Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2348 E. 2021/514 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2348
KARAR NO: 2021/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/276 Esas
KARAR NO: 2019/67
KARAR TARİHİ: 23/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının Kazakistan Astana Kentinde, … inşaatı projesini yüklenici olarak üstelendiğini, davalının yüklenicisi olduğu projenin tüm bina içi elektrik işlerinin mühendislik, tedarik, imalat, teslimat, kurulum işleri yaptırmak üzere müvekkili ile 30/01/2012 tarihli alt işveren sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme bedelinin 929.021,67USD olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak iş planı verildiğini, şantiye kurulduğunu, personel çalıştırıldığını, bu kapsamda sözleşmeye uygun olarak geçici kabul belgelerinin davalı tarafından onaylandığını, davalı şirket tarafından gönderilen 08/10/2012 tarihli yazı ile, alt yüklenici müvekkilinin kusuru olmaksızın doğrudan işveren tarafından sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, bu nedenle kesin hakedişlerin yapılmasının zorunlu hale geldiğini, kesin hak ediş belgesinin davalı şirket tarafından onaylanarak müvekkili şirkete teslim edilmesine rağmen, hak ediş belgelerinin müvekkiline ödenmediğini, davacı tarafından alt yüklenici sözleşmesi gereği gerekli yükümlülükleri ifa edilmiş olmasına rağmen, davalı şirketin ödemekle olduğu bedelleri ödemediğini, bu nedenle müvekkili şirket tarafından davalı şirketten alacakları için Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, her iki icra takibinin de konularının farklı olup, farklı iki sözleşmeden kaynaklanan alacaklar olduğunu, ayrıca davalının geçici ve kesin hak ediş belgelerini onaylamak suretiyle icra takibine konu borcu kabul etmiş olmasına rağmen, zaman kazanmak amacıyla icra takibine itiraz ettiğini beyanla, haksız itirazın kaldırılarak şirketin iflasına karar verilmesini, yargılama ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin adresinin … Mahallesi … Caddesi No:… 34746 Ataşehir Kadıköy/İstanbul olduğunu, icra takibinin Kadıköy icra müdürlüklerinde açılması gerektiğinden takibin iptaline karar verilmesi için davanın aynı zamanda şirket merkezi olan adreste açılmamış olduğundan davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, ayrıca aynı işten dolayı Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 486.294USD alacak üzerinden takip yapıldığını, sözde bakiye alacaklarının istenerek işbu davaya konu takibin dava mükerrer ve derdestlik söz konusu olduğunu, ayrıca alacaklının alacağının mükerrer olarak hem haciz yolu ile takip hem de iflas yolu ile adi takip konusu yapamayacağını, dolayısıyla iflas talebinin de reddi gerektiğini, davacı ile yapılan anlaşmadan sonra, elektro mekanik sisteminin alt yapısı kurulurken, işveren tarafından alt yapı işverenlik kabul görmeyince işin tasfiye edildiğini, tasfiye anına, davacının hak ettiği alacağının tamamı 391.371USD olmasına karşın davacı şirketin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile alt işveren sözleşmesi kapsamında kesilen kesin hak ediş tutarı 391.372USD için ilamsız takiplerde ödeme emri gönderdiğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile aynı projede mekanik ve elektrik işleri hizmetleri karşılığı 168.395,85USDlik iflas yolu ile adi takipte ödeme emri gönderdiğini, ayrıca Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosayıs ile satış sözleşmesi kapsamında tedarik edilen malzemeler karşılığı 486.294USDlik ilamsız takiplerde ödeme emrigönderildiğini, bu takibe itiraz üzerine Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/1599 esas sayılı itirazın iptali davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davacının taleplerinin mükerrer olup, aynı işten kaynaklanan aynı alacaklara ilişkin olduğunu, taleplerin abartılmış ve fahiş olduğunu, bu nedenle bu davanın Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/1599 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirkete herhangi bir faturanın da tebliğ edilmediğini beyanla, davacının henüz doğmuş ve kesinleşmiş bir alacağı da muaccel olmadığından, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ” Davacı tarafın iflas avansını yatırmadığı 31/01/2018 tarihli 11. celsede zapta geçirilmiş, 18/04/2018 tarihli 12. celsede davacıya açıkça iflas avansını yatırması için ihtarlı olarak süre verildmiş, 13. ve 14. celselerde de halen yatırılmadığı görülmüştür. Dava iflas talepli olup basit yargılama usulüne göre yargılama yapılacağı açıktır. Davacı açmış olduğu davayı 26/10/2016 tarihli celsede takipsiz bırakmış ve dosyanın HMK 150 md. uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olduğu, davacı tarafından yenileme dilekçesi verildiği, dosyanın yeniden işleme alındığı, ancak 23/01/2019 tarihinde görülen celsede davacı vekilinin mazeretinin reddedildiği, davalının ise davayı takip etmediğini beyan ettiği, bu beyanının imza altına alınıdığı anlaşılmakla 2. kez işlemden kaldırılan dava yenilenemeyeceğinden ve 2. kez müracaata bırakıldığı tarih itibarı ile açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden davanın 23/01/2019 tarihi itibarı ile HMK 320/4 md. uyarınca açılmamış sayılmasına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf talebinde; Müvekkil şirket hali hazırda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili olduğu yöneticiler tarafından sevk ve idare edildiğini, bu bağlamda 6758 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun” un 9.maddesine, 17.04.2017 tarihli 690 sayılı KHK’nın 