Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/264 E. 2021/326 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/264
KARAR NO : 2021/326
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/646
KARAR NO : 2018/107
KARAR TARİHİ: 27/02/2018
DAVA: Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 31/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı kooperatifin üyesi … 44 nolu kooperatif üyeliğini 19/10/2016 tarihinde Kocaeli … Noterliğinin .. yevmiye numaralı hisse devri sözleşmesi ile devraldığını, bu devir ile birlikte … kooperatifte çalışan … plaka sayılı volvo marka çekici kamyon ile buna ait … plaka sayılı römorku da satın aldığını, davacının 28/11/2016 tarihinde üyelik kaydı için davalı kooperatife başvurduğunu ancak bu başvurusunu sonuçlandırmayarak genel kurula bıraktığını, bunun üzerine davacı tarafından Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 Esas sayılı dava dosyasında dava açıldığını, bu davanın halen derdest olduğunu, bu arada 20/05/2017 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantıda davacının üyelik başvurusunun gündeme alındığını ve genel kurulda oy çokluğu ile davacının üyeliğinin kabul edilmediğine karar verildiğini, kooperatif genel kurulunun kooperatif tüzüğüne ve kooperatifler kanununa aykırı olduğunu, bu nedenle davalı kooperatifin yasaya aykırı bir şekilde alınan 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantısındaki 11 nolu gündem maddesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili kooperatifin ortağı olmadığını, dolayısı ile 2016 yılı olağan genel kurulda alınan bir karar ilişkin dava açma sıfatının bulunmadığını, davacının 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantısına katılmadığını, toplantıya katılarak oy kullanmamış kişinin dava açamayacağını, alınan kararların kooperatif kanununda belirlenmiş oranlara göre kabul edildiğini, 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 11 nolu kararın kooperatifler kanunu ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, kooperatifin 20/05/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının üye olma talebinin genel kurula oylattırıldığını, bu oylamada 6 çekimser, 15 kabul ve 30 red oyu kullanıldığını, kooperatif yönetim kurulu davacının kooperatife ortak olma talebi hakkında en yüksek karar organı olan kooperatif genel kuruluna bıraktığını, genel kurulun da olumsuz karar aldığını, davacının kooperatife üye olarak kabul edilmemesinin en büyük sebeplerinden birisinin davacının kooperatif başkanı ile husumetinin bulunması olduğunu ayrıca davacının babası tarafından kooperatif aleyhine sürekli şekilde davalar açıldığını, kooperatif bilinci ve ortak amaç birliği çerçevesinde toplanan insanların huzurlu ve birlik içinde çalışma iradelerinin sekteye uğratacak hamlelerin engellenmesi kooperatifçilik mevzuatının ruhunda olması gereken bir ilke olduğunu, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/646 E. 2018/107 K. sayılı 27/02/2018 tarihli kararı ile; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının davalı kooperatifin 44 nolu üyesi olan … kooperatif üyeliğini Kocaeli …. Noterliğinin … yevmiye numaralı hisse devri sözleşmesi ile devralmasından sonra üyeliğin yapılması için kooperatife başvurmasından sonra davacının talebinin reddine ilişkin verilen 20/05/2017 tarihli genel kurul kararının 11 nolu gündem maddesinin iptal edilip edilmeyeceği noktasında toplandığı ve davanın kooperatif genel kurul kararının iptali davası olduğu tespit edilmiştir. Taraf vekillerinin beyanlarında geçen mahkememizin 2016/173 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, eldeki davaya konu vakıalar ve deliller kapsamında davacının kooperatif üyeliğinin tespitinin istendiği, mahkememizce de Kooperatifler Kanunu’nun 14/III. maddesine göre kooperatif yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi kooperatife kabul etmek zorunda olduğunu, kooperatif ana sözleşmesinin 10. maddesinde sayılan nitelikleri haiz davacının yönetim kurulunca üyelik başvurusunun kabul edilmesi gerekirken başvurusunun reddedilmesinin yasaya ve ana sözleşmeye aykırı bulunmakta olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilerek davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespit edildiği ve hali