Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2253 E. 2023/1733 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2253
KARAR NO: 2023/1733
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL AND. 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
ESAS NO: 2018/1184
KARAR NO: 2020/66
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 22/10/2018
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … vekili tarafından idare ve diğer davalılara karşı işçi alacaklarından doğan maddi tazminat bedelinin tazminine dair davada yapılan yargılama sonucu neticesinde İst. Anadolu İş Mah. 2018/61 E. 2018/291 K. Sayılı kararı ile Anadolu 10. İş Mah. 2018/61 E. 2018/291 K. Sayılı kararı ile müştereken ve müteselsilen idare ve müteahhit firma aleyhine karar verildiği ve temyiz aşamasıda olduğu, adı geçen karardan doğan borçluların alacaklıya İst. … İcra müd. … Esas sayılı icra dosyasından cebren ödendiğini, müvekkilinin idari birimlerinden abone işleri asya bölgesi daire başkanlığının dava konusu ile ilgili olarak 03/07/2008 tarihinde idare ile bilgen şirketi arasında asya bölgesi dairesi başkanlığı görev alanında bulunan abonelerin el bilgisayarı ile sayaç endeks tespiti ve fatura dağıtımı kaçak ve usulsüz su kallanımı tespiti binalara ve sayaçlara barkod etiketi takılması, kapama açma, sayaç değiştirme ve sayaç dökme işlerine ait sözleşme akdedildiğini, işin süresinin sözleşmeye göre 01/10/2008 tarihinde bitecekken 18/09/2008 tarih ve 2018/529 sayılı YKK ile işe % 20 işin bitim tarhinin 20/10/2008 tarihine kadar uzatıldığını, 04/11/2008 tarihinde Asya Bölgesi dairesi başkanlığı görev alanında bulunan abonelerin el bilgisayarı ile sayaç endeks tespiti ve fatura dağıtımı kaçak ve etiketi takılması su kapama, açma, sayaç değiştirme ve işin süresi sözleşmeye göre 04/07/2009 tarihinde bitecek iken YKK ile işin 20/08/2009 tarihine kadar uzatıldığını, ardından yine ayı firme ile 14/09/2009 tarihinde idaremize bağlı asya bölgesinde bulunan yaklaşık 1.580,00 abonenin el bilgisayarı ile sayaç endeks tespiti ve fatura dağıtımı, su açma, kapama, sayaç değiştirme işlerine ait sözleşme akdedildiğini, sözleşme hükümlerine göre asıl sorumluluğun işçinin alacaklarının ödemeyen diğer firmalara ait olduğunu, hizmet alım tip sözleşmesi kamu ihale mevzuatı hükümleri, yüklenicilerin çalıştırdığı işçilere yaptığı iş akdinden ve tüm yükümlülüklerinden sorumlu olduğunu bildirerek taraflarınca ödenmek zorunda kalınan 54.645,30 TL nin icraya ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı işverenin asıl işveren davalıların ise alt işveren olduğunu, iş mahkemesi kararının isabetli olduğunu, tazminat bedeli ve tüm ferilerinin % 50 sinin asıl işveren olması nedeniyle davacının sorumluluğunda olduğunu, 08/02/2015 tarih ve 29261 sayılı resmi gazatede yayınlanan kamu ihale kanununa göre ihale edilen persolen çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları kapsamında istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatlarının ödenmesi hakkında yönetmelik ile 10/09/2014 tarihinden sonraki dönemde işten ayrılan işçelerin kıdem tazminatınnı tamamı ilgili asıl işveren kamu kurum tarafından ödenmekte olduğunu, bu yönetmelik işçinin ayrıldığı tarih yönünden bu dava ile ilgili olmamakla birlikte kıdem tazminatı işçi alacaklarının asıl işvereni doğrudan ilgilendirdiğinin anlaşılması bakımından önemli olduğunu, kıdem tazminatı ve ferilerinden kalanın % 50 sinin hesaplanması gereketiğini, talep ve davanın bu yönden açık ve net olmadığını, tüm bu nedenlerle işçinin, şirketlerinde çalıştığı dönem ve ücretler ile sınırlık üzere şirketlerinin sorumluluğunda olduğundan bunun dışında diğer taleplerin ise diğer davalı şirket ve davacı asıl işveren sorumluluğunda olduğna karar verilmesini talep vetmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Taraflar arasında 4857 sayılı İş Kanunu Anlamında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davalı şirket işçisi …’nin işçilik alacaklarının tahsili için İSKİ ve davalı şirketi hasım göstererek İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesinde açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile işçilik alacaklarından davalı tarafın sorumlu tutulduğu ve bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 14/11/2018 tarihinde kesinleştiği, ilamın takibe konulması sonucunda İSKİ tarafından 26/09/2018 tarihinde icra dosyasına 54.645,30 TL ödediği, eldeki davanın ise ödenen bu bedelin davalı alt işverene rücusuna ilişkin olduğu, taraflar arasında imzalanan 04/11/2004 hizmet alımları tip sözleşmesinin 23. Maddesinde personele ilişkin yüklenici sorumluluğunun genel şartnamenin 6. Bölümünde düzenlendiğinin belirtildiği, 04/11/2004 tarihli hizmet işleri genel şartnamesinin 38 ve devamı maddelerinde çalışanların özlük haklarına ilişkin düzenleme yapıldığı, buna göre işçilik alacaklarına ilişkin sorumluluğun davalı alt-işverene ait