Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/300 E. 2021/608 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/300
KARAR NO : 2021/608
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2016/905 Esas
KARAR NO : 2017/1342
KARAR TARİHİ: 14/12/2017
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı kooperatif site yönetiminde, yönetim kurulu başkan yardımcılığı sıfatıyla 2007-2013 tarihleri arasında görev yaptığını, başkan yardımcısına 800 TL/ay hakkı huzur ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu ücretin müvekkiline ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil kooperatif tüzel kişiliği ile … site yöneticiliğinin farklı hukuki kişilik olduğunu, bu nedenle site yöneticisinin huzur hakkı ücret talebini tüm kat maliklerine yöneltmesi gerektiğini, kaldı ki davacının kooperatif yönetiminde görev yaptığı dönemde usulsüz olarak site yönetiminden olan alacağını kooperatifin 01.01.2014-04.07.2014 mizan cetveline koydurduğunu ve kooperatif defterlerine alacak kaydettirdiğinin anlaşıldığını, müvekkil kooperatif açısından davacıya bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… yapılan yargılama ve dosya içeresinde toplanan delillerin bir bütün olarak irdelenmesi sonucu;Dava, kooperatifte yapılan görev nedeniyle huzur hakkı alacağının takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacının, 2007-2013 yılları arasında kooperatifte yönetim kurulu üyeliği yapmış olması nedeniyle icra takibine konu huzur hakkı ücretine hak kazandığını beyan ettiği,Davalının, davanın reddini savunduğu görülmüştür.Taraflarca dosyaya sunulan bilgi, belge ve beyanlar doğrultusunda düzenlenen 05.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kooperatife 11.06.2009 tarihinde üye olduğu, davacının, 2009-2010-2012 tarihlerinde kooperatif yönetim kurulu yedek üyeleri arasında yer aldığı, talebe ilişkin 2007-2013 tarihleri arasında yönetim kurulu asil üyesi olarak seçilmediği tespit edilmiştir.İşbu rapora istinaden davacı vekilinden talep sonucunun açıklanması istenmiş ve davacı vekili 3.07.2017 tarihli duruşmada; müvekkilinin 2007-2013 tarihleri arasında yönetim kurulu yedek üyeliği yapmış olması sebebiyle huzur hakkı alacağının olduğunu beyan etmiştir. Alınan beyanlardan ve görevsizlik kararı ile gelen tüm dosya kapsamı itibariyle, davacının talebinin 2007-2013 tarihleri arasındaki huzur hakkı alacak istemine ilişkin olduğu, mahkememizin çözmekle görevli olduğu ihtilafın bu noktada toplandığı anlaşılmıştır.Bu doğrultuda alınan 13.10.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda; üyeliğe ilişkin kök raporda belirtilen hususların geçerli olduğu, kooperatif defter kayıtlarında davacının, 5.363 TL alacak kaydının olduğu, bu alacağın site yönetimi huzur hakkı alacağının kooperatif tarafından üstenmesine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.Her ne kadar davacı vekilince, alınan ek rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmişse de bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, tespit edilen alacağın 1163 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gereken bir alacak olmadığı, alınan beyanlar itibariyle Mahkememiz yargılamasının 2007-2013 tarihleri arasındaki davacının, huzur hakkı alacak isteminin yerinde olup olmadığına ilişkin olduğu, davacının bu tarihler arasında yönetim kurulu asil üyeliği yaptığının kanıtlanamadığı, yedek üyenin de huzur hakkı alacak isteminin yerinde olmadığı (benzer mahiyette 23. HD’nin 2014/4551-8554 E-K ve 2011/2591-2012/948 E-K sayılı ilamları) değerlendirilmekle açılan davanın ispatlanamamış olması sebebiyle reddine” dair hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının Taşdelen Megakent de yönetimde 2007-2013 tarihleri arasında yönetim kurulu yedek üyesi olarak görev yaptığı, akabinde 16.01.2014 tarihli yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu asil üyeliğine atandığı ve işbu karara ilişkin 21.08.2017 tarihli dilekçe ekinde belgelerin mahkemeye sunulduğu, 