Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/33 E. 2020/111 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/33
KARAR NO: 2020/111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 18/05/2017
NUMARASI: 2014/887 esas, 2017/528 karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/03/2014
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … Ltd. Şti ile davalı … A.Ş. arasında 30/06/2012 tarihinde Özel Güvenlik Hizmet sözleşmesinin akdedildiğini, iş bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin davalının işyerinin güvenlik hizmetlerini 9 adet silahlı özel güvenlik kadrosu ile yerine getireceğini bunun karşılığında hizmet bedeli olarak 14.750,00 TL + KDV ödeme yapılacağını, müvekkilinin yükümlü olduğu işlerin ifasını eksiksiz ve sözleşmeye uygun şekilde gerçekleştirdiği halde davalı tarafın müvekkilinin hak etmiş olduğu fatura bedellerini eksik ödendiğini ya da hiç ödenmediğini, bunun üzerine Büyükçekmece …Noterliğinin 25/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile toplam 26.421,32 TL hizmet bedelinin ödenmesinin ihtar olunduğunu, davalı tarafın fatura bedellerini ödememesi üzerine Kartal …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 26.421,32 TL tutarındaki faturaya dayalı icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile ihtarname tarihi olan 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte icra takibinin 26.421,32 TL üzerinden devamına, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini” talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti. ile müvekkili … A.Ş. arasında akdedilen 30/06/2012 günlü özel güvenlik hizmet sözleşmesinin 30/09/2012 günü karşılıklı olarak feshedildiğini, müvekkili şirketin işyerinde çalıştırdığı güvenlik görevlilerinin iş akitlerinin de davalı tarafından 30/09/2012 günü feshedilerek sigorta çıkışlarının yapıldığı, müvekkilinin de yeni bir güvenlik şirketi ile anlaşma yaptığını ve aynı güvenlik görevlilerinin yeni güvenlik şirketi tarafından 04/10/2012 günü sigorta girişleri yapılarak çalıştınlmaya başladığını, feshe dayalı olarak karşılıklı mutabakat ve işçilerinde talebi ile Eylül 2012 ayı ücretlerinin davalı adına işçilere ödendiğini ve bakiye bedelinin yine mutabakat gereği davalının hesabına yatırılarak hizmet bedelinin tamamen ödendiğini, bu nedenle Eylül 2012 ayı hizmet bedeline karşılık olduğu bildirilen 11.304,02 TL’lik 024005 numaralı 30/09/2012 tarihli fatura nedeniyle hiçbir borçlarının olmadığını, Ekim ayı güvenlik hizmet talebini ve 15.117,30 TL’lik … nolu 31/10/2012 tarihli faturayı ve borcu kabul etmediklerini, alacaklı ile yapılan sözleşmenin 30/09/2012 günü feshedildiğini Ekim 2012 ayı güvenlik hizmetinin başka bir güvenlik şirketi tarafından karşılandığını, Ekim 2012 ayında alacaklıdan hizmet alınmadığını müvekkilin hiçbir borcunun olmadığını bu nedenle davalının gönderdiği faturanın da Kartal …Noterliğinin 02/01/2013 günü cevabi ihtarname ile iade edildiğini, iş bu faturayı da borcu da kabul etmediklerini alacaklıya bildirdiklerini, açıklanan nedenlerle borçlu olmadıkları için davanın reddine karar verilmesini ve müvekkili lehine %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “taraflar arasında davacı şirketin davalı şirket ile yaptığı 30/06/2012 tarihli “Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi” uyarınca davalıya özel güvenlik hizmeti verdiği, ancak davalının takip konusu hizmet bedelinin ödenmediği iddia edilmekle, davalı yan ise Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi 30/09/2012 tarihinde karşılıklı olarak sona erdirildiği ve hizmet bedelinin tamamının ödendiği, davalıya borcunun bulunmadığını iddia etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi usulüne uygun olarak 30/09/2012 tarihinde feshedilmiştir. Feshedilen sözleşme ilişkisine yönelik taahhütler aylık hizmet bedelleri ödendiği, taraf defterleri ile birlikte değerlendirildiğinde bilirkişi raporunda da görülüp birbirini teyit etmektedir. Güvenlik hizmet sözleşmesinin 12/6 maddesinde görev yapan güvenlik görevlilerinin kıdem/ihbar tazminatları, resmi tatil ve bayram günleri mesaileri, fazla mesaileri, senelik izin ücretleri ve aylık ücretleri davacı tarafından ödeneceği ve davalı … A.