Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2333 E. 2021/588 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2333
KARAR NO : 2021/588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1125
KARAR NO : 2020/293
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
DAVANIN KONUSU: KONKORDATO TASDİKİ
KARAR TARİHİ: 02/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Tüm dosya kapsamı, dava dilekçesi ekindeki belgeler, revize proje, komiser heyetinin ara raporları ve tasdike ilişkin nihai raporu ve komiser heyetinin tasdike ilişkin nihai raporundaki görüşlerini teyit eden bilirkişi raporu ile icra edilen tasdik duruşmasında davacı vekili, müdahil vekilleri ile komiser heyeti üyelerinin sözlü beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin Türkiye genelinde özel sektörde cam işleme faaliyeti kapsamında üretim, satış ve pazarlama yaptığının, kesin mühlet boyunca şirketin faaliyetine aktif olarak devam ettiğinin, işçi çalıştırdığının, şirketin projede öngörülen hedeflere yaklaştığının ve kar ettiğinin, 5.000.000,00 TL sermayesinin tamamen ödenmiş olduğunun ve 31/03/2019 tarihli kaydi ve rayiç değer bilançosuna göre şirketin borca batık olmadığının anlaşılması, şirketin dünya ve ülke genelinde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle borçlarını ödemede zora düşmüş olması ve ancak borçları yeniden yapılandırılacak olduğunda şirketin iyileşme sağlayarak faaliyetine devam edecek olması, şirketin faaliyetini devam ettirmesinde şirketin, alacaklıların, şirkette çalışan işçilerin ve ülke ekonomisi bakımından kamu yararının mevcut olması, davacının dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği belgeler itibariyle konkordatoya tabi borçlarını bilançoda dürüst olarak beyan etmiş olması, komiser heyeti tarafından kesin mühlet boyunca davacı faaliyetlerine nezaret edilmesine rağmen borçlunun alacaklıları zarara uğratacak bir faaliyetinin gözlemlenerek rapor edilmemiş olması ve borçlunun komiser heyeti talimatlarına aykırı herhangi bir işlem yapmamış olması nedeniyle davacının konkordato teklifi ile iyi niyetli olduğu ve dürüst davrandığı ve de alacaklılar toplantısında kabul edilen revize proje ile yapılan ödeme teklifinin İİK m.302 kapsamında öngörülen alacaklı ve alacak miktarı çoğunluğu ile kabul edilmiş olması, İİK m.305 kapsamında tasdik için öngörülen kamu düzenine ilişkin ve kül halinde mevcut olması gereken tasdik şartlarının mevcut olduğu yönünde mahkememizde kesin kanaat oluştuğundan komiser heyeti ve bilirkişi raporunda dile getirilen görüş ve kanaatlere iştirak edilmek suretiyle konkordato projesinin tasdikine, adi konkordatoya tabi 38.479.945,12 TL borcun ilk taksidi 15.01.2021 tarihinde başlamak üzere 3’er aylık eşit taksitler halinde 5 yılda alacaklılara ödenmesine, adi konkordatoya tabi alacaklıların alacaklarına işleyecek faizden vazgeçmiş sayılmalarına, İİK 306/2. maddesi uyarınca konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim ve tasfiye tedbirlerini almak üzere ve ödemelerin zamanında yapılıp yapılmadığının tetkiki ve şirketin işletmesinin durumu ve projesi uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda bu işlemleri yerine getirmesi bakımından … kayyum olarak tayinine, kayyum tarafından iki ayda bir yukarıda belirtilen hususlarda mahkemeye rapor verilmesine, kayyuma aylık 4.000,00 TL ücret takdirine, tasdik kararının İİK 288. maddesindeki usulle ilanına, ilgili kurum ve kuruluşlara yazıyla bildirilmesine, tasdik kararıyla birlikte kesin mühlet, kesin mühletin sonuçlarının ve komiser heyetinin görevinin yasa gereği kendiliğinden sona erdiğine karar vermek gerekmiştir. Tüm dosya kapsamı, komiser heyetinin tasdike ilişkin raporu ve mahkememiz gerekçesinde de alacaklı sayısı ve nisaba esas kabul edilen alacak miktarı 41.406.956.27 TL esas alınmasına rağmen kısa karar yazılırken maddi hata neticesinde bu rakamın 38.479.945,12 TL olarak yazıldığı ve ancak bunun maddi bir hata olması nedeniyle 6100 sayılı HMK m.304 kapsamında resen kısa karardaki 38.479.945,12 TL rakamının 41.406.956.27 TL olarak düzeltilmesine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahil …. şirketi vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde;müvekkil şirketin, borçlu firma ile cari ekstre bazında çalıştığını, alacağının faturaya dayalı olduğunu, borca karşılık olarak borçlu şirket tarafından 3 adet çek verildiğini, müvekkile verilen 3 çekte de davacı … lehtar ve/veya ciranta olduğunu, bu nedenle müvekkilin alacağının bilançoda bulunmamasının izahati olmadığını, çeklerden kaynaklı alacakları icra takibine konularak ve davacı şirkete ödeme emirleri tebliğ edildiğini, dolayısıyla çeklere ilişkin