Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/298 E. 2021/604 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/298
KARAR NO : 2021/604
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/324 Esas
KARAR NO : 2018/142
KARAR TARİHİ: 21/02/2018
DAVA: Tazminat (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekilinin, mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalıların bir dönem müvekkili kooperatifin yönetim kurulu üyeleri olarak görev yaptıklarını, görev yaptıkları dönemde kooperatif aleyhine 31 adet dava açılmasına sebebiyet verdiklerini, açılan davalar sonucunda kooperatif aleyhine kararlar verildiğini, söz konusu kararlar kapsamında 412.714-TL kooperatifin yargılama masrafı ödediğini, ayrıca davalıların sair usulsüz harcamaları nedeniyle kooperatifi zarara uğrattıklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile 483.000-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Bir kısım davalılar vekili ve davalı asiller yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, görev yaptıkları dönem itibariyle ibra edildiklerini, kooperatifi zarara uğratacak herhangi bir eylem ve işlemlerinin bulunmadığını, bu bağlamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi heyeti … ve arkadaşlarına tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 28/12/2016 tarihli ek raporlarında davalıların görev yaptıkları dönemde kooperatifi zarara uğratacak haksız bir eylemlerinin bulunmadığını, sahte ve yanıltıcı belgelerle yapıldığı iddia edilen giderlerle ilgili davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığını; bilirkişi heyeti … ve arkadaşları düzenlemiş oldukları 21/11/2017 tarihli raporlarında dosyaya sunulan belge ve kayıtlara göre 2010-2014 yılları arasında yapıldığı tespit edilen 47.199 TL harcamanın muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ve sahte belgelerle yapıldığı yönündeki iddiayı ispat edecek delillerin dosyada mevcut olmadığını teknik kanaatleri olarak belirtmişler, mahkememizce de düzenlenen bilirkişi raporu yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.Her ne kadar davacı taraf davalıların yönetimde bulunduğu dönemde kooperatif aleyhine 31 adet davanın açılması sebebiyle ve yargılama sonucunda kooperatif aleyhine karar verilmesinden dolayı mahkeme masrafları olarak 412.714-TL zararının meydana geldiğini ve bu zarardan davalıların sorumlu tutulması gerektiğini iddia etmiş ise de kooperatif yönetimi bu yöndeki tasarrufunu yerindelik denetimi kapsamında olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin faaliyet dönemi itibariyle ibra edildikleri dikkate alınarak bu yöndeki harcamalardan yerindelik denetimi kapsamında sorumlu tutulamayacakları, dava dilekçesinde belirtilen ve talep edilen tasfiye süreciyle ilgili yapılan 159.039-TL harcama ile ilgili olarak da bilirkişi heyetleri tarafından dosyaya sunulan raporlarda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere söz konusu harcamaların usulsüz yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, tasfiye memurlarından yapılan aylık 1.500-TL ücret ödemesinin genel kurul kararına göre yapıldığı ve genel kurul kararının iptal edilmediği dikkate alındığında söz konusu masraflardan da davalıların sorumlu tutulamayacağı mahkememizce değerlendirilmiştir.Her ne kadar davalılar talep edilen tazminatın zaman aşımına uğradığını ve bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş iseler de zaman aşımının zararının meydana geldiğinin öğrenildiği tarihten itibaren işleyeceği, bu bağlamda davacı kooperatifin kendilerince zararın varlığını öğrendikleri tarih itibariyle talebin zaman aşımına uğramadığı kabul edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların yönetimde bulunduğu dönemde yönetim yetkisi kapsamında davacı kooperatifin zarara uğrattıkları hususunun kanıtlanamadığı, bu bağlamda kooperatif aleyhine açılan davalar nedeniyle ödenen yargılama giderlerinden davalıların yerindelik denetimi kapsamında sorumlu tutulamayacağı, zira faaliyette bulundukları dönem itibariyle ibra edildikleri, davacı kooperatifin tasfiye süreciyle ilgili yapılan harcamalar kapsamında talep etmiş olduğu, tazminatın ise davalıların usulsüz veya yanıltıcı belgelerle harcama yaptıkları hususunun da kanıtlanamamış olması nedeniyle açılan davanın tümden reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;13.12.2014 tarihli genel kurulda ibra edilmeyen yönetim ve denetim kurulu hakkında sorumluluk davası açılması kararı alınması mümkün olmadığı, genel kurul gündemini, ibra edilmeyen yönetim kurulu belirlediği, önceki genel kurullarda, “kooperatifi zarara uğratanlar hakkında, zararın tazmini yönünde dava açılması” kararları bulunmakta olup 10.05.2015 tarihli genel kurulda alınan