Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2308 E. 2023/377 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2308
KARAR NO: 2023/377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1154
KARAR NO: 2020/469
DAVA TARİHİ: 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 23/09/2020
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Karayolları Manisa Bölge Müdürlüğü tarafından “Menemen – Manisa Yolu İnşaatı” işinin davalı firmaya ihale edildiğini, taraflar arasında yapılan 07/06/2010 tarihli “Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi” kapsamında müvekkili firmanın, KM: 0+00&5+525 arası ariyet kazı yükleme, nakliye serme, KM: 2+175&4+670 arası nebati toprak sıyırması, KM: 2+137&5+5000 arası kaya dolgu kübajı, Sanat yapısı yanına mıcır ve yol bakım onarım bypass nakli kübajı, yol bakım onarım için ariyet nakli, makine ile kazı ve nakli yapılması, ocak içinde kamyon çalışması, ocaktan üstyapı nakli, ocaktan figüre harici alt temel nakli, ocaktan asfalt mıcırı nakli işlerini yaptığını, müvekkili firma tarafından yapılan işlerin hak edişlere esas alındığını, davalı firmanın iş bedellerini iş veren Karayolları Genel Müdürlüğü ‘nden aldığını, yapılan işlerin metrajlarının iş sahasında bulunan tarafların temsilcileri arasında hesaplanarak onay için davalı firmanın genel merkezine gönderildiğini, davalı firmanın bu metrajlara ilişkin düzenlenen tutanakları ve hak edişleri müvekkili firmanın ısrarlı talebine rağmen vermediğini, her defasında “işin sonunda hesap yaparız” şeklinde cümlelerle müvekkili firmayı oyaladığını, hesap yapımına ilişkin taleplerin ise iş bedellerinin ödenmemesi / geç ödenmesi baskısı kullanılarak geçiştirildiğini, davalı firmanın ekonomik imkanları sınırlı olan müvekkili firmayı önce zor duruma soktuğu, daha sonra bu durumdan faydalanarak yapılan işlere ilişkin hesapları yapmadan Karayolları tarafından düzenlenen kübaj tablosunu göstermeden keyfi tutumlarla işin bedelini tam ödemeden borcundan kurtulmaya çalıştığını, hatta 03/02/2011 tarihinde müvekkili firmadan hile ve baskı ile ibraname aldığını, müvekkili firmanın ekonomik sıkıntıları ve davalı firmanın hileli davranışları ile korkutması sonucunda ibraname imzaladığını belirtilerek taraflar arasında imza altına alınan 07/06/2010 tarihli sözleşme kapsamında müvekkili firmanın yaptığı işin ve iş bedelinin tespiti ile eksik ödenen iş bedelinin işin yapım tarihi itibariyle işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı firmadan alınarak müvekkili firmaya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen Menemen – Manisa arasındaki yol inşaatında toprak kazma ve taşıma işlerinin müvekkili şirketin kamyon ve iş makineleri ile yapılması yanında iş yoğunluğu nedeniyle işlerin aksamaması için davacı şirkete ve diğer taşeron firmalara da toprak kazı ve nakliye işlerinin verildiği, davacı şirket ile 07/06/2010 tarihli “Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi” yapıldığını ve taşeronun yaptığı çalışmalar sonucunda üretilen işlerin müvekkili şirketin merkezindeki muhasebe servisinde adına açılan 18/06/2010 tarihinde işlemeye başlayan cari hesap kayıtları ile takip edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ait olmak üzere davacı şirket tarafından 7 adet faturanın tanzim edilerek müvekkili şirkete verildiğini, bu faturaların müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, 01/10/2010 – 15/01/2011 tarihine kadar yapılan iş ve karşılığında ödenen meblağların tarafların karşılıklı mutabakata varılarak imzaladıkları 15/01/2011 tarihli 5 nolu hakedişte gösterildiğini, davacı şirket tarafından tanzim edilerek müvekkili şirkete gönderilen ödenmemiş bir fatura bulunmadığını, davacı şirket temsilcisi … tarafından müvekkili şirkete alacağı bulunmadığına dair 03/02/2011 tarihli ibraname verildiği, taraflar arasındaki ticari ilişki taşeron sözleşmesi, hakediş raporuna dayanan faturalar, ödeme belgeleri ile sınırlı olup müvekkili … Tic.A.