yasal müracaat hakları kullanıldığını, davacı şirket müracaatımıza ilişkin bilançosunda kayıt açması ve cari hesabımızı bu ilişkin tutması gerekirken usulsüz ve alacağı akamete uğratmak adına bilançoda ve cari hesap ekstresinde alacak olarak göstermediğini, bu nedenle haksız ve kötüniyetli bilanço hazırlanmış ve bu bilanço nazara alınarak hüküm kurulduğunu, yerel mahkemeye müdahil olmamız dahi bir çeşit müracaat hakkı kapsamında olup söz konusu mahkemeye alacaklı olduğumuz delilleriyle bildirildiğini, bu kapsamda komiser heyeti dosyada müdahil olan alacaklılara, alacak kayıt ve toplantıya davet ilanlarını göndermesi gerekirken göndermeyerek mağduriyete sebep olduklarını, hal böyle iken borçlu/davacı ile arada protokol dahi varken gerek komiser raporlarında ve gerekse bilirkişi raporlarında müvekkilin alacağının “çekişmeli alacak” olarak dahi gösterilmemesi davacının kötüniyetini gösterdiği gibi hukuka aykırılık da oluşturduğunu belirterek verilen tasdik kararının istinaf incelemesinde kaldırılarak borca batıklık durumunun bulunması halinde iflas kararı aksi halde konkordato tasdik talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil … A.Ş vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Konkordatonun tasdiki için borçlunun konkordato teklifinin, kaynakları ile orantılı olması gerektiği belirtildiğini, Komiser Heyeti’nin dosyaya sunduğu 13.03.2020 tarihli Nihai Rapor-12 başlıklı raporunda, davacının ödeme teklifinin kaynakları ile orantılı olup olmadığı hususu raporun 36. sayfasının tamamında ve 37. sayfasının ilk paragrafında ele alındığını, neticeten Komiser Heyetince , davacı şirketin tüm aktiflerinden, imtiyazlı, rehinli ve kamu borçlarını mahsup edip, elde ettiği bakiyeden de konkordatoya tabi borçlan düştükten sonra, davacı şirketin kalan varlık toplamının pozitif bakiye vermesinden hareketle, davacı şirketin gerekli ödeme kaynaklarını haiz olduğu, davacı şirketin varlıklarının borçlarına nazaran fazla olduğundan bahisle, stok satışına ve gayrimenkul satışına dahi gerek kalmadan, faaliyetini devam ettirmesi kaydı ile borçlarını ödeyebileceği belirtildiğini, hesaplamaya dahil edilen ve 29.02.2020 tarihli rayiç değerler bilançosuna göre 61.561.811,82 TL olduğu ifade edilen davacı şirketin aktiflerinin içerisinde, hazır değerlerin yanı sıra ticari alacakları, stokları, duran varlıkları, bu kapsamda olmak üzere bina, tesis, makine ve cihazlan ile demirbaşları yer aldığını, Komiser Heyeti, davacı şirketin borçları ile ödeme kaynakları arasında orantı olup olmadığını değerlendirirken, terazinin bir kefesine şirketin faaliyetlerini sürdürmesi için zorunlu olan tüm değerleri koyduğunu, diğer kefesine ise davacı şirketin konkordatoya tabi borçlarını koyduğunu ve varlıklarının borçlarına nazaran daha fazla olması nedeniyle, konkordato ödemeleri için gerekli kaynağın var olduğunu ileri sürdüğün ancak Komiser Heyeti’nce adeta, sanki işbu davada davacı malvarlığının terkini suretiyle konkordato teklif etmiş gibi hesaplama yapılmış olduğunu İİK’nun 302. maddesinde öngörülen nisabın hesaplanmasında, müvekkili banka alacağı nisaba eksik dahil edildiğini ve sonuç olarak nisaba dahil edilen alacak miktarının belirlenmesinde açıkça hatalı ve hukuka aykırı davranıldığını, ipoteğe konu taşınmazın, davacı şirketin konkordatoya başvuru tarihi itibariyle üçüncü şahsın mülkiyetinde olmasından hareketle, Komiser Heyeti müvekkil banka alacağını adi alacak kapsamında değerlendirildiğini ve alacak kaydı talepli dilekçe ile bildirdiği 12.125.204,59-TL tutarındaki alacağın konkordatoya kaydına karar verilmesi talebinin reddedildiğini bunun yerine müvekkil banka alacağının (işlemiş faizler, icra masrafları ve benzeri feriler hariç olmak üzere konkordato mühlet tarihi itibariyle) 9.272.081,-TL’sinin konkordato nisabında dikkate alınabileceği şeklinde kanaat açıklandığını, müvekkil banka alacağının çekişmeli hale gelmesi üzerine yerel mahkeme de, çekişmeli alacağımız dahil tüm çekişmeli alacaklar hakkında bilirkişi incelemesi yaptırdığını neticeten müvekkil banka alacağının adi alacak niteliğinde olduğuna ve 8.827.090,18-TL olarak nisaba dahil edilmesine karar vererek müvekkil banka alacağının adi alacak olarak kabul edilmesi hususundaki itirazımın ve reddedilen çekişmeli alacağı ile ilgili haklarının saklı olduğunu ve İİK’nun 308/b maddesi uyannca çekişmeli alacak için dava açma hakkımızı kullanacağımızı belirtmekte yetindiğini, ancak müvekkil banka alacağının konkordato nisabında eksik hesaba katılmış olması ve çekişmeli alacağının Yerel Mahkeme tarafından kabul edilmemesi sonucunda, konkordato nisabı da eksik ve hatalı olarak hesaplanarak İİK’nun 302. maddesinde