Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/252 E. 2020/407 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/252
KARAR NO: 2020/407
KARAR TARİHİ: 29/12/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/158 Esas
KARAR NO: 2017/1271
KARAR TARİHİ: 21/11/2017
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ:29/12/2020
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … Mah, … Sk. … Sitesi … Blok Ataşehir / İstanbul adresinde bulunan sitede, müvekkili şirket nezdinde … Ev sigorta poliçesi ile … … ve … Toplu Yapısı adına sigortalı olduğunu, sigortalı … Blok … Katta bulunan hidrofor dairesindeki modüler su deposundan taşan suların, asansör kuyusu içerisine süzülerek asansörlerin ağırlıklı olarak elektrik ekipmanlarına zarar vermesi sonucu davaya konu hasar meydana geldiğini, sigortalı blokta yapılan ekspertiz raporunda “Hasarın … katta yer alan Hidrofor makine dairesinde bulunan modüler tip su deposunda meydana gelen taşma sonucunda, taşan suyun hidrofor dairesinden çıkarak yatayda katla ilerlemesi, merdiven boşluğundan alt kata inmesi ve daha sonra asansör önüne gelerek asansör çukurunun içerisine İlerleyerek asansörün muhtelif elektronik aksamlarına zarar verdiği, meydana gelen sızıntının su deposunun kendisinden olmadığını, su seviyesini algılayarak depoya ana depodan veya şebekeden su basılmasını sağlayan şamandıranın görevini tam olarak yapmaması nedeniyle sürekli olarak depoya su basılması sonucunda gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını, su deposu içerisinde yer alan şamandıra sistemini temin ederek montajını yapan mekanik tesisat firmasının meydana gelen hasardan sorumlu tutulacağım”nın belirtildiğini, eksper tarafından yapılan inceleme sonucunda sigortalı blokta tespit edilen hasar nedeniyle toplam 93.539,00-TL hasar tazminatının, 22.04.2014 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, meydana gelen hasarın şamandıra arızasından kaynaklandığından söz konusu hasar nedeniyle sorumluluğu bulunan davalı … Mühendislik Ltd, Şti.’ne meydana gelen zararın tazmini için başvuruda bulunduğunu fakat ödeme yapılmadığını, bütün bu nedenlerle; müvekkili sigorta şirketinin teminatsız olarak İhtiyati tedbir talebinin kabulünü, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, toplam 93.539,00-TL tazminatın ödeme tarihi olan 22.04.2014 tarihinden itibaren İşleyecek avans faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP Davalı savunmasında özetle: … Sitesi … Blok Ataşehir İstanbul adresinde bulunan sitenin davacı … şirketi tarafından, … … ve … Toplu Yapısı adına sigortalandığını, davacı … şirketinin, sigortalısına yaptığını iddia ettiği ödemeyi, sigortalı tarafından imzalanmış geçerli bir ibraname ile kanıtlayamadığını, bu nedenle kanıtlanamayan bu davanın reddi gerektiğini, mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre sigorta priminin ilk taksitinin poliçenin imzalandığı 13.07.2007 tarihinde ödendiğini, arıza olayının gerçekleşmesinden sonra ödemenin yapıldığını, bu durumda davalının sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davacının sunduğu … Eksperlik tarafından hazırlanan ekspertiz raporunun da hiçbir bağlayıcılığının bulunmadığını ve davacının davasını kanıtlayıcı bir belgeyi dosyaya sunamadığını, davaya konu hasarın meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığım, müvekkile süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, bu nedenle hasar sebebiyle meydana gelen zararlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının iddialarının aksine müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, ayıpsız ve tam olarak şamandıra sistemini temin ettiğini ve montajını gerçekleştirdiğini, geçici ve kesin kabul tutanaklarını düzenleyerek sistemi teslim ettiğini, ayrıca davacı tarafından dosyaya sunulan arıza formlarının da müvekkil şirketin yokluğunda düzenlenmiş olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının iddiasının aksine davacı tarafından müvekkili şirkete ulaştırılan herhangi bir rücu yazısı bulunmadığını, bütün bu nedenlerle, davacının sigortalısına yapmış olduğu bir ödemenin bulunmaması, dosyaya sunulan ibranamenin sigortalı dışında 3. şahıs bir şirket tarafından düzenlenmiş olması, davacının sigortalısına halef olduğunu gösterir delil bulunmaması, müvekkili şirket tarafından yapılan ayıp olmadığının kabul tutanakları ile sabit olması, iddia edilen hasarın bedelinin tespitinin müvekkilinin yokluğunda tek taraflı yapılması, hasar tarihinden çok sonra düzenlenmesi nedenleriyle, haksız, usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…. 15/11/2013 tarihinde … … blok … Katta bulunan hidrofor dairesindeki modüler su deposunda meydana gelen su taşması sonucu suyun yatay ve düşey olarak ilerleyerek asansör kuyusu içerisinde süzüldüğü ve asansörlerin ağırlıklı olarak elektrik ekipmanlarına zarar verdiği; Hidrofor dairesindeki mekanik tesisatının davalı firma tarafından yapıldığı ve hasarın hidrofor dairesindeki modüler su deposunun şamandırasının arızalanmasından kaynaklandığı, taraflar arasındaki (dava dışı … ile davalı firma arasındaki) sözleşmenin 5/1. Maddesine göre ”davalı yapımcı firmanın kanuni sorumluluk süresinin kesin kabul evrakının idare tarafından onaylanmasından itibaren 5 yıl olduğu, hasarın tamamen depoya montajı yapılan şamandıranın ayıplı olmasından kaynaklandığı ve davalı firmanın hasar bedelinden sorumlu olacağı anlaşılmış ” ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun olaydan yaklaşık 4 ay sonra düzenlendiği ve bağlayıcılığı bulunmayan eksper raporunun nazara alındığı, davacı tarafça sunulan ibranamenin tanzim tarihinin 11.04.2014 ve davacı tarafça sunulan vekaletnamenin tanzim tarihinin 16.04.2014 olduğu , bu haliyle vekaletnamenin ibraname düzenlendikten sonra verildiğinin açık olduğu, davacının 93.539 TL’lik ödemeyi sigortalısı olarak belirtilen … toplu Yapıya yapmadığı iş bu ödemeyi dava dışı … Sigorta ŞTİ ne yaptığı, sigortalının ilk sigorta primi taksitini ödediği ve böylece davacı şirketin sorumluluğunun başladığının kanıtlanmadığı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, ev sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. T.T.K.’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı … şirketinin davalılardan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki yapım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, iş bu sözleşmede dava dışı sigortalı tüketici konumundaki kat malikleri adına vekaleten hareket eden ve bu nedenle tüketici sıfatıyla yer almakta olan site yönetimidir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2015/17076 e 2018/5653 K sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu durum karşısında, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gözetilerek; mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114-115 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/11/2017 tarih, 2015/158 esas 2017/1271 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-HMK’nun 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE 3- Davalı tarafça başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca yatırmış olduğu istinaf başvuru harcının HAZİNEYE irat kaydına, 4-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362-1-g maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.29/12/2020