Ş. İle TCK Genel Müdürlüğü arasında ihaleye dayalı olarak yapılan İnşaat Sözleşmesi ise müvekkilim şirket ile ihale makamı idare arasındaki hukuki ilişkiyi düzenlediğinden bu ilişkinin davacı taşeronla ilgisi bulunmadığını, davacı vekili tarafından dosyaya celbedilmesi istenen Kübaj hesap tablosunun müvekkili şirket tarafından bizzat kendi iş makineleri ile yaptığı işler ile taşeron firmalara yaptırdığı iş miktarlarından meydana gelmesi sebebiyle kübaj tablosundan kimin ne kadar iş yaptığının tespiti mümkün olmadığından, kübaj tablosu üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de davacının iş miktarının tespit edilemeyeceğini belirtilerek hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, taraflar arasında imzalanan 07/06/2010 tarihli Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi kapsamında davacı tarafça yapılan işin ve iş bedelinin tespiti ile eksik ödenen iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup ıslah dilekçesiyle iş bedeli 2.859,800 TL olarak talep edilmiştir.Dava dilekçesinde ve aşamalardaki dilekçelerde, davacı tarafça davacının yaptığı iş karşılığı bedelin kendilerine ödenmemesi/ geç ödenmesi suretiyle davalı tarafça baskı kurulduğu, davalı tarafça davacı şirketin önce zor duruma düşürüldüğü sonra davalının bu durumdan faydalanarak Karayolları tarafından düzenlenen kübaj tablosunu göstermeden keyfi tutumlarla işin bedelini tam ödemeden borcundan kurtulmaya çalıştığı, 03/02/2011 tarihinde davacı şirketten hile ve baskı ile ibraname alındığı, davacının hileli davranışlar ve korkutma sonucu ibraname imzaladığı iddia olunmuştur.Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde 03/02/2011 tarihli ibraname sureti sunulmuştur.Yine dava dilekçesi ekinde bulunan, davacı şirketçe çekilen 08/02/2012 tarihli ihtarname ile davalı şirkete taşeron firma olarak sözleşme kapsamında olan ve sözleşme kapsamında yer almayan, ancak davalı şirket talebi üzerine yaptıkları işler nedeniyle bakiye alacaklarının olduğundan bahisle 626.576 TL’nin 5 gün içinde ödenmesinin ihtaren bildirildiği belirlenmiştir. Mahkememizce taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş davacı şirketin adresi itibariyle talimat yazılmış, talimat mahkemesince davacı şirkete HMK 222 maddesi ihtarlı davetiye tebliğ edilerek ticari defterlerin incelemeye sunulması istenmiş, ancak davacı şirketçe defterleri ibraz edilmeyerek incelenmemiştir.Davalı şirket defterlerinin incelenmesi sonucunda ise; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı şirketin işin sonunda 15/01/2011 tarihinde işin tamamına kesin hakediş yaptığı, hakediş raporunun davacı ve davalı tarafça kaşelenerek imzalandığı, kesin hakediş tutarının KDV ile birlikte 2.270.261,60 TL olduğu, davalı şirket kayıtlarına göre tüm hakediş bedelinin banka yoluyla, 2.270.261,95 TL ödeme yapılarak davacının tüm alacağının ödendiği, davalı şirket kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davacı şirkete borcunun bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.Davacı taraf itirazları üzerine 29/04/2019 tarihli heyet raporu alınmış, davalı şirket ile dava dışı TCK kontrol Şefi tarafından imzalanan kübaj tablosunun incelenmesi neticesinde davacı şirketin 2.859.800,66 TL alacağının olduğu kanaati bildirilmiştir.Davacı şirketçe dava öncesi çekilen ihtarname ile yapılan iş miktarına ilişkin bir tabloya yer verildiği, bu tabloda yer verilen verilere göre davacı şirkete ödenmeyen iş bedelinin KDV hariç 626.576 TL olduğu davacı tarafça belirlenmiş iken ve davacı tarafça, ihtarlı davetiyeye rağmen ticari defterleri ibraz edilmeyerek yapıldığı iddia edilen fazla işin tespiti de yapılamamışken bilirkişi heyetinde yalnızca, kübaj tablosunun incelenmesi ile varılan tespitin, davacının alacağını ispata yeterli olmadığı, kanaati mahkememizde olmuştur. Yukarıda yapılan açıklamaların yanı sıra, davacı tarafça 03/02/2011 tarihinde ibraname başlıklı belge imzalanmış, anılan belge ile davalı şirket ile yaptıkları hizmet ve satışlarından dolayı tüm faturalarını tanzim ettikleri ve tüm alacaklarının firmalarınca tahsil edildiği, davacı şirketin 03/02/2011 tarihi itibariyle davalı şirketten alacağının bulunmadığı belirterek davalı şirketi ibra ettikleri görülmüştür.Davacı