sorumluluk davası açma kararı makable şamil olarak değerlendirilmediği, kooperatifin ana sözleşmesinde “kooperatif ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır” diye belirtildiği, 22.05.2011 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tasfiye kararından sonra 42 ay geçmesine rağmen tasfiyenin tamamlanması yolunda hiçbir iş ve işlem girişiminde bulunulmadığı gibi tasfiyenin tamamlanmasının geciktirilmesi için girişimlerde bulunulduğu, aynı zamanda gerçeğe dayanmayan ve hiç alınmayan hizmetlere ilişkin belgeler sahte, hizmet alındığı halde, hizmetin alındığı firmadan alınmayan belgeler ise yanıltıcı olduğu, dönemin yönetim kurulu, kooperatifin giderleri arasında yer alması mümkün olmayan ve gereği bulunmayan neviden harcamaları yapmış gibi belge alarak ve yasal defterlere kayıt ederek kooperatif ortaklarınca ödenmiş aidatları giderleştirerek kooperatifin zararını oluşturduğu, davalı eski Kooperatif yönetim kurulu üyeleri üyeliklerinin tescili için hiçbir engel bulunmayan 32 üyeyi mağdur etmişler ve bu insanların yaklaşık 5 yıl süren davaları açmaya mahkum ettiği, zaman aşımı zararı ve failini öğrenme tarihinde başlayacağı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, kooperatif eski yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nu 62. madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK’nun 553. (6762 sayılı TTK’nun 336/5.) madde hükmü uyarınca sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.Davacı vekilince sunulan dava dilekçesi ile davalıların yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemde ortaklık vasfına sahip oldukları halde, ortaklığa kabul edilmeyen 31 kişi ve ortaklıktan ihraç edilen 2 kişi olmak üzere toplam 33 kişinin kooperatif aleyhine dava açmasına sebep olduğunu, davaların kaybedilmesi sonucunda avukatlık ücreti ve yargılama giderinden dolayı 412.714,00 TL ödeme yaparak kooperatifi zarara uğrattığın, tasfiye aşamasında olmayan kooperatife tasfiye memuru olarak seçildiklerini ve tasfiye ile ilgili işlem yapmadan 159.039,00 TL ücret aldıklarını, kooperatifle ilgisi olmayan 71.837,00 TL tutarındaki kişisel harcamalarını muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ve sahte belgelerle kooperatife gider yazdıklarını, haklarında açılmış olan ceza davalarından mahkum olduklarını, 2006,2007 ve 2009 yılı genel kurullarında haklarında maddi ve manevi tazminat davası açılması konusunda karar alındığını iddia edilmiştir.17.05.2016 tarihli bilir kişi heyetince düzenlenen kök raporunda özetle; …, Davanın Genel Kurul kararı olmadan açılmış olması yönünden, davanın açılmasından önce 13,12.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan Genel Kurul toplantısında, …, …, …’dan oluşan yönetim kurulu ve … ve … oluşan denetim kurulu ibra edilmemiştir. Dolayısıyla ibra edilmeme karar 01.01.2013-31.12.2013 hesap dönemindeki işlemleri kapsamaktadır. Ancak genel kurul yönetim kurulu (ve denetim kurulu) üyelerinin ibra etmemekle birlikte ibra edilmeyen yönetim kurulu üyeleri hakkında tazminat davası açılmasına karar vermemiştir. Dosya kapsamında, 13,12,2014 tarihli olağan genel kuruldan sonra denetçilerin geçmiş sekiz yıllık hesap ve işlemleri denetlemesi ve ibra edilmeyen yönetim kurulu üyeleri hakkında tazminat davası açılması konusunda alınmış olağanüstü bir genel kurul kararına rastlanmamış olup, yönetim kurulunun 01.01.2007 -31.12.2007 dönemine ilişkin hesap ve işlemleri 15.06.2008 günlü genel kurulda, 01.01.2008-31.12.2008 dönemine ilişkin hesap ve işlemler ise 21.06.2009 günlü genel kurulda onaylanmıştır. Dava 01.04.2015 tarihli dilekçe açıldığına göre 2007 yılı olağan genel kurul toplantısının üzerinden 6 yıl 9 ay 16 gün, 2008 yılı olağan genel kurul toplantısının üzerinden 5 yıl 9 ay 10 gün geçmiştir. Bu itibarla, diğer tüm şartlar mevcut olsa dahi, 2007 hesap yılındaki 139.541 TL tutarındaki yargılama gideri ve muhteviyatı itibariyle sahte belgeyle yapıldığı iddia edilen 1.165 TL tutarındaki genel kurul gideri ile 2008 hesap yılındaki 110.861 TL tutarındaki yargılama gideri ve muhteviyatı itibariyle sahte belgeyle yapıldığı iddia edilen 2.360 TL tutarındaki genel kurul gideri hakkında Tip Anasözleşmenin 48. Türk Ticaret Kanunu’nun 560. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin dolmuş olmasından ötürü sorumluluk davası açılamayacağı, ayrıca davaya konu harcamaların genel kurulun bilgisi ve onayı çerçevesinde yürütülen davalar nedeniyle yapılan 412.156 TL tutarındaki giderin hukuki sorumluluk kapsamında nitelendirilmesi mümkün görülememiştir. İbra Kararlarının Dikkate Alınmamış Olması Yönünden ise; Kooperatifin 15.06.2008, 21.06.2009, 20.06.2010, 13.02.2011, 20.05.2012, 26.05.2013 günlü genel kurul toplantılarında yönetim kurulu ibra edilmiştir; bu genel kurul kararlarının iptal edildiğine dair iddia da mevcut değildir. (Kooperatifler Kanununun 98. maddesi aracılığıyla) Türk Ticaret Kanunu’nun 558. maddesinde yer alan “İbra, genel kurul kararıyla kaldırılamaz” hükmü gereğince İbra edilmiş yönetim kurulu hakkında hukuki sorumluluk davası açılamayacağı düşünülmektedir. Mahiyeti İtibariyle Yanıltıcı ve Sahte Olduğu İddia Edilen Belgelerle Yapılan Giderler Yönünden ise; Ortaklar genel kuruluna sunulan bilanço ve gelir-gidcr hesabı ile yönetim kurulu hakkındaki ibra etme kararını, giderlerin kooperatifin amacı doğrultusundaki işler için yapıldığını ve Vergi Usul Kanunu’nun 228. maddesinin de kabul ettiği istisnalar dışında teşvik edici belgelere müstenit olduğunu varsayarak vermektedir. Ancak yapılan harcamalar incelendiğinde Temsil ağırlama, Fotokopi Kırtasiye, Bahşiş ve Koop. İnşaatına gidiş geliş ücretleri olduğu gözükmektedir. Beyan edilen harcamanın yönetim kurulu üyelerinin ve tanıklarının bilgisine başvurulmadan gerçekte yapılıp yapılmadığı konusunda değerlendirme yapılması, aynı şekilde ortak sayısının 110 olduğu için 300 kişilik yemek faturası olamayacağını iddia etmektedir. Yemeğin hangi sebeple yenildiği, ortaklar dışında başka kişilerin de yemeğe katılıp katılmadığı bilinmeden, yönetim kurulu üyelerinin ve tanıkların bilgisine başvurulmadan söz konusu harcamanın gerçekte yapılıp yapılmadığı konusunda değerlendirilme yapılması, davacı iddialarında 4 ad Kombi için düzenlenen fatura muhteviyatı işlerin gerçekte yapılıp yapılmadığının ve malzemenin kooperatif işlerinde kullanılıp kullanılmadığının iddiacı tarafından ispat edilmesi gerekeceği, doğalgaz gideri, işçilik ücreti, temizlik gideri gibi ücret kalemlerinin de Yönetim Kurulu’nun ve fatura düzenleyicisinin bilgisine başvurulmadan ve malinde inceleme yapılmadan değerlendirme yapılması mümkün olmayacağı, dava dosyasında 2010-2014 yılları arasında yapılan 47.199,00 TL harcamanın muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ve sahte belgelerle yapıldığına dair iddiayı ispat edecek delillerin de mevcut olmadığı” tespitinde bulunulmuştur.28.12.2016 tarihli ek raporda ise kök raporda yer alan bilgi ve görüşlerde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.Kooperatif uzmanı ve mali müşavirden oluşan 3 kişilik yeni bilir kişilerden oluşan 21.11.2017 tarihli heyet raporunda özetle; ”… Davacının, kooperatif tüzel kişisi olduğu, kooperatif tüzel kişiliği adına tevdi edilen vekaletnamenin kooperatif yetkilisi olan … ve … tarafından Büyükçekmece … Noterliği’nin 05.03.2015 tarih ve … yevmiye no ile düzenlenen vekaletname ile avukata yetki verildiği huzurdaki sorumluluk davasının en son yetkili yönetim kurulu üyeleri tarafından açılması gerekirken, kooperatif tüzel kişiliği adına davanın ikame edildiği bu hususta kooperatifin en son yetkili yönetim kumlu üyelerinin bu sıfatları gereğince davaya devam edip etmedikleri yönündeki beyanlarının dosyaya sunulması gerekeceği yönünde bilirkişi görüş ve kanaatine ulaşılmış ise de yasa kapsamında bu yöndeki takdir ve değerlendirmenin ise tamamen sayın mahkeme takdirinde olduğu, kooperatifin 31.12.2014 tarihinde yapılan 2013 hesap yılı olağan genel kumlunda yeni yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçmelerine rağmen eski yöneticiler hakkında sorumluluk davasının açılması yönünde bir genel kurul kararı alınmamış ise de, davanın açılmasından sonra davacı kooperatifin 10.05.2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı olağan genel kurulunun 7 nolu gündem maddesinde açılan davalar konusunda görüşme yapılması neticesinde kooperatifi zarara uğratanlar hakkında sorumluluk davası açılmasına, daha önce açılmış bulunan sorumluluk davalarına da şamil olmak üzere 65 kabul 18 ret oyu ite oy çokluğu ile genel kurul kararının alındığı görülmüş ancak davaların açılması konusunda genel kurulca yönetim kurulu üyelerine yetki verilmediği tutanak gereği tespit edildiği, davalı yönetim kurulu üyelerinin 2006 hesap yılı genel kurulundan beri ortak sayısını 93 olarak belirlemek suretiyle açılan tüm davaların genel kurulun bilgisi ve onayına sunulması neticesinde 2006,2007,2008,2009,2010,2011,2012 hesap yılı genel kurulundaki faaliyetlerinden dolayı İbra edildiği, zamanaşımı yönünden diğer tüm şartlar mevcut olsa dahi. tip anasözleşmenin 48. Türk Ticaret Kanununun 560. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin dolmuş olmasından 2007 ve 2006 yılında yapıldığı tespit edilen toplam 253.927 TL tutarındaki gider için yk hakkında sorumluluk davası açılamayacağı, zamanaşımı süresini doldurmayan ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ve sahte belgelerle yapılmış olduğu iddia edilen harcamalar nedeniyle tazminat davası açılması mümkün olmakla birlikte dava dosyasında 2010-2014 yıllan arasında yapıldığı tespit edilen 47.199,00 TL tik harcamanın muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ve sahte belgelerle yapıldığı yönündeki iddiayı ispat edecek delillerin dosyada mevcut olmadığı yönünde bilirkişi kanaatinin oluştuğu yönünde tespitte bulunulmuştur. Bilirkişi heyetince kooperatif genel kurulunca alınan kararların incelenmesinde;2006 Olağan Genel Kurul Toplantısında; -Bilançonun oy birliği ile onaylandığı, yönetim kumlunun 10 ret oyuna karşılık 46 oyla, denetim kurulunun ise oy birliği ile ibra edildiği,-Bir yıl görev yapmak üzere yönetim kuruluna …, …, …, …, …’ın, denetim kuruluna … ve … seçildiği belirtildi.-2007 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı 15 06.2008 günü 92 ortaktan 82 ortağın katılımıyla yapılan 2007 yılı olağan genel kurul toplantısına ait tutanakta;-Bilanço ve gelir tablosunun 21 ret oluna karşılık 47 oyla onaylandığı, yönetim kurulunun 29 ret oyuna karşılık 49 oyla, denetim kurulunun ise 28 ret oluna karşılık 51 oyla ibra edildiği,-Kooperatif hukuk danışmanının vekaletnamesine haiz olduğu 47 dava dosyasının içeriği hakkında bilgi verdiği,-Yönetim kurulu tarafından verilen ; “Kooperatifimiz doğmuş ve doğacak her türlü zararlarıyla, kararları kesinleşmiş davaların açılmasına ve kooperatifimizin masraflar, avukatlık ücretleri ve diğer külfetleri yüklenmek zorunda kalmasına yol açan üyelere karşı, her türlü zararlar ve masraflar için tazminat davası açılması ile kararlaştırılacak aidatlar başta olmak üzere her türlü kooperatif alacakları için 15.06.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak aylık %10 gecikme zammı istenmesi, yapılan noterlik masrafları dahil olmak üzere, her türlü alacağın, masrafa, maddi ve manevi zarara yol açan üyeye yükletilmesine karar verilmesi” şeklindeki önergenin 21 ret oyuna karşılık 49 kabul oyu ile kabul edildiği ve yetki verildiği,-2008 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı 21.06 2009 günü 90 ortaktan 68 ortağın katılımıyla 2008 yılı olağan genel kurul toplantısına ait tutanakta,-Yönelim kurulu çalışma raporunun 24 ret oyuna karşılık 39 kabul oyuyla, denetim kurulu raporunun 24 ret oyuna karşılık 44 kabul oyuyla bilanço vc gelir-gider tablosu 24 ret oluna karşılık 43 kabul oyuyla onaylandığı, yönetim kurulunun 24 ret oyuna karşılık 38 kabul oyuyla, denetim kurulunun 24 ret oluna karşılık 42 kabul oyuyla ibra edildiği,-Yönetim kurulu tarafından verilen ; “Kooperatifimiz doğmuş ve doğacak her türlü zararlarıyla, kararlan kesinleşmiş davaların açılmasına ve kooperatifimizin masraflar, avukatlık ücretleri ve diğer külfetleri yüklenmek zorunda kalmasına yol açan üyelere karşı, her türlü zararlar ve masraflar için tazminat davası açılması ile kararlaştırılacak aidatlar başta olmak üzere, her türlü kooperatif alacakları için 15.06.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık %10 gecikme zammı istenmesi, yapılan noterlik masraftan dahil olmak üzere, her türlü alınacak masrafın maddi ve manevi zarara yol açan üyeye yükletilmesine karar verilmesi” şeklindeki önergenin 21 ret oyuna karşılık 49 kabul oyu ile kabul edildiği ve yetki verildiği,-Bir yıl görev yapmak üzere …, …, …, …, …’ın yönetim kuruluna, … denetim kuruluna seçildiği,-2009 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı-Yönetim kurulu çalışma raporunun 14 ret oyuna karşılık 52 kabul oyuyla, denetim kurulu raporunun 14 ret oyuna karşılık 44 kabul oyuyla, bilanço ve gelir-gider tablosunun 16 ret oluna karşılık 46 kabul oyuyla onaylandığı, yönetim kurulunun 14 ret oyuna karşılık 47 kabul oyuyla, denetim kurulunun 14 ret oyuna karşılık 47 kabul oyuyla ibra edildiği,-Kooperatif hukuk danışmanının kooperatif adına yürütülen tüm davalar hakkında bilgi verdiği, üyeler tarafından sorulan soruların cevaplandırıldığı,-Yönetim kurulu tarafından verilen haksız yere davalar açılmak suretiyle kooperatifimizin gereksiz yere dava masrafları, avukatlık ücretleri ve diğer külfetleri yüklenmek zorunda kalmasına, yine gereksiz yere noterlik masrafları gibi ekonomik külfetler oluşmasına yol açan üyelere karşı, doğmuş ve doğacak her türlü zararlar ve masraflar için tazminat davası açılması konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği,-2010 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı-Yönetim kurulu çalışma raporunun 13 ret oyuna karşılık 44 kabul oyuyla, denetim kurulu raporunun 12 ret oyuna karşılık 42 kabul oyuyla, bilanço ve gclir-gider tablosunun 13 ret oyuna karşılık 41 kabul oyuyla onaylandığı, yönetim kurulunun 13 ret oyuna karşılık 44 kabul oyuyla, denetim kurulunun 13 ret oluna karşılık 40 kabul oyuyla ibra