Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/340 E. 2021/665 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/340
KARAR NO: 2021/665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1753 Esas
KARAR NO: 2018/224
KARAR TARİHİ: 27/02/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ:23/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, Odunpazarı Belediye Başkanlığından ihale ile çöp toplama işini aldığını ve bu hususta, istihdam edilmek üzere personel çalıştırdığını, ihale süresinin bitmesi nedeniyle çöp toplama işinde çalışan temizlik işçilerinin iş akitlerinin feshedilmek durumunda kalındığını, iş akitleri feshedilen işçilerin, asıl işveren Odunpazarı Belediye Başkanlığı ile müvekkil şirkete işçilik alacakları için davalar açıldığını, Eskişehir İş Mahkemesince dosyaların bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişinin, davacıların çalıştığı tüm dönemleri ayrıntılı olarak hangi şirket bünyesinde çalıştıkları, tarih ve bedellerinin gösterdiğini, Eskişehir İş Mahkemesince, bilirkişi raporu doğrultusunda, eski taşeron şirketlere rücu etme hakkımızın saklı olduğu belirtilerek davacılar lehine davanın kabulü yönünde karar verdiğini, mahkeme kararından sonra davacılar tarafından müvekkil şirket ve Odunpazarı Belediyesi aleyhine icra takibine geçildiğini, Odunpazarı Belediyesi’nin tüm icra dosyalarına ödeme yaptığını ve müvekkil şirketin, kendisinden olan alacaklarından bu bedelleri mahsup ettiğini, bu çerçevede davalıya, 27.767.98 TL’nin ödenmesi için, Zeytinburnu … noterliği 30.01.2012/… yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, 27.767.98 TL’nin, 30.01.2012 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile müvekkili firmanın, Odunpazarı Belediye Başkanlığının temizlik işlerini belirli dönemlerde yürüten firmalar olduğunu, bu kapsamda istihdam edilen işçilere karşı, davalı işveren konumunda bulunan idare ile işçinin son çalıştığı taşeron firmaya karşı birlikte dava ikame edildiğini, işçinin alacağı ödendikten sonra müşterek ve mütesessilen sorumlu konumunda bulunan firmalar arasında çalıştırılan dönemle sınırlı olmak üzere rücu davası ikame edildiğini, somut olayda davacının taleplerinin hangi işçiden olduğunun belli olmadığını, dava dilekçesi ekinde iki adet listenin yer aldığını ve müvekkil firmadan, önceki çalışmaları da kapsayacak şekilde ödenen miktarın tamamının müvekkil firmadan talep edildiğini, davacı tarafından açılan rücu davasında talep edilen miktar kadar müvekkil firmanın sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin, davacı şirketten önce işçileri çalıştırdığı dönemin 01.09.2008 – 01.01.2009 tarihleri arasındaki 243 günlük dönem olduğunu, müvekkilinin davacı firmaya karşı Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde sorumluluk miktarı 2012/115 E sayılı dosya ile huzurdaki davanın davacısına rücu davası açıldığını ve 7.949 TL talep edildiğini, huzurdaki davada, davacının alacağının çıkması halinde takas-mahsup definde bulunduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davacı şirketin dava dışı Odunpazarı Belediyesi’nin açmış olduğu çöp toplama ihalesi ile söz konusu işi aldığı, ihale süresinin bitmesi nedeniyle işçilerin akitlerinin feshedildiği, işçiler tarafından yapılan fesih sebebiyle anılan belediye ve davacı aleyhine açılan davaların kabulüne karar verildiği, söz konusu ilamların icra takibine konu edilmesi sebebiyle dava dışı belediyenin takip borçlarını ödediği ve davacının kendisinden olan hak ediş alacağından mahsup ettiği, davalı şirketin de anılan belediyenin çöp toplama işini belirli sürelerle yaptığı ve davacının alacağından mahsup edilen ücretlere ilişkin olarak davacı ile aynı işçileri belirli sürelerde çalıştırdığı, söz konusu işçilerin kimler olduğu yönünden davacının talebini somutlaştırdığı 29/04/2013 tarihli dilekçesinde belirtilen işçiler ile sınırlı olarak celp edilen Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları itibariyle yapılan bilirkişi incelemelerinde belirtilen işçilerin hem davacı hem davalı şirkette çalıştığının sabit olduğu, davalı