Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/273 E. 2021/562 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/273
KARAR NO: 2021/562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1254
KARAR NO: 2018/331
KARAR TARİHİ: 11/04/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu ancak davalının son zamanlarda borçlarını ödememesi üzerine bu ilişkinin bozulduğunu, takibe dayanak faturaların düzenlenme tarihleri 01.09.2014, 01.10.2014, 14.11.2014 olduğunu, bu süreç içinde davalı fatura bedelini ödemediği gibi faturaya ilişkin herhangi bir itirazda da bulunmadığını, davalıya ödeme emriyle birlikte gönderilen fatura suretleriyle düzenlenme tarihi ve bedeline ilişkin bilgilerin yer aldığını, davalının müvekkiline borçlu olduğunu, Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP Davalıya usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği, davalı vekilinin duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermediği anlaşıldı.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”davacının iddiası taraflar arasındaki imzalanan sözleşmede belirtilen hizmetin verildiğidir. Ancak dosyada hizmetin verildiğini gösteren bir delil bulunmamakta yalnızca faturalar yer almaktadır. Davada talep edilen alacak miktarı dikkate alındığında alacağın kesin delil ile ispatı gerektiği anlaşılmaktadır. HMK’ nun 222. Maddesi; ‘(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.’ HMK’ nın 219. Maddesi; (1) Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. (2) Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir. HMK’ nın 220/3. Maddesi; Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir. Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Kaldı ki davacı tarafın talebi de her iki şirket defterlerinin incelenmesine yöneliktir.Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. Davacı taraf davalı tarafın ticari defterlerine açıkça delil olarak dayanmamış olduğundan; 10/05/2017 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile davalıya çıkarılan davetiyenin bir hükmü olmayacaktır. Yukarda açıklanan nedenler ile HMK’nun 222. maddesi uyarınca davacı tarafın sunmuş olduğu ticari defterler lehine delil kudretine haiz görülmemiş, takip dayanağı faturaların bir kısmının davacı şirket tarafından düzenlenmediği, davacı tarafından düzenlenen faturaların içeriğini sözleşme kapsamında yerine getirilip getirilmediği kesin bir delil ile ispat edilemediğinden davanın reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı tarafın özel güvenlik hizmeti verdiği fatura bedellerinin ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığı ancak işbu takibe itiraz edildiği , mahkemece verilen kararın kendi içerisinde ilişkili olduğu, HMK 222 maddesi uyarınca mahkemenin kendiliğinden taraflarının ticari defterlerini inceleyebileceği, 10.05.2017 tarihli duruşmada davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi konusunda ara kararda itharatın yapıldığı ancak davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının usulüne uygun tuttuğu ticari defterlerin lehine delil olabileceği, nitekim yargıtay içtihatlarının bu yönde olduğu, mahkemece tüm taleplerin kabulüne karar verilmemesi halinde dahi bilirkişi raporu doğrultusunda 34.810,47 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğu, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı gibi duruşmalara katılmadığı ve bu nedenle lehine vekalet ücreti hükmedilemeyeceği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava fatura alacağından kaynaklı başlatılan takibi yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, taraflar arasında mal ve hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı olarak meydana gelen ticari ilişki nedeniyle davacının davalı tarafa tanzim ettiği faturaları vadesinde ödenmediği belirtilerek Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … sayıda dosyasıyla takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. İş bu takibi dayanak teşkil eden ve dava dilekçesinde ekli olarak sunulan özel güvenlik hizmet sözleşmesinin incelenmesinde, sözleşmenin taraflarının davacı ve davalı olduğu, iş sahibine ait bina, müştemilat iş sahibinin iş yönetmeliğinin, organizasyon talimatları ve bu konu ile ilgili sözleşmenin takip eden maddelerindeki hükümleri uyarınca verilecek güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine konu edindiği sözleşme süresinin 01. 09. 2014 tarihi ile 01. 09. 2015 tarihleri arasında olduğu, tarafların sözleşme süresi sonunda bir ay önceden yazılı ihbarda bulunmaması halinde, sözleşme süresi her müteakip yıl için ücret düzenlemesi yapılarak uzatılmış sayılacağı, firmanın vereceği hizmet bedeli için her ay sonu itibarı ile düzenleneceği, firma tarafından düzenlenecek fatura, iş sahibi tarafından; fatura tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde firmanın banka hesabına yatırılacağı ya da çek ödemesi ile yapılacağı, belirtilen sürenin aşılması durumunda aylık %3 gecikme faizi uygulanacağı ve hiçbir ihtarı gerek kalmaksızın bir sonraki faturaya ilave edileceği yönünde hükümler bulunmaktadır. Gebze … İcra dairesinin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine 18.721, 02 TL fatura alacağı, 1. 