Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2244 E. 2021/401 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2244
KARAR NO : 2021/401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2020
NUMARASI: 2019/566
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; müvekkillerinin … Kooperatifi’nin ortakları olduğunu, kooperatif konutunun mülkiyetini ferdileşme kapsamında tarafında devir borcu kapsamında olduğunu, kooperatifin 1989 yılında yapılan toplantıda alınan kararla konutların ortaklara teslime karar verildiğini ve 1995 yılında taşınmazların ortaklara teslim işlemlerinin tamamlandığını, davalı tarafından imar planına ve inşaat ruhsatına aykırı yapıldığından dolayı ruhsatların geçersiz hale geldiğini, bu nedenle kat mülkiyetine geçilemediğini ve kooperatifin yapısı içinde 1324 taşınmazın bulunduğunu, inşaat ruhsatının aykırıklar nedeni ile geçersiz kaldığı için ortaklara tapu verilmediğini, bu hali ile kooperatifin imarsız, ruhsatsız, kaçak bir gecekondu mahallesi niteliği taşıdığını, kooperatif ortaklarının 30 yıldır alamadığı tapularına kavuşması için 09/09/2018 tarihli olağan üstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararla imar barışından faydalanılmasına karar verildiğini, taşınmazların fiili kullanım şekli dikkate alınarak, genel Kurul toplantısının 3.C.2 maddesinde işyeri olarak kullanılan bağımsız bölümler için işyeri, konut olarak kullanılan bağımsız bölümler için konut olarak müracaat edilmesine yönelik karar alındığını, kooperatif üzerinde 120’nin üzerinde taşınmaz bulunduğunu, tüm taşınmazların konut olarak yapılmaya karar verilip taşınmazların müracatlarını konut olarak yapmış ve … bunun üzerinden ödendiğini, taşınmazlardan birinin iptal edilmesi halinde tüm taşınmazların etkileneceğini, 30/05/2019 tarihinde yapılan Yönetim Kurulu toplantısında alınan karar ile YKB lerin düzeltilmesi için İmar ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müracaat kararı aldıklarını, İmar Barışı Yasası ve onun getirdiği düzenlemelere aykırı olarak işlem yapma yolunda alınan kararın kanuna karşı hile ve idareye yalan beyanda bulunmaktan ibaret olduğunu, kooperatifin gerçekleştirilememesi sonucunu doğuracağından kooperatifin kuruluş amacına aykırı olacağını, alınan genel kurul kararının kanuna karşı açık bir aykırılık ve hile niteliğini taşıdığını, ortakların tapularına kavuşmalarına engel olacak sonuçlar doğuracağını, ortakların hak ve menfaatlerine aykırı olarak iyiniyet kaidelerine de aykırı olduğunu, 30/05/2019 tarihli yönetim Kurulu kararının iptalinin önerge yolu ile genel kurul gündemine alınmasına ilişkin işlemlerin usulsüz olduğundan 22/06/2019 tarihli genel kurul toplantısının 2. Numaralı maddesinin ilgili bölümünün iptaline ve 3 numaralı kararın butlanına karar verilmesini, 30/05/2019 tarihli ve 43 sayılı kararın 4. maddesinin kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülemeyeceğinden 22/06/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı kararın uygulanmasının dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını talep etmiştir. Mahkemenin 24/07/2019 tarihli ara karrı ile kararın uygulanmasının telafisi imkansız sonuçlar doğurması muhtemel olduğundan, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile 22/06/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı kararın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.Feri Müdahillerce verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmiş olup mahkemenin 07/02/2020 tarihli ara kararı ile feri müdahillerin süresinde olan itirazı, TTK 449. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmamış olması ve mevcut koşullar da nazara alınarak, 24/07/2019 tarihinde verilen 22/06/2019 tarihli genel kurul kararlarından 3 nolu kararın uygulanmasının durdurulmasına ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Tedbir kararın kaldırılmasına ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; Mahkeme tarafından TTK.449. maddesi gereği yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmamış olması yani bir usuli eksiklik tedbir kararının kaldırtmasına gerekçe olarak gösterilmiş ise, mahkemece tedbir kararı kaldırılmadan bu usuli eksiklik giderilerek, yönetim kurulu üyelerinin görüşleri alınmalı ve buna göre karar oluşturması gerektiğini ancak ancak