edildiği,-Kooperatif hukuk danışmanının kooperatif adına yürütülen tüm davalar hakkında bilgi verdiği, üyeler tarafından sorulan soruları cevaplandırdığı,-Dört yıl görev yapmak üzere …’un yönetim kuruluna, … ve … denetim kuruluna seçildiği yazılıdır. Tasfiye ve Kararının Alındığı 22.05.2011 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul 22.05.2011 günü 36 ortaktan 66 ortağın katılımıyla yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına ait tutanakta -Kooperatifin tasfiye edilmesine,-… ve …’in tasfiye kuruluna seçilmesine ve her birine aylık 1.500 TL net ücret verilmesine,2011Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı -2011 yılına ait yönelim kumlu faaliyet raporunun 31 ret oyuna karşılık 53 oyla, denetim kurulu Faaliyet raporunun 26 ret oyuna karşılık 53 oyla, bilanço ve gelir-gider raporunun 21 ret oyuna karşılık 53 oyla kabul edildiği, -İki yıl görev yapmak üzere … , …, …’un yönetim kuruluna, … ve … denetim kuruluna seçildiği,2012Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı 26.05.2013 günü 100 ortaktan 69 ortağın katılımıyla yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantısına ait tutanakta;-2012 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun 19 ret oyuna karşılık 50 oyla, denetim kurulu raporunun 20 ret oyuna karşılık 49 oyla, bilanço ve gelir-gider raporunun 21 ret oyuna karşılık 48 oyla ibra edildiği,-Yönetim kurulu başkanının devam eden davalar hakkında gerekli açıklamaları yaptığı,-Tasfiye kumlu çalışmaları hakkında genel kumla açıklama yapıldığı yazılıdır.2013Yılı Olağan Genel kurul Toplantısı-Yönetim kurulu faaliyet raporunun 45 ret oyuna karşılık 47 oyla kabul edildiği, denetim kurulu raporunun 47 kabul oyuna karşılık 49 oyla reddedildiği, bilanço ve gelir-gier hesabının 44 kabul oyuna karşılık 48 oyla reddedildiği, yönetim kurulunun 44 kabul oyuna karşılık 50 ret oyuyla, denetim kurulunun 43 kabul oyuna karşılık 53 oyla ibra edilmediği,-Bir yıl görev yapmak üzere …’nun yönetim kuruluna, … ve … denetim kuruluna seçildiği,2014 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı -13.12.2014 tarihine kadar görevde olan yönetim kurulu faaliyet raporunun oy birliği ile kabul edildiği, mezkur yönetim kurulunun 11 kabul oyuna karşılık 77 oyla, denetim kurulunun 12 ret oyuna karşılık 70 oyla ibra edilmediği,-“Kooperatifi zarara uğratanlar hakkında sorumluluk davası açılması, açılmış olan bu kabil davalara da şamil olmak üzere” 18 ret oyuna karşılık 65 oyla karar verildiği,Dâva yönetim kurulu üyesi … verdiği vekaletnameye dayanılarak 01.04.2015 tarihli dilekçeyle açılmış ve iddialar kooperatifin 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 döneminin denetlenmesi sonucunda düzenlenen 20.02.2015 tarihli denetim kurulu raporuna dayandırılmıştır.a-Davanın açılmasından önce, 13,12.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında, …, …, …’an oluşan yönetim kurulu ve … ve … oluşan denetim kurulu ibra edilmemiştir. Dolayısıyla ibra edilmeme kararı 01.01.2013-31.12.2013 hesap Dönemimdeki işlemleri kapsamaktadır. Ancak genel kurul yönetim kurulu (ve denetim kurulu) üyelerinin ibra etmemekle birlikte ibra edilmeyen yönetim kurulu üyeleri hakkında tazminat davası açılmasına karar vermediği Davanın açılmasından sonra, 10.05.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında …, …, … adlı davalılardan oluşan yönetim kurutu ibra edilmemiş ve kooperatifi zarara uğratanlar hakkında sorumluluk davası açılması, açılmış olan bu kabil davalara da şamil olmak üzere…” oy çokluğu ile karara bağlandığı yönünde tespit yer almaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nun 359. maddesinde, ”denetçiler, kanun veya esas mukavele ile kendilerine yüklenen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen mesuldürler. Bu sorumluluk hakkında aynı Yasa’nın 309. ve 341. maddeler hükümleri tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir. TTK’nun 340. maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki ”hükmonulacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336. maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise yöneticiler veya denetçilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim ve denetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da anılan 336. ve 359. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2016/3595 , 2016/3434K sayılı ilamı)Kooperatifler kanunundan kaynaklanan sorumluluk davalarında davanın taraflarını inceleyecek olursak, davacı olarak denetçiler, ortaklar ve kooperatif alacaklıları, kooperatife temsile veya yönetime yetkili olan kimseler, bu görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerle 3. kişilere verilen zarar sebebiyle TTK madde 371/1 maddesi uyarınca tazminata sebebiyet verenlere karşı açılan rücu davası ve kooperatifin iflas etmesi halinde iflas idaresinin de davacı olarak dava açma ehliyeti bulunmaktadır. Davaya konu uyulmazlıkta, davacı adına mahkemeye ibraz olunan Büyükçekmece … Noterliği’nce 05.03.2015 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamede kooperatif yetkilisi olarak … tarafından avukata yetki verilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen raporlarda davacı kooperatifin 13.12.2014 tarih ve 2013 hesap yılı olağan genel kurulunun 8 no’lu gündem maddesinde kooperatif yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı, yönetim kuruluna asil üyeliğine … 18 ret oyuna karşılık 80 kabul oyu İle oy çokluğu ile 1 yıl görev yapmak üzere seçildiği, kooperatifin 10.0S.2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı olağan genel kurulunun 8 no’lu gündem maddesinde görev süreleri dolan kooperatif yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı, yönetim kurulu asil üyeliğine … 6 ret oyuna karşılık oy çokluğu ile 2 yıl görev yapmak üzere seçildiğinin genel kurul tutanaklarından tespit edildiği belirtilmektedir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 555/1. maddesi gereği işbu davanın davacı kooperatif adına temsilcileri ya da vekili tarafından açılması gerekir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42/4. (6102 sayılı TTK’nun 408/1-b) maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verilmesi de genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Anılan 341. maddesinde genel kurulun, yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi halinde, şirketin dava açmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmış olup, 6102 sayılı TTK’nun 555/1. maddesinde ise (sorumluluk kararı alınması koşulu aranmadan) şirketin ya da pay sahiplerinin şirketin uğradığı zararın tazminini isteyebileceği öngörülmüştür.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2015 tarihli, 2014/5662 E., 2015/909 K. Sayılı kararında da açıklandığı üzere dava tarihi itibariyle 6762 Sayılı TTK’nun 341. maddesi yürürlükte bulunmasa da 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi gereğince uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nun 555/1. maddesi uyarınca kooperatif tarafından açılan sorumluluk davasının görülebilmesi, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınmasına bağlı olmakla hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda davacı kooperatifin 10.05.2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı olağan genel kurulunun 7 nolu gündem maddesinde açılan davalar konusunda görüşme yapılması neticesinde kooperatifi zarara uğratanlar hakkında sorumluluk davası açılmasına, daha önce açılmış bulunan sorumluluk davalarına da şamil olmak üzere 65 kabul 18 ret oyu ile oy çokluğu ile genel kurul kararının alındığı görülmüş; ancak davaların açılması konusunda genel kurulca yönetim kurulu üyelerine yetki verilmediği, tutanak gereği tespit edildiği ve bu haliyle iş bu eksikliğin tamamlandığı anlaşılmaktadır.Yukarıda yer alan bilgiler ışığında, mahkemece, kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticiler belirlenip, bunlar tarafından davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için davacı tarafa 6100 sayılı HMK’nun 52, 53, 54, ve 77/1. maddeleri gözetilerek uygun bir kesin süre verilmesi, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise davanın HMK’nun 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.”… 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, ana sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.Aynı Kanun’un 98. maddesi yollaması ile zararın doğduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent ”İdare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler” hükmünü içermektedir. Zararın doğduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan, 818 sayılı BK’nun 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife ve/veya yöneticilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. TTK’nun 340. maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki “Hükmolunacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336. maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338. maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.05.1970 tarih ve 2722 Esas, 2030 Karar; 27.02.1990 tarih ve 9543 Esas, 1576 Karar; 14.02.2005 tarih ve 2004/4501 Esas, 2005/1130 Karar; 19.02.2007 tarih ve 2005/14680 Esas, 2007/3131 Karar Sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3.maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de bu hükmün yöneticiler ile birlikte kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerekir. ”(Yargıtay 23.Hukuk dairesinin 2015/3378 E 2015/8196 K sayılı