Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/296
KARAR NO : 2021/533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/294
KARAR NO : 2018/289
KARAR TARİHİ: 15/03/2018
DAVA: Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının üyesi bulunduğu davalı Kooperatifin üyelerinin çoğuna daireleri teslim edilmiş olmasına rağmen müvekkiline daire teslim edilmediğini, 04/11/2006 tarihli olağanüstü genel kurulda 5, 9 ve 11 no’lu bloklardaki üyelerden 20/12/2006 tarihine kadar ayrılmak isteyenlere, 2007 Ocak ayı sonuna kadar birikimlerinin % 30 faizi ile birlikte ödeneceği hususunda karar alındığını, müvekkilinin o tarihe kadar 57.626,00 TL ödeme yaptığını ancak kooperatiften ayrılmayarak ödemelerini de durdurduğunu, inşaatın yapılmayacağını anlaması üzerine Elbistan …. Noterliğinin 07/05/2014 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile üyelikten istifa ettiğini bildirerek aidatların ve sermaye haklarının bilançoyu takiben 1 ay içinde ödenmesini talep ettiğini, istifadan sonra kooperatifin 13/07/2014 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yaparak … arazilerinde inşaat yapılması imkanı kalmadığından zilyetlerle yapılan sözleşmenin karşılıklı olarak feshedilmesine karar verildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını beyanla, müvekkiline tahsis edilen dairenin bitmiş halinin rayiç değerinin yasal faizi ile birlikte tahsilini, bu mümkün olmazsa kooperatife ödediği 57.626,00 TL’nin 20/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kooperatife ait arsanın bir kısmının 2b arazisinde kaldığını ve bu kısma denk düşen üyelere 2006-2007 yıllarında o tarihe kadar ödedikleri paraların %30 nemalandırılarak geri ödendiğini, davacının da bu üyeler arasında olduğunu ancak o dönem parasını almayı kabul etmediğini, bu hususun kooperatif genel kurul tutanakları ile sabit olduğunu, davacının ödeme yaptığı tarihten itibaren 10 yıldan fazla süre geçtiği için davanın zamanaşımı uğradığını, kooperatifin yeni yönetim kurulu üyelerinin 2b arsaları üzerindeki problemleri çözmeye çalıştıklarını ancak çözülemediği için artık inşaatın yapılma imkanının kalmadığını, davacının zararı mevcut ise sorumlusunun 2b arazisi üzerinde inşaat yapılması konusunda imzalanan sözleşmenin tarafları olduğunu ve kooperatifin eski yönetim kurulu üyelerinin, kooperatif üyelerini dolandırdıklarından bahisle hukuk ve ceza davaları olduğunu beyanla, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/294 E. 2018/289 K. sayılı 15/03/2018 tarihli kararı ile; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacı … davalı … Kooperatifinde 29/01/2004 tarihinde kooperatifin 170 nolu üyeliğini devir almıştır. 2004-2005 ve 2006 yıllarında davacı tarafından tahakkuk eden borç tutarı 64.746,00 TL olmuş, davacı tarafından bu yıllarda ödenen miktar 62.626,00 TL olarak kooperatif defterlerinde tespit edilmiş ancak 31/12/2006 tarihi itibari ile kooperatifin kayıtlarında 7.000 TL düzeltme yapıldıktan sonra davacının kooperatife ödemiş olduğu tutar 57.626,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacı da davasında ödemiş olduğu miktarı 57.626,00 TL olarak belirtmiştir. Davacı … Elbistan … Noterliğinin 07/05/2014 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile ortaklıktan ayrıldığını belirterek kooperatife ödemiş olduğu miktarı genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca %30 faizi ile istemiştir. Kooperatifler Kanunu 17.maddesinde kooperatiften çıkan yada çıkarılan ortaklar ile ilgili yükümlülükler belirlenmiş, aynı konuda davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 15.maddesinde ortaklığı sona erenler hakkında hüküm konmuştur. Buna göre çıkan veya çıkarılan ortağın kooperatife yapmış olduğu ödemeler ayrıldığı yılın bilançosuna göre ödenmesi gerekmektedir. Bu itibarla davacının 07/05/2014 tarihinde kooperatif ortaklığından istifa ettiği, davacının talebi 03/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşülerek kesinleştiği buna göre bu tarihten yani bilançonun kesinleştiği tarihten 1 ay geçmekle 03/06/2015 tarihinde davacının alacağının istenebilir hale geldiği kabul edilmektedir. Davacının alacağın istenebilir hale geldiği tarihten daha önce 01/06/2015 tarihinde dava açtığı bu nedenle kooperatiften faiz talep edemeyeceği ayrıca genel kurul toplantısında alınan karar doğrultusunda kooperatif ortaklığından istifa etmediği kooperatifin sağladığı %30 faiz ile ödenen miktarın iadesinden faydalanamayacağı da gözönüne alınmış; neticeten davacı vekilinin 05/10/2017 tarihli celsedeki beyanı da gözönüne alınarak davanın kabulü ile 57.626,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile verilmesine karar verilmiş, ancak kısa kararda sehven davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davanın tamamen kabul