Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/223 E. 2021/336 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/223
KARAR NO : 2021/336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/82 Esas
KARAR NO : 2017/1185
KARAR TARİHİ: 24/10/2017
DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından davalı borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ne 2014 yılı dahilinde sunulan sağlık hizmetleri kapsamında düzenlenen 21 adet fatura dahilinde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak Üzere 12.813,54 TL müvekkil şirket alacağı ödenmediğini, ödenmeyen bedeller nedeni ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile İcra takibine geçildiğini, icra takip dosyasından gönderilen ödeme emri 25.11.2015 tarihinde davalı / borçlu tarafa tebliğ olunduğunu, ancak davalı tarafça 01.12.2015 tarihinde tüm borç ve fecilerine itiraz edilmiş ve takip durduğunu, müvekkil şirkete herhangi bir borcunun olmadığı iddiası gerçek dışı hukuki dayanaktan yoksun, sadece icra takibini durdurma amaçlı ve kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile yapılan anlaşma gereği müvekkili firmanın iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet verdiği firmaların çalışanları, davacı tarafın hastanelerinde muayene edilmesinin kararlaştırıldığını, yapılan muayenelere binaen davacı tarafça afaki rakamlar talep edildiğini, ” hizmet iadesi” açıklaması ile davacı tarafa fatura iadesi yapıldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibine konu miktarın tespite muhtaç olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının ileri sürdüğü şekilde sağlık hizmetleri verilmesine ilişkin taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu, bu çerçevede düzenlenen faturaların davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve bu kayıtların davalı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve belgelerinde bulunduğu, ancak davalı tarafından iade faturası kesilerek borç kaydının kapatıldığı, ancak bu faturanın tebliğ edildiğine ilişkin bir kayıt ve belge sunulmadığı gibi davalının söz konusu borcun kabul edilmediğine ilişkin geçerli bir ihbar ve ihtarın bulunmadığı davalının da ileri sürdüğü üzere taraflar arasında yapılan anlaşma gereği davalı firmanın iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet verdiği firmaların çalışanlarının davacı tarafın hastanelerinde muayene edilmesinin kararlaştırıldığı, bu muayenelere dair davacının düzenli olarak fatura keserek davalıya tebliğ ettiği, bu çerçevede davalının savunmasını itibar edilemeyeceği diğer yandan davalının fiyat artışına ilişkin taraflar arasında bir sözleşme ve mutabakat bulunması gerektiğine yönelik savunması yönünden alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere röntgen birim fiyatlarının 5 TL olarak görüldüğü ve bu çerçevede oluşan farkın 103,68TL olduğu bu tutar yönünden davacının başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olmadığı anlaşılmakla -Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takip konusu asıl alacak (12.813,54-103,68=) 12.709,86 TL olmak üzere toplam 12.709,86 TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına, fazla istemin reddine -Davacının icra inkar tazminatının, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilir kişi raporunda işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı belirtilmesine rağmen mahkeme kararının hüküm kısmında bu talep yönünden karar oluşturulmadığı, davacının ön inceleme duruşmasında münhasıran kendi ticari defterlerine dayandığı ancak yapılan bilir kişi incelemesinde davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığının tespit edildiği ve bu haliyle davacının iddiasını ispatlayamadığı, davacı tarafın sonradan dosyaya sunduğu ve delil mahiyetinde belgelerin sunulmasına muvafakatlerinin bulunmadığı, bilir kişi raporunun hükme esas alınmayacağı, davalı şirket tarafından yapılan ödeme kayıtlarının afaki olabileceği değerlendirmedi yapılmasının soyut olduğu, fiyat artışının sadece akciğer röntgen filminde değil solunum fonksiyon testi nedeniyle kesiklen fatura da olduğu, belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; sağlık hizmetleri nedeniyle düzenlenen 21 adet fatura alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 12 adet fatura alacağına dayalı 12.813,54 TL asıl alacak ve 1.513,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.327,17 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde taraflara ait tüm ticari defter ve kayıtlara , davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde ticari defterlere delil olarak dayandıklarını ve 27.12.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında da her iki taraf vekili münhasıran müvekkillerinin ticari defter ve kayıtlarına dayandıklarını belirtmişlerdir.Mahkemece,04.04.2017 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı gereğince tarafların ticari defterlerini incelenmesi yönünde ara karar ihdas edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir. İtirazın iptali davası da yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. HMK’nun 222/1 ve TTK’nun 83/1 maddesine göre ticari davalarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. İş bu nedenle mahkemece tarafların ticari defterlerinin incelenmesi yönünde kurulan ara kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır Bilir kişi raporu: Mali müşavir ve radyoloji uzmanı tarafından düzenlenen heyet raporunda özetle, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafın 2014-2015 yılına ait ticari defterinden 2014 yılı ticari defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, davacı şirket ticari defterine göre takip tarihi itibariyle davalı şirketten 12.813,54 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, takibe konu faturaların ticari defterde kayıtlı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdikinin yapıldığı, davalı şirket defterlerinin incelenmesinde 2014 yılı sonu itibariyle sıfır bakiye verdiği, 2014 yılında kullanılan 320 A 04 no lu hesapta yer alan ve davacı şirkete yapıldığı belirtilen 7.500, 7.500,7.500 ve 3.248,82 TL ödemelerin