Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/282
KARAR NO : 2021/173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/84 Esas
KARAR NO : 2017/1071
KARAR TARİHİ: 06/12/2017
DAVA: SİGORTA (Hayat Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 17/02/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA Davacılar vekili tarafından 07.03.2014 tarihinde açılan iş bu dava ile müvekkillerinin murisi … sağlığında … Bankası Kağıthane şubesinden 26/12/2012 tarihinde 5 yıl vade ile 30.000,00 TL’lik tüketici kredisi çektiğini bu krediye istinaden davalı sigorta şirketi tarafından da poliçe ile hayat sigortası ile sigortalandığını, poliçeye göre sigortanın 26/12/2012 başlangıç – 26/12/2017 bitiş tarihi olarak belirlendiğini, murisin hayat sigortası bedelini peşin olarak ödediğini, kalp krizi sonucu 23/06/2013 tarihinde vefat ettiği ve davacıların mirasçı olarak kaldığını, kredi müracaatı esnasında sağlık beyanında herhangi bir sağlık sorununun bulunmadığını, müvekkillerinin murisin vefatı üzerine poliçe kapsamında tazminat talebinde bulunduklarını, ancak davalı sigorta şirketinin talepleri bilgi ve evrak eksikliği nedeni ile reddedildiği, bunun üzerine resmi kurum ve hastane yazılarının da ibraz edilerek yeniden başvurulduğunu ancak kararın değişmediği, davalının sebepsiz zenginleştiğini, hastanelerden gerekli bilgilerin alındığını, hastanın Pnömonektomi ameliyatı olduğu 6 ay ara ile poliklinik tetkikine gelindiği, kontrollerinin yapıldığı son kontrolünde Acca saptanmadığı, kür olduğunun tespit edildiği, tıbbi açıdan sağlık probleminin bulunmadığı, akciğer rahatsızlığının olmadığını, mirasçılarının hak kaybına uğradıklarını, ödemekle yükümlü olunan 26.318,00 TL bedelin riziko’nun gerçekleşme tarihi 13/06/2013 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.
CEVAP Davalı vekili cevabı ile müvekkili ile davacılar murisi arasında tüketici kredilerine yönelik hayat sigortası sözleşmesinin akdedildiğini ancak adı geçenin 23/06/2013 tarihinde akciğer kanseri nedeni ile vefat ettiğini, ölüm tazminatı isteme hakkının … Bankası A.Ş’ye ait bulunduğunu, varisler tarafından talep edilmesinin yerinde olmadığını ayrıca ölüm sonrası ve başvurulardan sonra ölen sigortalıya ait dosyanın incelemeye alındığı, sigortalının sigortaya dahil olmadan önce var olan hastalıkları ile ilgili gördüğü tedavileri gösterir Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Süreyya paşa göğüs hastalıkları …. araştırma hastanesi, Balıkesir Kamu Hastaneleri Birliği Burhaniye Devlet Hastanesi Epikriz formunun sağlık müşavirliği tarafından incelendiğini, dolayısıyla bu tetkik ve tedaviler ile adı geçen muris sigortalının 2004 yılından beri konulan akciğer kanseri teşhisi nedeni ile tedavi gördüğünün belirlendiğini ve sonuç olarak sigorta başlangıç tarihinden önce teşhis edilmiş ve tedavi edilmekte olan bu rahatsızlığı nedeni ile vefatının olduğunu, başvuru formlarında buna ilişkin beyanların cevaplanması gerektiği ve hayır cevabının verildiği, bu yönde bilgilerini doğru sunmayarak gerçeğe aykırı sigorta esnasında beyanda bulunduğunu, sunulan delillerden de belirleneceği üzere davacıların tazminat taleplerinin bu koşullarda yerinde olmadığını haksız davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Düzenlenen raporda poliçe öncesi murisin Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2009 yılında Akciğer Kanseri nedeni ile radyoterapi uygulandığı ve tedavisinin olduğu bu yönde kayıtların yer aldığı daha öncesi 2004 yılında akciğerinde bu kitlenin belirlenmesinin yapılarak bu nedenle bir kısım operasyon geçirdiği, kemik yapılarında hastanın