ilamı ).Zaman aşımı yönünden yapılan inceleme; sorumluluk davasının genel kurulunun dava açılması yönünde karar aldığı tarihten veya dava açılması kararının görüşüldüğü genel kurul toplantı tarihinden itibaren bir ay içinde açılabilmektedir. Ancak bu sürenin geçirilmesi halinde dava hakkı düşmez ve bu sürenin geçirilmesinden sonra da dava açılabilir. K.K. madde 98 ve TTK madde 560 uyarınca sorumlu olanlara karşı tahsilini istemek hakkı, davacının zarar ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 ve her halde de zarar doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Ancak bu fiil cezayı gerektirip Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun dava zaman aşımına tabi bulunuyor ise tazminat davasında, bu zaman aşımı süresi uygulanır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 309 maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 560. maddesinde sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkının davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır. Davaya konu somut olayda da zaman aşımı yönünden incelemenin 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda belirtilen hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerekmektedir.Ceza yargılaması yönünden; davacı vekilince yargılama aşamasında sunulan yazılı beyan dilekçelerinde ve istinaf dilekçesinde davalıların görevlerini kötüye kullanarak ve sırf yönetimde kalmak amacı ile üye kaybetmedikleri üyeler tarafından açılan üyelik tespit davaların tamamını kaybettikleri ve yeni üyelik kayıtları yapılmayan üyeler tarafından görevi kötüye kullanma nedeniyle yapılan şikayetler üzerine açılan ceza davalarında mahkum oldukları, yönetim kurulu sıfatıyla rüşvet suçundan yargılanarak ceza aldıkları ve rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçlarından ceza almalarına rağmen tutum ve davranışlarını değiştirmediği iddiasında bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği ve davacıların işbu ceza yargılaması yönündeki iddialarının gerekçeli karşılanmadığı görülmüştür. ”… Dava kooperatif yöneticileri aleyhine açılmış sorumluluk davasıdır. Dosya kapsamında bir kısım davalılar hakkında ceza soruşturması yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Hukuk hakimi ceza dosyasındaki subutla bağlıdır. Dava konusu olayda davalılar aleyhine bir ceza davası açıldığı ve bu dosyada bazı davalıların mahkumiyetine bazı davalıların beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Aynı zamanda ceza davası dosyasında bilirkişi raporu alındığı anlaşılmakla bu şekilde bir takım tespitler de yapılması hukuk hakimini bağlayacaktır. Davalıların iddia edilen zarara sebep olup olmadıkları teknik bilgiyi gerektiren bir husustur. Bu nedenle mahkemece bu konuda bilirkişiye başvurulması gerekir. Gerek ceza dosyasındaki tespitlerin incelenmemiş olması, gerekse dava dosyasında bilirkişi görüşüne başvurmadan müfettiş raporlarıyla yetinilmesi dava konusu olayı aydınlatmaya yeterli görülmemiştir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak ceza dosyasındaki raporlar ve müfettiş raporları da incelenerek davalıların iddia edilen zarara sebebiyet verip vermedikleri, vermişlerse bu zararların davalıların görevde oldukları süre içinde olup olmadıkları bir bütün halinde değerlendirilerek rapor tanzim ettirilip, oluşacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 23 Hukuk dairesi 2016/1 E 2018/4902 K sayılı ilamı).Yönetim kurulu üyeleri aleyhinde hukuk ve ceza davaları birlikte devam ediyorsa, bu dosyanın bilirkişi raporları arasındaki farklılık değerlendirilmeli, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin delil yetersizliği nedeniyle görevi kötüye kullanma ve zimmet suçları gibi suçlardan beraat etmeleri halinde bile bu kararın hukuk hakimliği bağlamayacağı, bu üyelerin usulsüz ve belgesiz harcama yapmış olmaları halinde hukuken sorumlu tutulması gerektiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.12.1994 T 6120/9891; 27.11.1995 T 7893/8825 K. Sayılı ilamlarında belirtilmektedir. Dava, yönetim kurulu üyelerinin kooperatife verdikleri zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda kooperatif yönetiminde görev yapan davalılar hakkında Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/97 E. sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşıldığından, bu dosyada ileri sürülen hususların mevcut davadaki iddiaları da kapsaması nedeniyle ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek, kesinleşmesine müteakip celbi ile bu dosyadaki ve ceza dosyasındaki deliller değerlendirilip bu dosyaya yapılan itirazları da karşılayacak şekilde denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2016/268 E 2016/4358 K sayılı ilamı)Yukarıda belirtilen içtihatlar ve dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece yönetim kurulu üyelerinin kooperatife verdikleri zararın tazmini istemiyle açılan iş bu davada kooperatif yönetiminde görev alan davalılar hakkında ceza yargılaması yapıldığı belirtildiğinden iş bu ceza dosyasının kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile anılan dosyanın iş bu dava dosyası arasına alınarak tüm bilgi ve belgelerin, alınmış bilirkişi raporların ve ayrıca üyelikleri tescil edilmeyen dava dışı 32 üyenin açtığı hukuk dava dosyalarının da incelenmesi gerekmektedir. Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası; Kavram olarak ibra, aklama temyize çıkarma demektir. Kooperatif genel kurulunda, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarının genel kurul üyelerinin oyları ile bütün faaliyetlerin yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunun onaylanmasını ifade eder. (Mahmut Coşkun, Kooperatifler Hukuku shf;700)KK m 98 ve TTK m 424 uyarınca ; Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde yönetim kurulu üyelerinin ibrası sonucunu doğurmaktadır ancak bilançoda bazı hususlar gereği gibi belirtilmemiş veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçle hareket edilmişse onama kararı ibraz etiketini doğurmaz.Mahkemece davaya konu somut olayda yönetim kurulu üyelerinin faaliyet dönemi itibari ile ibra edildikleri dikkate alınarak bu yöndeki harcamalarda yerindelik denetimi kapsamında sorumlu tutulamayacağı, dava dilekçesinde belirtilen ve talep edilen tasfiye süreciyle ilgili yapılan 1.590,39 TL harcama ile ilgili olarak ise bilirkişi heyetleri tarafından dosyaya sunulan raporlarda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere söz konusu harcamaların usulsüz yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, tasfiye memurlarından yapılan aylık 1.500 TL ücret ödemesinin genel kurulu kararına göre yapıldığı ve genel kurulu kararının iptal edilmediği dikkate alındığında söz konusu masraflardan davaların sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir. Yargıtay 23 Hukuk Dairesi’nin 2016/3941E 2016/183K sayılı ilamında da belirtildiği üzere ibra kooperatifin genel gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gider tablosu tüm ayrıntılarıyla açıklanıp incelenmiş ise genel kurulca verilen ibra kararı gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliği taşımaktadır. İbra sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içermektedir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlamayacağı durumlarda yapılan ibra yok sayılmaktadır.Yargıtay 23 Hukuk Dairesi’nin 2007/5568 E 2007/1439 K. Sayılı ilamında; mücerret ibra edilmenin sorumluluğu ortadan kaldırma değil, sorumluluğun kalkabilmesi için ibra edilen hususların genel kurulda açık ve ayrıntılı bir şekilde görüşülmesi, değerlendirilmesi ve bilançoda gösterilmesi gerektiği, mahkemece davalının görev yaptığı döneme ait tüm genel kurul tutanakları dosyayı getirtilerek yapılan ibraz sırasında bilançonun açık ve seçik bir şekilde tartışılıp tartışılmadığının tespitinin gerektiği, ve mahkemece bilirkişi heyetinden davanın dayanağı olan hesap tetkik komisyonu raporu da dikkate alınmak suretiyle iddiaların tek tek ele alınıp, taşeron firmalarla yapılan sözleşmelerin genel kurul onayına sunulup sunulmadığı araştırmak suretiyle, gerektiğinde mahallinde keşif yapılıp, ya da değişik iş dosyalarından yararlanılıp yapılan işlerin maliyeti tespit edilip, kooperatif defterleri ve kayıtları üzerinde ayrıntılı ve yargıtay denetime açık rapor alınmak suretiyle kooperatifin davalının eylem ve işlemleri ile zarara uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.Yukarıda yer alan bilgi ve belgeler tüm dosya kapsamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece davanın yönetimde bulunduğu dönemde yönetim kurulu görev ve yetkisi kapsamında davacı kooperatifin zarara uğradığı hususunun kanıtlanmadığı belirtilerek sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiş ise de davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri incelenmeli ve yukarıdaki belirtilen eksiklikler ikmal edilmesi gerekmektedir. Nitekim yargıtay içtihatları nazara alınmak suretiyle varılacak sonuca göre; davacı vekilinin bilirkişi raporlarına karşı sunduğu yazılı beyanlardaki itirazları incelendikten sonra teknik bilirkişilerin de bulunduğu bilir kişi heyetinden yapılan harcamaların fatura miktarları ile karşılaştırılması yapılması gerekirken bu hususlar gözardı edilerek hüküm tesis edilmiştir. Anılan nedenlerle dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nun 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/324 Esas, 2018/142 Karar ve 21/02/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/06/2021