hazırda dosyanın istinaf incelemesinde bulunduğu görülmüştür. Davacı vekilinin dosyaya sunduğu delillerden, mahkememizin 2016/173 Esas sayılı dosyasında verdiği karar sonrasında davacının kooperatife üyeliğinin yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizin istinaf incelemesinde bulunan 2016/173 Esas sayılı dava dosyası ile eldeki dava dosyası arasında irtibat bulunduğu, her iki dosyanın da hukuki menfaat icabı aynı amaca yönelik olarak davacının kooperatif üyeliğinin sağlanması ve bu uğurda engel mahiyette tezahur edecek tasarrufların önlenmesinin istendiği değerlendirilmiştir. Davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, 11 nolu gündem maddesi ile davacının kooperatif üyelik talebinin değerlendirildiği ve oy çokluğu ile reddedildiği görülmüştür.Kooperatifler Kanunu’nun 14/III. Maddesi, kooperatif yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi kooperatife kabul etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Kanunun lafzından bu yetkinin yalnızca yönetim kuruluna tanındığı anlaşılmakla beraber kooperatif ana sözleşmesinde de bu yetkinin genel kurula verileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Aynı şekilde davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 10. maddesinde kooperatife ortak olabilmenin şartları düzenleşmiştir. Ana sözleşme ve kooperatifler kanunu kapsamında mahkememizce 2016/173 Esas sayılı dosya üzerinden verilen kararda da belirtildiği gibi yönetim kurulunun davacının şartları taşıması halinde üyeliğe kabul etmekten başka bir işlem yapamayacağı, üyelik kaydını yapma işleminin yasa ile kooperatif yönetim kuruluna tanındığı, üyelik başvurusunun reddine ilişkin genel kurulun yetkisinin bulunmadığı anlaşılmış olup, yasaya aykırı olarak 20/05/2017 tarihli genel kurulda alınan 11 numaralı kararın iptaline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı, kooperatif ortağı olmadığı için aktif husumet ehliyetinin olmadığını, toplantıya katılmadığı gibi ilgili karara karşıda muhalefet şerhi sunmadığından genel kurul kararının iptalinin dava edilebilmesinin ön şartının gerçekleşmediğini, kooperatif yönetim kurulunun davacının kooperatife ortak olma talebi hakkında kararı en yüksek organı olan kooperatif genel kuruluna bıraktığını, kooperatifin 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında davacının üye olma talebinin genel kurul gündeminin 11. maddesinde görüşülerek 6 çekimser, 15 kabul, 30 ret oyu neticesinde reddedildiğini, 20/05/2017 tarihinli genel kurul toplantısında alınan 11 no’lu kararın TTK, Kooperatif Kanunu ve Kooperatfi Ana Sözleşmesi olmak üzere ilgili yasal mevzuatla uygun olarak alındığını, toplantı yeter sayısı ve karar yeter sayılarının yasal düzenlemelere uygun olduğunu, açıklanan nedenlerle karar usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının üyelik talebinin değerlendirildiği 11 nolu kararın iptali istemine ilişkindir. Davacının kooperatif ortaklığını devraldığı …., kooperatife hitaben yazdığı 28/11/2016 tarihli dilekçesi ile, ortaklığını devrettiğini bildirerek gereğinin yapılması talebi üzerine, kooperatif yönetim kurulunun 02/12/2016 tarih ve 26 sayılı kararı ile, davacının kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve başkanını tehdit suçundan Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/787 E. 2010/331 K. sayılı kararı ile cezalandırıldığı belirtilerek, husumet söz konusu olduğundan ortak olma talebinin ilk genel kurul toplantısında kurul görüşlerine sunulmasına ve genel kuruldan çıkacak karar doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmiştir. Davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında 11 no’lu gündem maddesinin …’in kooperatif yönetim kuruluna vermiş olduğu kooperatife ortak olma dilekçesinin görüşülmesine ilişkin olduğu, …’in kooperatif üyeliğinin yönetim kurulu tarafından kabul edilmediği, konunun dava konusu yapıldığı ve mahkeme sürecinin devam ettiği belirtilerek, …’in ortak olma talebinin genel kurulda oylandığı, talebin 6 çekimser, 15 kabul, 30 ret oyu neticesinde reddedildiği anlaşılmıştır. Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davacı … vekili tarafından 12/12/2016 tarihli dava dilekçesi ile davacının, davalı kooperatifin üyesi … 44 no’lu kooperatif üyeliğini 19/10/2016 tarihinde Kocaeli …. Noterliğinin hisse devri sözleşmesi ile devraldığını, bu devir ile birlikte … kooperatifte çalışan … plakalı Volvo marka çekici kamyon ile buna ait … plakalı römorku satın aldığını, kooperatif üyeliğini ve bu üyenin çalıştığı çekici kamyon ve römorku satın alan davacının 28/11/2016 tarihinde kooperatife başvurduğunu ve üyelik kaydının yapılmasını talep ettiğini, kooperatif yönetim kurulunun 02/12/2016 tarihli toplantısında bu üyelik talebi hakkında karar vermeyerek, kararı genel kurula bıraktığını, bir şekilde üyelik devrini reddettiğini, karara gerekçe olarak davacı ile yönetim kurulu başkanı arasında meydana gelen bir olay nedeniyle davacının kooperatifin huzurunu ve çalışma şeklini bozucu davranışlarda bulunarak, yönetim kurulunu tehdit etmesini gösterdiğini, 1163 sayılı Kanunun 14. maddesine göre, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul eder hükmü gereğince yetkili olduğunu, yönetim kurulunun üyelik devrini genel kurula sunmak suretiyle reddi gibi bir yetkisinin olmadığını iddia ederek, kooperatif yönetim kurulunun müvekkilinin üyelik tescilini kabul etmeyen kararının iptali ile müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, Mahkemece Kooperatifler Kanunun 14/3. maddesine göre kooperatif yönetim kurulunun, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi kooperatife kabul etmek zorunda olduğu, kanunun açık ve amir hükmü karşısında kooperatif ana sözleşmesinin 10. maddesinde sayılan nitelikleri haiz davacının yönetim kurulunca üyelik başvurusunun kabul edilmesi gerekirken başvurusunun reddedilmesinin yasaya aykırı bulunduğu gerekçesiyle, 2017/268 K. sayılı ve 13/07/2017 tarihli kararı ile davanın kabulüne davacının, …. Kooperatifinin 28/10/2016 tarihinden itibaren üyesi olduğunun tespitine karar verilmiştir. Karara karşı davalı kooperatif vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2019 tarihli 2017/2089 E. 2019/1052 K. sayılı kararı ile mahkeme kararının Kooperatifler Kanunu ve kooperatif anasözleşme hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, yasal süresi içerisinde karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından kararın 10/09/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2017 tarihli 2016/1188 E. 2016/309 K. Sayılı kararı ile “…Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı tarafından 18/02/2015 tarihli yönetim kurulu kararının iptali ve üyeliğin tespiti talebinde bulunulmuş, mahkemece de kabule karar verilmiştir. Ancak iptali istenen 18/02/2015 tarihli yönetim kurulu kararı, davacı talebinin red veya kabulünü içermemektedir. Yönetim kurulu herhangi bir hususta karar vermeyip bunu 2014 yılı olağan genel kurul toplantısına bırakmıştır. Yönetim kurulu bu şekilde bir karar verebilir ve kararın iptal edilmesine gerek yoktur. Davacının, genel kurul kararından sonra olumsuz bir karar verilmesi halinde bu davayı açması gerekirken, henüz leh ve aleyhe bir karar içermeyen yönetim kurulu kararının iptalinin talep edilmesi erken açılmış bir dava olduğundan, dava tarihi itibariyle kooperatif genel kurulunda da bu konuda alınmış bir karar bulunmadan kooperatif organlarının yerine geçerek davacının üyeliğinin tespitine karar verilmesi de mümkün bulunmadığından davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde ise de, davacının üyelik talebinin görüşülmesi için genel kurul toplantısı yapılmadan ve genel kurulda karar alınmadan, davacı tarafından Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. sayılı dosyası ile ortaklığın tespiti için 12/12/2016 tarihinde açılan dava neticesinde, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. 2017/268 K. sayılı ve 13/07/2017 tarihli kararı ile davacının, … Kooperatifinin 28/10/2016 tarihinden itibaren üyesi olduğunun tespitine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2019 tarihli 2017/2089 E. 2019/1052 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin reddedilmesi üzerine karar 10/09/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Yani davacının 28/10/2016 tarihinden itibaren kooperatif üyesi olduğu, mahkeme kararı ile kesinleşmiştir. 