Ş.’den bu ödemelerin talep edilmeyeceği belirtilmektedir. Buna göre 30/09/2012 tarih ve … nolu faturanın her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olduğu, bu tutarın çalışanların banka hesabına ödendiği gözönüne alındığında davacının işçilere ödemek zorunda kalacağı bu bedelin davalı tarafından ödenmiş olması sebebiyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu tespit ve değerlendirmelere göre davacının itirazın iptaline yönelik davasının reddine, davalının kötüniyet talebinin ise kabulü ile takip konusu miktarın İİK 67/2 maddesi gereğince likit olduğu gözetilerek hesaplanan %20 kötüniyet tazminatı olan 5.284,20 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 25/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 06/10/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş özel güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında davlının bir kısım faturaları eksik ödediğini veyahut da hiç ödemediğini, Büyükçekmece …Noterliğinin 25/12/2012 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile davalıya bu husus ihtar edilmesine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı aleyhine Kartal …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının bir kısım ödeme yapıp bakiye kısmı ödememesine ilişkin hiçbir haklı sebebi olmadığını, davalı tarafça ileri sürüldüğü gibi taraflar arasındaki sözleşmenin 30/09/2012 tarihinde feshedildiğinin doğru olmadığını, zira davalının 10/10/2012 tarihinde 3.813,28 tl ödeme yaptığını, davalı taraf iddiası bir an için doğru kabul edilse dahi, feshedilmiş bir sözleşmeye binaen neden ödeme yapılmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkemece hükmün gerekçe kısmında kötüniyet tazminatı olarak tazminat ödenmesi hususunda karar oluşturulmuş ise de; hükümde “asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olan 5.284,20 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde ibare ile davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedildiğini, ancak icra takibinin davacı tarafından başlatılmış olması sebebiyle lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesi gereken tarafın da müvekkil şirket olduğunu, davalı taraf lehine tazminata hükmedilme şartlarının da oluşmadığını, nitekim ortada bir hizmet, buna ilişkin düzenlenmiş fatura, ödenmemiş borç ve bu borcun tahsili hususunda başlatılmış icra takibi olduğunu, Yerel Mahkemeden davalı şirket ile müvekkili arasında akdedilen dava konusu faturaların dayanağı sözleşme hususunda müspet zararların tazmini için ikame edilen İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1093 Esas sayılı dosyasında birleştirme talebinde bulundukları için, birleştirme kararı verilmesinin beklenmesi talep edilmesine rağmen bu husus da dikkate alınmadan bekletici mesele talebinin reddedildiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararında ilgili sözleşmenin feshedildiği kanaatine ulaştığını ancak sözleşmeye dayalı yargılama yapılan dosyanın hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, yerel mahkemece gerekçeli kararda “taraflar arasındaki Güvenlik hizmet sözleşmesinin 12/6 maddesinde görev yapan güvenlik görevlilerinin kıdem / ihbar tazminatları, resmi tatil ve bayram günleri mesaileri, fazla mesaileri, senelik izin ücretleri ve aylık ücretleri davacı tarafından ödeneceği ve davalı … A.