olduğu, genel hizmet şartnamesinin 6/3. Maddesinde ise yüklenicinin idareye verdiği zararlardan bizzat sorumlu olduğunun düzenlendiği, taraflar arasındaki ihale sözleşmesi, ihale dökümanları ve eklerine göre davaya konu edilen işçilik alacağından davalının sorumlu olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki nedeni ile İSKİ tarafından ödenen bedelin tamamının davalıya rücu edilebileceği, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki nedeni ile müteselsil sorumluluğa ilişkin eşit sorumluluk ilkesi ile işçi yönünden bir düzenleme olan 6552 sayılı yasa ile getirilen düzenlemenin eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı, İSKİ tarafından yapılan ödeme ile ilgili olarak ödeme tarihinden itibaren, davalı tarafın tacir olması nazara alındığında, alacağa ticari faiz uygulanması gerektiği, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunu, ihale konusu işin maliyeti yükleniciler tarafından hesaplanıp teklif verilirken kıdem tazminatının hesaba dahil edilmediğini, bu konuda çıkarılan en son yasa ile ücretlerin dışındaki alacakların tamamen asıl işverene yüklendiğini ( 4857 sayılı iş kanunu 112. Madde; 04/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından,işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir) bu düzenleme ile tamamından asıl işverenin sorumlu olduğunu, sözleşmenin iş ortaklığı olarak imzalandığını, pilot ortağın ödenen miktarın yarısı olan miktarın yarısından sorumlu olduğu hususunun dikkate alınmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan işçiye ödenen işçilik alacaklarından sözleşme hükümleri kapsamında davalı şirketin sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dava dışı işçi … tarafından işçilik alacaklarının tahsili talebiyle davacı İSKİ ve davalı hakkında açılan dava neticesinde İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarihli 2018/61 E. 2018/291 K. sayılı kararı ile; ”Dava, 4857 sayılı iş kanununa göre açılmış kidem -ihbar Taziminatı, ücret alacağı, fazla mesai ve izin ücreti alacağına ilişkin belirsiz alacak davasıdır. Davacının 01/07/1998 – 01/06/2008 tarihleri arasında davalı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin alt işverenlerinde ve davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘de çalıştığı SGK hizmet cetvelinden ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının İSKİ işyerinde sayaç okuma ve değiştirme elemanı olarak çalıştığı ve bu işin hizmet alım sözleşmeleri ile diğer davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne İSKİ tarafından ihale yoluyla verildiği davalılar arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 maddesi gereğince alt işveren üst işveren ilişkisi bulunduğundan davacının alacaklarından davalıların birlikte sorumlu oldukları kanaatine ulaşılmıştır.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın 14/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyasında, dava dışı işçi tarafından İstanbul 10. İş Mahkemesi’nin kararına istinaden hükmedilen alacaklar için icra takibi başlatılmış, dosya hesabı 54.645,30 TL alacak tutarı faiz ve giderlere ilişkin gönderilen birinci Haciz ihbarnamesi kapsamında … Site Yönetimi tarafından 26.09.2018 tarihinde icra müdürlüğüne 54.645,30 TL ödeme yapılmış olduğu, ödemenin Site Yönetimim tarafından yapıldığının 15.10.2018 tarihinde İski Şube Müdürlüğüne bildirildiği, borcundan mahsup edilmesini talep ettiği, İSKİ Hukuk Müşavirliği tarafından ödemenin hesabına alacak kaydedilmesinin Abone işleri başkanlığına bildirildiği mevcuttur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda özetle; davacının talep edebileceği alacak miktarının taraflar arasında yapılan sözleşmeler uyarınca işçinin fiili ücret alacağının tamamı yüklenici tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olmakla diğer işçilik haklarına ilişkin ödeme sorumluluğu sözleşmede açık bir hükümle kararlaştırılmayan kısım için alacaklarının 1/2 si oranında paylaştırılması neticesinde rücu konusu yapılabilecek tutarlar 27.818,09 TL olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.Davacı, hizmet alım ihalesinin davalı tarafından üstlenildiğini, sözleşme ve teknik şartname hükümlerine göre davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçinin iş hukukundan doğan her türlü işçilik hakları ve tazminatlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup işçilik alacaklarının icra takibi neticesinde ödendiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen bedelden hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduğuna ilişkindir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davalı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklinde düzenleme mevcut olup, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, teknik şartname ve genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin, ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Hizmet sözleşmelerinde, ihale evraklarında teknik ve idari şartnamelerde ve taraflar arasında karşılıklı düzenlenen diğer belgelerde yüklenici şirketin sorumluluğuna ilişkin açık hüküm olan hallerde, asıl işveren ödemiş olduğu miktarın tamamını, ilgili alt işverenden rücuen tahsilini talep edebilirken alt işverenin, asıl işverenden rücu imkanı yoktur. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı dikkate alınmalı ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının alt işverenlerden bu alacak kalemleri ile ilgili talep edebileceği miktar açıkça belirlenmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2018 tarihli 2015/38873 E. 2018/6205 K., yine aynı Daire’nin 31/05/2018 tarihli 2016/2779 E. 2018/6452 K., 11/05/2017 tarihli 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları)Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarihli 2019/2330 E. 2021/175 K. sayılı kararı; ”İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Bu ücretlerden asıl işveren ve alt işverenin sorumlulukları yönünden ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7 ve 14. Hukuk Daireleri arasında çıkan uyuşmazlıkta Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 05/05/2023 tarihli 2023/1118 E. 2023/1683 K sayılı kararı ile; “…Somut olaya gelince; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7’nci Hukuk Dairesi ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14’ncü Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık, az yukarıda yer verilen emsal Yargıtay ilâmı doğrultusunda giderilmelidir. Dairemiz’in istikrar kazanan uygulamalarında da belirtildiği gibi, hizmet alımına ilişkin sözleşmelerde, hizmetin yüklenicinin (alt işveren) işçileri tarafından yerine getirilmesi kabul edildiğinden, asıl işverenin yüklenicinin (alt işveren) işçileri ile herhangi bir organik bağı bulunmamaktadır. Hizmet alımına ilişkin tip sözleşmelerde, işçilik ücretleri arasında işçilere ait özlük haklarının tümü belirlenmekte ve bu şartlarla sözleşme imzalanmaktadır. İş Kanunu’nda, işçiyi korumak amacıyla düzenlenmiş olan asıl işveren ve alt işverenin (yüklenici) müteselsil sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin taraflar arasındaki hizmet sözleşmelerinde iç ilişki bakımından uygulanması mümkün değildir. Hizmet alım sözleşmelerinde, işçilerin özlük hakları ile ilgili olarak yüklenici (alt işveren) lehine herhangi bir hüküm bulunmaması durumunda, yüklenicinin (alt işveren) işçisi ile organik bir bağı olmayan asıl işveren, işçilerin özlük haklarından sorumlu tutulmamalıdır. Bu itibarla, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7’nci Hukuk Dairesi ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14’üncü Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlığın, asıl işverence yüklenicinin (alt işveren) işçilerine ödenen ücretlerden yükleniciyi (alt işveren) tamamen sorumlu tutan Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin uygulaması doğrultusunda giderilmesi gerekmiştir…” şeklindeki uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmiştir. Emsal karar, TBK’nın 167. maddesinde yer alan “…borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça…” hükmü çerçevesinde değerlendirildiğinde, kararda da ifade edildiği gibi hizmet alımına ilişkin tip sözleşmelerde, işçilik ücretleri arasında işçilere ait özlük haklarının tümü belirlendiği ve bu şartlarla sözleşme imzalandığı için sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça asıl işverenin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Dosyada mübrez taraflar arasında imzalanan 04/11/2004 tarihli hizmet alımları tip sözleşmesi ile hizmet işleri genel şartnamesinin 38. Maddesine atıfta bulunulduğu, atıfta bulunulan sözleşmesinin 38. Maddesinin çalışanların özlük haklarını düzenlediği, Taraflar arasında imzalanan özel teknik şartnamenin 11.5. Maddesinin ”müteahhidin çalıştırdığı bütün personelin özlük haklarıyla ilgili kısımlar müteahhide ait olacaktır” şeklinde olduğu görülmüştür. Somut olayda; Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri, eki niteliğinde şartnameler incelendiğinde; işçiye ödenen dava konusu bedellerden asıl işverenin de sorumlu olduğuna dair bir hüküm yer almadığı anlaşılmakla, bu durumda dava dışı işçinin ilama konu dönemde sadece davacı ve davalı bünyesinde çalıştığı da dikkate alındığıda; davalının ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı ve kıdem tazminatının tamamından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davalının iş ortaklığının tarafı olması ve diğer ortağın da sorumlu olması hususu iç ilişkiyi ilgilendirdiğinden ve davalının diğer ortağa karşı rücu hakkı olduğundan davacıya karşı ileri sürülemez. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı tarafın istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 933,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 663,35 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/12/2023