73. maddesi ile eklenen 6.fıkrasındaki; “Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” düzenlemesi uyarınca iflas avansının ve gerekli harcın yatırılmaması halinde bu masrafların hazineden karşılanması gerektiği yerleşik yargıtay kararlarında belirtildiği, bu bakımdan yerel mahkeme kararı hukuka ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen iflas yolu ile takibe karşı yapılan itirazın kaldırılması ile borçlu şirketin iflasının istemine ilişkindir. İİK 164/2 maddesinde iflas yoluyla takip davalarına ilişkin verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yasa yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Ancak ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda, istinaf yoluna başvurma süresi 10 gün olmasına rağmen, iki hafta olarak belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararında; ”Mahkemeye erişim hakkı adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biridir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğinin kabulü gerekir” (B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Anayasa Mahkemesince, mahkemelerce kanun yolu sürelerinin yanlış yazılması nedeniyle tarafların yanıltılması halinde hak ihlalinin oluştuğuna karar verilmiş olmakla birlikte tazminata ilişkin talepleri “Yargıtay tarafından hak ihlalinin bu aşamada giderilmesi mümkün bulunduğu” gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu gerekçe mahkemeler tarafından kanun yolu bakımından yanıltılan tarafın belirlenen süre içinde Kanun yoluna başvurulduğu takdirde Yargıtay tarafından inceleme yapılmasının mümkün olduğuna işaret etmektedir. ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 02/12/2020 tarih 2020/2122 Esas 2020/4005 Karar sayılı ilamı). Hakimin mahkeme kararında kanun yoluna başvurma süresi konusunda tarafları yanıltması halinde bu durum taraflar aleyhine sonuç doğurmaması ve hak kayıplarına neden olmaması gerektiği Anayasa Mahkemesi kararında ifade edilmiştir. Bu nedenlerle kanun yolu denetimi yapan istinaf mahkemeleri ve Yargıtay’ın mahkemenin belirlediği sürede kanun yoluna başvurulması halinde istinaf incelemesi veya temyiz incelemesi yapması gerekir. 6100 sayılı HMK’nın uygulama alanını, adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 52. maddesi gereğince tebligat işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacağı düzenlenmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “tebligatın yapılması” başlıklı 1. maddesinde, tüm tebligatların bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılacağı; “tebligatın memur vasıtasıyla yapılması” başlıklı 2. maddesinde ise özel hüküm bulunması halinde tebligatın kendi memurları veya mahalli mülkiye amirinin emriyle zabıta vasıtasıyla yaptırılacağı kabul edilmiştir. 11.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren “Elektronik tebligat” başlıklı 7/a maddesi ise;“Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur. Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamına göre, mahkemenin gerekçeli kararı, elektronik tebligat yöntemiyle davacı vekili Av. …’ün tebligat alanına (hesabına) 15/10/2020 tarihinde başarılı şekilde ulaştığı, “elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır” hükmü uyarınca belirlenen süre sonunda kararın 20/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, hükmün davacı tarafından 03/11/2020 günü saat 23.33 da mahkeme tarafından belirlenen iki haftalık süre içinde istinaf edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda davacı açmış olduğu davayı 26/10/2016 tarihli celsede takipsiz bırakmış ve dosyanın HMK 150 md. uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş akabinde davacı tarafından yenileme dilekçesi verilmiş olup dosya yeniden işleme alınmış ancak 23/01/2019 tarihinde görülen celsede davacı vekilinin mazereti reddedilmiş, davalının ise davayı takip etmediğini beyan üzerine davanın 23/01/2019 tarihi itibarı ile HMK 320/4 md. uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde, başvuru şartlarının yerine getirilmemesi, başvuru sebepleri veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği bildirilmiştir. 355/1 maddesinde “inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” düzenlemesine yer verilmekle kural olarak Bölge Adliye Mahkemesinin taraflarca ileri sürülmemiş hususları inceleme konusu edemeyeceği ifade edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedeni olarak davacı şirketin harçtan muaf olduğu hususu mevzuat ile düzenlenmiş olmakla iflas avansının ve gerekli harcın yatırılmaması halinde bu masrafların hazineden karşılanması gerektiği bu bakımdan yerel mahkeme kararı hukuka ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirtmiş ise de mahkemece iflas avansının ikmal edilmemesinden değil basit yargılamaya tabi davada işlemden kaldırılmasına karar verilmiş dosyanın yenilenmesinden sonra işlemsiz bırakılması nedeniyle 6100 sayılı HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK 320/4 maddesi ” Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” hükmüne yer verilmiştir. İİK 158/2 maddesinde iflas davasının basit yargılama usulüne tabi olduğu düzenlenmiştir. Davacı vekilinin, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş dosyanın yenilenmesinden sonra işlemsiz bırakılması nedeniyle 6100 sayılı HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın gerekçesine yönelik istinafı bulunmadığından sadece kamu düzenine ilişkin hususların re’sen incelenebileceği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, 3- Davacı yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2021