Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/277 E. 2021/524 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/277
KARAR NO : 2021/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/764 Esas
KARAR NO : 2017/1274
KARAR TARİHİ: 30/11/2017
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin güvenlik hizmeti sağlayan bir şirket olduğunu, bu çerçevede davalı şirkete de verdiği hizmet sonucu fatura kestiğini, davalıya kesilen 25.12.2015 tarih 5.476.84 TL ve 30.01.2016 tarih 7.602.07 TL tutarlı faturalar ödenmediğini, alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Dava hukuki niteliği itibariyle faturaya dayalı alacağın takibine yapılan vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı vekilinin, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu, davacı şirketin, davalıya verdiği hizmete ilişkin olarak düzenlenen faturalar gereğince toplam 13.077,91 TL alacaklı olduklarını iddia ettiği, davalının, borca itiraz ettiği, taraflara ait defter ve kayıtların incelenmesi için verilen kesin süreye rağmen davalının defterlerini hazır etmediği görülmüştür.Davacının defter, kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemede; davacının, ticari ilişki ve cari hesap bakiyesi olarak davalıdan 13.077,91 TL alacaklı olarak göründüğü tespit edilmiştir.Ticari defterlerle ispat 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesi davanın ispatı için yeterli değildir. Faturaya dayalı alacağın ispatı için, faturada yazılı malların teslim edildiğinin veya hizmetin sunulduğunun ispatı gerekmekte ve bu konuda ispat yükü davacıdadır. (benzer mahiyette HGK 2014/11-1159 E-2016/967 K sayılı ilamı)Somut olayda, davacı, kendi defter kayıtlarına, dosyaya sunulan faturalara dayanmıştır ancak, faturaya dayalı hizmet olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispat edilemediği anlaşılmıştır.Açıklanan tüm bu nedenlerle; faturaya dayalı alacağın ispatlanamamış olması nedeniyle açılan davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ispat yükünün davalı tarafa olduğu, davacı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, bilir kişinin hakim yerine geçerek hukuki mütalaada bulunduğu, davalı tarafça yargılama sürecini uzatma amacı taşıyan itiraz yapıldığı, taraflar arasında güvenlik hizmet sözleşmesi bulunduğu ve hizmetin verildiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davalıya güvenlik hizmeti sunulduğu belirtilerek kesilen fatura bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 25.12.2015 döneminde kesilen 5.476,84 TL bedelli ve 30.01.2016 döneminde kesilen 7.601,07 TL bedelli olmak üzere toplam 13.077,91 TL alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defterlerinin mali müşavir vasıtasıyla incelenmesi amacıyla inceleme günün 03.03.2017 tarihli celsede belirleniği ve davalı vekiline belirlenen inceleme gününü bildiri ihtaratlı tebligat çıkarıldığı ve tebligatın usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Takibe konu ve davacı tarafça sunulan fatura örneklerinin incelenmesinde; 25.12.2015 (Aralık 2015 ayına ilişkin) ve 30.01.2016 ( Ocak-Şubat 2016 ayına ilişkin) dönemine ait 2 adet, ”Güvenlik Hizmet Bedeli ” açıklamalı olduğu ve teslim alan kısmının da herhangi bir isim yazmadığı, imza bulunmadığı görülmektedir. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporda özetle; davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin HMK 222. maddesi uyarınca sahibi lehine ve aleyhine delil olma özelliğine haiz olduğu, 2015-2016 yılı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının 13.077,91 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı ve iş bu nedenle inceleme yapılamadığı, dosyaya sunulan faturaların tamamının irsaliyeli fatura olduğu, faturanın teslim alan bölümünde herhangi bir isim ve imzanın bulunmadığı, takip konusu faturaların davalıya teslim edildiğine dair belge bulunmadığı, davacı ticari defterlerinin incelenmesi sırasında ayrıca … Bankası kanalıyla 18.12.2015 tarihinde davalı tarafça davacı hesabına 10.953,68 TL yatırıldığı, iş bu ödemenin 30.10.2015 tarihli 5.476,84 TL ve 25.11.2015 tarihli 5.476,84 TL olmak üzere toplam 10.953,68 TL tutarlı güvenlik hizmeti içerikli fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin olduğu, bu haliyle taraflar arasında akdi ilişki kurulduğu, ve Ekim Kasım 2015 dönemine ilişkin