Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2211 E. 2021/447 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2211
KARAR NO : 2021/447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/119 Esas
KARAR NO : 2020/384
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili 24/03/2020 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif şifahi olarak yapılan görüşmelerden bir netice alamamasından dolayı haklı olan alacağın tahsili etmek amacı ile İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davalı aleyhine aidat alacaklarına istinaden icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından yetki itirazında bulunulduğu, dosya sehven Bakırköy İcra Dairelerine gönderildiği, alacağın tahsili talebine ilişkin ödeme emri davalı tarafa tebliğ olduğu, borçlu davalı yetki ve borca itirazda bulunduğunu, icra takibi yetki itirazı nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına kaydı yapıldığını, borçlu/davalı iş bu dosyada borca itiraz ettiğini, ticari nitelik arz etmesi nedeniyle arabuluculuk başvurusu yapılmış ancak süreç anlaşmazlıkla sonuçlandığını, davamızın kabulüne, itiraz nedeni ile duran Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takibin devamına, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının alacak iddiasına dayanak Genel Kurul’un usulsüzlükleri nedeniyle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/491 esas dosyasında iptal davası açıldığını, genel kurulun iptali davasının 06/03/2020 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığını, Koop 20 yıllık faaliyet süresi 2019 yılı başlarında dolduğunu, 2012 yılından bu yana kooperatifin tasfiye işlemleri de ihmal edildiğini, yöneticiler koop’i kapatmamakla ortaklara kanun ve ana sözleşmeye aykırı olarak ödemeler çıkarıldığını, usulsüz alınan genel kurul kararlarına ve sahtecilikler ile dolandırılma nedeniyle 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1720 esas dosyasında genel kurul iptal ve tazminat davası ile 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1368 esas dosyasında birleşen genel kurul iptal davaları derdest olduğu, davacının kötü niyetle açmış olduğu dava ve icra takibi nedeniyle alacak iddiasının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödenmesine ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ”….Taraflar arasında davacı kooperatifin merkezinin Kadıköy/İSTANBUL’da bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 14/2 fıkrasında “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer Mahkemesi kesin yetkilidir.”düzenlemesi ile yetkinin kesin olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu yasal düzenleme kapsamında, kooperatif ve üyesi arasında ki davaların kooperatifin ikametgahı mahal mahkemesinde, yani kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. TMK’nun 51. maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, mahkemece resen dikkate alınması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır.Kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve başlatılacak takiplerde de kooperatif merkezi mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğu çekişmesizdir. Anılan yetki kuralı, kamu düzeninden olup, kesin yetki kuralıdır. Ve mahkemece resen dikkate alınması gerekir. İcra İflas Kanununun 50.maddesinde; icra dairelerinin yetkisi ve itirazları hususu düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede; para veya teminat borcu için takip hususunda usul kanunundaki yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı ifade edilmiştir. Şu halde yukarıda belirtildiği üzere; kooperatif ve üyeleri arasındaki icra takiplerinde de kesin yetkinin kabul edilmesi kaçınılmazdır. Dava konusu olayda, davacı kooperatifin merkezinin İstanbul ili Kadıköy ilçesinde olduğu tartışmasız olmakla birlikte, davacı, davalı hakkındaki icra takibini ilk başta İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde başlatmasına rağmen daha sonra yetki itirazını kabul ederek Bakırköy icra dairelerinde takip başlatmış yani kooperatifin merkezinin bulunduğu ve yetkili olan yer icra dairesi dışında başlatmıştır. Belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında ve İcra İflas Kanunun 50.maddesinin yetkiye ilişkin atıf yaptığı hükmü birlikte değerlendirildiğinde; böyle bir uyuşmazlıkta davalı borçlunun ikametgah adresinin yetkili yer icra dairesi veya mahkemesi olduğunun kabulü mümkün değildir. Diğer yandan itirazın iptali davasının görülerek sonuçlandırılabilmesi için usulüne uygun bir şekilde başlatılmış icra takibinin bulunması özel dava şartları arasında kabul edilmekte olup, böyle bir uyuşmazlıkta ise usulüne uygun icra takibinin başlatılmış olmasından anlaşılması gereken hususun mutlak yetkili yer