tarafça aşamalarda, anılan ibranamenin hata, hile, korkutma ve baskı ile imzalatıldığı bu çerçevede davalının davacı şirketi önce zor duruma soktuğu sonra da bu durumdan faydalanarak hile ve baskı ile ibraname alındığı, davalının ödemelerini gecikmeli yapmasının davacıyı ciddi manada sıkıştırma ve zora sokma olduğu, davacı şirketin 3.kişilere de borçlandığı, bu kişilere zamanında ödeme yapamadığı için ciddi baskılara maruz kaldığı, davalının da davacının bu durumundan faydalandığı ileri sürülmüştür.Davacı tarafın iradenin sakatlanmasına ilişkin bu iddiaları yönünden taraf tanıkları dinlenmiş tanıklarca bu hata, hile, korkutma iddiaları teyit edilememiş, anılan ibranamenin imzalanması sırasında veya öncesinde davacı tarafın iadesinin fesada uğratıldığı yönünde mahkememizde herhangi bir kanaat oluşmamıştır.Yukarıda safahati ayrıntılı olarak açıklanmış uyuşmazlık yönünden, davacı tarafça ihtarname ile 626.576 TL olarak açıklanan, sonra dava sırasında ıslah dilekçesi ile 2.859,800 TL olarak talep olunan, ödenmeyen iş bedeli alacağı iddiası yönünden alacak tutarının davacı tarafça ispat olunamadığı gibi davalı tarafa verilen ibranamenin de iradeleri fesada uğratılarak verildiği yönündeki iddialarının usulünce ispat olunamadığı, Mahkememizce değerlendirilmiş, davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekillerine ayrı ayrı gerekçeli karar tebliğ edilmiş ve davacı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde ayrı ayrı istinaf dilekçesi sunulmuştur. Davacı vekili Av. … istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında düzenlenen 07/06/2010 tarihli sözleşme ile müvekilinin yapacağı işlerin belli olduğunu, sözleşme kapsamındaki işlerin tanım ve metrajının ana işveren kayıtları irdelenerek belirlenebileceğini, 29/04/2019 tarihli heyet raporunda TCK kontrol şefi tarafından imzalanan kübaj tablosu paralelinde doğru hesaplama yapıldığını, davalı TCK kontrol şefi tarafından imzalanan kübaj tablosu doğrultusunda hizmet bedeli aldığından yani davalıya ödenen hakedişlere esas metrajlar TCK kontrol şefi tarafından imzalanan kübaj tablosu olduğundan iddiaların ispatı yönünden bu tablonun yeterli kabul edilmesi gerekeceğini, müvekkilinin davalı karşısında zayıf konumda olması nedeniyle yorumların kuvvetli olan aleyhine yapılması gerektiğini, ikrah bir kimsenin diğer tarafı sözleşme yapmaya sevk etmek amacıyla bilerek onda korku yaratması ve bundan yararlanması olduğundan güçlü konumda olan davalının belli sıkıntıları dayatarak ibraname almasının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, ibra diye kabul edilen belgenin soyut ifadelerle hazırlandığını, müvekkilinin sunmuş olduğu hizmetler kapsamında 5 nolu hakediş taslağını hazırlaayarak onay için davalıya sunduğunu, davalının kötü niyetle bu hakediş kapsamında hesap yapmamasının kabul edilemeyeceğini, Davacı vekili Av. … istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu, eser sözleşmesi nedeniyle yapılan fazla işin tespiti olduğu halde yerel mahkemenin müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesini aleyhe yorumlayarak, henüz tespit edilmemiş fazla işin ticari defterlerde olamayacağını dikkate almadan alacağın ispatlanmadığı yaklaşımına gitmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafça sözleşme konusu işlerin tamamının müvekkili tarafından yapılmadığı, başka firmalara da yaptırdığını iddia edilmiş ise de buna ilişkin tanık dahil herhangi bir delil sunamadığını, kübaj tablosu olmaksızın yapılan işin ve bu işe karşılık gelen alacak miktarının tespitinin mümkün olmadığını, bilirkişi heyetinin de TCK kontrol şefi tarafından imzalanan kübaj tablosu paralelinde hesap yaptığını, davalı TCK kontrol şefi tarafından imzalanan kübaj tablosu doğrultusunda hizmet bedeli aldığından müvekkilinin alacağının da bu tablo esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu, gerekçeli kararda alacağın ispat edememe gerekçelerinden biri olarak davalıya gönderilen ihtarnamede 626.576 TL alacak talep edilmişken, bilirkişi raporundaki miktarın neye göre hesaplandığının anlaşılamadığı belirtilmiş