441, 52 TL faiz + 18. 721, 02 TL fatura alacağı 879, 89 TL faiz + 7. 137, 11 TL fatura alacağı, 14. 27 TL faiz olmak üzere toplam 46. 914, 83 TL alacağa yönelik (sıra numaraları … , …, …, …, …, … olan 6 adet faturanın ) başlatılan takibe davalı vekilince borca, faize bir günlük faiz oranına ve tüm alacağa karşı itiraz edildiğinin belirtildiği, icra dairesince davalı tarafın sunduğu işbu itiraz dilekçesi nazara alınmak suretiyle 04.12.2014 tarihinde takibin durdurulmasına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince dava dilekçesinde deliller kısmında müvekkilinin 2014 yılına ait ticari defterleri ve istenildiğinde taraflardan celbinin istenebileceği ve bu haliyle davacının alacaklı olduğu hususunun ispatlanacağı belirtilmiştir. Mahkemece 10.05.2017 tarihli celsede davalı tarafın 2014 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi için 15. 06. 2017 günü inceleme günü olarak belirlenmiş, HMK 220 /3 maddesi uyarınca belirlenen gün ve saatte ticaret defterlerinin hazır edilmemesi halinde karşı tarafın defterlerinin kabul edileceğinin ihtarına dair karar verildiği ve duruşmada hazır bulunmayan davalı vekiline duruşma zaptının 17. 05. 2017 tarihinde tebliğ edildiği ancak inceleme gün ve saatinde davalı tarafça ticaret defterleri hazır edilmediğinden davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi ile yetinildiği anlaşılmaktadır. Mali müşavir bilirkişi düzenlenen raporda özetle; davacı tarafın 2014 yılına ait ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğu ve bu haliyle delil kudretine haiz olduğu, takip konusu faturalarının 3 tanesi hariç diğerlerinin davacı ticari kayıtlarında bulunduğu ve icra takip tarihi itibari ile ödenmeyen borç miktarını 34.502, 08 TL olduğu, temerrüt faizi konusunda taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 14. maddesi uyarınca fatura tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde firmanın banka hesabına fatura bedelinin yatırılması gerektiği aksi halde aylık %3 faizin uygulanacağının kararlaştırılması nedeniyle ihtara gerek kalmaksızın fatura tarihinden itibaren gecikme faizinin de hesaplanması sonucunda işlemiş faiz tutarının 308,39 TL olarak belirlendiği ancak … seri numaralı 4.733,70 TL bedelli, … seri numaralı 4.713, 70 TL bedelle ve … seri numaralı 4.733,70 TL fatura olmak üzere toplam 14. 181, 10 TL alacağın … Şirketine ait olduğu anlaşıldığından bu belirtilen faturaların dava dışı şirketin ayrı tüzel kişiliği olduğu nazara alınarak ayrı bir dava konusu yapılabileceği yönünde tespitte bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dosyada davacı tarafça hizmet verildiğini gösteren bir delil bulunmadığı, tarafın ticari defterlerinin yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabileceği, karşı taraf defterleri incelenmediğinden lehe delil olmasının mümkün olmayacağı, davacı tarafın talebinin de her iki şirket defterinin incelenmesine yönelik olduğu ve HMK 122 maddesi uyarınca davacı tarafın sunduğu ticari defterlerin lehine delil kudretine haiz olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ve davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Ticari defterlerin lehe delil olabilmesi yönünden yapılan inceleme; Davaya konu edilen faturaların incelenmesinde bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; …- … ve … seri numaralı toplam 14.181,10 TL bedelli irsaliyeli faturaların … Ltd. Şti. tarafından kesildiği görülmekle; bu fatura bedellerinin davacı tarafça tahsilinin talep edilebilmesi için fatura konusu miktar yönünden alacaklı olduğunun somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. Davacının kendi defterlerindeki tek taraflı alacak kaydının davalıdan takip konusu cari hesaptan doğan alacağının bulunduğunu kanıtlamaya yetmeyeceği, davalının ise incelemeye ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının delil listesinde münhasıran kendi ticari defter ve kayıtlarına dayanmadığı, bu durumda HMK’nun 222/5. maddesi uygulanamayacağı, davaya ve takibe konu yukarıda belirtilen faturalar dışında kalan örneğin … seri numaralı faturanın teslim alan kısmında ”…” yazdığı görülmekle; davalının, davacının sunduğu faturalara ait sevk irsaliyelerindeki imzaları kabul edip etmediği, ilk derece mahkemesine sunulan bu sevk irsaliyelerindeki imzaların, teslim alanın davalıyla ilgisi araştırılmadığı, ayrıca teslim alan kısmındaki imzaların da davalı şirket çalışanlarına ait olmadığının dosyaya celp edilecek SGK kayıtları ile tespit edilmediği, tarafların BA ve BS kayıtlarının da getirtilmediği ve davalı tarafa hukuki sonuçlarını hatırlatır isticvap davetiyesi çıkartılarak hüküm kurulması gerekirken iş bu eksiklikler tamamlanmadan hüküm ihdas edildiği anlaşılmakla; Yukarıda belirtilen eksiklikler nazara alınmak suretiyle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, taraf delillerinin yukarıda belirtilen nedenlerle toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/1254 E., 2018/331 K. Sayılı ve 11/04/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/05/2021