Ş. den bu ödemelerin talep edilmeyeceği belirtilmektedir. Buna göre 30/09/2012 tarih ve 024005 nolu faturanın her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı olduğu, bu tutarın çalışanların banka hesabına ödendiği gözönüne alındığında davacının işçilere ödemek zorunda kalacağı bu bedelin davalı tarafından ödenmiş olması sebebiyle davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.” ibaresi yer alsa da, hükmün kendi içinde çeliştiğini, mahkeme bir yandan taraflar arasındaki sözleşmede davacı müvekkili tarafından ödenmekle yükümlü kabul edilen hususlara değinirken, bir yandan ise açıkça bu hususa aykırı olarak davalı tarafın –birkaç gün sonra kendi bünyesine aldığı- müvekkili şirket eski çalışanlarına yaptığı ödemeden kaynaklı olarak, müvekkili şirkete borçlu bulunmadığının tespitine vardığını, bekletici mesele talebini kabul etmeyen yerel mahkemece, bekletici mesele yapılmayan dava konusunda da kanaatlere varılarak yargılamanın bu yönde yapıldığını, ancak halihazırda yerel mahkemece kanaat oluşturulan husus hakkında derdest dosyanın mevcut olduğunu, dosya kapsamında ilk alınan ve mali müşavir tarafından tanzim edilen rapora karşı beyan dilekçesinde belirtilen hususlarda itiraz edilmiş ise de bu rapor kapsamında davalının borçlu olduğu kanaatinin de yer aldığını, kurula hukukçu bir bilirkişi dahil edilerek alınan ek raporun taraflı olup, mahkemece bu rapor esas alınarak karar verilmesinin açıkça HMK 279/4.maddesine ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, dosyaya sunulan delillerin incelenmediğini, sözleşme geçerlilik süreleri, feshedildiği ileri sürülen tarihten sonra yapılan kısmi ödemenin akdi ilişkinin devam ettiğinin göstergesi olmasına rağmen dikkate alınmadığını, yine davalı şirketin müvekkili şirket çalışanlarının çalışma alanına girmesine engel olması akabinde çalışanları kendi bünyesinde işe alması hususlarında tutanak ve sair tüm deliller mevcut olmasına rağmen bu delillerin de dikkate alınmadığını, HMK 222 vd. maddeleri ile de açıkça kesin delil teşkil eden taraf ticari defterlerinde kayıtlı bulunan borcun göz ardı edildiğini belirterek saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/887 E. 2017/528 K. sayılı kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle davacı tarafça başlatılan icra takibine, davalının itiraz edilmesi sebebiyle İİK 67.maddesine dayalı olarak açılmış itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile 28/12/2012 tarihinde davalı hakkında … nolu 30/09/2012 tarihli fatura nedeniyle 11.304,02 TL ve … nolu 31/10/2012 tarihli fatura nedeniyle 15.117,30 TL olmak üzere toplam 26.421,32 TL üzerinden takip tarihinden işleyecek %16 reeskont avans faizi ile tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, ödeme emri davalı tarafa 02/01/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça 7 günlük süre içerisinde 04/01/2013 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğine ilişkin kayıt bulunmadığından, davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 25/03/2014 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu ihtilaf, sözleşmenin davalı tarafından 30/09/2012 tarihinde feshedilip edilmediği, davacı tarafından 2012 yılı Ekim ayında hizmet verilip verilmediği, davalının 2012 yılı Eylül ayında verilen hizmete ilişkin çalışan personele doğrudan yaptığı ödemenin sözleşme hükümleri kapsamında yerinde olup olmadığı, davacının icra takibine konu … nolu 30/09/2012 tarihli fatura nedeniyle 11.304,02 TL ve … nolu 31/10/2012 tarihli fatura nedeniyle 15.117,30 TL alacaklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı tarafından 14/10/2016 tarihinde açılan ve İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1093 Esas sırasına kaydedilen davanın; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından 30/11/2012 tarihinde haksız olarak feshedildiği, davalının, davacı şirket personellerini sözleşmeye aykırı şekilde ikna ederek davacı şirketten ayrılmalarını sağlayarak, anlaştıkları yeni güvenlik şirketinde sigortalı olarak çalışmaya başlattığı, bu durumun sözleşmenin 6/9 maddesine aykırı olduğu, 30/06/2012 tarihli sözleşme davalı tarafça 30/11/2012 tarihinde feshedilmese idi davacı şirketin kalan 8 ay için toplam 103.950,00 TL