Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/320 E. 2021/600 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/320
KARAR NO : 2021/600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/90
KARAR NO : 2018/349
KARAR TARİHİ: 29/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğuna dair bir ihtilaf bulunmadığını, borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından 26/05/2015 tarihinde itirazda bulunulduğunu, takibin dayanağı olarak müvekkilinin gönderdiği cari hesap ekstresinin delil niteliğinde olduğunu, borçlu tarafından bu kayıtlardaki borcun olmadığını ispat edebilecek herhangi bir vesika konulmadığını, bu nedenle davalı borçlunun yaptığı itirazın haksız ve yersiz olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu faturanın TTK 21.maddesi kapsamında kanıt niteliğinde olması için, fatura içeriğindeki hizmete ilişkin geçerli bir sözleşmenin varlığı, sözleşme gereği edimin alacaklı tarafından yerine getirilmiş olması, faturanın davalıya usulüne uygun gönderilmiş olması ve borçlu tarafından 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması gerektiğini, taraflar arasında faturada belirtilen yurtdışı gümrükleme hizmeti veya başkaca herhangi bir hizmetin davacı tarafından verilmesi ve karşılığında davalı tarafından ödeme yapılmasına ilişkin bir görüşme, mutabakat veya sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından yurt dışı gümrükleme hizmeti yada başka bir hizmetin verilmediği, satın alınmayan hizmet için kesilen faturaya karşı davalı tarafından e-posta yazışması ile itirazda bulunularak faturanın davacıya iade edildiği, davacının alacağını kanıtlamaya ilişkin sav ve kanıtlarını sunması gerektiği, fatura içeriğinde görüleceği üzere, davacı tarafından … isimli kişiye ait taşıma işi yapıldığı, hizmetin verildiği kişi ve verilen hizmet dikkate alındığında faturanın gerçeğe uygun düzenlenmediği beyanı ile davanın reddini ve % 20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece;”… toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, fatura, gümrük beyannamesi, CMR, dolaşım belgesi, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe, borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu hizmetin sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının kendi ticari defterlerine göre davalı taraftan 2.848,17 Euro alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinde ise takibe konu faturanın kayıtlı olmadığı ve davalı şirket defter kayıtlarına yansıyan herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, dosyaya sunulan CMR belgesine göre … Tic.- … göndericisi olduğu, Bedelco SKF’nin alıcı olduğu 7 kap havalandırma paneli soket ucunun Abant Nakliyat aracılığı ile taşındığı, Gümrük Beyannamesine ise, 7 kap 6210 Ad marka: ADDR havalandırma paneli (Filter Terminal) emtiasının Bedelco SKRF Belçika ülkesine sevki ile ilgili … Tic.-… adına davalı … tarafından gümrük işlemlerinin yapıldığı, sunulan belgelere göre taraflar arasında herhangi bir ilişki tespit edilemediği, dava ve cevap dilekçelerinde takibin dayanağı ilişkinin açıklanmadığı, 08/02/2016 tarihli celsede verilen 1 nolu ara karara istinaden davacı vekilince sunulan 09/02/2016 tarihli beyan dilekçesinde ise “Yük Destinasyon da vardıktan sonra işlemler yapılmaması sebebiyle geri Türkiye’ye dönmüştür, ancak geri Türkiye’ye döndüğünde de Gümrük’teki gümrükleme yapmadığı ve ilgilenmediği için cezalar oluşmuştur.” şeklinde açıklamada bulunulduğu, ancak takibe konu faturanın maruz kalınan herhangi bir cezanın rücusuna ilişkin olmayıp, aksine yurtdışı gümrükleme ücreti açıklamasının ihtiva ettiği, davacı tarafın iddialarını ispatlayamadığı, bu nedenle takibin haksız ve yersiz olduğu, buna karşın takibe konu alacağın faturaya dayanması ve davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davacının takibinde kötü niyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Takip ve davanın dayanağı cari hesap ekstresi delil niteliğinde olup aksini ispata ilişkin davalı yanca herhangi bir delil ileri sürülemediğini, davalıya gönderilen faturaya itiraz edilmediğinden alacağın varlığının ispatladığını, faturanın gönderildiğinin ispatı gönderende olduğu gibi faturaya itirazın ispatı da itiraz edene ait olup her ne kadar kanunda itirazın şekli düzenlenmemiş olsa da ispat açısından kabul gören uygulamanın noter aracılığıyla ihtar çekilmesi veya iadeli taahhütlü yolla gönderilmesi şeklinde olduğunu, davalı taraf itirazı e-posta aracılığıyla yaptığını iddia etmiş ise de bu konuda herhangi bir somut delil ortaya koyamadığını, yeni bir bilirkişiden rapor alınması taleplerinin herhangi bir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, asıl ilişkinin varlığı dosyaya sunulan CMR, dolaşım belgesi, gümrük beyannamesi ile ispatlanmasına rağmen davanın reddinin hatalı olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, davacı tarafından verildiği iddia edilen hizmete karşılık ödenmeyen fatura bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 08/04/2015 tarihli fatura alacağına dayalı olarak 30/04/2015 tarihinde 2.848,17 Euro alacağın tahsili istemiyle davalı aleyhinde başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalıya 20/05/2015 tarihinde tebliği üzerine, davalı tarafından süresi içerisinde 26/05/2015 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, davanın