2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında site yönetim kurulu başkanı ve yöneticisine 1250 TL yardımcısını ise 800 TL huzur hakkı ödemesi yapacağını kararlaştırıldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı tarafından 01.01.2014 04.07.2014 tarihli mizan kayıtlarında davacıya 5363 TL alacak kaydı yapıldığı yine davalı kooperatif kayıtlarında bu miktarın 336 kod ile diğer çeşitli borçlar hesabı adı altında kayıt edildiği bu haliyle davalının resmi defterlerinde iş bu borcu üstlendiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, huzur hakkı alacağının tahsili davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının dosya arasında alınan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı tarafça 22.01.2015 tarihli ödeme emri ile 5.363,00 alacağının tazmini talepli davalı aleyhine takip başlatıldığı, davalı tarafça 03.02.2015 tarihli itiraz dilekçesinde takibe, borca, faize ve tüm fer ilerine itiraz edildiği ve istinafa konu davanın İİK 67 maddesi uyarınca süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilince sunulan beyan dilekçesinde davacının yaptığı işlemlerin usulsüz olduğu ve kooperatifi zarara uğrattığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/ 8105 esas sayılı soruşturma dosyası ile davanın davacısı kooperatif ve yöneticileri hakkında soruşturma başlatıldığı ve İstanbul defterdarlığı tarafından yönetimin yolsuzluk usulsüz işlemler yaparak kooperatifi zarara uğrattığı tespit edildiği ancak uğranılan zarar miktarının tespiti için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/8105 esas sayılı soruşturma dosyasında ayrıca bir bilirkişi incelemesinde yapılmakta olduğu belirtilerek savcılık soruşturması ve ceza yargılaması sonucunun beklenilmesinin talep edildiği ve dosyaya 12.05.2015 tarihli hesap tetkik komisyon raporu ile savcılık tarafından 2015/ 8105 soruşturma dosyasında düzenlenen 02.02.2016 tarihli inceleme raporunun bir örneği sunulmuştur. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacının öne sürdüğü görevin kooperatif mi yoksa site yönetimi olduğu konusunda açıklama yapmadığı ancak yönetim kurulu başkanına 1.250 TL yönetim kurulu başkan yardımcılığını 800 TL huzur hakkı ücreti verilmesinin kararlaştırıldığını dava dilekçesinde öne sürülmesi nedeni ile davacının ve yöneticiliği görevinden bahsettiğinin anlaşıldığı ve kooperatif genel kurullarında yönetim kurulu üyelerine aylık 1.500 ile 1.750 TL arasında huzur hakkı verilmesi kararlaştırıldığı ancak davacının beyan ettiği huzur hakkı ücretinin, bu ücretin çok altında bulunduğu ve incelenen genel kurul tutanaklarında davacının asil yönetim kurulu üyeliğine seçimine dair bir kararın bulunmadığı davacının yedek üyelikten asil üyeliği getirmiş olması halinde ise; buna ilişkin kayıtların ibraz edilmesi gerektiği, kayıtlar ibraz edilmediğinden huzur hakkı konusunda değerlendirme yapılmasını mümkün bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekilince 13.07.2017 tarihli celsede kooperatif defterlerinin savcılıkta olduğu ve davacının 2007 ile 2013 yılı arasında yedek üyelik nedeniyle huzur hakkı alacağı bulunduğu belirtildiğinden kooperatife ait ticari defter de kayıtlarının bulunduğu İstanbul Anadolu 5 Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/226 esas sayılı dosyadaki kooperatif defterleri üzerinden inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; kooperatif yönetim kurulu karar defteri sunulmadığından davacının yedek asil üyeliğe geçirdiğine ilişkin alınmış bir karar olup olmadığının anlaşılamadığı, bununla beraber davalı kooperatif ait 01.01.2014 ile 04.07.2014 tarihli mizan kayıtlarında davacı adına 4.262 TL borç 9.625 TL alacak tahakkuku yapılarak bakiye 5.363 TL’sının davacı lehine alacak kaydının yapıldığı ve bu mizan kaydının davalı kooperatifin kaşe ve müşterek imzaları ile onaylandığı, davacının 336 kod nolu hesaptan davalı kooperatifin davacıya bakiye 5.363 TL borcu olduğu ve davacının da buna dayanarak 4.363 TL’sını