kazanacağı iddiası ile, sözleşmeye aykırılık nedeniyle müspet zararların ve manevi zararların tazmini istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, bu dosya kapsamında birleştirme talep edildiğini belirterek birleştirme kararı verilmesinin beklenmesi yönündeki talebinin reddedildiğini, birleştirme kararı verilmesi beklenmeksizin hüküm kurulduğunu, bu durumun hukuka aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak belirtmiş ise de; her iki dosya kapsamındaki dava konuları, talepler farklı olup, birlikte görülmesini gerektirir irtibat bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Taraflar arasında 30/06/2012 tarihinde imzalanan Özel Güvenlik Hizmeti Müteahhit Sözleşmesinin; Hizmetin Kapsamı ve Yöntemi başlıklı 4.maddesinin B.Hizmetin Veriliş Şekli alt başlığında 5.ve 6.bentlerinde; Hizmetin 9 kişi silahlı özel güvenlik görevlisiyle 12/24 vardiya sistemine göre verileceği, zaruri hallerde mevcut personel sayısı belirlenen sayının altına düştüğünde, …’ın mevcut eksikliği, takviye personel ile göreve ara vermeksizin (… A.Ş.’nin onayladığı) (İst. Valiliğinden alınan Silahlı Kimlik Sahibi) veya mevcut personellere fazla mesai yaptırmak yöntemi ile kapatacağı, fazla mesai ücretinin … tarafından ödeneceği, …’ın Yükümlülükleri başlıklı 6.maddesinde; …AŞ’nin hizmet sözleşmesi yaptığı … firmasının evvelce hizmet verip ayrıldığı tarihten itibaren (1) yıl geçmeyen hiçbir elemanını …’nın yazılı muvafakati olmadan kendi firma ve kuruluşlarında herhangi bir görevde çalıştıramayacağı, … AŞ’nin, işbu sözleşmenin herhangi bir zamanda feshi halinde fesih tarihinden itibaren 1 yıl süre ile bu mükellefiyete uymak zorunda olduğu, …Bu sözleşme sona erip; sözleşme konusu görev başka bir işletmeciye verildiğinde, … bünyesindeki personel, yeni işletmecinin elemanı olarak göreve devam etmek isterse, … AŞ’nin bu personelin kendi işyerlerinde çalışmasına 1 (bir) yıl süreyle izin veremeyeceği, Ücret ve Ödeme Şekli başlıklı 7.maddesinde; … A.Ş. tarafından, … Ltd Şti’ne; 14.850,00 TL + KDV hizmet bedelinin fatura karşılığı ödeneceği, faturalarının tamamının … tarafından, … A.Ş’nin muhasebe departmanındaki yetkiliye imza karşılığında teslim edeceği, hizmet bedelinin tamamının fatura ibrazından itibaren 1 (bir) hafta içinde banka şubesi hesabına yatırılacağı,
Süre ve Fesih başlıklı 9.maddesinde; sözleşmenin süresinin imza tarihi olan 02/07/2012 tarihinden 02/07/2013 tarihine kadar olup, anılan sürenin bitiminden 1 (bir) ay öncesine kadar taraflarca yazılı ihbar ile feshedilmediği takdirde anılan sürenin sonunda kendiliğinden yenileneceği ve …’nin yeni dönem fiyatlarının karşılıklı anlaşmaya göre belirleneceği, … AŞ’nin 7 gün öncesinden, …’nin ise 1 ay öncesinden karşı tarafa noter kanalı ile bildirimde bulunmak koşulu bulunmadan fax veya mail yolu ile sözleşmeyi her zaman tek tarafla olarak feshedebileceği, taraflardan birinin iflas, konkordato ilan etmesi, aciz haline veya ödeme güçlüğüne düşmesi halinde, diğer tarafın sözleşmeyi derhal ve tek taraflı olarak feshedebileceği, sözleşmede 2 ay deneme süresi mevcut olup deneme süresi içinde yukarıdaki koşul beklenmeden … AŞ’nin tek taraflı fax veya mail yoluyla fesih yapabileceği, Son Hükümler başlıklı 12.maddesinde; …Organizasyonda görev yapan güvenlik görevlilerinin kıdem/ihbar tazminatları, resmi tatil ve bayram günleri mesaileri, fazla mesaileri, senelik izin ücretleri ve aylık ücretlerinin … tarafından ödeneceği, … AŞ’den bu gibi ödemelerin talep edilmeyeceği, mevcut anlaşma ücretinin/her ay ödenen rakamın içinde bu ücretlerin mevcut olduğu, çalışan güvenlik personelinin haklarının kıstel yevmiye şeklinde her ay …’ya ödenmekte olduğu, …’ın bu nedenle ayrılan çalışanlarının haklarını (ayrılma nedeniyle doğan kıdem tazminatı, ihbar öneli ücreti, senelik izin ücreti ve mesailerini) her ay ödenen toplu ücretin içinde nakit olarak … AŞ’den alacağı düzenlenmiştir. Davacı sözleşmenin 30/09/2012 