ve diğer vücut kapsamında metastaz’ın kontrol altında tutulduğu, daha sonra sigorta sonrası kardiyolojik sorunları nedeni ile tedavi gördüğü ve 23/06/2013 tarihinde bu tedaviden kısa bir süre sonra hayatını kaybettiği, ölüm şeklinin doğal ölüm, ölüm nedeninin kayıtlı bulunmadığı ve otopsi yapılmadığının belirlendiği bu mevcut veriler ile kesin ölüm nedeninin tespitinin olmayıp sigorta öncesi 2004 yılında hastane kayıtlarında yatışı ile akciğer CA tanısının kesin olarak belirlendiği, ancak kişinin kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği ve akciğer kanserinin ölüm üzerinde etki ve katkısının olup olmadığı hakkında da bir değerlendirme yapılamadığı yönünde rapor sunulmuştur. Taraflarca beyanda bulunulmuş yeniden rapor alınmasına yönelik itirazlar yerinde görülmemiş bu durumda tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirikişi ve adli tıp kurumu raporları ile poliçe kaydındaki tüm hükümler denetlendiğinde sigortalının sigorta başlangıç tarihinden önce tespit edilmiş ve tedavi edilmekte olan akciğer CA nedeni ile hastalığının yer aldığı yine devlet hastanesinin kayıtları ile de bu hastalığı nedeni ile bronş ve akciğer rahatsızlığı ve kalbin durması yönünde ölüm tarihine ait epikriz formunda bu beyanların geçtiği, dolayısıyla bu veriler altında davacılar murisinin sigorta poliçesi düzenler iken vermesi gereken doğru sağlık bilgilerini vermeyerek sigortayı yanılttığı, sigortanın sigortalının beyanı ile bağlı kaldığı bu poliçe kapsamında şayet gerçekleri beyan etmiş olsa idi riske göre poliçenin düzenlenebileceği ya da bu konuda herhangi bir poliçe düzenlenmeyeceğinin de mümkün olacağı, TTK. 1435. maddesi gereği sigortacıya bildirilmeye eksik beyan, yanlış bildirilen hususlar sözleşmenin yapılmamasını ya da değişik şartlarda yapılacağını değiştirecek nitelikte ise önemli kabul edileceği, sigortacı tarafından yazılı veya sözlü sorulan hususların aksi ispat edilinceye kadar önemli sayıldığı, aynı yasanın 1439. maddesi gereğince de ..Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı var ise sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcunun ortadan kalkacağının hüküm altına alındığı.. bu koşullarda ölümün her ne kadar kalp krizi sonucu ölüm belgesine geçmiş ise de Balıkesir Burhaniye Devlet Hastanesinin ölüm kaydında daha önce teşhis edilen hastalığı nedeni ile Bronş ve Akciğer rahatsızlığına bağlı kalbin durması nedeni ile de ekipriz formunun yer aldığı anlaşılmış olmakla davacıların davasının yerinde görülmeyip ” reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının eşinin kalp krizi nedeniyle vefatı nedeniyle iş bu davanın açıldığı, davalı sigorta şirketinin davacının taleplerini reddetmesi üzerine bütün tedavi evraklarının hastanelerden temin edildiği, bilir kişi heyet raporu ve ATK raporu olmasına rağmen davanın reddine karar verildiği, muris önüne konan form ile ilgili olarak hiç bir bilgilendirmenin murise yapılmadığı, banka memurunun yönlendirmesi sonucunda imzaların atıldığı, kredi başvurusu sırasında herhangi bir sağlık sorununun bulunmadığı, tüm kusurun davalı sigorta şirketine ait olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, kredili hayat sigortası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir. İstanbul 4.Sulh Hukuk Mahkemesince 2013/523 E sayılı dosyası ile düzenlenen veraset ilamının incelenmesinde; davacıların müteveffa … mirasçıları olarak belirtildiği görülmektedir. Davalı vekilice sunulan cevap dilekçesinde öncelikle davanın usulden reddinin gerektiği zira uyuşmazlığa konu hayat sigorta sözleşmesinde lehtar olarak … Bankası A.