huzur hakkı ücreti olarak talep ettiği ancak dava dilekçesinde takibin alacağının münhasıran site yönetiminden kaynaklanan yöneticilik dönemine dayandırdığı ve davalı kooperatifin davacıya 5.363 TL borcu olduğunu kabul ettiği göz önünde bulundurulduğunda davacının davalı kooperatiften 5.363 TL alacağı olduğu ve bu alacağın yıllık %9 yasal faiziyle birlikte tahsilinin gerektiği gününde tespit yapılmıştır. Dosyaya sunulan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/8105 soruşturma nolu dosyasında düzenlendiği anlaşılan bilirkişi mali müşavir … tarafından düzenlenen 16.03.2017 tarihli bilirkişi raporunun 7 no lu sayfasında davacı …’nun 30.09.2010 tarih ve 7659 sayılı ticaret sicili gazetesinde 1. sıra yedek yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği ve genel kurul hazirunun listesinde imzası görüldüğü, 2014 yılında Şubat – Temmuz arası 4 aylık sürede asil yönetim kurulu üyeliği yaptığı belirtilmiştir. ”… Mahkemece, dosya kapsamına göre, 30.06.2008-30.12.2008 tarihleri arasında yapılan 13 adet yönetim kurulu toplantısına katılmayan davalının anasözleşmenin 45/5. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeliğinden düşürüldüğü ancak katılmadığı toplantıda yerine yedek üye de çağrılmadığı huzur hakkı alınması için toplantılara katılma mecburiyeti olmadığı gerekçesiyle, bilirkişi raporunun aksine davanın reddine karar verilmiştir.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2011/2591 E 2012/948 K. Sayılı ilamı Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının 2007-2013 tarihleri arasında huzur hakkının isteminin yerinde olup olmadığına ilişkin bu davanın açıldığı ve davacının bu tarihler arasında yönetim kurulu asil üyeliği yaptığının kanıtlanmadığı, yedek üyenin ise huzur hakkı alacak isteminin yerinde olmadığı ve bu nedenle davanın reddine karar verildiği belirtilmiştir.K.K madde 56/6 da yönetim kurulu üyelerinin genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiçbir ad altında başkaca ödeme yapılamayacağı belirtilmiştir. Yönetim kurulu üyelerine yapılacak ödemeler içerisinde yukarıda belirtildiği gibi huzur hakkı yer almakta olup, huzur hakkı yönetim kurulu üyelerinin katıldıkları toplantı başına verilen bir ücrettir. Bu haliyle yönetim kurulu üyesinin fiilen hazır bulunmadığı toplantıya ilişkin olarak huzur hakkı talep etmesi mümkün değildir. Her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlendiği belirtilen raporun 7 nolu sayfasında davacının 2014 yılının Şubat ve Temmuz arası döneminde 4 aylık sürede asil yedek yönetim kurulu üyeliği ve 30.09.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde asil ve yedek yönetim kurulu üyesi belirtildiği, davacının genel kurul hazirun listelerinde imzası bulunduğu belirtilmiş ise de mali ve müşavir … tarafından düzenlenen gerek kök gerekse ek raporda kooperatif yönetim kurulu karar defteri sunulmadığından davacının yedek asil üyeliğine seçildiğini ilişkin bir kararının bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı belirtilmekle; bu haliyle öncelikle kooperatifin tüm kayıt ve defterleri, genel kurul ve yönetim kurulu kararları kooperatif tarafından davacıya yapılan ödemeye ilişkin banka kayıtları getirtilmek ve huzur hakkı talep edilen döneme ilişkin toplantılara katılıp katılmadığının, genel kurul kararları ve kooperatif ana sözleşmesinin de incelenmesi suretiyle ve davacı hakkında açılan ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası da değerlendirilerek, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi heyetinden davacının icra takibine konu huzur hakkı talebinin yerinde olup olmadığının denetime elverişli hükme esas alınacak bilirkişi raporu ile karar bağlanması gerekmektedir. Anılan nedenlerle dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nun 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/905 Esas, 2017/1342 Karar ve 14/12/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 .TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/06/2021