icra dairesinde başlatılan icra takibi olması gerekeceğinden mahkememizce, davanın 6100 sayılı HMK’nın 14/2,114/2.maddesi gereğince aynı yasanın 115.maddesi göz önünde bulundurarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” dair karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacının alacağını tahsil etmek amacı ile İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine aidat alacaklarına istinaden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yetki itirazında bulunulması üzerine dosyanın sehven Bakırköy İcra Dairelerine gönderildiğini ancak Kooperatif Kanunu gereği yetkili yer kooperatif merkezinin bulunduğu Anadolu mahkemeleri ve icra dairelerinin kesin yetkili olduğu ve dosyanın sehven Bakırköy icra dairesine gönderilmesi o yer mahkemesini kesin yetkili hale getirmemekte olup, Anadolu icra müdürlüklerinde usulünce takip başlatıldığının kabulü ile Bakırköy icra müdürlüğünün yetkisinin de kaldırılması gerekmekte olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kooperatif aidat borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; itirazın iptali davasının görülerek sonuçlandırılabilmesi için usulüne uygun bir şekilde başlatılmış icra takibinin bulunması özel dava şartları arasında kabul edilmekte olup, böyle bir uyuşmazlıkta ise usulüne uygun icra takibinin başlatılmış olmasından anlaşılması gereken hususun mutlak yetkili yer icra dairesinde başlatılan icra takibi olması gerekeceğinden davanın 6100 sayılı HMK’nun 14/2,114/2.maddesi gereğince aynı yasanın 115.maddesi göz önünde bulundurarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde ise Anadolu icra müdürlüklerinde usulünce takip başlatıldığının kabulü ile Bakırköy icra müdürlüğünün yetkisinin de kaldırılması talep edilmektedir. Uyuşmazlık, iş bu davada icra takibinin mutlak yetkili olan yer icra müdürlüğünde başlatılıp başlatılmadığı noktasında toplanmaktadır.Takip konusu Bakırköy …İcra Dairesinin … E sayılı dosyası ile takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında davacı kooperatifin merkezinin Kadıköy /İSTANBUL’da bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 14/2 fıkrasında “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer Mahkemesi kesin yetkilidir.”düzenlemesi ile yetkinin kesin olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu yasal düzenleme kapsamında, kooperatif ve üyesi arasında ki davaların kooperatifin ikametgahı mahal mahkemesinde, yani kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. TMK’nun 51. maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, mahkemece resen dikkate alınması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır.Sonuç olarak; kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve başlatılacak takiplerde de kooperatif merkezi mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğu çekişmesizdir. Anılan yetki kuralı, kamu düzeninden olup, kesin yetki kuralıdır. Ve mahkemece resen dikkate alınması gerekir. İcra İflas Kanununun 50.maddesinde; icra dairelerinin yetkisi ve itirazları hususu düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede; para veya teminat borcu için takip hususunda usul kanunundaki yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı ifade edilmiştir. Şu halde yukarıda belirtildiği üzere; kooperatif ve üyeleri arasındaki icra takiplerinde de kesin yetkinin kabul edilmesi kaçınılmazdır. Dava konusu olayda, davacı kooperatifin merkezinin İstanbul ili Kadıköy ilçesinde olduğu tartışmasız olmakla birlikte, davacı, davalı hakkındaki icra takibini İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünde başlatılmış ancak davalı tarafça yapılan yetki itirazı üzerine takip dosyası Bakırköy icra Dairesine gönderilerek iş yer icra dairesi tarafından düzenlenen ödeme emri davalıya tebliğe çıkarılmış, davalı tarafça borca itiraz edilmesi üzerine istinafa konu edilen itirazın iptali davası açılmıştır. İtirazın iptali davasının görülerek sonuçlandırılabilmesi için usulüne uygun bir şekilde başlatılmış icra takibinin bulunması özel dava şartları arasında kabul edilmekte olup, böyle bir uyuşmazlıkta ise usulüne uygun icra takibinin başlatılmış olmasından anlaşılması gereken hususun mutlak yetkili yer icra dairesinde başlatılan icra takibi olması gerekeceğinden mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 114/2.maddesi gereğince aynı yasanın 115.maddesi göz önünde bulundurarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve mutlak yetkiye dair usul kuralları gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye Gelir Kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nın davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/.1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2021