mahkeme bu usuli eksikliği tamamlamadan doğrudan kararından döndüğünden öncelikle bu nedenle 07/02/2020 tarihli kararın kaldırılması gerektiğini, feri müdahillerce sürülen itirazların haklı olmadığını, hukuka, yasaya ve iyiniyet kaidelerine aykırı olarak 22/06/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3. numaralı kararın uygulamasının tedbiren durdurulmaması halinde, davanın geçeceği süreç İçerisinde imar barışı kapsamında alınan yapı kayıt belgeleri ve kat mülkiyetine geçme yolunda yapılan işlemlerin tümünün iptal edilmesi sonucunun doğması kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek mahkemenin tedbirin kaldırılmasına yönelik 07.02.2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre, imar barışı için yetki alan davalı kooperatif yönetim kurulunun tüm taşınmazların … müracaatlarını konut olarak yaptığı, 05/05/2019 tarihli genel kurul toplantısı sonrası oluşan yeni yönetim kurulunun 30/05/2019 tarihli kararı ile kooperatifin toplu yapısı içinde işyeri olarak da kullanılan bağımsız bölümler olduğu gerekçesiyle … düzeltilmesi için İmar ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müracaat kararı alındığı, bu hususta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na müracaat edildiği, davalı kooperatifin 22/06/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında bir kısım üyeler tarafından Kooperatifler Kanunu’nun 46. Maddesi kapsamında verilen önerge ile söz konusu yönetim kurulu kararının iptal edilmesinin gündeme alınması talep edildiği, görüşme sonucunda genel kurulun 3. Gündem maddesi ile yönetim kurulunun iş yeri müracaatı kararının iptaline karar verildiği anlaşılmış olup söz konusu yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin genel kurul kararının uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ilişkin verilen tedbir kararının kaldırılmasına dair ara karar istinaf edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile uygulanması gereken. 6102 sayılı TTK’nın, “Kararın yürütülmesinin geri bırakılması” başlıklı 449. maddesi, “(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmünü, “Kararın etkisi” başlıklı 450 maddesi,”(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.” hükmünü içermektedir. TTK’nun 449. Maddesindeki, “genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına” ilişkin düzenleme, sadece dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen kararlardan olup, özel geçici hukuki korumalardandır, yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbirdir. İhtiyati tedbire ilişkin genel düzenleme, HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. Gerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, gerekse de Yargıtay 23. Hukuk Dairesince, prosedür ve kanun yolu bakımından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerine tabi olacağı kabul edilmiştir. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Mahkemece, yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmamış olması ve mevcut koşullarda nazara alınarak 24/07/2019 tarihinde verilen 22/06/2019 tarihli genel kurul kararlarından 3 nolu kararın uygulanmasının durdurulmasına ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de mevcut koşulların ne olduğu açıklanmamış, HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartları değerlendirilmemiştir. Anayasamızın 141/3. Maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” düzenlenmiştir. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu haliyle istinaf denetimine elverişli bir karardan bahsetmek mümkün değildir.O halde mahkemece yapılacak iş TTK 449. Maddesine uygun kooperatif yöneticilerinin görüşü alındıktan sonra dava konusu edilen gündem maddesi hakkında HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartları değerlendirilerek Anayasanın 141/3. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 27. ve 297. maddeleri kapsamında gerekçe oluşturularak, vardığı yargıyı içerir ve denetlenebilir hüküm kurmak olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/566 E. 07/02/2020 ara kara tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılarca yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
4-Davacılarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacılarca yatırılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/04/2021