İİK’nun 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir. Takibe dayanak olarak 08/04/2015 tarih ve 186697 nolu yurtdışı gümrükleme ücreti açıklamasıyla düzenlenen olarak 2.848,17 TL Euro bedelli fatura ve cari hesap ekstresi sunulmuştur. Somut olayda ihtilaf, davacının fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığına ilişkindir. Mahkemece gümrük/nakliyat ve sigorta uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; Her iki tarafa ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı ancak davalı kayıtlarında bulunmadığı ve davalı defterlerinde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki kaydına rastlanmadığı belirtilmiştir. Devamında, dava dışı ihracatçı …tarafından Belçika’da faaliyet gösteren Bedelco Skrp unvanlı ithalatçı adına tanzimli 15/07/2014 tarih 8771332 sayılı ve 98.131,80 Euro bedelli ihracat faturasından ve/veya bu fatura muhteviyatı 7 kap halindeki, 220 kiloluk havalandırma paneli türü eşyanın … adına tescilli Halkalı Gümrük Müdürlüğünün 22/07/2014 tarih EX423871 sıralı çıkış beyannamesi ile ilgili tekmil gümrük formalitelerinin (4458 sayılı Gümrük Kanununun 5.maddesinin son fıkrası “225 inci maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen kişiler gümrük idarelerinde dolaylı temsilci olarak iş takip edebilirler.”, aynı Kanunun 225.maddesinin 1.fıkrası ise “Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin faaliyetler, 5 inci madde hükümleri çerçevesinde, sahipleri ile bunların adına hareket edenler tarafından doğrudan temsil yoluyla veya gümrük müşavirleri tarafından dolaylı temsil yoluyla takip edilir ve sonuçlandırılır.” şeklinde düzenlenmiş hükmüne ve EX423871 sayılı gümrük beyannamesinin 11.bölümünde kayıtlı Beyoğlu …. Noterliğinin 16/01/2014/… sayılı vekaletine istinaden) dolaylı temsil yoluyla davalı şirket tarafından ikmal edilmesinden yada Gümrük formaliteleri tamamlanan 7 kap halindeki 220 kiloluk eşyanın (ihraç edilen mala varış gümrüğünde gümrük muafiyeti sağlayan) “A TR Belgesi” eşliğinde ve “dava dışı … Nakliyat’ın hamili olduğu PX76290847 sayılı Tır Karnesi himayesindeki 404 kap 15.897,30 kg yük ile birlikte “…” araç hamulesi parsiyel yük olarak, aynı taşıyıcının 22/07/2014’de düzenlediği, göndereni … Ticaret- …, alıcısı da … olan uluslararası karayolu taşıma belgesinden (CMR’den) hareketle, derdest davanın tarafları arasında icap ve kabule dayalı bir sözleşme olduğunu ve davacının herhangi bir ayrıntı belirtmeden kümülatif bir tutar üzerinden 2.848,17 Euro olarak faturaya bağladığı yurt dışı gümrükleme işini, davalı şirketten aldığını yahut davalının davacıya yurt dışı gümrükleme işlerini ifa için yetkili kıldığını veya ona bu konuda bir talimat verdiğini davacının kendisine verilen talimat doğrultusunda üstlendiği gümrük işlerini kararlaştırılmış olan belli bir ücret karşılığında üstlendiğini ve davalı şirkete karşı üstlendiği hizmeti ifa edip verdiği hizmetin karşılığını belirtmiş olan ücret üzerinden, müstenidi belli sarflarla birlikte davalı şirketten talep etmeye hak kazandığını, denetime elverişli hiçbir belge olmadan sadece “yurt dışı gümrükleme ücreti açıklamalı” faturaya dayanarak söylemenin mümkün olmadığı, davacının faturadan kaynaklanan bir alacağının olmadığı yönünde görüş ve kanaat sunmuşlardır. 6100 sayılı HMK’nun 222. maddesinde “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.Somut olayda davacının, davalı tarafından düzenlenen faturaları ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, bu faturalara süresinde itiraz ve iade ettiğine ilişkin savunma ve delil ileri sürmediği de dikkate alındığında, davalının alacağının varlığının HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmektedir.Bu durumda mahkemece, davacının dava konusu edilen 8 adet faturayı ticari defterlerine kaydettiği, böylece davalının alacağını kanıtlamış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının faturaları ticari defterlerine kaydetmesinin davacının faturalarda yazılı mal ve hizmeti aldığına karine teşkil etmekte olduğu ve bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiştir…” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Dava konusu faturanın davacı tarafından hangi tarihte tebliğ edildiği ve davalı tarafından hangi tarihte iade edildiğine ilişkin kayıtlar dosya kapsamında mevcut değil ise de; davalı tarafından ticari ilişki inkar edildiğinden ve fatura ticari defterlerine işlenmediğinden, emsal ilamlarda belirtildiği gibi öncelikle hizmetin verildiğinin davacı alacaklı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının aralarındaki ilişkiyi ortaya koyan herhangi bir belge sunmadığı, gümrükleme işinin davalının talimatı ile yerine getirdiğini kanıtlaması gerektiği, faturanın ayrıntı olmaksızın kümülatif bir tutar üzerinden kesildiği, sunulan belgelerin alacağı ispata yeterli olmadığı belirtilmiştir. Davacı, …- … tarafından Belçika’da faaliyet gösteren … unvanlı ithalatçı adına tanzimli 15/07/2014 tarih 8771332 sayılı ve 98.131,80 Euro bedelli ihracat faturası ve taşıma belgesi sunmuş ise de, yurtdışı gümrükleme ücreti açıklamalı fatura karşılığında nasıl bir hizmet verildiği belirlenememiş ve taraflar arasındaki ticari ilişki kanıtlanamamıştır. Davacı tarafından faturaya konu alacağı ispata yarar bir belge sunulmadığından, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/06/2021