davacı kayıtlarında yer alamadığı , davacı şirkete ödeme yapıldığı belirtilen bu kayıtların afaki olabileceği, 2015 yılında davcı şirketle ilgili 120.01.508 no lu hesabın kullanıldığı ve 2015 yılı sonu itibariyle sıfır bakiye verdiği, 20.11.2015 tarih B013963 no lu 12.813 TL bedelli faturanın davalı şirket kayıtlarında , davacı şirket ile ilgili alıcılar hesabına borç kaydedildiği, 30.12.2015 tarihli işlemde ise davacı ile ilgili 120.01.058 kodlu alıcılar hesabına 12.813 TL Alacak, diğer alıcılara ilişkin 120 kod no lu Alıcılar hesap bakiyelerine borç kaydedilerek, davacı ile ilgili 120.01.058 no lu Alıcılar hesabının kapatıldığı , davalı tarafın sözleşme ve anlaşma olmadan davacının fiyat artışı uyguladığı yönünde iddiasına ilişkin olarak olarak ise; akciğer filmi dışında herhangi bir ücret artışı bulunmadığı, akciğer filmi birim fiyatının 5,00 TL görüldüğü ve 96 akciğer filmi yönünden 103,689 TL fark olduğu, davaya konu hizmetin davalıya verildiği, davacının defterlerinde 12.813,54 TL kayıtlı olduğu belirtilmiştir.İstinaf sebeplerinin incelenmesi: Davacı tarafın ticari defterlerinin aleyhe-lehe delil olup olamayacağı ;Davanın açılış tarihi nazara alındığında , HMK’nun “ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Zira, 6103 sayılı Kanun’un 13. maddesi, 6335 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 4/2. maddesinde, ticari davalarda da deliller ile bunların sunulmasının 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi alacağına ilişkin hükümde yer alan atıf, HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca HMK’na yapılmış sayılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 219. (1086 sayılı HUMK’nun 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nun 222/5. (6762 sayılı TTK’nun 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nun 220. (HUMK’nun 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nun 220. (HUMK’nun 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nun 220. (HUMK’nun 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK’nun 220. maddesi (HUMK’nun 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nun 222. (6762 sayılı TTK’nun 82.) maddesindeki hüküm, “I-Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. Maddesi (6102 S. TTK 1534/1m) uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6762 sayılı TTK’nun 69. vd. (6102 sayılı TTK’nun 64.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. 222/4, 6762 sayılı TTK’nun 84,85 maddeleri) (Yargıtay 23 H.D. 2014/6288 E, 2015/302 K sayılı ilamı)Solunum fonksiyon testinde yapılan ücret artışı yönünden itirazların değerlendirilmesi; takibe konu faturalar incelendiğinde 26.09.2014 tarih ve A- 2306 seri numaralı faturada solunum fonksiyon testinin birim fiyatının 4,50 TL olarak belirtilmesi sonucunda 93 adet karşılığı tutarının 418,50 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı görülmektedir. İş bu nedenle, faturalar da yer alan birim fiyatların, belirlenen birim fiyatlarının belli dönemler veya belli bir iş hacmine ulaştığında değiştiği veya sabit kaldığı, yazılı bir sözleşme olmadığından tespit edilememekle birlikte düzenlenen faturalardan sağlık hizmetleri nedeniyle birim fiyatı tespiti yoluna gidilebilmektedir. Bu nedenle davalı tarafın iş bu yönde yapılan istinaf sebeplerinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. İşlemiş faiz yönünden yapılan inceleme; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ”..Davanın Kısmen Kabulü ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İtirazın İptaline, takip konusu asıl alacak (12.813,54-103,68=) 12.709,86 TL olmak üzere toplam 12.709,86 TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına, fazla istemin reddine” dair karar verildiği belirtmekle takip öncesi oluştuğu iddia olunan işlemiş faiz talebini reddettiği belirtmiştir. Nitekim hüküm kısmında fazlaya dair istemin reddine dair karar verildiği açıkça belirtilmekle davalının , işlemiş faiz talebi yönünden hüküm kurulmadığına dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davaya konu somut olayda ,taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı vekili 23.11.2015 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü … esas dosyasında davalı aleyhine 12.813,54 TL Asıl Alacak ile 1.513,83 TL işlemiş faiz olmak üzere 14,327,17 TL Toplam alacağının takip tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin yapılmadığı, davacı şirket ticari defterlerinde, icra takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 12.813,54-TL alacak bakiyesinin kayıtlı bulunduğu, davalı şirket ticari defterlerinde, davacı şirket ite ilgili 2014 yılında 320 A04 kodlu hesabın kullanıldığı, davalı şirket tarafından davacı şirkete yapıldığı gösterilen 30.09,2014 tarihinde 7.500,00 TL, 30.10.2014 tarihinde 7.500,00-TL, 30.11.2014 tarihinde 7.500,00 TL ve 30.12.2014 tarihinde 3.248,82 TL Ödemelerin davacı şirket kayıtlarında yer almadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda da davalı şirket kayıtlarında yer alan davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan ödeme kayıtlarının afaki olabileceğinin tespitinin yapıldığı ,davalı şirketin davacı şirkete düzenlediği 20.11.2015 tarihli, … No’lu, “Hizmet İadesi (fiyat farkı)” açıklamalı, 12.813,00 TL tutarlı faturanın davalı şirket ticari defterlerine 20.11.2015 tarihli … yevmiye nolu işlemde davacı şirket ile ilgili 120.01.058 kodlu … hesabına 12.813,00 TL borç kaydedildiği, ancak davacı ticari defterlerinde yer almadığı tespit edildiğinden; HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna , yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına ve davacının kusurundan kaynaklı zarar meydana geldiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 868,23 TL istinaf karar harcından , davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 218 TL harcın mahsubuyla bakiye 650,23 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına ,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,HMK’nun 362/1-g maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31/03/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.