Ş.’nin tayin edildiği belirtilmiş ise de ; mahkemeye gönderilen müzekkere cevabında borçlu mütevaffa ya ait alacağın 27.11.2013 tarihinde davacılardan … ile yapılan yapılan protokol ile taksitlendirildiği , borca karşılık 6.400TL tahsilat yapıldığı , krediye bağlı poliçeye istinaden … Tarafından borca karşılık herhangi bir tahsilat bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece müteveffanın tedavi gördüğü hastanelerden tıbbi kayıtların getirtildiği ve dosya arasına alınmıştır. Sigortalı muris … , dava dışı … Bankası A.Ş. Kağıthane Şubesinden 26/12/2012 tarihinde 5 yıl vadeyle 30.000 TL bedelli bireysel kredi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından … numaralı hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, poliçenin başlangıç tarihinin 26.12.2012 ve bitiş tarihinin 26.12.2017 olarak belirtildiği , murisin 23.06.2013 tarihinde vefatı ardından davalı tarafça murisin 2004 yılından beri Akciğer kanseri dolayısıyla tedavi gördüğü ve 26.12.2012 tarihinde muris tarafından doldurulan Tüketici Kredilerine Yönelik Hayat Sigortası Başvuru Formunun sağlık beyanı bölümünde yer alan bilgileri yanlış doldurduğu ve beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle ödeme talebinin reddedildiği anlaşılmakla sigortalı murisin yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle iş bu dava açılmıştır. Emekli banka müdürü, sigorta denetleme aktüeri ve doktordan oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; sigortalının 20.12.2004 tarihinde ”mediastinoskopi+sol toraktonomi+pnömoneknomi ” sebebiyle ameliyat olduğu, sigortalının sigorta başlangıç tarihinden önce teşhis edilmiş Akciğer Kanseri olmasına rağmen bu hususu davalı şirkete bildirmediği ancak poliçenin başlangıç tarihinden sonra da 22.04.2013 tarihli Burhaniye Devlet Hastanesi raporuna göre, nefes darlığı şikayeti ile hastaneye başvurduğu, yoğun bakım ünitesine yerleştiği ve akut miyokard enfarktüsü ve kronik iskemik kalp hastalığına ilişkin ilk teşhisin sigorta başlangıç tarihinden sonra konulduğu, bu tarihten 2 ay sonra 23.06.2013 tarihinde vefatın gerçekleştiği, ölüm tarihindeki epikriz raporunda da ”ICD: bronş ve akciğer maling neoplazmı C34, Kardiyak Arrest 146” şeklindeki ifadeden ölüm nedeninin Kardiyak Arrest olduğu sonucuna varıldığı ve iş bu nedenle ölüm nedeni ile beyan edilmeyen hastalık arasında illiyet bağı bulunmadığı, TTK 1439/2 maddesi uyarınca hesaplanan 13.636,36 TL’nin davacılara ödenmesi gerektiği tespitinde bulunulmuştur.Mahkemece murisin ölüm nedeni ile hastalığı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespitine yönelik ATK tarafından rapor düzenlenmesi yönünde verilen ara karar uyarınca dosyanın ATK na gönderildiği ve 1.Adli Tıp İhtisas Kurulunca rapor tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Adli tıp uzmanları, Tıbbi patoloji uzmanı, Kadın has ve Doğum Uzamanı, Çocuk Sağ. Uzmanı , Dahiliye Uzmanı ve Genel Cerrahi uzmanı tarafından düzenlenen 31.07.2017 tarihli raporda özetle; mevcut verilerle kişinin kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği , Adli dosyada mevcut tıbbi belgelere göre, kişinin söz konusu akciğer CA tanısının Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 10.12.2004-28.12.2004 tarihleri arası yatışına ait tıbbi belgelerde tanısının konulduğunun kayıtlı olduğu, ancak kişinin kesin ölüm sebebi tespit edilemediğinden Akciğer Kanserinin ölüm üzerinde etki ve katkısı olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılamadığı belirtilmiştir.Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 1435, 1439 ve 1440. maddeleri ve Yargıtay’ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.Gerek TTK’nun düzenlemeleri ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, TTK’nun 1439. maddesinde “(1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez. 1439/2. fıkrasında ise “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder” şeklinde düzenlenmiştir. Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK’nun 1435 ve 1439. maddedeki hükümlerin uygulanabilmesi için de sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir uzmanlık alanıdır. Somut olayda, davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 26.12.2012 başlangıç tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçelerin düzenlenmesinden sonra, 26.03.2013 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir. Ölüm raporunda ölüm nedeninin kayıtlara “doğal ölüm” olarak geçtiği, ölüm tarihindeki Balıkesir ili Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği Burhaniye Devlet Hastanesi Poliklinik Tıbbi Müşahade ve Muayene Formu (epikriz) raporunda “hasta kardiyak pulmuner arresteydi aktif resüssitasyona cevap alınamadı tüm müdahalelere rağmen ex oldu” bilgisinin yer aldığı anlaşılmıştır. Davacılar vekili murisin kalp krizi geçirerek vefat ettiğini, 2004 yılında kendisine konulan kanser teşhisi ile ölümü arasında bağlantı olmadığını ve vefat tazminatını ödemediğini belirterek davayı açmıştır.Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde, sigorta öncesinden gelen kanser hastalığının teminat kapsamı dışında olduğunu, sigortalının sağlık problemi olmadığını ifade ederek rahatsızlığını sigortacıdan gizlediğini ve kanser ile vefat arasında illiyet bağı bulunduğunu belirtilerek davanın reddini savunmuştur.Dosya kapsamından, Hayat Sigortası bilgilendirme formunda özel şart ve sigortaya ilişkin bilgiler kısmında davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş poliçeye ilişkin sağlık beyan formunda murise teşhis edilmiş kanser hastalığı olup olmadığı, kanser şüphesi ile tetkik yaptırıp yaptırmadığı sorularına kendi el yazısı ile hayır cevabı verdiği ve imzaladığı anlaşılmaktadır.Mahkemece ;ölümün her ne kadar kalp krizi sonucu ölüm belgesine geçmiş ise de Balıkesir Burhaniye Devlet Hastanesinin ölüm kaydında daha önce teşhis edilen hastalığı nedeni ile Bronş ve Akciğer rahatsızlığına bağlı kalbin durması nedeni ile de ekipriz formunun yer aldığı anlaşılmış olmakla davacıların davasının” reddine karar verilmiş ise de; eksik inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Öncelikle; murise ait tüm tedavi ve hastane kayıtlarının, poliçe tanziminden önce teşhisi konulan kanser hastalığı konusunda uzman onkolog, dahiliye ve kardiyolog doktor bilirkişilerin de yer aldığı heyetten, kanser hastalığı teşhisi ile ölüm nedeni arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti için ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması ve … Bankası kağıthane şubesine tekrar müzekkere yazılmak suretiyle 26/12/2012 başlangıç tarihli ve … poliçe numaralı tüketici kredisi için davacılar tarafından yapılan ödeme miktarının sorularak davacıların aktif taraf sıfatının ( husumet) re’ sen göz önünde bulundurulup değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, somut uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayandığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353 1/a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/84 Esas, 2017/1071 Karar ve 06/12/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4- -Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,5-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İadesine, 6-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2021