güvenlik hizmet bedeli ödendiği, bu halde ispat yükümlülüğünün davalı tarafa düştüğü kabul edilmesi halinde davacının 13.077,91 TL davacı alacağının bulunduğu, aksi taktirde ise davacının takip konusu hizmetinin ispat yükünün davacı taraf ait olduğu kabul edilirse fatura bedellerinine dayanak hizmeti verdiğinin ispatlanmadığı ve davalıdan bedel talep edilemeyeceği kanısına varıldığı yönünde görüş ve tespitte bulunulmuştur. Davalı taraf cevap dilekçesinde gereği gibi hizmet almadığını, davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği iddiasında bulunmuştur. Öncelikle ispat yükü üzerinde durulması gerekmektedir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun birinci bölümünde borç ilişkileri, birinci ayrımında, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve 1. maddede ise sözleşmenin kurulması düzenlenmiştir. Aynı yasanın 12. maddesinde, sözleşmelerin şekli üst başlığı ile, sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığına yer verilmiştir.Yukarıda belirtilen bilirkişi raporunda da davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda Ekim, Kasım 2015 dönemine ilişkin güvenlik hizmet bedelinin banka kanalı aracılığıyla davalı tarafça davacıya ödendiği tespitinde bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında güvenlik hizmet sözleşmesinin kurulduğu, bu sözleşmeye ilişkin yazılı bir metin bulunmadığı, davacı tarafından davalıya verildiği belirtilen ve davalı tarafça 2 döneme ilişkin ödemesi yapılan güvenlik hizmeti işinin ayıplı yani gereği gibi verilmediği iddiasında bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay HGK. 25/05/2016 Tarih ve 2014/19-861 Esas,2016632 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veyaihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’nun 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde yapılması gerektiği gözetildiğinde, davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK’nun belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafça 2 döneme (Ekim- Kasım 2015) ilişkin davaya konu edinilen güvenlik hizmetinden kaynaklı ödeme yapıldığı, cevap dilekçesinde de davalının yükümlendiği edimin gereği gibi ifa edilmediği belirtildiği ancak bu iddiasının somut verilerle ispatlanamadığı, nitekim ayıp ihbarı konusunun da yukarıda belirtildiği ve yasanın aradığı koşullarının mevcut olmadığı, davalı tarafından süresi içerisinde davacıya herhangi bir ihbar veya ihtarda bulunulduğunun kanıtlanmadığı ve davalıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir belgenin sunulmadığı, davacı tarafın ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı ticari defterlerinde takibe konu edilen 13.077,91 TL tutarındaki alacağın da tespit edildiği hükme esas alınan bilirkişi raporuyla sabit olmakla, mahkemece davacının alacağını ispat edemediği gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. İş bu nedenle HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, ispat yükü üzerinde olan davalının ayıp iddiasını gereği gibi ispatlayamamış olması sesebiyle, davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; davacının istinaf talebinin HMK m. 353/1, b2 maddesi uyarınca kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Ancak yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/764 Esas, 2017/1274 Karar ve 30/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE Davanın KABULÜ İLE, 1-İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin 13.077,91 TL alacak üzerinden ve takipteki şartlarla aynen devamına,2-13.077,91 TL alacağın %20 si oranında (2.615,58 TL ) icra inkar tazminat bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine 3-Harclar Kanunu uyarınca alınması gerekli olan 893,35 TL harçtan peşin alınan 223,34 TL’nin mahsubu ile noksan kalan 636,51 TL nisbi karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri; 256,84 TL, posta davetiye ve bilir kişi gideri; 953 TL olmak üzere toplam 1.209,84 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde kalan gider avansının taraflara iadesine,İstinaf İncelemesi Yönünden; 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,8-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine 9- Davacı tarafça sarf edilen 100 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilemesine, 10- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.18/05/2021