ise de davalı firmanın, müvekkilinin ifa ettiği işin metrajları ile ilgili düzenlenen tutanakları ve hak edişleri ısrarlı taleplerine rağmen vermeyerek, her defasında “işin sonunda hesap yaparız” şeklinde cümlelerle müvekkili firmayı oyaladığını, hile ve baskı ile ibraname aldığını, müvekkilinin yaşadığı ekonomik sıkıntıdan kurtulmak ve bir an önce nakit para akışını sağlayabilmek için hile, baskı, aldatma ile ibranameyi imzaladığını, ihtarnamede belirtilen miktarın ise müvekkili tarafından tahmini olarak belirtilen bir miktar olduğunu, yapılan işin metrajları ve kübaj tablosu gösterilmediğinden müvekkili tarafından gerçek alacak miktarının tespit edemeyeceğini, ibra sözleşmesi varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olup varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan ya da henüz doğmamış bir hakkın ibra yoluyla sona erdirilemeyeceğini, bu beyanlarının kabul edilmemesi durumunda ibranamenin geçerli olup olmadığının 818 sayılı Borçlar Kanununun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden değerlendirilmesi gerektiğini, ibra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemeyeceğini, yine 818 sayılı Borçlar Kanununun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerektiğini, tüm bu tanık beyanları ve hatta davalının kendi tanığı ile de sabit olduğu üzere, müvekkilinin üstlendiği işleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini fakat davalı tarafından hakedişleri düzenli olarak ödenmediği için müvekkilinin ekonomik olarak muzayakada kalarak ibranameyi imzaladığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi kapsamında, yapılan işlere karşılık iş bedelinin eksik ödendiği iddiası ile bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Sözleşme hükümleri; Taraflar arasında 07/06/2010 tarihinde imzalanan Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesinde davacı “Taşeron”, davalı ise “Müteahhit” olarak anılamktadır. Sözleşmenin Konusu başlıklı 3.maddesinde; “Sözleşmenin konusu Müteahhit’in taahhüdünde bulunan “Manisa Çevre Yolu” yapımı inşaatı işinin bünyesinde bulunan aşağıdaki imalatların Müteahhit ve TCK proje detaylarına ve idarenin teknik şartnamelerine uygun yapılmasıdır. Taşeron tüm imalat, montaj ve diğer işleri kendisine verilen proje ve detaylara, Bayındırlık Şartnamelerine, T.S.E. normlarına, ihale dosyasındaki şartlara, kontrol teşkilatı ile Müteahhidin şartlarına göre yapmakla yükümlüdür.
İmalat için tüm ölçüler prejeye uygun olacak ve ölçüler yerinde Taşeronca alınacaktır. Kersen ariyet ocağından ariyet dolgu malzemesi hazırlanması, yüklenmesi, nakledilmesi, serilmesi ve reglajı Yapılacak imalatlar yukarıdaki blok için geçerlidir. Ancak Müteahhit istediği miktarda imalatı ya da bloğu Taşerona vermek yada başkasına vermekte serbesttir.”, Sözlemenin Yapılacak İşin Bedeli başlıklı 4.maddesinde; “İmalatlara ait fiyatlar aşağıda belirtildiği şekilde tespit edilmiş ve mutabakata varılmıştır. İmalatların artması ve azalması halinde fiyatlar değişmeyecektir,. 1-Pozun adı: Kersen ariyet ocağında dolgu malzemesi hazırlanması, yüklenmesi ve KM: (0+000-6+300) arasına nakledilmesi, serilmesi ve reglajı Pozun birimi: M3 Pozun birim fiyatı : 5,15 TL/M3 2-Pozun adı: Dolgu altlarının kazısı (TCK’nın belirleyeceği kalınlıkta standardında) şev kazıklarının dışında bırakılması Pozun birimi: M3 Pozun birim fiyatı : 2.90 TL/M3 3-Pozun adı: Köprü ve her türlü sanat yapısının temellerinin şartnameye uygun kazılması, yüklenip TCK ve Müteahhidin belirleyeceği yere nakliyesinin yapılması Pozun birimi: M3 Pozun birim fiyatı : 8.75 TL/M3”, İşin Başlama Tarihi, Süresi ve Bitiş Tarihi başlıklı 5.maddesinde; “Taşeron 10.06.2010 tarihinde Manisa – Menemen arası Kersen ariyet ocağından alınacak malzemeler ile doldurulması işine başlayacaktır. İşin süresi ve bitiş tarihi Müteahhit firma tarafından belirlenecek olup Taşeronun bu hususta hiç bir itiraz hakkı bulunmamaktadır.” İmalat Programı Ve Gecikme Cezası başlıklı 6.maddesinde; Taşeron 10.06.2010 tarihinden itibaren günlük 3000 M3 dolgu yapmayı kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşme konusu imalatların yapılmasına engel hava muhalefeti gibi durumlarda Taşeron, yetkili şantiye şefi ile imzalı tutanak oluşturacak ve çalışılamayan günler belirlenecektir.Tutanak altına alınmayan günlerde Taşeron taahhüt etmiş olduğu 3000 M3 ariyet dolgu imalatlarını yapamadığı hallerde, Müteahhit, Taşerona herhangi bir yazılı yada sözlü uyarıya gerek kalmaksızın her gün için günlük 3.000 TL hak edişinden kesilecektir.Taşeronun bahsi geçen imalatları yapabilmesi için belirtilen tarihe kadar oluşturması gereken minimum makine parkı Ocaklardan malzeme hazırlanması, yüklenmesi, nakliyesi, serilmesi ve reglajı için ; 1 dozer , 3 ekskavatör yada yükleyici en az 20 kamyon ve 1 greyder.Yukarıdaki makine parkı her ne sebeple olursa olsun (depo alanının uzaklığı , yol durumu vs) yetersiz geldiği takdirde taşeronun taahhüt ettiği günlük metrajların…. yapabilecek makine parkını oluşturmak zorundadır.” Metrajlar başlıklı 7.maddesinde; “İlgili imalatlara ait metrajlar her ay sonunda hak edişe esas olarak Taşeron tarafından düzenlenecek, Takip eden ayın 3 üne kadar Müteahhit ile mutabakat sağlanarak imza edilmiş olacaktır. Yapılan imalatlar TCK şartnamesine göre yapılacak. Reglaj yapılan kesimler ( +,- 3 cm ) aralığında yapılacak, dolgusu biten kesimlerin şevleri kesilecek aksi taktirde bahsedilen imalatlar taşeron tarafından yapılmazsa müteahhit firma yapacak ve bedeli taşeronun hak edişinden kesilecektir. Bahsi geçen imalatların yapılmaması veya uygun yapılmaması durumunda müteahhit sözleşmeyi fesh edebilir.” Hakediş başlıklı 12.maddesinde; “Taşeronun her ayın son gününe kadar yapmış olduğu işlerin metrajı çıkartacak, bir sonraki ayın 3 üne kadar müteahhit firmaya teslim edilecek. Müteahhit firma tarafından metrajlar 7 gün içerisinde kontrol edildikten sonra ayın 10’unda hak edişler yetkililerce imzalanacak (Taşeron dahil) imzalanan tarihten 30 gün sonra ödeme yapılacaktır. Hak edişlere ait metrajlar ve diğer hususlar hak edişlerin imzalanması ve fatura düzenlenmesiyle Taşeron tarafından kabul edilmiş olup hak edişe itiraz etmemeyi peşinen kabul etmiştir. Taşeron tarafından yapılan yanlış imalat ve işlerin malzeme ve işçilikleri hak edişinden kesilecektir.” Sözleşmeye Aykırılık başlıklı 13.maddesinde; “Taşeron aşağıdaki hükümlerin herhangi birine uymadığı takdirde sözleşmeye aykırı hareket etmiş sayılacak ve sözleşme fesh edilecektir. 1-Taşeron kazı imalatlarını projedeki kotlara ve şev eğimlerine göre yapacaktır. Dolgu imalatına kazı ve dolgu kotları Müteahhit firma yetkililerine proje kilometreleri belirtilerek tutanak ile teslim edildikten sonra başlanacaktır. Tutanak ile teslim edilmeyen kazı ve dolgu imalatları hak edişlere girmeyecektir. 2-Taşeron proje en kesitlerinde belirtilen kotlardan daha fazla kazı yapması halinde dolgu yaparak proje kazı kotlarında tesviye ettikten sonra kazı kotları teslim alınarak dolguya başlanır. Fazla kazı yapılan kesimlerde fazla kazı bedeli ayrıca fazla kazılan kesim için kullanılan dolgu malzemesi bedeli kesinlikle ödenmez ve fazla kazılan kesimin ariyet dolgu haricindeki başka bir dolgu malzemesi ile doldurulması söz konusu değildir. 3-Ariyet dolgu yapılırken dolgu malzemesinin serilmesi ve sıkıştırılması Müteahhit tarafından yapılacaktır. Dolgu malzemesinin max dane çapı, kalitesi, esvabı şartnamede belirtilen sınırlar içinde olmalı aksi takdirde şartnameye uygun olmayan malzemeler ile yapılan dolguları Taşeron tekrar kaldırmak ile yükümlüdür…” hükümleri yer almaktadır. Her iki taraf imzasını taşıyan 15/01/2011 tarihli 5 no.lu hakediş; KM:0+00&5+525 arası ariyet kazı yükleme, nakliye serme, KM:2+175&4+670 arası nebati toprak sıyırması, KM:2+137&5+500 arası kaya dolgu kübajı, Sanat yapısı yanına mıcır ve yol bakım onarım bypass nakli kübajı, yol bakım onarım için ariyet nakli, makine ile kazı ve nakli yapılması, ocak içinde kamyon çalışması, ocaktan üstyapı nakli, ocaktan figüre harici alt temel nakli, ocaktan asfalt mıcırı nakli işlerinin miktar ve birim fiyatlarını gösterir şekilde oluşturulan tabloda yapılan işlerin toplam bedeli 1.923.950,56 TL olarak belirtilmiş, 1, 2, 3 ve 4 no.lu hakediş tutarı (minha) 1.351.238,00 TL, 5 no.lu hakediş tutarı 572.712,56 TL olarak gösterilmiş, bu bedele %18 KDV eklenerek, 1/6 KDV tevkif edilerek bulunan 658.819,44 TL’den motorin ücreti ve greyder çalışma ücreti tenzil edilerek 5 no.lu hakediş tutarı net 308.048,84 TL olarak hesaplanmıştır.