öngörülen nisap gerçekleşmediğini, bu nedenle Yerel Mahkeme’ce konkordato nisabının somut olayda sağlanmış olduğu şeklindeki açıklaması da hatalı ve hukuka aykırı olduğunu,İİK 305. Maddesinin (d) bendinde şirketin, tasdik yargılamasından önce ödenmesi veya teminata bağlanması gereken bir borcun olmadığı belirtildiğini, ancak yerel mahkeme kararına esas alınan Komiser Heyeti’nin 13.03.2020 tarihli Nihai Raporu’nun 37. sayfasında İİK’nun 206. maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklar yönünden davacı şirketin bir yükümlülüğü olmadığı belirtilmekle birlikte, davacı şirketin mühlet kararından sonra 2.160.668.73 TL tutarında yeni borç altına girdiği tespiti yapıldığını, Komiser Heyeti Nihai Raporu’nda bu borçlarla ilgili olarak, bu borçlanmaların şirketin ticari faaliyetleri kapsamında olduğu, komiser heyetimizin nezaretinde olmakla birlikte, heyetimizin borçlanma sözleşmelerine katlımı söz konusu olmadığından, komiser izni ile yapılan borçlanma kapsamında değerlendirilmediğinden teminat gösterilmesi koşuluna tabi olmadığı sonucuna varıldığı yönünde hatalı ve hukuka aykırı kanaat açıklandığını, Komiser Heyeti’nin, bilgisi ve muvafakati ile gerçekleşmiş olan borçlanmalara bizzat iştirak etmemiş olmasından hareketle, bu işlemlerin teminata bağlanması zorunluluğu bulunmadığını iddia etmesi kanaatimizce yaratılmış olan haklı güven ortamı ile çelişki teşkil ettiğini, bununla birlikte, bir an için işleme komiser heyetinin katılmamış olması nedeniyle, ilgili borca karşılık teminat gösterme yükümlülüğü doğmadığını varsaydığımızda dahi, bu varsayım, komiser heyetinin izni olmadan konkordato mühletinden sonra gerçekleşen borçların konkordatonun kapsamı dışında olduğu ve bu nedenle konkordatoda dikkate alınmayacağı sonucunu doğurmadığını, nitekim İİK’nun 308/c maddesinin 2. Fıkrası, bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veva komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir, demekle, mühletten sonra komiser heyetinin izni olmaksızın akdedilen borçların da konkordatonun kapsamına dahil olduğunu düzenlediğini, ne var ki, yerel mahkeme kararında veya karara esas alınan Komiser Heyeti Nihai Raporu veya Bilirkişi Raporu’nda, mühletten sonra komiserin izni olmaksızın akdedilen borçlann da konkordatoya tabi borçlar arasında hesaba katıldığı, nisaba dahil edildiği yönünde herhangi bir tespit veya açıklamaya yer verilmediğini, bu bağlamda, İİK’nun 305. maddesinin (d) bendinin aradığı koşulun da somut olayda gerçekleşmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Müdahil … Bankası A.Ş vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde;Davacı borçlu …, müvekkil bankadan 17.02.2017 tarihli 2016/A 0007934 sayılı genel kredi sözleşmesi uyarınca fon kullandığını, müvekkil banka, bu kredinin teminatı olarak Trabzon İli , … İlçesi , … Mah. , … Ada, … Parsel’de bulunan 8 adet taşınmaza kendi lehine 1. dereceden ipotek tesis ettiğini bu nedenle müvekkil bankanın adi alacaklı değil rehinli alacaklı olduğunu ancak alacaklılar toplantısında komiser heyeti tarafından sunulan raporda müvekkil bankanın alacağı adi alacaklılar listesinde 1.701.446,70 TL olarak gösterildiğini bu nedenle müvekkilinin yasanın aradığı rehinli alacaklılara tanıdığı haklardan yararlanamadığını oysa ki davacı borçlu firma bakımından rehinli alacaklı sıfatını haiz olan müvekkil bankanın alacağı hesaba katılırken teminatsız kalan kısmın projeye dahil edilmesi ve rehin alacaklısı olduğunun tespit edilerek, konkordato projesinde adi alacaklı olarak değil rehin alacaklısı bölümünde yer alması gerektiğini, ayrıca borçlu-davacı şirket yetkilisinin beyan ettiği alacak tutarının komiserlerce doğru olduğu varsayılıp dikkate alınması tamamen hakkaniyete aykırı bir yaklaşım olup müvekkil banka ile borçlu-davacı arasında alacak miktarının tespit edilerek tespit edilen tutarın İİK.302/5.maddesi uyarınca hesaba katılması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Müdahil… A.Ş vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; alacak bildirim tarihi olan 08/08/2019 tarihi itibariyle müvekkil banka alacağı 2.367.598,92.-TL nakit (4.742,15-TL masraf dahil), 77.760,00.-TL gayrinakit toplam 2.445.358,92.-TL olarak dikkate alınması gerektiği bildirilerek alacak bildiriminde bulunulmuş ise de borçlu tarafından bir kısım alacağımıza itiraz edildiğini ve mahkemece müvekkil bankanın 1.744.940,71.