Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/281 E. 2021/663 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/281
KARAR NO: 2021/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/133
KARAR NO: 2017/1337
KARAR TARİHİ: 14/12/2017
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ:23/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirkete ait ecza deposu binası ile içindeki demirbaş ve emtiaları, davalı ile akdettiği 27.02.2014 başlangıç ve 27.02.2015 bitiş tarihli Ticari Risk Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirdiğini, sigorta poliçesine konu sigorta adresinde 02.06.2014 günü yağan yağmur sularının depo üzerindeki hattan sızması suretiyle “Dahili Su” rizikosu meydana geldiğini, bu hususta tutanak düzenlendiğini, tutanakta rizikonun “Dahili su” yerine, “Su Baskını” olarak adlandırılmış bulunmasının yanlış olduğunu, zira su baskını rizikosu; sigortaya konu şey civarındaki nehir, çay ve derelerin taşması veya olağanüstü yağışlar nedeniyle dışarıdan basan suların doğrudan zarara neden olmasını ifade ettiğini, “Dahili Su” rizikosunun ise, bina içindeki su tesisatının veya çatıdan sızan yağmur sularının zarara neden olması şeklinde tarif edildiğini, meydana gelen riziko nedeniyle 14.383 adet … 8 m2, 495 adet … şurup, 14 adet … ampul, 50 adet koli …, 100 adet koli …’nin zarar gördüğünü ve uğranılan zarar miktarının 106.923.37 TL olduğunu, meydana gelen rizikonun, davalı sigortacıya aynı gün ihbar edildiğini, davalının sigorta tazminatını ödeme borcunun 45 gün sonra 17.07.2014 tarihinde muaccel olduğunu, ancak davalının bugüne kadar sigorta tazminatını ödemediği gibi sigorta sözleşmesini de feshettiğini öne sürerek, fazlaya ifişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 106.923.37 TL’nin, 17.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; meydana gelen hasarın, poliçe kapsamına giren bir teminat kapsamında olmadığını,, işbu davadan önce müvekkil şirkete ihbar yapıldığını, ihbara binaen müvekkil şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, yapılan ekspertiz çalışması neticesinde, “poliçedeki sel su baskını (seylap) hasarlarında bina ve emtia gruplarının her biri için ayrı ayrı sigorta bedeli üzerinden % 2 muafiyet uygulanacak olup toplam muafiyet azami 50.000 Euro karşılığı TL ile sınırlı olacağını,. bu çerçevede, sigortalı tarafından iletilen fatura değerleri dikkate alınarak hesaplanan hasar bedeli poliçe kapsamında belirlenen muafiyet altında kaldığını, diğer taraftan davacı tarafın tazminat hesabını, zayi olan emtianın afaki olarak belirlenen satış bedelleri üzerinden yapmasının hatalı olduğunu, zira poliçede kazanç kaybına ilişkin teminat bulunmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davacı ile davalı arasında 21135151 numaralı, 27/02/2014 – 27/02/2015 tarihleri arasında geçerli “Ticari Risk Sigorta Poliçesi” düzenlenmiştir. Sigortalı iş yerinde 02/06/2014 tarihinde su baskını meydana gelmiştir. Davacı toplam hasarının 106923,37 TL olduğunu iddia ederek davalı sigorta şirketine müracaat etmiştir. Davalı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde hasar 24113,76 TL olarak tespit ettirilmiş olup, 5278,44 TL eksik sigorta bedeli tenzil edilerek hasar tutarı 18835,32 TL olarak belirlenmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede; … 8 mg malın birim fiyatının davacının defterine göre 1,396 TL olduğu, her iki tarafın da stokta 14383 adet mal olduğunu kabul ettiği dikkate alınarak … 8 mg isimli mal bakımından davacının zarar miktarının 20078,66 TL olarak belirlendiği, zarara uğrayan 495 adet … şuruptan dolayı davacının zararının 678,05 TL olduğu, zarar gören 14 adet … isimli ilaçtan dolayı 18,34 TL zarar olduğu hususunda kanaate varıldığı, her ne kadar davacı tarafça hasar gören bu malların birim fiyatlarının daha yüksek olduğu iddia edilmiş ise de, bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede de belirtildiği üzere, davacının ileri sürdüğü birim fiyatların kar marjı eklenmek suretiyle tespit edilmiş fiyatlar olduğu, oysa bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede malların stoklara giriş fiyatları baz alınarak hesaplama yapıldığı, ayrıca bina bakım ve onarım giderinin 2500,00 TL, depo ambalaj giderinin ise 425,00 TL olduğu, ayrıca 2. Ek bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere, 14483 adet … 8 mg mal için