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’nun 53.maddesinde kooperatif genel kurul kararlarına karşı dava açabilecek kişiler;”1. Toplantıda hazır bulunu da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri;2. Yönetim Kurulu;3. Kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. sayılı dosyası ile açılan ortaklığın tespiti davası devam ederken, davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacının ortaklık talebinin reddine karar verilmiş ve bu karar üzerine davacı tarafından davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 11 no’lu kararın iptali istemiyle eldeki dava açılmış, mahkemece “Ana sözleşme ve kooperatifler kanunu kapsamında mahkememizce 2016/173 Esas sayılı dosya üzerinden verilen kararda da belirtildiği gibi yönetim kurulunun davacının şartları taşıması halinde üyeliğe kabul etmekten başka bir işlem yapamayacağı, üyelik kaydını yapma işleminin yasa ile kooperatif yönetim kuruluna tanındığı, üyelik başvurusunun reddine ilişkin genel kurulun yetkisinin bulunmadığı” gerekçesiyle, davalı kooperatifin 20/05/2017 tarihli genel kurulda alınan 11 numaralı kararın iptaline karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/12/2010 tarih 2009/6778 E. 2010/12859 K. sayılı ilamı “…Somut olayda davacılar, kooperatife ortaklık için yaptıkları başvurunun genel kurul tarafından reddedilmesinin iptalini ve ortaklığa kabul kararı verilmesini talep etmişlerdir. Dava konusu uyuşmazlığa bu açıdan bakıldığında, kooperatif ortağının açtığı genel kurul kararının iptali davası olarak algılanmamalıdır. Davacılar henüz kooperatif ortağı olmadığından genel kurul kararına karşı iptal davası açma hakkı bulunmamakla birlikte tüm taahhütlerini yerine getirdikleri halde kooperatif genel kurulu tarafından ortaklığa kabul edilmediklerinin tespitini isteyebilirler. Mahkemece, davanın ve ortaklığın kabulü için yeterli koşulların oluştuğunun tespiti ve muarazanın bu şekilde giderilmesi davası olarak değerlendirilmesi gerekirken, genel kurul kararının davacıların ortaklığa kabul edilmemelerine ilişkin kısmının iptali ile ortak olmalarına şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde olup, somut davaya emsal mahiyettedir. Davacı, kooperatif ortağı olmadığı için genel kurul kararının iptali istemiyle dava açma hakkı bulunmamakta olup, bu durumda açılan somut davada emsal ilamda belirtildiği gibi ortaklığın kabulü için yeterli koşulların oluşup oluşmadığı tespit edilerek muarazanın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, genel kurul kararının iptali yönünde hüküm tesisi hatalıdır.Ayrıca Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. 2017/268 K. sayılı ve 13/07/2017 tarihli kararı ile davacının, … Kooperatifinin 28/10/2016 tarihinden itibaren üyesi olduğunun tespitine karar verilerek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2019 tarihli 2017/2089 E. 2019/1052 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin reddedilmesi üzerine, kararın temyiz edilmeksizin 10/09/2019 tarihinde kesinleşmesi neticesinde, muaraza giderilerek davacının 28/10/2016 tarihinden itibaren kooperatif üyesi olduğu kesinleştiğinden dava konusuz kalmıştır. Açıklanan nedenlerle, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/173 E. 2017/268 K. sayılı ve 13/07/2017 tarihli kararı ile davacının, … Kooperatifinin 28/10/2016 tarihinden itibaren üyesi olduğunun tespitine karar verilmiş ve karar kesinleşmiş olmakla eldeki dava konusuz kaldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca kaldırılarak, yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesisi ile dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KISMEN KABULÜ ile Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/646 E. 2018/107 K. sayılı ve 27/02/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,2-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,b-Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç gideri, 128,90 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 191,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, c-Davacı vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine,3-İstinaf yargılama giderleri yönünden,a-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davalı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c-İstinaf yargılaması için davalı tarafça yapılan 187,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/03/2021