Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2237
KARAR NO: 2023/1715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/740 Esas
KARAR NO: 2020/107
KARAR TARİHİ: 03/02/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili ile davalı şirket arasında 26/10/2016 tarihinde imzalanan ordino ile 29/10/2016 tarihinde yayınlanmak üzere reklam anlaşması yapıldığını, müvekkilinin ordinoda üstüne düşün sorumluluğu yerine getirerek gazetenin ilgili sayfasında ilanlar yayınladığını, bu hizmetin karşılığı olarak da … fatura numarasıyla e-fatura düzenlendiğini, davalı TTK 21/2 hükmü gereğince faturaya herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi bir ödemede yapmadığını, bunun neticesinde Küçükçekmce … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu ve takibi durdurduğunu, davalının asıl alacak, faiz, ferileri hakkında kanun ve usul hükümlerine aykırı olarak kötü niyetle yaptığı itirazların iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının davasını 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde ikame etmediğini, davacı şirket, her ne kadar huzurdaki dava ile davalı şirket aleyhine talebini yöneltmiş ise de dava usule aykırı, aynı zamanda haksız ve yersiz olduğunu bu nedenle taleplerin reddinin gerektiğini beyan ederek itirazın iptali talebinin reddine, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davacı borçlu yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 66.375,00 TL faturaya dayalı hesap alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 66.375,00 TL asıl alacak bakımından devamına, kabul edilen 66.375,00 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davacı ile borçlu arasında ticari bir ilişkiden doğan herhangi bir borç olmadığını, mahkeme, davacı yana herhangi bir borcumuzun olmadığına ilişkin iddiamızı davalı müvekkil şirkete ait ticari defter ve belgelerin alanında uzman bilirkişilerce incelemesinden sonra karar vermesi gerekirken müvekkilime ait ticari defter ve belgeler incelenmeksizin karar verildiğini, mahkemece de her ne kadar bilirkişiye yerinden inceleme yetkisi vermiş ise de devamında yapması gereken yolluk masrafı belirleme ve muhtıra gönderme gibi ihtarları yerine getirmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, inceleme gününe mesleki mazeret nedeniyle katılmadığını, üçüncü celse sunmuş oldukları mazeretin haksız şekilde reddedildiğini, İlk derece mahkemesi yaptığı yargılama sonunda davacının sözleşmeyi feshinde davacıyı haklı veya haksız bulmamıştır. İlk derece mahkemesinin davanın esasına yönelik herhangi bir karara varmaksızın, yukarıda sözü edilen çeklerin davacıya, davalı müvekkilin borçlu olmadığı halde davalı müvekkil aleyhine tarafımıza gönderilen ilgili icra takibi ve eklentileri ile, yargılama gideri, icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin ödenmesine ilişkin karar hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkil şirketin TMSF’ye devrinden dolayı yargılama harçlarından muaf olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet ilişkisinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 1 adet faturaya istinaden toplam 66.375,00 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, muhasebici bilirkişisinden alınan 18.10.2019 tarihli raporda özetle; ” davalı yanın, mahkemenin tayin ettiği 16/10/2019 tarihli incelemeye katılmadığı ve ticari defter ve belgelerini de ibraz etmediğinden sadece ibraz edilen davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, takibe konu 31.10.2016 tarihli 66.375,00 TL tutarlı e- faturanın davacı yan 2016 yılı yevmiye defterinin 31.10.2016 tarihinde … yevmiye maddesinde kayıtlı olup e-faturanın davalı yana 11.11.2016 tarihinde e-fatura sistemi üzerinden tebliğ edildiği, takibe konu e-fatura incelendiğinde; faturanın muhteviyatının taraflar arasında 29.10.2016 tarihinde akdedilen reklam anlaşmasına konu “29 Ekim Cumhuriyet Eki – …, … Yayınları, … Yayınlarının Kutlama ilanlarının yayınlanmasına ilişkin olduğu, ilgili ilanların 29 Ekim 2016 tarihinde … Gazetesinde yayınlanmış olduğu buna ilişkin gazete ilanlarının aşağıdaki gibi olup bu itibarla davacının davalıya takip dayanağı fatura içeriğindeki mal/hizmeti teslim /ifa etmiş olduğu kanaatine varıldığı ” tespiti yapılmıştır.Somut olayda ; taraflar arasında 26.10.2016 tarihinde imzalanan ordino ile 29.10.2016 tarihinde, … Gazetesi’nde yayınlanmak üzere 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama ilanına ilişkin reklam anlaşması yapıldığı, ilan bedelinin 56.250,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığı, sözleşme ile belirlenen 56.250,00 TL hizmet bedelinin KDV’si ile birlikte toplam 66.375,00 TL tutarlı e-faturanın 11.11.2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği tespit edildiği, reklam anlaşmasına konu ilanın 29.10.2019 tarihinde … Gazetesinde yayınlandığı, dolayısıyla davacının, sözleşmeye konu hizmeti ifa etmesi nedeniyle, sözleşmeye uygun şekilde düzenlenen faturadan dolayı alacaklı olduğu ispat edilmiş olmakla davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı vekili, bilirkişi incelemesinin usulüne uygun yapılmadığını iddia etmiş ise de mahkemece, bilirkişi incelemesinin 16/10/2019 günü saat 15:15 de yapılmasına, bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmesine rağmen davalı vekili inceleme günü hazır bulunmadığı gibi davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ve yerinde inceleme talebinde de bulunmadığından bilirkişi incelemesinde bir usulsüzlük görülmemiştir.Davalı vekili diğer bir istinaf nedeni olarak, sol celse sunmuş olduğu mazeret dilekçesinin, haksız şekilde reddedildiğini, yokluğunda karar verildiğini iddia etmiş ise de, davalı vekili, mazeretini belgelendirmediğinden mazeretinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Davalı vekilinin “ ilk derece mahkemesinin yaptığı yargılama sonucunda, davacının sözleşmeyi feshinde davacıyı haklı veya haksız bulmamış, mahkeme davanın esasına yönelik herhangi bir karara varmaksızın, yukarıda sözü edilen çeklerin davacıya, davalı müvekkilin borçlu olmadığı halde davalı müvekkil aleyhine tarafımıza gönderilen ilgili icra takibi hukuka aykırı olduğu ” şeklindeki istinaf gerekçesinin dava dosyası ile bir ilgisi tespit edilemediğinden bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır.İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Takip tutarı, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile kararlaştırılan hizmet bedeli olup alacak likit/belirlenebilir olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi hukuku uygun bulunmuştur.Öte yandan davalı vekili, müvekkil şirkete 677 sayılı KHK’nın 7. Maddesi gereği olarak kayyum atandığını ve yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiğini, ve halen yönetimi halen TMSF ve atadığı yöneticiler tarafından sevk ve idare edildiğini, 6758 sayılı Kanun ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna verilen kayyumluk görevinde, Bankacılık Kanunu ile Fona verilen yetkilerin kıyasen uygulanması gerektiğini, Bankacılık Kanunun 140.maddesinde, TMSF’nin her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu düzenlenmekle müvekkil şirketin yargı harçlarından da muaf tutulması gerektiğini ileri sürmüş ise de 690 sayılı KHK’nın 73.maddesinde, 10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19 uncu maddesine üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen 6.fıkrası ile “Kayyımlık görevi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” hükmü yer almaktadır. Eldeki davada ise istinaf yoluna başvuran … Tic. ise yargılamada davalı sıfatıyla yer aldığından, şirkete kayyım atanarak kayyımlık görevi TMSF tarafından yürütülmekte ise de, 690 Sayılı KHK’nın 73/6. fıkrası uyarınca yargı harçlarından muaf olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf nispi karar harcının, davalı tarafından yatırılan 1.133,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 863,67 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine,4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/11/2023