Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/255 E. 2021/564 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/255
KARAR NO : 2021/564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/234 Esas
KARAR NO : 2018/173
KARAR TARİHİ: 13/02/2018
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alınması amacıyla OSGB Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin davalıya fatura düzenleyip gönderdiğini, davalının faturalara herhangi bir itirazda bulunmadığını ve iade etmediğini, davalının ödemesi gereken bedelleri ödememesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmede İhtilafların Çözümü Başlıklı 11. maddesinde ” İş bu sözleşmeden kaynaklanan ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ile İcra Daireleri yetkilidir ” hükmünün yer aldığını beyanla İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, esasa ilişkin beyanlarında ise davacının takibe dayanak kıldığı faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafından verilen hizmet karşılığı da sözleşmede belirlendiği şekilde davacıya ödendiğini, davacı tarafından gönderilen faturaların müvekkili şirket tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Dosya kapsamından, takip konusu faturanın davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu bilirkişi eli ile tespit edilmiş olup, davalı tarafça faturaya sekiz günlük yasal süresi içerisinde itiraz veya faturanın iade edildiği savunulmamıştır.Bu durumda, davacının faturaya dayalı alacağın varlığını kanıtladığı anlaşılmakla davalı defterlerine kayıtlı olan fatura yönünden davanın kabulüne, her ne kadar takipte işlemiş faiz talep edilmiş ise de asıl alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun TBK’nun 117.(BK’nun 101.) maddesi uyarınca temerrüde düşürülmesi gerektiği halde, dosyaya bu yönde sunulmuş bir delil ve iddia bulunmadığı nazara alınarak bu kısım yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ‘Davanın kısmen kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline; takibin 20.060,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine’ ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının takibe dayanak kıldığı faturanın davacıya tebliğ edilmediği, davacı tarafından 2015 yılı Mart ayından sonra herhangi bir hizmetin verilmediği, bu durumun İSG Katip ve şantiye kayıtlarıyla da sabit olduğu, davacı tarafın gönderdiği tüm faturaların noter kanalıyla iade edildiği, B sınıfı hizmet güvenliği hizmetlerinin davacı tarafından yerine getirildiği, bu kapsamda aynı iş yeri için 16.06.2015 tarihinde B sınıfı iş güvenliği uzmanı … ile sözleşme imzalanarak davacının sunmadığı hizmetlerin bu kişiden alındığı, bu kişi ile imzalanan … ve … no’lu sözleşme suretlerinin mahkemeye sunulduğu, A sınıfı iş güvenliği konusunda da dava dışı … ve … isimli kişilerin hizmet verdiğini, 24.02.2015-21.04.2015 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalıştıklarını, davacının hizmet verdiğini ispat edebilmesi için kimleri istihdam etti ve kimleri atadığını da ispatlaması gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında imzalanan OSGB hizmet sözleşmesinden kaynaklanan hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine 30.06.2015 vade … sıra numaralı ve 20.600 TL bedelli faturaya istinaden 20.600 TL asıl alacak, 80,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.140,79 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine, borç miktarının tamamına, faiz ve faiz oranına , vekalet ücretine, tüm ferilerine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, davalının … mah. … sok. No:… Esenyurt’ta bulunan iş yerinde 6331 sayılı yasa ile belirlenen iş yeri Hekimlerinin görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında yönetmelik kapsamında verilecek olan iş güvenliği uzmanlığı hizmetini kapsadığı, davacı tarafça iş yerinde yapılacak program dahilinde ÇSGB konusunda yetkin sertifikalı iş güvenliği uzmanı tarafından gerçekleştirileceği, A ve B sınıfı güvenlik uzmanının davacı tarafından temin edileceği, bu kapsamda iş yerinde çalıştırılacak personeli belirleme hakkının davacıya ait olduğu, davacının sözleşme kapsam çerçevesinde bulunan hizmetlerin İSG Katip atamalarını yapmakla yükümlü olduğu, davacının iş bu sözleşme ile hizmetlerini sözleşme kapsamında verilen hizmetlerin devamında herhangi bir personel değişikliğinde değişen personelin atamasının da yapılmasının davacıya ait olduğu, iş veren tarafından onaylanmaması halinde ise ortaya çıkan yükümlülüklerin tamamen iş verene ait olduğu, İSG-Katip atamalarının davacı tarafından yapılır ve onaylama yükümlülüğü de iş verene (davalı) ait olup, onaylama yükümlülüğü yerine getirilmese dahi davacı onaylanmış gibi hizmetini yürütüp ve sözleşme uyarınca davalı olan iş verene fatura düzenleyeceği, toplam aylık ücretin 7.500 TL+KDV olup bir hizmete karşılık tek fatura düzenleneceği, 6331 sayılı kanun ve yönetmelikle kapsamında gerekli hizmet davacı tarafından verilmediği durumda ise; davalının yazılı bildirimde bulunarak sözleşme şartlarına uyulması konusunda davacıya bildirimde bulunup sözleşme şartları yerine getirilmez ise bildirimden 30 gün sonra sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduğu, sözleşmenin feshine ilişkin tüm bildirimlerin de yazılı olacağı ve iş bu sözleşmeden kaynaklı ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacağı 22.01.2015 tarihli sözleşmede belirtilmiştir.Yargılamanın öncelikle, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapıldığı, cevap dilekçesinde yetkili itirazının ileri sürülmesi nazara alınmak suretiyle 2015/988 E 2016/63 k sayılı ilam ile verilen yetkisizlik kararı uyarınca dosyanın İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmesi üzere yargılamaya iş bu mahkemece devam olunmuştur.Mali müşavir bilirkişince düzenlenen raporda özetle; tarafların 2015-2016-2017 