tarihinde mutabakat ile feshedilmediğini, davalı şirkete 2012 yılı 10.ayında da hizmet verilmeye devam edildiğini, davalı ile yapılan sözleşmeye ilişkin 30/11/2012 tarihli tutanak tutulduğunu iddia etmekte, davalı taraf ise karşılıklı mutabakat ile 30/09/2012 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini savunmaktadır. Sözleşmenin 9.maddesinde tarafların sözleşmeyi ne şekilde feshedeceği düzenlemiş olup, davalı, sözleşmenin mutabakat ile 30/09/2012 tarihinde feshedildiği savunmasına karşılık bu yönde delil sunmamıştır. Bu nedenle sözleşmenin mutabakat ile sona erdirilmediği kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin 9.maddesine göre davalının sözleşmeyi 7 gün öncesinden karşı tarafa noter kanalı ile bildirimde bulunmak koşulu olmadan fax veya mail yolu ile her zaman tek tarafla olarak feshedebileceği düzenlemesi karşısında, davalı bu hüküm uyarınca bildirimde bulunduğuna dair bir delil de sunmamıştır. Ancak davacı şirket tarafından tutulan 30/11/2012 tarihli projeye alınmama tutanağı; “… AŞ ile yapılan hizmet sözleşmesine istinaden, söz konusu iş yeri adresinde özel güvenlik hizmeti verilmekteyken 30 Eylül 2012 tarihinde görevimize devam etmek istedik. Ancak … bizim maaşlı ve SGK’lı personellerimize yeni firmanın üniformaları giydirilmiş olarak çalıştırdıkları gözlenmiştir. Bizim personelimiz bize karşı pozisyonda olmuştur. … firmasını içeri almamış ancak çalışanlarımız ile hizmet almaya devam etmektedir. Söz konusu projeden bu tarih itibariyle durum bundan ibarettir.” şeklinde düzenlenmiş olup; bu tutanağa göre davacı çalışanlarının 30/09/2012 tarihinden itibaren davalı işyerine alınmadığı belirtildiğinden, davalının fesih iradesinin bu tarih itibariyle davacıya iletildiğinin ve bu tarihten 7 gün sonrasına denk gelen 08/10/2012 tarihinde sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğinin kabulü gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 408.maddesinde; “İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davacı her ne kadar davalıya 2012 yılı 10.ayında da hizmet verdiğini iddia etmiş ise de; yukarıda belirtilen tutanak içeriği dikkate alındığında 30/09/2012 tarihinden sonra hizmet verilmediği açıktır. Ayrıca davacının sözleşme konusu işleri 9 güvenlik personeli ile yürüteceği sözleşmede belirtilmiş olmakla, bu tarihten sonra 7 güvenlik personelinin davacı şirketten ayrılması karşısında, hangi personellerle hizmet verdiğini ise kanıtlayamamış, çalışan güvenlik personeline ilişkin bir belge ibraz etmemiştir. Davalı işi için sözleşme kapsamında çalıştırılan 9 güvenlik görevlisinden 7’sinin 30/09/2012 tarihinde davacı iş yerinden ayrılarak sigorta çıkışlarının da davacı tarafından bu tarihte yapılması karşısında, davacının 2012 yılı 10.ayı için hak kazandığı bedelin 7 gün üzerinden ve kalan 2 işçi için davalının sözleşme kapsamında ödemekle yükümlü olduğu ücretler ile davacının hizmet bedeli dikkate alınarak hesap edilmesi gerekmektedir. Yine 2012 yılı 9.ayına ilişkin de çalışan güvenlik görevlilerin ücretleri ile davacının hizmet bedelinin denetime açık olacak şekilde ayrı ayrı hesap edilmesi gerekmektedir. İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Yasal düzenleme gereğince alacaklının aleyhine tazminatına hükmedilmesi için takibinde haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekmektedir. Mahkemece davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ise de gerekçesi açıklanmamıştır. Davacının takibinde kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil dosyada bulunmamaktadır. Bu itibarla davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan esaslar dairesinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/887 E., 2017/528 K., sayılı 18/05/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davacı tarafından yatırılan 117,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,60 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/10/2020