-TL adi alacak üzerinden oylamaya katılmasına karar verildiğini ancak banka alacağına borçlu tarafından haksız şekilde itiraz edildiğini bu hali ile eksik alacak miktarı üzerinden konkordato projesi tasdik edildiğini, öte yandan proje ile öngörülen vade çok uzun olup alacağımızın yarısından azı kabul edildiğinden müvekkil bankanın çok ciddi kaybı mevcut olduğunu, konkordato da kabul edilen ödeme tablosu ve vadesi hayatın olağan akışına uygun olmadığını, kek bir borçlu firmayı korumak adına alacaklılarının büyük ölçüde mahfına sebep olduğunu,Davacı borçlu firmanın konkordato talebi İİK’nun 286., 287. ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun bulunmaması, davacı borçlunun mahkemeye sunmuş olduğu konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün gözükmemesi, itiraza uğrayan alacaklar yönünden depo kararı verilmemiş olması da alacaklıların haklarını zedeleyen bir karar olup ihtilaflı alacaklar yönünden depo kararı verilmemesi nedeniyle konkordato talebinin reddi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir Verilen karar, alacaklı … Şirketi ve … A.Ş, …Bankası ve … dışında konkordato tasdikine itiraz etmeyen ve toplantıda red oyu vermeyen müdahil … Kargo vekilince 12/10/2020, yasal istinaf süresi geçtikten sonra müdahil … Bankası vekilince 28/10/2020 tarihinde, kamu alacağı olduğu için konkordato nisabına ve alacaklılar toplantısına dahil edilmeyen müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilince 19/10/2020 tarihinde istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkin olup uyuşmazlık konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır.Somut uyuşmazlıkta; davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açılmış, mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacılar hakkında 19/12/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve 3 kişilik bir komiser heyeti oluşturulmuş, geçici mühlet kararı 07/03/2019 tarihinden itibaren başlamak üzere 2 ay uzatılmış, 02/05/2019 tarihli celsede borçlu şirket hakkında 1 yıllık kesin mühlet verilmiş, 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi ve 30.04.2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile konkordato sürelerinin 23/03/2020 – 15.06.2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, 16/07/2020 tarihinde icra edilen tasdik yargılaması duruşmasında davacının konkordato projesinin tasdikine, adi konkordatoya tabi 41.406.956.27 TL borcun ilk taksidi 15.01.2021 tarihinde başlamak üzere 3’er aylık eşit taksitler halinde 5 yılda alacaklılara ödenmesine, adi konkordatoya tabi alacaklıların alacaklarına işleyecek faizden vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiş, konkordato tasdik kararı Ticaret Sicili Gazetesi ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında 14/10/2020 tarihinde yayınlanmıştır.Konkordatonun mahkemede incelenmesi başlıklı 304/1. maddesi: “(Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.) Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.” Kanun yolları başlıklı 308/a maddesi: “(Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir…” hükmünü içermektedir. Somut olayda mahkemenin 02/04/2020 tarihli ara kararı ile, İİK’nun 304.maddesi gereğince tasdik yargılamasına başlanmasına karar verilmiş, duruşma gününün İİK’nun 288.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu Resmi Portalda ilanına, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiştir. Duruşma günü Ticaret Sicil Gazetesinde, Basın İlan Kurumu Resmi Portalında ilan edilmiştir. Mahkemece yapılan ilan sonrasında istinaf eden müdahil alacaklılardan sadece … şirketi ve … A.Ş, … Bankası ve …iye konkordatonun tasdikine duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak itiraz etmiş, itiraz eden alacaklılardan Türkiye …bankası ve İş Bankası alacaklılar toplantısında red oyu kullanmış, … Bankası ile … firması toplantıya katılmamış, iltihak süresi içinde oyunu kullanmış, diğer alacaklı SGK ise alacağı kamu alacağı olduğundan konkordato nisabına ve toplantıya dahil edilmemiştir.Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli, 2021/1393 E. 2021/511 K. sayılı ilamı; “…Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308 a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim Prof Dr. Selçuk Öztek, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerlerdir. Kanunun 302/7 maddesinde “toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur” ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun’nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir…” şeklindedir. İİK 304. maddesinin birinci fıkrasında, konkordatoya itiraz eden alacaklılar, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmeleri koşuluyla duruşmada hazır bulunabilecekleri hükmüne yer verilmiştir. Bu sayede “alacaklılar itirazlarıyla ya konkordatonun tasdikine engel olmayı ya da konkordato şartlarının kendileri açısından düzeltilmesini isteyebileceklerdir. İİK m. 308/a hükmü alacaklıların itirazına