kapısının girişinden başlayıp, binanın ortak kullanım alanı olan merdiven boşluğundan, açıkta, görünür bir şekilde döşenecek ve son birime dirsekle bağlantısı yapılacaktır. Kolon borusu kömürlük, sığınak, dükkân içi gibi kapalı yerlerden geçmeyecektir.”, g bendinde “Kolon sistemi ile su kullanan binalarda, İdarenin mes’uliyeti döşediği şube yolu uzunluğu kadardır. Bunun haricindeki mes’uliyet aboneye aittir.” denildiği, Tarife Yönetmeliğinin 53.maddesinde “Sayacın ve şube yolunun yeri değiştirilemez, şube yolunda veya şebekede tahribat yapılamaz ve hiçbir şekilde müdahale edilemez.” düzenlemesinin yer aldığı, bu hükümlere göre vatandaşın sayaca, şube yoluna, kolon sistemine müdahalesinin mümkün olmadığı ancak bina girişinde vana bulunmaması nedeniyle somut dosyada vatandaşın içme suyu sistemindeki arızaya müdahale edemediği, su basması gerçekleşince suyun kesilmesi için İSKİ yetkililerinin beklendiği, hasara konu olay gerçekleştikten sonra İSKİ görevlileri tarafından bina girişine vana takıldığı, meydana gelen hasarın İSKİ’nin sorumluluğunda olan bina bağlantı hattında meydana geldiği, İSKİ’nin binaya uygunsuz bir şekilde su vermesi nedeniyle hasarın oluştuğu açıklanan nedenlerle hasardan İSKİ’nin sorumlu olduğu belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde İSKİ’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, a bendinde “İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” İSKİ’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. 2560 sayılı Kanun ve yukarıda ifade edilen Yönetmelik hükümleri değerlendirildiğinde; İSKİ tarafından bağlantı hattının bina dışında bırakılması ve binaların vana ile iç tesisatlarına alması gerekirken, somut olayda hasara konu binada, bina bağlantı hattının bina dışında bırakılmadığı, bina içine zemin katta bulunan sahanlığa çıkarılarak buradan bir vana ile binaya ait su kolon tesisatına bağlandığı, bina girişine olaydan sonra vana takıldığı, hasarın İSKİ’ye ait PE boruda meydana geldiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı İSKİ’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait bina bağlantı hattı maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları). Bu durumda, dava konusu hasar nedeniyle davalı sorumlu olup, sigortalının yada 3.kişilerin müterafik kusuruna ilişkin bir tespitin bulunmadığı da dikkate alındığında mahkeme kararı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 985,84 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 246,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 739,34 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/06/2021