davacının 1576,27 TL KDV ödediği, bu durumda davacının toplam zararının 25352,82 TL olduğu, Hasar olayının binaya ait yağmur suyu tahliye borusunun işlevsiz hale gelmesi nedeni ile oluştuğu ve bunun dahili su hasarı niteliğinde olduğu, bu olayın sigorta poliçesi uyarınca dahili su klozu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, olayda eksik sigorta söz konusu olduğu, hasar bedelinin % 25 indirim yapıldığında davacının davalıdan hasar bedeli olarak 19014,25 TL tahsile hak kazandığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 19.014,25 TL’nin 17/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; hasara uğrayan ilaçların tazminat hesabının, emtiaların giriş maliyeti üzerinden değil satışı halinde elde edilecek fiyat üzerinde yapılması gerektiğini ve poliçede yer alan %10 endeksleme klozu nedeniyle eksik sigortanın %15 oranında hesaplaması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava ticari risk sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre davacıya ait ecza deposunun 27/02/2014 – 27/02/2015 tarihleri arasında geçerli “Ticari Risk Sigorta Poliçesi” ile sigortalandığı, olay günü binaya ait yağmur suyu tahliye borusunun işlevsiz hale gelmesi nedeni hasarın meydana geldiği, hasarın sigorta poliçesi uyarınca dahili su klozu kapsamında teminat altına alındığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, verilen kararın tazminat miktarının tespitine ilişkin kısmı istinaf etmiş olup hasara uğrayan ilaçların tazminat hesabının, emtiaların giriş maliyeti üzerinden değil satışı halinde elde edilecek fiyat üzerinde yapılması gerektiğini ileri sürülmüştür. Hasar gören ilaçların miktarı konusunda bir ihtilaf yoktur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ekspertiz raporundaki hesaplama gibi hasar gören emtiaların birim fiyatının, stoklara giriş maliyeti üzerinden hesaplanmıştır. Emsal Yargıtay kararlarında ifade edildiği gibi, sigortacı, sigortalının gerçek zararını tazmin ile yükümlüdür. Taraflar arasındaki sigorta poliçesinin türü, Ticari Risk Sigorta Poliçesi olup davacı sigortalı, davaya konu sigortalanan emtiaların ticari alım satımını yapmaktadır. Bu sebeple tazminat hesabının hasara uğrayan ticari emtiaların zararın meydana geldiği tarihteki piyasa rayici üzerinden hesaplanması gerekmektedir. TTK 1462. Maddesinde, sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının zarar uğraması halinde sigortacı, aksine sözleşme yoksa sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranına göre tazminat ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda ekspertiz raporunda hasır anındaki sigorta bedelinin 10.035.578,32 TL olduğu, sigorta değerinin ise sigortalı firma tarafından tutulan muhasebe programından alınan maliyetli stok listesinde 13.424.281,31 TL olduğu, %25 oranında eksik sigorta bulunduğu anlaşılmıştır. Eksik sigortaya ilişkin davacının itirazı bulunmamaktadır. Davacı vekili poliçede yer alan %10 endeksleme klozu nedeniyle eksik sigortanın %15 oranında hesaplaması talep etmiştir. Endeksleme klozu, enflasyon nedeni ile malların değerindeki artıştan kaynaklanan sigorta bedeli ve prim miktarının belirlenen oran nispetinde artırılmasına ilişkindir. Sigorta süresi içindeki değer artışları nedeniyle bir malın sözleşmenin yapıldığı tarihteki değeri ile rizikonun gerçekleştiği andaki değeri farklı olmakta ve sanki menfaat değeri altında sigorta yapılmış gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, sigortalı malların sigorta süresi içindeki değer artışlarının poliçeye aktarılması ve sigorta güvencesi altına alınması gereklidir. Uygulamada, bu amaçla, sigorta konusu malların endekslenmesi suretiyle endeks klozlu poliçeler kullanılmaktadır. Bu itibarla poliçenin özel şartlar bölümünde Endeks Koruma Klozu olduğu halde, tazminatın hesaplanmasında bu hususun dikkate alınmaması hatalı olmuştur. Sonuç olarak mahkemece, bilirkişi heyetinden, poliçede yer alan endeks koruma klozu da dikkate alınarak belirlenecek eksik sigorta oranına göre hasara uğrayan ticari emtiaların zararın meydana geldiği tarihteki piyasa rayici üzerinden tazminatın hesaplanması noktasında ek rapor alınarak sonucu gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/133 E. 2017/1337 K. sayılı 14/12/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 ve 355. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2021