İbraname 03/02/2011 tarihli ibranamede; “… Ticaret A.ş Yönetim Kurulu Başkanlığı’na 03 Şubat 2011 tarihi itibariyle firmanıza yapmış olduğumuz Hizmet ve Satışlarımızdan dolayı tüm faturalarımızı tanzim etmiş ve tüm alacağımız firmamızca tahsil edilmiştir. Bu nedenle firmanızdan 03/02/2011 Tarihi itibariyle faiz, vade farkı ve buna benzer başkaca bir nam altında alacağımız bulunmadığını beyan ederek, şirketinizi kesin olarak ve bir daha dönmemek üzere ibra ederiz.” ifadelerine yer verildiği, davacı şirket kaşe ve imzasının yer aldığı anlaşılmakla, bu belgenin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtarname ve cevap Davacı şirket tarafından, Menemen … Noterliğinden, davalı şirkete keşide edilen 08/02/2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile; taraflar arasında imzalanan 07/06/2010 tarihli Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi gereği hem sözleşme kapsamında hem de talep üzerine sözleşme kapsamında yer almayan başkaca işler yapıldığı, bakiye alacağın ödenmediği belirtilerek, ihtarnamede tablo halinde gösterilen toplam 626.576,00 TL (KDV hariç) bakiye alacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde hukuki yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir. Davalı şirket tarafından, Ankara … Noterliğinden, davacı şirkete keşide edilen 15/02/2012 tarih ve … yevmiye no.lu cevapta; davacı şirket tarafından yapılan işler nedeniyle 30/06/2010 / … No.lu 349.857,02 TL, 31/07/2010 / … No.lu 552.022,00 TL, 31/08/2010 / … No.lu 375.704,92 TL, 30/09/2010 / … No.lu 316.877,20 TL, 30/11/2010 / … No.lu 169.353,60 TL, 30/11/2010 / … No.lu 280.506,08 TL, 31/12/2010 / … No.lu 102.973,88 TL, 03/02/2011 / … No.lu 122.967,25 TL tutarlı faturalar tanzim edildiği ve alacakların tamamının, davacı şirket hesabına EFT olarak Banka aracılığı ile ödendiği ayrıca davacı şirket yetkilisi … tarafından tanzim edilerek davalı şirkete verilen 03/02/2011 tarihli ibranamede tüm alacakların tahsil edildiğinin ifade edildiği, gerek ibraname gerekse yapılan ödemeler uyarınca davacının hiçbir alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Tanık beyanları; Taraf tanıklarının beyanları alınmış, davacı tanıkları özetle ödemelerin tam olarak yapılmadığını, davalı tanıkları ise hakedişlere istinaden ödemelerin yapıldığını ve davacı tarafça ibraname düzenlendiğini beyan etmişlerdir. Karayolları Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğünden gelen 20/01/2014 tarihli cevap ve kayıtlara göre; davalı tarafından yüklenici olarak “Menemen-Manisa yolu Km:0+000-33+962,65 arası toprak tesviye, sanat yapıları, köprü, alttemel, temel yapımı ve sathi kaplama mıcır temini vs” işlerin yapımına 01/03/1996 tarihinde başlanılmış olup kesin hesap çalışmalarının halen devam ettiği, tahakkuka bağlanan son hakediş raporuna göre yapılan iş miktarının 38.722.393,13 TL olduğu, davacı şirketin alt yüklenici olarak çalıştığına dair herhangi bir kayıt bulunmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları; 1-Davacı şirket ticari defterlerinin incelenmesi için Oltu Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış ise de, davacı şirket tarafından ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmediğinden inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır. 2-Davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 26/05/2017 tarihli raporda özetle; davalı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, lehine delil vasfına sahip olduğu, davacı tarafından düzenlenen 30/06/2010 tarihli … No.lu 349.857,02 TL bedelli, 31/07/2010 tarihli … No.lu 552.022,00 TL bedelli, 31/08/2010 tarihli … No.lu 375.704,92 TL bedelli, 30/09/2010 tarihli … No.lu 316.877,20 TL bedelli, 30/11/2010 tarihli … No.lu 169.353,60 TL bedelli, 30/11/2010 tarihli … No.lu 280.506,08 TL bedelli, 31/12/2010 tarihli … No.lu 102.973,88 TL bedelli, 03/02/2011 tarihli … No.lu 122.967,25 TL bedelli faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup, fatura bedellerinin ödendiği, ticari defterlerine göre davalının davacıya dava tarihi itibariyle borcu olmadığı belirtilmiştir. 