önemli bir sonuç bağlamıştır. Madde gereğince konkordato hakkında verilen hükme karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurmak isteyen alacaklının daha önce konkordatoya itiraz etmiş olması gerekir.” (Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 522)Konkordato tasdik kararı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında 14/10/2020 ilan edilmiştir. Bu durumda alacaklılar, son ilan tarihi olan 14/10/2020 tarihinden itibaren 10 gün içerisinde istinaf yoluna başvurabileceklerdir. İstinaf başvurusu için son gün 26/10/2020 (Pazartesi) tarihidir.Buna göre alacaklılardan … Bankası 28/10/2020 tarihinde yasal yasal süre dolduktan sonra istinaf başvurusunda bulunduğu, diğer alacaklı … firmasının konkordatonun tasdikine itiraz dilekçesi sunmadığı gibi toplantıya katılıp red oyu kullanmadığı, SGK alacağı, kamu alacağı olup konkordato nisabına dahil edilen adi alacaklardan olmadığı bu sebeple istinaf başvurusunda bulunan … Bankası, SGK ve … firmasının istinaf hakkı bulunmadığından HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b,ç maddeleri uyarınca istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.Mahkemece atanan Komiser Heyeti tarafından ibraz edilen 13/03/2020 tarihli tasdike ilişkin nihai raporda ” konkordato talep eden borçlu şirketin tacir olması nedeniyle iflasa tabi olduğu, şirketin son rayiç değer bilançosuna göre borca batık olmadığı, 28/02/2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında konkordato projesinin müzakeresine katılma hakkı elde edip nisaba dahil 165 alacaklı ve toplam alacakları 41.406.956,27 TL olan alacaklılardan toplantı sonunda ve 7 günlük iltihak süresi neticesinde 86 alacaklının (%52,12) ve 21.590.764,91 TL (%52,14) alacağa denk gelecek oranda projeyi kabul ettiği, böylece İİK m.302/2-a’da öngörülen çoğunluğun sağlandığı, 27/02/2020 tarihli revize proje ile konkordatoya tabi tüm alacağın ilk taksit 15/01/2020 tarihinde başlamak üzere 3’er aylık taksitler halinde 5 yılda eşit taksitler halinde faizsiz olarak ödeneceğinin teklif edilmiş olması karşısında şirketin iflası halinde şirketin mal varlığı değeri ile borçlarının ancak %62,42’sinin ödenebileceği, buna rağmen teklifle borçların tamamının ödenmesinin teklif edilmiş olması karşısında iflastansa konkordato projesi ile teklif edilen ödemenin alacaklıların yararına olarak daha fazla olduğu, şirketin net aktiflerinin 52.021.859,27 TL olmasına karşın konkordato projesi kapsamında ödenecek olan borçların 45.132.167,76 TL olması nedeniyle kaynaklar ile ödeme teklifi arasında orantı olduğu, konkordato projesine ilişkin düzeltme yetkisinin mahkemenin takdirinde olduğu, şirketin, tasdik yargılamasından önce ödenmesi veya teminat bağlanması gereken bir borcunun olmadığı, tasdik yargılaması nedeniyle ödenmesi gereken harcın 93.984,80 TL olarak tespit edildiği, böylece İİK m.305 kapsamında tasdik şartlarının oluştuğu ” yönünde görüş beyan edilmiştir.İİK 305. Maddesinde düzenlenen konkordatonunu tasdiki şartları yönünden teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığı, teminat koşulu ve diğer tasdik şartlarına ilişkin olarak inceleme ve rapor tanzimi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş olup Bilirkişi Heyeti tarafından düzenenen 26/06/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; ” davacı şirketin borca batık olmadığı, borçlunun bilançosunda gösterdiği alacaklar ile konkordato başvurusunda bildirdiği alacaklıların birbiri ile uyumlu olduğu, bu kapsamda davacı borçlunun dürüst davrandığı, konkordato projesinin İİK m.302 uyarınca öngörülen alacaklı ve alacak çoğunluğu ile kabul edildiği, konkordato revize projesi ile teklif edilen ödeme tutarının iflas halinde alacaklıların eline geçecek tutardan fazla olduğu, ödeme teklifinin davacı borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, davacının tasdik yargılamasından önce ödemesi ya da teminat altına alması gereken bir borcu olmadığı, ödenmesi gereken harcın 93.984,80 TL olduğu, revize nihai teklif kapsamında konkordatoya tabi tüm borcun faizsiz olarak ilk taksiti 15/01/2021 tarihinden itibaren 5 yılda 3’er aylık eşit taksitler halinde ödenebileceği” tespit edilmiştir. Konkordato tasdik harcı ve yargılama giderleri mahkeme veznesine depo edilmiştir.Alacaklı … şirketi istinaf nedeni olarak borçlu şirket ile aralarında ticari ilişki bulunduğu, alacağın faturaya dayalı olduğunu ve borçlu şirket ile yapılan anlaşmaya istinaden alacağa karşılık çek verildiğini, bu nedenle alacağın bilançoda gösterilmemesi borçlunun kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, haksız ve kötüniyetli hazırlanmış bilançoya göre hüküm kurulması hatalı olduğunu, bu sebeple İİK 299. Maddesi uyarınca çıkarılan ilanın müvekkile posta ile gönderilmesi gerektiğini ancak bu yapılmadığından müvekkilinin ilandan ve sonraki süreçten haberdar olamadığından müracaat hakkının engellendiğini ileri sürmüştür.