Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/226 E. 2021/572 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/226
KARAR NO: 2021/572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/526 Esas
KARAR NO: 2017/1010
KARAR TARİHİ: 28/12/2017
DAVA: Kooperatif Yönetim Kurul Kararının İptali İstemli
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin ortakları olduklarını, 2004 tarihine kadar 91-457-472 no.lu ortaklıkların mali yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, 15/12/2004 tarihli yönetim kurulu kararında …, … ve … ile ilgili 472 no.lu müşterek ortakların ortaklığının iptal edilerek 1/3 oranında kendi ortaklıklarına ilave edilmesine, … ile ilgili olarak 457 no.lu ortaklığının iptal edilerek 1/2 oranında 769 ve 1328 no.lu ortaklıklara ilavesine karar verildiğini, 11/12/2004 tarihli 73 no.lu kararla … ve …’ya ait 91 no.lu ortaklığın bölünerek 1/2 hissenin …’in 714 no.lu ve …’nın 171 no.lu hisselerine ilavesine karar alındığını ortakların bu sayede ileride kendilerine düşecek daire metrekarelerini arttırmayı amaçladıklarını, böylece ileride 100 m2 daire yerine 133 ve 150 m2 daire almayı amaçladıklarını, inşaatın kat karşılığı … A.Ş.’ye verildiğini, her ortağın 117 m2 daire alacağını, yapılan sözleşmede farklı m2’lerde ortaklıklarından doğan haklarının ellerinden alındığını, eski hale getirme taleplerinin yönetim kurulunca kabul edilmediğini, 20/05/2012 tarihli genel kurulda, 5 adet konutun dava ihtilafların lehine sonuçlanan ortaklar için ayrıldığını, bu 5 adet dairenin kendi eski ortaklıklarına ait olduğunu, bu 3 adet ortaklığa birlikte sahip olduklarını birlikte devretmediklerini, bu sebeple ortaklıklarının tesbitini ve 11/12/2004 tarihli ve 15/12/2004 tarihli yönetim kurulu kararlarının iptalini talep etmişlerdir. Davacı vekili 30/01/2015 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava konusu 91, 457, 472 no.’lu ortaklık pay ve haklarının karşılığı olan konutların, genel kurul kararları doğrultusunda parasal yükümlülükler yerine getirilmek koşulu ile davalı kooperatif tarafından davacı adına tahsisini ve tescilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; 11/12/2004 ve 15/12/2004 tarihli yönetim kurulu kararlarının davacıların kendi talep ve iradeleri ile alınmış olduğunu, davacıların bu konuda başka mahkemelerde değişik davalar açtığını ve red edildiğini, iptali istenen kararların üzerinden 9 yıl geçmiş olduğunu, davacıların iyiniyetli olmadığını, dava konusu ortaklıklar için herhangi bir aidat ödemediklerini ve genel kurullarda bu ortaklıklar için çağrı yapılmadığını, işlemin yapıldığı tarihte kooperatif arsasının tarla vasfında olduğunu ve projelerin yapılmadığını, bu sebeple daire metrekarelerinin de belli olmadığını, inşaat sözleşmesinin 08/11/2009 tarihli genel kurulda onandığını, bu genel kurulun iptali için dava açılmadığını, açılan davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davacıların, davalı kooperatifin 91-457-472 nolu hisseli ortaklıkları devam ettiğinden, kesintiye uğramadığından söz konusu ortaklıkları zamanaşımına uğramamıştır bu itibarla davalının zamanaşımı itirazı mahkememizce kabul görmemiştir. Davalı Kooperatifin 11 Aralık 2004 tarihli, 73 sayılı ve 15 Aralık 2004 tarihli, 74 sayılı yönetim kurulu kararlarından önce; dava konusu 472 nolu kooperatif ortaklığında …, …, …’nun 1/3 müsavi hisselere sahip olduğu, 91 nolu ortaklığın …, …’nın 1/2 müsavi hisselere sahip olduğu, 457 nolu ortaklığın tamamının ise …’a ait olduğu görülmektedir. Davacılar 91, 457, 472 nolu hisseli ortaklıklarından vazgeçtiklerini ve buna isabet eden hisseleri oranında sahip oldukları ve dava dışı olan tam hisseli ortaklıklarının m2’sini artırmak için davalı kooperatife müracaat etmiş davalı kooperatif de 73 ve 74 sayılı Yönetim Kurulu Kararları ile davacıların dava konusu olan ortaklıklardaki hisseleri oranında tam hisseye sahip oldukları dava dışı ortaklıklara vazgeçtikleri hisselerden kaynaklanan haklarının m2 olarak eklenmesinin kabulü yönünde karar vermiştir. Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere her bir ortaklık hissesine tekabül eden bağımsız bölüm tek tip, 100 m2 olarak müteahhit firmaya inşaa ettirildiğinden 73 ve 74 sayılı yönetim kurulu kararı kooperatifçe yerine getirilememiştir. Davacılar, 73 ve 74 sayılı yönetim kurulu kararı doğrultusunda genel kuruldan karar çıkartmak istemişlerse de 2011 yılı olağan genel kurulunun 6. Md. İle 20.05.2012 tarihinde davacıların talebi rededilmiş, buna ilişkin davacıların İstanbul 14. ATM’nin 2012/142 Esas sayı dosya ile açtıkları davada Genel kurul kararının iptali talebi rededilmiş, böylece kooperatifin 73 ve 74 nolu yönetim kurulu kararının uygulanması fiilen ve hukuken imkansız hale gelmiştir. Anılan yönetim kurulu kararlarının hükümsüz olduğu tespit edilmiştir. Kooperatif yönetim kurulu 73 ve 74 nolu kararlarını yerine getiremediğinden davacıların şartlı olarak 91, 457, 472 nolu ortaklıklarından vazgeçtiklerinden ve bu şart gerçekleşmediğinden, davacıların dava konusu ortaklıklardaki mülkiyetlerinin devam ettiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar kooperatifler kanununa göre, kooperatif ortaklıkları, hisseleri bölünemeyeceği düzenlenmişse de hem kooperatif yönetim kurulunun hem de davacıların kooperatif ortaklıklarının hisselere bölünmesi yönündeki 1999 yılından beri yapılan uygulamayı kabul etmeleri ve buna ilişkin işlemlerin icra edilmesi davacılar lehine kazanılmış hak olarak kabul edilerek buna aykırı davranışın hüsniyet kaidelerine aykırılık teşkil edeceği görülmüştür. Davacıların, dava konusu olan ortaklıklara başlangıçta yaptıkları ödemeler ve eksik kalan ödemeler bilirkişi marifetiyle güncellenmiş değerler ile tespit edilmiş olup yargılama esnasında, davacılar bu bedeli kooperatife ödeyerek makbuzlarını mahkememize sunmuşlardır. Davacılar, kooperatifin 73 ve 74 sayılı yönetim kurulu kararını icra edememesinden kaynaklı hisselerini kaybetmeleri hukuka ve hüsniyet kaidelerine uygun olmadığından ve davacılara adledilecek bir kusur mevzu bahis olmadığından, hisselere takabül eden eksik bedeller de ödendiğinden davacıların hisseleri oranında 91, 457, 472 nolu ortaklıklara sahip olduklarının tespitine ve bu ortaklıklara isabet eden bağımsız bölümler üzerine 3. Kişilere devrinin önlenmesine yönelik İhtiyati Tedbir konulmasına, taraflar birbirinden yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediklerinden taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama ücretine hükmedilmeyip masraflar kendi üzerlerine bırakılmasına ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; yönetim kurulu kararlarının alınış şekli, içeriği ve tarihi gözetilerek mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; Davacıların dava konusu olan kooperatif hisselerinin ve bu hisselere ortaklıklarının devam edip etmediği ve bu hisselere tekabül eden dairelerin tahsisi, tapuda tescili ve 11 Aralık 2004 tarihli, 73 sayılı ve 15 Aralık 2004 tarihli, 74 sayılı yönetim kararlarının iptali talebine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan 03/01/2017 tarihli raporda özetle; birden çok kişiye pay verilmek suretiyle ortak olarak kaydedilmeler, yasal mevzuata uygun değilse de, 1990’lı yıllardan beri bu şekilde ortak oldukları, bu fiili durumun davacılar lehine kazanılmış bir hak oluşturduğu, taraflar arasında aynı konuda görülen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/142 Es. sayılı dava dosyasında verilen ve kesinleşen