3-Harita mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 29/04/2019 tarihli raporda özetle; taraflarca imzalanmış olan 15/01/2011 tarihli 5 no.lu hakediş tablosu ile davalı … Tic. A.Ş temsilcisi ve TCK kontrol şefi … tarafından imzalanan kübaj tablosunun incelenmesi neticesinde; – 5 no.lu hakediş tablosunda KM:0+00 & 5+525 arası ariyet kazısı yüklemesi nakliyesi ve sermesi işi miktarının 291.984,957 m3 olarak gösterildiği, kübaj tablosunda ise KM:0+00 & 5+525 arası ariyet kazısı yüklemesi nakliyesi ve sermesi işi (kübaj tablosunda imla olarak adlandırılmış) miktarı 787.515,778 m3, aradaki farkın ise davacı aleyhine 495.530,821 m3 olduğu, birim fiyat 5,75 TL olduğundan bakiye bedelin 2.849.302,22 TL (495.530,821 m3 X 5,75 TL) hesaplandığı, -5 no.lu hakediş tablosunda KM:2+175 & 4+670 arası nebati toprak sıyırması işi miktarının 13.582,31 m3 olarak gösterildiği, kübaj tablosunda ise KM:2+175 & 4+670 arası nebati toprak sıyırması işi (kübaj tablosunda dolgu altlarının kazısı olarak adlandırılmış) miktarının 21.681,08 m3, aradaki farkın ise davacı aleyhine 8.098,77 m3 olduğu, birim fiyat 2,00 TL olduğundan bakiye bedelin 16.197,54 TL (8.098,77 m3 X 2,00 TL) hesaplandığı, -5 no.lu hakediş tablosunda KM:2+137 & 5+500 arası kaya dolgu kübajı işi miktarının 10.229,50 m3 olarak gösterildiği, kübaj tablosunda ise KM:3+750 & 5+550 arası kaya dolgu işi miktarı 9.160,25 m3, aradaki farkın ise davacı lehine 1.069,25 m3 olduğu, birim fiyat 5,33 TL olduğundan bakiye bedelin 5.699,10 TL (1.069,25 m3 X 5,33 TL) hesaplandığı, -Kübaj tablosunda KM: 3+450,00 & 6+225,00 arası için çürük zemin kazısı miktarının 9.313,970 m3 olarak gösterildiği ancak 5 no.lu hakediş tablosunda bu işin karşılığının net olarak belli olmadığı, Sonuç olarak 5 no.lu hakediş tablosunda eksik ya da fazla gösterildiği belirlenen yapılan iş miktarlarının karşılığı olan toplam 2.859.800,66 TL’nin (2.849.302,22 TL + 16.197,54 TL – 5.699,10 TL) davalı firma tarafından davacı firmaya bakiye alacağı olarak ödenmesi gerekeceği yönünde görüş bildirilmiştir. Somut dosya kapsamı incelendiğinde; Davacı, taraflar arasında imzalanan Toprak İşleri Taşeron Sözleşmesi kapsamında, metrajlara ilişkin tutanak ve hakedişlerin verilmediğini, hile ve baskı ile ibraname imzalatıldığını, yapılan işlere karşılık iş bedelinin eksik ödendiğini iddia etmektedir. Davalı ise davacı tarafça yapılan işlere ilişkin düzenlenen faturalara istinaden ödemelerin yapıldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından ibraname düzenlediğini, eksik ödeme olmadığını savunmaktadır. İspat; dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur ve dava konusu hak ile buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları yönünde mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda 187/1.maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Vakıa (olgu) ise, kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylardır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Hakim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini, kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise HMK’nın “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde yer almakta olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. Kendisine ispat yükü düşen taraf için bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Zira taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, 6. b., 2.c., s.1972). Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. ve 12. maddelerinde imalatlara ilişkin metrajların her ay sonunda hakedişe esas olacak şekilde davacı tarafından düzenleneceği, davalı tarafından kontrol edildikten sonra davacı dahil yetkililerce imzalanacağı ve 30 gün sonra ödeme yapılacağı düzenlenmiştir. Bu hüküm gereğince metrajların davacı tarafça düzenlendiği ve faturalandırıldığı açıktır. Davacı tacir olup tacirler 6762 sayılı TTK’nun 20/2. (6102 sayılı TTK’nun 18/2.) maddesi anlamında basiretli bir işadamı gibi hareket etmek zorundadırlar. Ancak davacı kendisinin yapıp faturalandırdığı metrajlara ilişkin herhangi bir kayıt sunmamış, davalı ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasındaki kübaj kayıtlarına dayanmıştır. Bilirkişi heyeti Karayolları Genel Müdürlüğünden getirtilen kübaj kayıtlarını esas alınarak hesaplama yapmış ise de, kübaj tablosundaki işlerin tamamının davacı tarafça yapıldığını ispata yönelik bir delil de bulunmamaktadır. Ayrıca davalı vekili, başka taşeron firmaların ve davalı şirketin de söz konusu işte çalıştığını, kübaj hesaplarının davacı çalışmalarına münhasır olmadığını belirtmiştir. Somut uyuşmazlıkta ödenen bedelden fazla iş yapıldığı hususunda ispat yükü davacı üzerindedir. Davalı yüklenicinin dava dışı iş sahibi idare ile yaptığı sözleşmeyle üstlendiği işlerin, bilirkişilerce hesaplamaya konu edilen kısmının tamamının davacı taşerona devredildiği kanıtlanmadığından, dava dışı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında düzenlenen hakediş tutanağı ile taraflar arasında düzenlenen hakedişin karşılaştırılması suretiyle eksik metraj hesaplandığı ve hakedilen bedelden az ödeme yapıldığının kabulü ise mümkün değildir. Davacı şirket yetkilisi, davalı şirketten herhangi bir alacakları olmadığını ifade ederek, davalı şirketi ibra ettiklerine dair 03/02/2011 tarihli ibranameyi davalı şirkete hitaben düzenlenmiştir. İbranamenin hile ve baskı altında imzalandığı ileri sürülmüş ise de, bu iddiasının ispatına yönelik bir delil bulunmadığı gibi, mahkemece dinlenen davacı tanıklarının beyanları da ispata yeterli değildir. Ayrıca 818 sayılı BK’nın 31.maddesinde; “Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.” düzenlemesine paralel 6098 sayılı TBK’nın 39. maddesinde de “yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” hükmü yer almaktadır. Bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu açıktır. Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 30/04/2014 tarihli 2014/93 E. 2014/2987 K. sayılı ilamında; “Davada “cebir, tehdit, ikrah ve müzayaka” hukuksal nedenine dayalı olarak 29.01.2008 tarihli ibraname, hakediş raporu ve 13.03.2008 tarihli teslim tutanağının iptâli ve bakiye iş bedelinin tahsili istenmiştir. Hak düşürücü süreyi düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 31.) maddesi, “yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” hükmünü içermektedir. İptâl beyanının şekle tabî olduğu konusunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir. Bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yoluyla da bu hak kullanılabilir.” şeklinde açıklanmıştır. Davacı, ibranamenin baskı altında imzalandığını iddia etmekle birlikte, bu durumda hak düşürücü sürenin ibranamenin imzalandığı tarihten itibaren dikkate alınması gerekmektedir. Bir yıllık süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması yada dava yoluyla bu hakkın kullanılması mümkündür. Somut olayda ibraname 03/02/2011 tarihli olup davacı tarafından Menemen 2. Noterliğinden keşide edilen 08/02/2012 tarih ve 1846 yevmiye no.lu ihtarnameyle ibraname ile bağlı bulunulmadığı ileri sürülmemekle birlikte, bakiye iş bedeli talebinin aynı zamanda ibranamenin geçerli olmadığı yönünde bir irade açıklaması olarak değerlendirildiği takdirde dahi, ihtarname tarihi dikkate alındığında 1 yıllık süre geçtikten sonra ileri sürüldüğü sabittir. Somut olayda; metrajların davacı tarafça düzenlendiği ve faturalandırıldığı, fatura bedellerinin davalı tarafça ödendiği, davacının faturalara ve hakediş raporuna yansıyan miktardan fazla iş yaptığına yönelik iddiasını ispatlayamadığı gibi ibranamenin hile ile imzalatıldığı yönündeki iddianın da ispata muhtaç olduğu ve bu iddianın ise bir yıllık sürede ileri sürülmediği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olduğudan, HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmediğinden davacı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/03/2023