Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/251 E. 2021/559 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/251
KARAR NO : 2021/559
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/292
KARAR NO : 2017/241
KARAR TARİHİ: 07/03/2017
DAVA KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/01/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. davalı ile 05/03/2010 tarihinde yapılan Özel Güvenlik ve Koruma Hizmeti Sözleşmesi gereği davalının yöneticisi olduğu … Terekesine ait … Kulelerinde özel güvenlik hizmeti verdiğini, davacının sözleşme koşullarım eksiz yerine getirmesine karşılık, davalı TBK 443. madde gereği hapis hakkı kullanıldığından bahisle 79.360,21 TL ödemeyi yapmadığını, davacı 06/01/2016 tarihli alacak temlik sözleşmesi ile … Tic. Ltd. Şti’nin davalı aleyhine başlatmış olduğu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine konu dosya asıl alacağını, faizlerini ve alacağın diğer ferilerini temlik aldığını, davalıya temlik sözleşmesi ile ilgili gerekli bilgilendirme yapıldığını, söz konusu temlik sözleşmesinin davalıya tebliğ edildiğini, davanın kabulü ile davalının istanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ilişkin itirazının iptaline karar verilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 07/03/2017 tarihli duruşmada; temlik eden ile davalı arasında asıl işveren ilişkisi olmadığını, iş mahkemesinde temlik edene yönelik açılmış, işçilerin davalı şirket bünyesinde çalışmalarından kaynaklı alacağa ilişkin 9 adet işçi alacağı davası mevcut olup halen derdest olduğunu ayrıca bilirkişi raporunda TBK 443 maddesinin yanlış yorumlandığını beyan etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …Ticaret Ltd. Şti.’nin davalıya ait Tat Towers Kulelerinde güvenlik hizmetini sağladığı süreçte çalıştırdığı personelinin iş akitlerini feshetmesine karşın ücretlerini ve yasal tazminatlarını ödemediğini, ilgili personellerin adı geçen şirket aleyhine açtığı davaların tamamının 6. İş Mahkemesine tevzi edildiğini, söz konusu davaların; davacısı … 2015/612 E., davacısı … 2015/608 E., davacısı … 2015/611 E., davacısı … 2015/606 E., davacısı … 2015/605 E., davacısı … 2015/609 E., davacısı … 2015/604 E., davacısı … 2015/610 E., davacısı … 2015/607 E. sayılı dosya ile açılmış davalar olduğunu, takip alacaklısının iş akdini feshettiği personeline ödemek zorunda kalacağı ücret ve kanuni tazminatların ödenmesinden davalı da sorumlu olduğundan, takip alacaklısı şirketin 79.360,21 TL tutarı üzerinde, takip alacaklısının sözleşmesini feshettiği personelin alacakları ödeninceye kadar hapis hakkı kullanılarak ödemezlik definde bulunulduğunu, özel güvenlik hizmeti veren şirketin alt işveren, davalının ise asıl işveren konumunda olduğunu, davalının … Ltd. Şti. ile birlikte sorumluluğu söz konusu olduğundan bu şirketin davalıdan olan alacağı üzerine hapis hakkı kullanıldığını beyanla, davanın reddi ile %20’den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 07/03/2017 tarihli duruşmada; iş mahkemesinde açılan davaların davacıların temlik eden işçilerin davalı işyerinde çalışmış olması nedeniyle temlik edene yönelik açılmış işçi alacaklarına ilişkin olduğunu, müteselsil sorumluluk sözkonusu olduğunu, bu nedenle işçiler ibraname getirene kadar hapis haklarını kullandıklarını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/292 E. 2017/241 K. sayılı ve 07/03/2017 tarihli kararı ile; “Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, dava dışı … dava konusu alacağı 08/01/2016 tarihli sözleşme ile temlik alarak davamızda aktif husumet ehliyetinin olduğu, davacı ile davalı arasında 04/03/2010 tarihinde Özel Güvenlik ve Koruma Hizmeti Sözleşmesini imzaladıkları görülmüştür.Davacı, sözleşme gereğince davalıya vermiş olduğu özel güvenlik hizmeti dolayısıyla 79.360,21 TL alacaklı olduğunu, İş Mahkemesinde açılan davalarda, davalının taraf sıfatının olmadığını, davalı taraf ile … arasında işçi-işveren ilişkisinin olmadığını beyan etmiş,Davalı, davacının çalıştırdığı işçilerin, davalı aleyhine işçilik alacakları nedeniyle İş Mahkemesinde dava açtıklarını, özel güvenlik hizmeti gereğince asıl işveren konumunda olmaları sebebiyle alacak miktarı üzerinde hapis hakkını kullandıklarını beyan etmiştir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve alacak miktarı