edilmesine rağmen kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 07/05/2014 tarihinde kooperatiften istifa ettiğini, ayrıldığı yıla ilişkin 31/12/2014 tarihli kooperatif bilançosunun ise 03/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşülerek kesinleştiğini, davacının kooperatiften olan alacağı için muacceliyet tarihi genel kurul toplantısından 1 ay sonra yani 03/06/2015 tarihinde başlayacağı için davanın açıldığı 01/06/2015 tarihinde alacak muaccel olmadığından davanın reddi gerektiğini, davacının da kayıtlı olduğu bloklara ilişkin inşaatın ruhsatının 2-B arazisinde olması nedeni ile belediyece iptal edilince, inşaatın durdurulduğunu ve kooperatifin bir kusurunun bulunmadığını, ifa imkansızlığı mevcut olduğunu buna rağmen 04/11/2006 tarihli genel kurulda bu bloklardaki üyelere yatırdıkları bedelin % 30 nemalandırılarak ödenmesinin teklif edildiğini ancak davacının bu bedeli almaktan imtina ederek üyeliğini devam ettirdiğini, davacı 04/11/2006 tarihli genel kurulda teklifi kabul etmediği için talebinin zamanaşımına uğradığını, yine davacının 29/04/2004 tarihinde üye olduğu dikkate alındığında taşınmazın teslim süresinin 30 ay olarak kararlaştırılmış olması karşısında istifa tarihi itibariyle de talebin zamanaşımına uğradığını beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Davacı, kooperatiften istifa ettiğini beyanla, ödediği aidat bedellerinin iadesi talep ettiği için dava; çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde; Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunduğu, 12. maddesinde; Çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, kooperatif anasözleşmesinde daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde; Yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınması halinde, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirdiğinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinde ise “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür.” hükmü yer almaktadır.Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatların tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1.maddesi ve anasözleşmenin 15/1.maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiye kalan miktarı talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir hale gelir. Aynı Kanun’un 17/2.maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin karar alınması da mümkündür, böyle bir kararın, aynı genel kurulda alınması gerekmektedir. Kooperatif tip anasözleşmesinin 15/2.maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21.madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa dahi kooperatif bu karardan yararlanamayacaktır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/11/2018 tarihli 2016/2366 E. 2018/5362 K. sayılı ilamı; “…Kooperatiften istifa eden veya ihraç edilen ortaklarla hesaplaşma, çıkmanın gerçekleştiği yılın bilançosunun genel kurulda onaylandığı tarihten itibaren 1 ay sonra muaccel hale gelmesiyle yapılır. Somut olayda çıkmanın 05/03/2012 tarihinde gerçekleştiği, davanın da 20/12/2012 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, muaccel olmayan alacak için dava açılmış olup erken açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir…”,Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2012 tarihli 2012/977 E. 2012/2270 K. sayılı ilamı; “…Dava, ortaklığı sona eren davacının, kooperatife yaptığı ödemelerin iadesi istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17’nci ve Kooperatif Anasözleşmesi’nin 15’inci maddeleri gereğince, kooperatiften ayrılan ortağın çıkma payı alacağı ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır ve bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Somut olayda davacı 02/11/2010 tarihinde istifa ettiği ve istifa ettiği yıl bilançosu kesinleşmeden dava açıldığına göre, dava tarihi itibariyle çıkma payı alacağı muaccel hale gelmediği gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden sonra yapılan genel kurulda davacının talepleri karşılandığı gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 13/06/2016 tarihli kök raporda özetle; davacı …’ün kooperatife göndermiş olduğu ihtarnameyle kooperatif ortaklığından kendi isteği ile ayrıldığı ve kooperatife ödemiş olduğu 57.626,0 TL’nin 04/12/2006 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca %30 faiziyle ödenmesini istediği, kooperatifin 04/12/2006 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan karar doğrultusunda 20/12/2006 tarihine kadar kooperatif ortaklığından istifa eden ortakların ödemelerinin %30 faiziyle iade edileceği karara bağlandığı ve davacı verilen süreden sonra istifa ettiği için kooperatiften olan toplam alacağının 57.626,00 TL olduğu ancak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmünün esas alınması halinde ise (04/12/2006 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın, diğer ortaklar gibi davacıya da uygulanması gerekeceğinden) davacı …’ün 57.626.00 TL olan ödemesinin, %30 fazlasıyla 74.913.00 TL olarak iade edilmesi gerekeceği, davacı …’ün 07/05/2014 tarihinde kooperatif ortaklığından istifa ettiği, davacının ayrıldığı yıla ait kooperatif bilançosunun (31/12/2014 tarihli bilanço), 03/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşülerek kesinleştiği, anılan bilançonun kesinleştiği tarihten bir ay sonra, yani 03/06/2015 tarihinde davacının alacağının muaccel olduğu, davanın ise 01/06/2015 tarihinde açıldığı, bu nedenle yasal faizden yararlanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. 