İİK’nın 299. maddesinde, alacaklıların, İİK 288 inci madde uyarınca yapılacak ilanla, ilan tarihinden itibaren on beş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunacağı, ayrıca ilanın bir sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderileceği, ilanda, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarda yazılacağı düzenlenmiştir. Yasada öngörülen ilanın iki amacı vardır. Birincisi borçlunun malvarlığı ile sorumlu olduğu pasifin kapsamının belirlenmesi, ikincisi ise komiserin konkordato teklifinin kabulü hakkındaki müzakerelere ve oylamaya katılacak alacaklılar çevresinin belirlenmesidir. O halde bilançoda alacakları kayıtlı olmayan alacaklıların, ilanda belirtilen süre içinde alacağının bildirmemenin yaptırımı, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaması ve konkordato projesi hakkında oy kullanamamasıdır. Ancak, on beş günlük süre içinde alacak bildirmemenin yaptırımı kesinlikle alacağın sükutu değildir. Süresi içinde alacak kaydı yaptırmayan alacaklı, konkordato tasdik edildiği takdirde konkordato şartları dairesinde alacağını talep edebilecektir. ( , Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 458- 463)Somut olayda kesin mühlet kararı İİK 288. madde kapsamında ilan edilmiştir. Alacaklı olanların varsa alacaklarının belgeleri ile İİK 299. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bildirilmeleri için ilan yapılarak alacak kayıtları yapılmış olup itiraz eden müdahil alacaklının, alacağı bilançoda kayıtlı olmadığı gibi ilan tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde alacak bildiriminde bulunmadığından alacaklının alacağının, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmamasında yahut çekişmeli alacak olarak gösterilmemesinde ve alacaklının, alacaklılar toplantısına davet edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.Alacaklı … Bankası vekili istinaf nedeni olarak müvekkil banka alacağının rehinli alacak olduğunu, bu sebeple konkordato nisabında adi alacaklılar listesinde yer almasının hatalı olduğunu, alacak miktarının eksik hesaplandığını ileri sürmüştür. Alacaklı bankanın istinaf dilekçesinin ekinde sunduğu ipotek belgesi ve resmi senet sureti incelendiğinde, alacaklı banka lehine tesis edilen ipotekli taşınmazların tamamının davacı borçlu şirket adına değil 3. Kişi … adına tescilli olduğu, dolayısıyla alacaklı bankanın alacağı, 3. Kişinin rehni ile güvence altına alındığı görülmüştür. Üçüncü kişi rehniyle güvence altına alacakların konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin uygulamada ve doktrinde farklı görüşler bulunsa da hakim görüş, alacağı üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacaklının, konkordato projesinin kabulüne ilişkin olarak nisaba dahil edileceği yönündedir. Bu görüşünün temel gerekçesi, alacağı üçüncü kişi tarafından sağlanan rehinle güvence altına alınan alacaklının, konkordato nisabına dahil edilmemesi halinde, halefiyet gereği daha sonra alacaklının yerine geçerek borçluya rücu edebilecek üçüncü kişinin zarara uğrayacağı düşüncesidir. Bu düşünceye göre alacaklı nisaba dahil edilmeyerek teminattan mahrum bırakıldığında, üçüncü kişi de buna bağlı olarak rücu hakkının güvencesinden mahrum kalacağı yönündedir ( Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Murat Atalı ve Doç. Dr. Ersin Erdoğan tarafından yazılan ve 16.10.2020 tarihinde blo…om.tr’de yayımlanan “Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi başlıklı makale ) Öğretideki hakim görüş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/02/2021 tarih 2021/1389 Esas 2021/275 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.İİK 45. maddesi uyarınca alacaklı önce rehne müracaat etmelidir. Maddede rehnin 3. kişi tarafından verilmiş olması durumu ayrık tutulmamıştır. Bu nedenle alacaklının 3. Kişi tarafından verilen rehne öncelikle müracaat etmesi, konkordato talep eden borçlunun malını koruma altında tutacak olup bu husus konkordato kurumunun amacına uygun olacaktır.Bu gerekçeler ışığında alacağı 3. kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi borçlu ve rehin veren 3.kişinin kanunun 303. maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekecektir.” şeklinde benimsenmiştir. Dairemizce de gerek öğretideki hakim görüş gerekse Yargıtay kararı uyarınca uyarınca üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların adi alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu sebeple yapılan