yıllarına ait ticari defterlerinin incelendiği, taraf defterlerinin birbirini teyit eder şekilde düzenli ve muhasebe ilkelerine uygun olarak tutulduğu, davacı ticari defterleri yönünden; davalı ile olan ilişkilerinin 120.01.0534 numaralı hesapta takip ettiği, 2015 yılı içerisinde 91.450 TL tutarında davalıya fatura kesildiği, karşılığında ise 1.966,67 TL’lık fatura alışı ve 25.173,33 TL tutarında davalıdan ödeme aldığı, davacının davaya konu edilen faturayı 30.06.2015 tarih … no’lu yevmiye maddesi ile ilgili hesaba borç olarak kaydettirdiği, davacı defter kayıtları, 14.07.2015 tarihli takip talebinde bildirilen 20.060 TL tutarı doğruladığı ve hesabın 31.12.2015 tarihli kapanış kaydına göre davacının 64.310 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterleri yönünden; davacı ile olan ticari ilişkisini 320.01.02.268 no’lu hesapta takip ettiği, 2015 yılı içinde 67.260 TL tutarında davacıdan fatura aldığı karşılığında 1.966,67 TL davacıya fatura kestiği, ve 25.173,33 TL tutarında davacıya ödeme yaptığı, davalının davaya konu faturayı 30.06.2015 tarihinde 5051yevmiye numarasıyla ilgili hesaba (alacak) kayıt ettiği, davalı defter kayıtlarınında takip talebinde bildirilen 20.600 TL tutarında doğruladığı, ilgili hesabın belirtilen tarihte 20.600 TL (alacak) kayıt edildiği ve kapanış kaydına göre (31.12.2015)davacının, davalıdan 20.600 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan deliller arasında 21.04.2015 tarihli iş güvenliği uzmanı … B sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak kısmi süreli çalışma şekline bağlı olarak davalı ile sözleşme yapıldığı, 02.11.2015 tarihli personel görevlendirme detay raporunda ise A sınıfı iş güvenliği uzmanı … 12.02.2015 -20.02.2015 dönemleri arasında, … 24.02.2015-21.04.2015 dönemleri arasında kısmi süreli çalıştığı ve iş bu detay raporunda davacının hizmet veren kurum davalının ise hizmet alan kurum olarak belirtildiği ve ayrıca B.Çekmece … Noterliği vasıtasıyla davacıya gönderilen ihtarnamelerde B seri … sıra numaralı faturaları kabul etmedikleri (takip konusu fatura 30.06.2015 tarih ve … sıra numaralı olmakla ) ve iade ettiklerini belirtir ihbarname gönderildiğini, örnek belgeler sunulmuş ve yazılı beyan dilekçesinde davacının sözleşme ile belirlenen 2 iş yeri için hizmet sağlamadığı ve sözleşmede belirlenen personel sayısına uygun görevlendirme yapmadığı, sözleşmede 325 personel sayısı için hizmet alımı kararlaştırılmasına rağmen davacı tarafından ancak 8-10 personellik görevlendirme yapıldığı iddia edilmiştir.Davalı taraf düzenlenen sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediği iddiasında bulunmaktadır. İş bu nedenle öncelikle ispat yükü üzerinde durulması gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun birinci bölümünde borç ilişkileri, birinci ayrımında, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve 1. maddede ise sözleşmenin kurulması düzenlenmiştir. Aynı yasanın 12. maddesinde, sözleşmelerin şekli üst başlığı ile sözleşmelerin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığına yer verilmiştir. Somut olayda olduğu gibi, yasa koyucu tarafından, tacirler arası hizmet alım sözleşmesi konusunda herhangi bir şekil şartı getirilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir.Taraflar arasındaki somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından davalıya verilen iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin gereği gibi ifa edilmediğini nitekim kendileri tarafından B sınıfı iş güvenliği hizmeti olduğu belirtilen … ile de sözleşme yapıldığı, iş bu sözleşmenin yapılmasının nedeninin ise davacının sunmadığı hizmetler nedeniyle olduğu belirtilmekle; davalı 22.01.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan edimleri gereği gibi ifa ettiğini davacının ispatlaması gerektiğini belirtmiştir. Davalı tarafından sunulan beyan dilekçelerinde, hizmetin 2 ayrı iş yeri için ve de 325 işçi yönünden alınacağının sözleşmenin 5/a maddesi ile belirlenmesine rağmen, davalı tarafça bu sözleşmeye uygun görevlendirme yapılmadığını, davacı tarafça tek iş yeri yönünden görevlendirme yapıldığı gibi sözleşmede belirlenen personel sayısının çok altında görevlendirme yapıldığı iddia edilmiştir. Bu nedenle verilen hizmetin ayıplı olup olmadığı süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve bu hususun tespitiyle takibe konu cari hesap alacağının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarı tespitinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.Yargıtay HGK. 25/05/2016 Tarih ve 2014/19-861 Esas,2016632 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veya ihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’nun 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’nun 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK’nun belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafça yukarıda belirtildiği üzere ayıp iddiasının somut verilerle ispatlanamadığı, nitekim ayıp ihbarı konusunun da yukarıda belirtildiği ve yasanın aradığı koşullarda yapılan bildirimin mevcut olmadığı, davalı tarafından süresi içerisinde davacıya herhangi bir ihbar veya ihtarda bulunulduğunun kanıtlanmadığı ve davalıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir belgenin sunulmadığı, her iki tarafın ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tutulduğu ve her iki tarafa defterlerinde davacı tarafça takibe konu edilen 20.060 TL tutarındaki alacağın da tespit edildiği hükme esas alınan bilirkişi raporuyla sabit olmakla, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.370,29 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (220,70+35,90+86) 342,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.027,69 TL’nın istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/05/2021 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.