karardaki tespitlerin ve kararın gerekçesinin de bu yönde olduğu, Kooperatif ortaklığının, istifa, ihraç devir ve ölümle sona ereceği, bu durumlardan hiçbirisi söz konusu olmadığına göre davacıların hisseli ortaklıklarının devam etmekte olduğu, kooperatifle ortağı arasındaki ortaklık ilişkisi devam ettiği sürece zamanaşımının söz konusu olmayacağı, KK.nun 23.maddesindeki eşitlik ilkesi gerekince, davacılara da daire tahsis edilmesi ve tapu verilmesinin gerektiği, ancak, davacıların daire isteyebilmesi için, kooperatife karşı olan parasal yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalarının gerektiği, bunun tespiti için de davacıların eksik ödemeleri bulunup bulunmadığının ve varsa miktarının (GK. kararları ve düzenli ödeme yapan ortakların ödemeleriyle davacıların ödemeleri dikkate alınarak) mali bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiği, davacıların aidat ve faiz borcu bulunduğunun tespit edilmesi ve verilecek sürede bu borçların davalı kooperatifin hesabına yatırılması halinde, davacıların daire tahsisi ve tapu istemlerinin haklı ve yerinde kabul edilebileceği bildirilmiş olmakla bu kez davalı kooperatif defter ve kayıtları üzerinde davacıların ödemelerinin belirlenerek eksik ödeme olup olmadığının varsa miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacıların kooperatife karşı parasal yükümlülüklerden kaynaklanan toplam borç miktarı belirlenmiş, yargılama esnasında, davacılar bu bedeli kooperatife ödemişlerdir.Somut olayda; davacılardan …, …, …’nun davalı kooperatifin 472 nolu kooperatif üyeliğinde 1/3 oranında, …, …’nın 91 nolu kooperatif üyeliğinde 1/2 oranında müşterek, …’un ise 91 nolu kooperatif üyeliğin tamamında ortak oldukları görülmektedir. Davacılar 91, 457, 472 nolu hisseli ortaklıklarından vazgeçtiklerini ve buna isabet eden hisseleri oranında sahip oldukları ve dava dışı olan tam hisseli ortaklıklarının m2’sini artırmak için davalı kooperatife müracaat etmiş davalı kooperatif de 11 Aralık 2004 tarihli 73 sayılı ve 15 Aralık 2004 tarihli 74 sayılı yönetim kurulu kararları ile davacıların dava konusu olan ortaklıklardaki hisseleri oranında tam hisseye sahip oldukları dava dışı ortaklıklara vazgeçtikleri hisselerden kaynaklanan haklarının m2 olarak eklenmesinin kabulü yönünde karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, yönetim kurulu kararlarının alınış şekli, içeriği ve tarihi gözetilerek mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmiş ise de mahkemenin gerekçesinde ifade edildiği gibi davacıların 91, 457 ve 472 nolu ortaklıklardan vazgeçmeleri, bu ortaklıklara isabet eden hisselerin, sahip olduklara hisselere isabet edecek bağımsız bölümlerin m2sine eklenmesi şartıyla gerçekleştiği ancak her bir ortaklık hissesine tekabül eden bağımsız bölüm, tek tip, 100 m2 olarak müteahhit firmaya inşa ettirildiği, davacılar, 73 ve 74 sayılı yönetim kurulu kararı doğrultusunda genel kuruldan karar çıkartmak istemişlerse de 2011 yılı olağan genel kurulunun 6. Md. İle 20.05.2012 tarihinde davacıların talebi rededildiği buna ilişkin davacıların İstanbul 14. ATM’nin 2012/142 Esas sayı dosya ile açtıkları davada genel kurul kararının iptali talebi de reddedildiği dolayısıyla yönetim kurulu kararlarının uygulanması fiilen ve hukuken imkansız hale geldiği, dolayısıyla söz konusu yönetim kurulu kararları, davalı kooperatifçe yerine getirilmediği ve Kooperatifler Kanunu 23. Maddesi gereğince eşitlik ilkesi de gözetilerek dava konusu yönetim kurulu kararlarının iptali ile yönetim kurulu kararları öncesi davacıların hisseleri oranında üyeliklerinin tespitine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’ nin istinaf eden davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/05/2021