alacaklılar toplantısında üçüncü kişi rehniyle teminat altına alınan alacaklıların alacağı, adi alacak olarak tespit edilerek alacaklılar toplantısına katılmaya hak kazananlar listesinde yer almasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Alacaklı … vekili istinaf nedeni olarak borçlunun konkordato teklifinin kaynakları ile orantılı olmadığını, müvekkil banka alacağının konkordato nisabına eksik dahil edildiğini ve mühlet kararından sonra borçlu şirketin yeni borç altına girdiği tutarın teminatlandırılmadığını ve mühlet içindeki borçlandırıcı işlemin komiserin onayı dışında yapıldığı kabul edilse bile bu borçların konkordatoya tabi borçlar arasında hesaba katıldığı, nisaba dahil edildiği yönünde herhangi bir tespit ya da açıklamaya yer verilmediğini, Alacaklı …Bankası vekili de müvekkil banka alacağının konkordato nisabına eksik dahil edildiğini, konkordato tasdik şartları oluşmadığını, itiraz eden alacaklılar yönünden depo kararı verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir.2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi:”oiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.Konkordato projesi;a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veyab) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.”Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. Maddesi “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır.a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunmasıd)206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” İİK 305. Maddenin ilk fıkrasının (a) bendinde konkordatoda teklif edilen tutar, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması, (b) bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması şartı düzenlenmiştir. Burada hedeflenen amaç, konkordatonun, alacaklıları iflastan daha kötü bir noktaya taşımamasıdır. Mahkemenin bu değerlendirmeyi yaparken, tasdik yargılamasında borçlunun karar aşamasına yakın bir dönemdeki mal varlığı değerlerini hesaba katmalıdır. Teklif edilen oranın borçlunun mal varlığı ile orantılı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu inceleme kapsamında bilirkişi tarafından ilk olarak borçlunun konkordatoya tabi aktifleri ile pasifinin belirlenmesi gerekmektedir. Borçlunun konkordato teklifi değerlendirilirken dikkate alınacak olan aktifleri, konkordatoya tabi borçları karşılaması mümkün olan net aktifleridir. Konkordatoya tabi olmayıp, tamamen ödenmesi gereken rehinli, imtiyazlı ve kamu alacaklarının borçlunun brüt aktifi kabul edilen tüm aktiflerden indirilmesi ve bu işlemin sonunda konkordato bakımından göz önünde tutulması gereken net aktife ulaşılması gerekmektedir. . ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 529-531 ) Bu bağlamda Komiser Heyetinin, 13/03/2020 tarihli Konkordatonun Tasdiki Hakkındaki Gerekçeli Raporda, borçlu şirketin tahsil kabili olmayan 8.016.708,09 TL tutarın ticari alacaklardan düşüldüğü, şirketin stokları, maddi ve maddi olmayan duran varlıkların rayiç değerleri tespit edildiği, mali ve ticari borçlar ile diğer borçları belirlendiği, mühlet dönemi içerisinde borçlanılan 2.160.668,73 TL tutarın rayiç değer bilançosuna eklendiği, buna göre 61.561.811,82 TL aktiflerden, rehinli alacaklar, finansal kiralama borçları, kamu alacakları, işçi alacakları, mühlet sonrası alacaklar düştükten sonra net aktiflerin 52.021.869,27 olup konkordatoya tabi alacakların ise 45.132.162,76 TL olduğu bu itibarla, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu sonucuna varılmıştır.Alacaklı bankaların alacağının konkordato nisabına eksik dahil edildiği itirazı yönünden; borçlu hakkında kesin mühlet verilmesinden sonra komiser tarafından İİK’nın 288. maddesinde; yapılacak ilanla alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet olunacağı (İİK.m.289), İİK’nın 300. maddesinde; komiser, iddia olunan alacaklar hakkında borçluyu açıklamada bulunmaya davet edeceği, İİK’nın 302/6. maddesinde; gereği çekişmeli alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemenin karar vereceği düzenlenmiştir. Burada konkordatoyu inceleyecek olan mahkemenin bu talep üzerine vereceği karar, sadece konkordatonun nisabına dahil olmak bakımından bir sonuç doğuracaktır. Diğer bir ifade ile mahkemece çekişmeli alacaklar hakkında verilecek karar, çekişmeli olan alacağında projeye dahil edilip edilmemesi ve konkordato kapsamında alacaklıya oy hakkı tanınıp tanınmayacağını dolayısıyla İİK’nın 302 maddesinde yer alan nisapların sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi için önem arz etmektedir.Mahkemenin çekişmeli alacağın konkordatoya dahil olmasına ilişkin kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyecektir. Nitekim