12/01/2017 tarihli ek raporda ise; davacı …’ün 07/05/2014 tarihinde kooperatif ortaklığından istifa ettiği (ayrıldığı), davacının ayrıldığı yıla ait kooperatif bilançosunun (31/12/2014 tarihli bilanço), 03/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşülerek kesinleştiği, anılan bilançonun kesinleştiği tarihten (genel kurul toplantısında görüşülüp kabul edilmesinden) bir ay sonra, yani 03/06/2015 tarihinde davacının alacağının muaccel olduğu, davanın ise 01/06/2015 tarihinde açıldığı, böylece davacının alacağı muaccel olmadan dava açtığı için, zamansız açılan davanın reddinin gerekebileceği, davacının kooperatiften istifa etmeden önce alınan genel kurul kararının (04/11/2006 tarihli), davacının alacağı ile hiçbir şekilde ilişkilendirilemeyeceği, bir başka ifadeyle geçmiş yıllarda alınan ve belirli bir süreye kadar (20/12/2006 tarihine kadar istifa eden ortaklara ödemesinin % 30 fazlasıyla yapılacağına dair karar), 07/05/2014 tarihinde istifa eden davacıya uygulanamayacağı, davacı alacağı muaccel olmadan dava açtığı için (davacının alacağı kooperatifçe geciktirilmediği için) yasal faiz isteyemeyeceği, davanın reddi düşünülmediği takdirde, davacının kooperatife ödediği 57.626,00 TL’nin iade edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince, çıkma payı istemi davacının ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda talep edilebilir hale geleceğinden, öncelikle davanın erken açılıp açılmadığının tespiti gerekmektedir. Somut dosyada, bilirkişi raporunda, kooperatife ait 31/12/2014 tarihli bilançonun 03/05/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında görüşülerek kesinleştiği belirtilmiş ise de, mahkemece genel kurul toplantı tutanakları ve bilanço kayıtları dosya kapsamına alınarak incelenmemiş olup, kayıtlar dosyada mevcut olmadı… yevmiye no’lu ihtarnamesinin tebliğ şerhi de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Mahkemece ilgili kayıtlar getirtilerek öncelikle davanın erken açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24/10/2013 tarihli 2013/5291 E. 2013/6520 K. sayılı ilamında; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1 ve anasözleşmenin 15/1. madde hükümlerinde devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olacağı öngörülmüştür. Davacıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacıya isabet eden kısımların düşülmesinden sonra bakiyesidir. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortaklar aleyhine sonuç doğurduğu gibi, çıkma payı hesaplanmasında genel giderlerin dikkate alınmamasının davacı açısından nedensiz zenginleşmeye yol açacağı kuşkusuzdur. Yatırılan aidatlardan genel gider payının düşülmesi yasa hükmü gereği olup, bundan vazgeçilmesi ancak genel kurul tarafından aksinin karar altına alınması ya da kooperatifin ortaklığı sona erenlerden genel gider payı alınmaması yönünde bir uygulamasının daha önce oluşmuş olması şartına bağlıdır…” denilmiştir. Davanın erken açılmadığının anlaşılması halinde ise; davalı kooperatiften, davacının istifa ettiği 2014 yılına ait bilanço, gelir gider cetvelleri ve eki belgeler getirtilip kooperatif defter, kayıt ve belgeleri de incelenerek, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24/10/2013 tarihli 2013/5291 E. 2013/6520 K. sayılı ilamında belirtildiği gibi genel gider payı düşülmemesine ilişkin bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı ya da bu yönde bir kooperatif uygulamasının daha önce oluşup oluşmadığı üzerinde durularak, davacı alacağının hesaplanması, aksi yönde bir genel kurul kararı ya da kooperatif uygulanması bulunmadığı takdirde genel gider payının yasa gereği düşülmesi gerektiği gözetilerek ortağın ayrıldığı yıl bilançosundaki hissesine düşen genel gider payı mahsup edilerek çıkma payının hesaplanması yönünde rapor alınması ve davalı tarafın zamanaşımı itirazlarının da değerlendirilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/294 E. 2018/289 K. sayılı 15/03/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan 984,10 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2021