konusunda ihtilaf yoktur.Davacının, davalıdan 79.360,21 TL alacaklı olduğu ancak, sözleşme gereğince tarafların sıfatları, alacak ve borç ilişkisi, ifadan kaçınma şartları irdelenmelidir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre; davalının, davacı iş yerinde, özel güvenlik hizmeti vereceği, personel teminin davacı tarafça karşılanacağı, bunun karşılığında davalının, davacıya ücret ödeyeceği belirtilmiştir.4857 sayılı İş Kanunu’ nun 2/VI. maddesinde alt işverenlik; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmekle, dava konusu olayda taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu kabul edilmiştir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/VI maddesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisi tanımlandıktan sonra devamında getirilen “… Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğa toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmüyle alt işverenin işçilerine karşı iş kanunundan, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren müteselsil sorumlu tutulmuştur.Davacı tarafça temin edilen işçiler tarafından işçi alacaklarına dayalı davalıya yönelik İş Mahkemesinde açılan davalarda, davalının sorumluluğunun olduğu anlaşılmıştır.Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; davacının, sözleşme gereğince, temin ettiği işçilerin alacaklarını tam olarak ödemiş olmadıkça, davalının, işçilere yönelik sorumluluğunun da devam edeceği, davacının, sözleşme hükümlerini tam olarak yerine getirmemiş olacağı kabul edilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 97. Maddesinin, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmünü içerdiği, bu hükme göre, alacağını talep eden davacının, kendi borcunu ifa etmiş olması gerekmektedir.Davacının, kendi edimini ifa etmemiş olduğu anlaşılmakla, alacak talebinde bulunamayacağı kabul edilmiştir.Davacının, kendi sorumluluğunu yerine getirmeksizin takip başlatmış olması nedeniyle takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu değerlendirilmiş…” gerekçesiyle davanın reddine ve %20 oranında hesaplanan 15.872,04 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; TBK 443. Maddesi hükmünün gerek bilirkişiler gerekse de Yerel Mahkeme tarafından yanlış yorumlandığını, TBK 443.maddesinin işçi ile işveren arasındaki ilişkiyi düzenlediğini, davalı yan ile müvekkili şirket arasında böyle bir ilişki olmadığı gibi, müvekkili şirketin takip ve davaya konu alacağı temlik aldığı …. Ltd. Şti. ile davalı arasında da anılan madde kapsamında bir işçi – işveren ilişkisi bulunmadığından kararının hukuki dayanağının olmadığını, davalının müvekkili şirketin alacağını kabul etmesine rağmen işçilerin alacakları olduğundan bahisle hapis hakkını kullandığını beyan etmesinin kötü niyetli olduğunu, davalı yan tarafından müvekkili şirkete hitaben gönderilen ve hapis haklarını kullandıklarını bildiren ihtarname 23/12/2015 tarihli iken bahse konu personeller tarafından açılan davaların ise 25/12/2015 tarihli olup, ihtarname tarihinde henüz dava açılmadığını, davalı borçlu olduğunu kabul etmesine rağmen verilen kararın ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … Terekesi Yönetim Kurulu arasında imzalanan Özel Güvenlik ve Koruma Hizmeti Sözleşmesi nedeniyle, davacı şirket tarafından temlik alınan hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında; … Tic. Ltd. Şti. tarafından, … Terekesi Yönetim Kurulu hakkında 79.360,21 TL asıl alacak ve 342,44 TL işlemiş faiz (14/12/2015-29/12/2015 tarihleri arası) olmak üzere toplam 79.702,65 TL üzerinden, hizmet faturasına havi cari hesap alacağı açıklaması ile 29/12/2015 tarihinde ilamsız takip başlatılarak, ödeme emri davalıya 31/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafından 06/01/2016 tarihinde borca itiraz edilmiştir. Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile davacı … Tic. Ltd. Şti. arasında 08/01/2016 tarihinde imzalanan temlik sözleşmesi ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına konu 79.360,21 TL asıl alacak, faiz ve alacağın diğer ferileri temlik alan davacıya devir ve temlik edilmiştir. Dava 07/03/2016 tarihinde İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı … Tic. Ltd. Şti. tarafından açılmıştır. Davalı tarafça borca itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçesinde; hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırılan 9 işçi tarafından … Tic. Ltd. Şti.’ne karşı ödenmeyen işçilik ücretlerinin ve yasal tazminatlarının tahsili için iş mahkemesinde dava açıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrası uyarınca özel güvenlik hizmeti veren alt işveren … şirketi ile birlikte davalı asıl işverenin de sorumlu olduğu, bu nedenle dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin 2015 Eylül ayı ücret bakiyesi 1.056,30 TL, 2015 Ekim ayı ücreti 40.004,70 TL, 2015 Kasım ayı ücreti 38.299,21 TL olmak üzere toplam 79.360,21 TL alacağına, iş sözleşmeleri feshedilen personellerin alacakları ödeninceye kadar TBK’nun 443.maddesi uyarınca hapis hakkı kullanılarak ödemezlik def’inde bulundukları belirtilmiştir. Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … Terekesi Yönetim Kurulu arasında 04/03/2010 tarihinde imzalanan Özel Güvenlik ve Koruma Hizmeti Sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmede dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’nin “üstlenici”, davalının ise “müşteri” olarak adlandırılmış, sözleşme konusu hizmet “özel güvenlik hizmeti sağlanması” olarak belirtilmiştir.Sözleşmenin 5.16 maddesi “personelin ulaşım ve yemek giderleri üstlenici tarafından karşılanacaktır.”, 5.18 maddesi “Üstlenici iş yerinde çalıştırdığı personeline ait aylık SSK bildirgesi ve personel tarafından imzalanmış bordroları her ay düzenli olarak müşteriye verecektir.”,6.1 maddesi “İş bu sözleşmede belirtilen hizmet 9 adet personel tarafından yerine getirilecek olup, hizmet bedeli 14.859,60 TL + KDV kişi/ay olup, bu fiyat 05/03/2011tarihinr kadar geçerlidir.”,6.2 maddesi “Sözleşmenin bitim tarihinden sonra yenilenmesi durumunda sözleşme bedeli, DİE’nin ÜFE ve TÜFE endekslerinin ortalaması kadar artacaktır.”,6.3 maddesi “Ayrıca sözleşme süresi içerisinde asgari ücret miktarında meydana gelebilecek artışlar ile işçi ve işverenlerle ilgili SSK prim oranları, vergi ve benzeri diğer yasal artışlar, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hizmet bedeline eklenecektir.”, 6.4 maddesi “Resmi tatil günlerinde verilen hizmetlerden doğan yasal fazla mesai tutarı hizmet bedeline yansıtılacaktır.”,7.maddesi “Hizmet bedeli aylık olarak ödenir. Üstlenici aylık hizmet bedeli için hizmetin verildiği ayı izleyen ayın ilk günü iş günü olmaması durumunda takip eden iş günü fatura düzenleyecek ve müşteri fatura bedelini faturanın ibraz edildiği ayın 5.gününe kadar (iş günü olmaması durumunda takip eden iş günü) üstlenicinin banka hesabına yatıracaktır.”9.1 maddesi “Sözleşme 05/03/2010-05/03/2011 tarihleri arasında geçerli olup, sürenin bitimine 30 gün kala taraflardan biri tarafından yazılı olarak sözleşmenin uzatılmayacağı bildirilmezse 1’er yıllık sürelerle sözleşmede yer alan şartlarda uzar.” şeklindedir. Davacı şirket ve dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne ait ticari defter ve kayıtlar ile dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi suretiyle mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetince tanzim olunan bilirkişi heyet raporunda; dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin kayıtlarında, davalıdan 79.360,21 TL alacaklı olduğu, Davalının 30/11/2015 tarihli 79.360,21 TL borçlarının olduğuna dair mutabakatı imzaladığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinde düzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisinde yardımcı iş ve asıl iş ayrımı esas alınarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinin belirli koşullara bağlandığı, bu ilişkinin sınırları ile geçerlilik koşullarının ayrıntılı şekilde düzenlenerek, alt işveren işçilerine karşı asıl işverenin müteselsil sorumluluğunun vurgulandığını,4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/VI. maddesinde alt işverenlik; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” şeklinde düzenlendiği,4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/VI maddesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisi tanımlandıktan sonra devamında getirilen “… Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğa toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmüyle alt işverenin işçilerine karşı iş kanunundan, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren müteselsil sorumlu tutulduğu,İşçilerin imzaladığı tüm hak ve alacaklarını aldıklarına dair ibranameler veya istifa dilekçeleri davalıya verilinceye kadar, davalının ödemezlik def’i hakkının olduğu yönünde görüş sunulmuştur.Hapis hakkı 4721 sayılı TMK’nun 950.maddesinde; “Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir. Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır. Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur.”,Aynı Kanun’un 951.maddesinde ise; “Nitelikleri itibarıyla paraya çevrilmeye elverişli olmayan taşınırlar üzerinde hapis hakkı kullanılamaz. Alacaklının üstlendiği yükümlülükle veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla veya kamu düzeniyle bağdaşmayan hâllerde de hapis hakkı kullanılamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.6098 sayılı TBK’nun 443.maddesinde; “Sözleşmenin sona ermesi durumunda, taraflardan her biri, diğerinden veya üçüncü bir kişiden diğerinin hesabına, hizmetle ilişkili olarak almış olduğu şeyleri geri vermekle yükümlüdür. İşçi, özellikle motorlu taşıtları ve trafik izin belgelerini, alacaklarından fazla olduğu ölçüde ücret ve masraf avanslarını geri vermekle yükümlüdür. Tarafların hapis hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Madde hükmünde açıkça tarafların sözleşme kapsamında diğerinden almış oldukları şeyleri geri vermekle yükümlü oldukları ve bu kapsamda hapis haklarının saklı olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafça bu hüküm uyarınca, dava dışı şirketin alacağı hakkında hapis hakkı uygulandığı ifade edilmiş ise de, dava dışı şirketin alacağı, yasal düzenlemelerde ifade edilen, “karşı tarafa ait olup onun rızasıyla hizmetle ilişkili olarak diğerinden alınan şey/şeyler” kapsamında değerlendirilemeyeceği için hapis hakkının borç üzerinde kullanılması mümkün değildir. TBK’nun 97. maddesinde; “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmü uyarınca, koşullarının oluşması halinde ödemezlik def’inin ileri sürülmesi mümkündür.Aynı Kanun’un 188. maddesi ise; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm karşısında, ödemezlik def’inin koşulları varsa, temlik alana karşı da ileri sürülebilir.İmzalanan hizmet sözleşmesinin 7. maddesi uyarınca, ifa sırası belirlenmiş olup, öncelikle dava dışı … Tic. Ltd. Şti. tarafından hizmetin verileceği, akabinde davalı tarafından ise aynı maddede belirlenen sürelerde hizmet bedelinin ödeneceği açıktır.Dava konusu alacak; 30/09/2015 tarihli 43.745,75 TL bedelli faturadan bakiye kalan 1.056,30 TL, 31/10/2015 tarihli fatura bedeli 40.004,70 TL ve 30/11/2015 tarihli fatura bedeli 38.299,21 TL olmak üzere toplam 79.360,21 TL’dir. Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. tarafından bu faturalara konu hizmetler verilmiş olup, bu husus davalı tarafından imzalanan 30/11/2015 tarihli mutabakat metni ve davalının kabulü ile sabittir. Dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin, davalıya keşide ettiği Kartal …. Noterliği’nin 08/12/2015 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile; ödenmeyen toplam hizmet bedeli 79.360,21 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 iş gün içerisinde ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir.Davalı vekili tarafından, bu ihtarnameye cevaben keşide edilen Kadıköy …. Noterliği’nin 23/12/2015 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinde; imzalanan sözleşmenin karşılıklı olarak 30/11/2015 tarihinde feshedildiği, muhatap şirket güvenlik hizmeti sağlarken çalıştırdığı personelin iş akitlerini feshederek ücretlerini ve kanuni tazminatlarını ödemediğinden ilgili personel tarafından muhatap şirkete dava açıldığının öğrenildiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca muhatap alt işveren, müvekkili tereke asıl işveren olduğu için ödenmeyen işçilik ücretleri ve tazminatlardan asıl işveren olarak müvekkili de sorumlu olduğundan, 2015 Eylül ayı ücret bakiyesi 1.056,30 TL, 2015 Ekim ayı ücreti 40.004,70 TL, 2015 Kasım ayı ücreti 38.299,21 TL olmak üzere toplam 79.360,21 TL alacağına, iş sözleşmeleri feshedilen personellerin alacakları ödeninceye kadar TBK’nun 443.maddesi uyarınca hapis hakkı kullanılacağı belirtilmiştir.Davalı tarafın gönderdiği ihtarnameye cevap olarak, dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin, davalıya keşide ettiği Kartal …. Noterliği’nin 29/12/2015 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinde ise; sözleşme kapsamında çalışan personelin istifa ederek ayrıldığı, personellerin doğmuş/doğacak herhangi bir hak ve alacaklarının bulunmadığı, ihtarnamenin tebliğ tarihi ile alacak ödenmediği takdirde yasal yollara başvurulacağı belirtilmiştir. Davalı tarafça, hizmet sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin açtıkları davalar nedeniyle hapis hakkı kullanıldığı belirtilerek ödemezlik defi ileri sürülmüştür. Hizmet alım sözleşmesi gereğince asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunması halinde, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanunun 146.maddesinde “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir. Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.” (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”) şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin taraflar arasında düzenlenecek sözleşme ile kararlaştırılabileceği açıkça belirtilmiştir. Somut dosya kapsamında ise; taraflar arasında imzalanan sözleşmede yüklenici (davacı) tarafından işçilerin alacakları ödenmediği sürece, işverenin (davalı) hizmet bedelini ödenmeyeceği yönünde bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durum karşısında davalının ödemezlik def’ini ileri sürmesi de mümkün değildir. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin açmış olduğu dava sonucu, taraflarca bir ödeme yapılması halinde, aralarındaki hizmet sözleşmesi kapsamında sorumluluklarının değerlendirilmesi ayrı bir dava konusu olup, sözleşmede ödemezlik def’inin ileri sürülebileceğine dair bir düzenleme bulunmadığından ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir. Davacının alacaklı olduğu bedel, davalının kabulünde olup miktar yönünden taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ayrıca davacı tarafından hizmetin verildiği de sabittir. Açıklanan bu nedenlerle dava değeri olan 79.360,21 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi hatalıdır.Kabule göre değerlendirildiğinde ise; İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Yasal düzenleme gereğince alacaklının aleyhine tazminatına hükmedilmesi için takibinde haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekmektedir. Mahkemece davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş ise de, temlik edenin alacaklı olduğu davalının da kabulünde olup, borcun ödenmeme sebebi ise dava dışı işçilerin alacakları olarak gerekçelendirilmiştir. Bu durum davacının takibinde kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğinden, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, dava konusu alacak üzerinde hapis hakkının kullanılması mümkün olmadığından ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalı tarafça ödemezlik def’i ileri sürülemeyeceğinden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesis edilerek, itirazın iptali ile takibin 79.360,21 TL üzerinden devamına, davalı icra takibine itirazında haksız olup, takibe konu alacak likit olduğundan %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/292 E. 2017/241 K. sayılı ve 07/03/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın KABULÜ ile;a-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına vaki İTİRAZININ İPTALİNE, takibin 79.360,21 TL üzerinden DEVAMINA, bu bedele takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına, b-Alacak tutarı 79.360,21 TL’nin % 20 oranında hesap edilen 15.872,04 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,c-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 5.421,10 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça yatırılan 956,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.464,33 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, ç-Davacı tarafından yapılan 990,27 TL ilk masraf, 1.134,00 TL posta/tebligat gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.124,27 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davalı üzerinde bırakılmasına,e-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 11.116,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,f-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri yönünden,a-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c-Davacı tarafça yapılan 134,00 TL harç ve 31,50 TL posta masrafı toplamı 165,50 TL istinaf yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/05/2021