İİK 302/6 maddesinde çekişmeli alacaklılar bakımından ileride mahkemenin vereceği hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiş olup bu bağlamda İİK 308/b bendinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamına göre müdahil alacaklıların alacağı ile birlikte bir kısım alacaklıların alacakları, borçlunun talep edilen miktarların tamamını yada bir kısmını kabul etmemesi sebebiyle çekişmeli hale gelmiştir. Mahkemece çekişmeli alacaklara ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup bilirkişi heyeti tarafından 16/12/2019 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Raporda kısmen yada tamamen kabul edilmeyen alacaklıların alacakları çekişmeli hale geldiğinden raporda öngörülen alacakların nisaba dahil edilip edilmemesi yönünde karar verilmesi için müdahil alacaklılar ile birlikte bir kısım alacaklılar tarafından mahkemeye talepte bulunulması üzerine mahkemenin 18/12/2019 tarihli ara kararı ile maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemek üzere bu hususta karar verildiği anlaşılmakla İ.İ.K’nın 302. Maddesinde yer alan nisapların kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Alacaklı … diğer bir istinaf nedeni; mühlet kararından sonra borçlu şirketin yeni borç altına girdiği tutarın teminatlandırılmadığı ve mühlet içindeki borçlandırıcı işlemin komiserin onayı dışında yapıldığı kabul edilse bile bu borçların konkordatoya tabi borçlar arasında hesaba katıldığı, nisaba dahil edildiği yönünde herhangi bir tespit ya da açıklamaya yer verilmediği yönündedir .İİK 305. Maddenin ilk fıkrasının (d) bendinde 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması gerektiği düzenlenmiştir. Komiser Heyetinin, 13/03/2020 tarihli Konkordatonun Tasdiki Hakkındaki Gerekçeli Raporda açıklandığı üzere borçlu şirketin mühlet dönemi içerisinde 2.160,668,73 TL borçlandığı, söz konusu borçlamanın, şirketin faaliyetinin devamı için ticari faaliyetler kapsamındaki borçlanmalar olduğu, komiser heyetinin nezaretinde olmakla birlikte borçlanma sözleşmelerine komiser heyetinin katılımı söz konusu olmadığı dolayısıyla komiser izni ile yapılan borçlanma kapsamında değerlendirilmediğinden teminat gösterilmesi koşuluna tabi olmadığı ve borçlanılan bu tutarın rayiç değer bilançosunda gösterildiği anlaşılmaktadır.Sonuç olarak; İİK 305. Maddesinde düzenlenen tasdik şartları incelendiğinde; projenin kabulü için İİK’nun 302. maddesinde öngörülen çoğunluk koşulunu gerçekleştiği, komiser heyeti tarafından hazırlanan tasdik raporunda, alacaklılar yönünden teklif edilen tutarın, iflas halinde alacaklıların eline geçecek tutardan fazla olduğu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılara ödenmeyen bir borcun bulunmadığı ve mühlet içerisinde komiserin onayı ile doğmuş bir borç bulunmadığı tespit edilmiş olup konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edildiği görülmüş, tasdik için İİK 305. maddesindeki tüm koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla mahkemenin davacı şirket yönünden konkordatonun tasdiki kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, mahkemece konkordatonun tasdikine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından alacaklı … şirketi, … Bank A.Ş, … Bankası ve … Bankası vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, diğer alacaklılar … Kargo, Sosyal Güvenlik Kurumu ve … Bankası’nın istinaf hakkı bulunmadığından HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b,ç maddeleri uyarınca istinaf taleplerinin reddine verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Asli müdahiller …, Sosyal Güvenlik Kurumu ve … Bankası’nın istinaf hakkı bulunmadığından HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b,ç maddeleri uyarınca istinaf taleplerinin REDDİNE,2-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince … şirketi, … A.Ş, … Bankası ve … Bankası tarafların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler … şirketi, … A.Ş, … Bankası ve … Bankası tarafından yatırılan 148,60’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ayrı ayrı hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, … şirketi, … A.Ş, … Bankası ve … Bankası tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’ nin istinaf edenler …şirketi, … A.Ş, …Bankası ve … Bankası taraflarından ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Asli müdahiller … Kargo ve … Bankası’nca yatırılan istinaf başvurma ve karar harcının iadesine,5-Sosyal Güvenlik Kurumu harçtan muaf olduğundan bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK 308/a maddesi gereğince kararın tebliğinden on günlük süre içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/06/2021