şirketin, Odunpazarı Belediyesiyle 2009 yılı öncesine dayanan ticari ilişkisinin olduğu ve 2008 yılı sonunda belediye ile ticari ilişkisini kestiği, 2009 yılında davacı şirketin göreve başladığı ve Mayıs 2009 ayı sonu itibariyle de hizmet akdinin belediye tarafından feshedildiği, davalının 2009 yılında belediye ile ticari ilişki kurmadığı, 2010 Ocak ayında tekrar belediye ile ticari ilişki kurarak bu ticari ilişkisini 2012 sonuna kadar devam ettirdiği, dosya kapsamında ve incelenen ticari defterlere yönelik dava dışı Odunpazarı Belediyesinin, davacının hak edişinden kestiği miktar, aynı zamanda davalının ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarını da kapsadığı dolayısıyla davacının, bu tutarı, davalı şirketten sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda talep etmeye hakkı bulunduğu, işçilerin davalı şirkette çalıştıkları sürelere ilişkin son dönem bordro ve hesap pusuluları üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davalının sorumluluğunun 9.231,85-TL olduğu, davalının takas definin davalı tarafından davacı aleyhine keşide edilen ihtarname ve cevap dilekçesinde süresi içerisinde öne sürüldüğü, takas def’ine konu Eskişehir Ticaret Mahkemesi’nin 2012/115 Esas 2014/346 Karar sayılı ilamında davalının davacıdan 6.714,05-TL alacağının bulunduğuna karar verildiği, dosyaya toplanan delillerde her ne kadar söz konusu alacağın tahsili için Eskişehir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası takibe konmuş ise de söz konusu icra dosyasından her hangi bir tahsilatın yapılmadığı, alacağın muaccel olduğu anlaşıldığından takas def’ine kabul edilerek söz konusu tutar davalının sorumluluk miktarından düşülmek sureti ile yapılan hesaplamada davacının davalıdan 2.517,80-TL alacaklı olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine keşide eden Zeytinburnu … Noterliği’nin 30/01/2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu alacağın dava öncesinde talep edildiği, ihtarnamede tebliğden itibaren üç günlük süre verildiği, ihtarnamenin davalı şirket çalışanına 01/02/2012 de tebliğ edildiği, davalı tarafından söz konusu ihtarnameye Eskişehir … Noterliği’nin 02/02/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yanıt verildiği, cevabi ihtarnamede borca dayanak belgelerin gönderilmemiş olması sebebiyle alacak iddiasının reddedildiği, dolayısıyla davalının bu tarihten itibaren temerrüte düşmüş olduğu değerlendirildiğinden, davacının bu tarihten itibaren avans faizi talep edebileceği kanaatine varılmış ve davanın kısmen kabulü ile, davacı yanın davalıdan bilirkişi raporlarıyla belirlenen 9.231,85-TL alacağından davalının davalının davacı yandan mahsup talebine konu ettiği ve Eskişehir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra emrindeki asıl alacak miktarı olan 6.714,05-TL alacağının indirilmesiyle belirlenen 2.517,80-TL’nin 02/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiş olup bunun yanında her ne kadar faiz başlangıç tarihi 02/02/2012 olarak gerekçede belirtilmiş ise de kısa kararda faiz başlangıç tarihi 02/02/2015 olarak yazıldığı, maddi hata niteliğindeki bu husus gerekçeli karar yazıldığı aşamada fark edildiği ancak kısa karar ile gerekçeli karar farklı olamayacağından zorunlu olarak tefhim edilen kısa karar gereği gibi faiz başlangıç tarihi 02/02/2012 tarihi esas alınmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı nezdindeki çalışma süreleri doğru tespit edilmediğini, hesaplamanın hatalı yapıldığını, sadece kıdem tazminatı yönünden hesaplama yapıldığını, diğer işçi alacakların hesaba dahil edilmediğini, davalının, takas def’ine konu ettiği alacak tutarını icra takibine koymuş olduğundan takas mahsup talebinde bulunma hakkı olmadığı ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacının son işveren olarak kendi bünyesinde çalıştırdığı dava dışı işçilerin açmış olduğu işçi alacakları davaları nedeniyle asıl işveren tarafından yapılan ödemelerin davacının hak edişinden kesilmesi nedeniyle davalının sorumlu olduğu dönemden rücuen tazmini istemine ilişkindir. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Kamu kurumlarının ihale yolu ile muhtelif işlerin yapılması konusunda taşeron şirketlerle yaptıkları hizmet sözleşmeleri nedeniyle çalışan işçilerin, işçilik alacakları için açtıkları davalar sonunda karara bağlanan miktarları 4857 sayılı İş Kanunun 2. maddesindeki düzenleme gereğince müşterek ve müteselsil sorumlu olarak ödemesi nedeniyle bu miktarları 6098 sayılı TBK nun 162. maddesindeki “ tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olur ve zarar görenin haklarına halef olur” hükmü uyarınca ödeyen taraf rücuen istemde bulunabilir. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı, Ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemi ile ilgili talep edebileceği miktar da açıkça belirlenmelidir. (Y.13. HD. 24/05/2018 T, 2015/38873 E.-2018/6205 K. ve yine aynı Dairenin 31.5.2018 T, 2016/2779 E.- 2018/6452 K. ve 11/05/2017 tarih, 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları) Dosya kapsamına göre, davacı ve davalı şirketin, dava dışı asıl işveren Odunpazarı Belediyesi’nin açmış olduğu çöp toplama ihalesi ile söz konusu işi belli dönemlerde üstlendiği, dava dışı işçilerin iş akitlerin feshedilmesi nedeniyle dava dışı asıl işveren Odunpazarı Belediyesi ile son alt işveren davacı aleyhine işçilik alacakları davası açtığı, açılan davaların kabulüne karar verilmesi ve icra takibine konu edilmesi nedeniyle asıl işveren tarafından işçilere ödemeler yapıldığı ve yapılan ödemelerin davacının hak ediş alacağından kesildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacının hak edişi alacağından kesintisine dayanak yapılan davaya konu 15 adet işçinin belirli dönemlerde davalı şirket bünyesinde çalıştıkları anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf nedeni olarak; davalı nezdindeki çalışma süreleri doğru tespit edilmediğini, hesaplamanın hatalı yapıldığını, sadece kıdem tazminatı yönünden hesaplama yapıldığını, diğer işçi alacakların hesaba dahil edilmediğini, takas def’ine konu ettiği alacak tutarını icra takibine koymuş olduğundan takas mahsup talebinde bulunma hakkı olmadığı ileri sürmüş ise de hangi işçinin çalışma süresinin ne şekilde hatalı hesaplandığını ortaya koymadığı, itirazın soyut nitelikte olduğu görülmüştür. Nitekim dava dışı işçilerin davalı şirkette çalıştıkları sürelerle prime esas kazançlarını gösterir aylık bildirgeler Sosyal Güvenlik Kurumundan celpedilmiş olup hükme esas alınan İş Hukuku uzmanı bilirkişinin kök ve ek raporda, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen aylık prim ve hizmet bildirgeler üzerinden işçilerin davalı şirkette çalıştıkları sürelere ilişkin son dönem bordro ve hesap pusulaları üzerinden hesaplama yapılmıştır. Diğer taraftan bilirkişi raporunda, davaya dayanak yapılan Eskişehir İş Mahkemesi’ne sunulan bilirkişi raporlarıyla mahkemenin gerekçeli kararları değerlendirilmiş, iş yeri devri kapsamında yer alan işçilere ait aylık ücret, yemek ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının dava dışı işçilerin devralan işveren konumundaki davacı şirketin yanında çalıştığı dönemde doğduğu, dolayısıyla bu alacaklardan ötürü devreden işveren sıfatını taşıyan davalı şirkete herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, zira ihbar tazminatından da son alt işveren davacı şirket sorumlu olduğundan hesaplamanın sadece kıdem tazminatı yönünden yapılmasında bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bunun yanında davalı cevap dilekçesinde süresi içinde takas definde bulunmuştur. Takas define konu Eskişehir Ticaret Mahkemesi’nin 2012/115 Esas 2014/346 Karar sayılı ilamında davalının davacıdan 6.714,05-TL alacağının bulunduğuna karar verilmiştir. Davacı vekili her ne kadar söz konusu alacağın icra takibine konulduğundan takası mümkün olmadığını savunmuş ise de söz konusu icra dosyasından her hangi bir tahsilatın yapılmadığı ve alacak muaccel olduğundan davalının takas defi kabul edilerek söz konusu tutarın (6.714,05 TL) davalının sorumluluk miktarından( 9.231,85 TL) düşülerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/06/2021