Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2159 E. 2023/1704 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2159
KARAR NO: 2023/1704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/44
KARAR: 2020/332
DAVA TARİHİ: 21/02/2020
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkil şirket tarafından işletilen avrasya tünelinden kendisine ait olan … plaka sayılı araç ile 81 defa ihlalli geçiş yaptığını, ihlalli geçiş yapan araç sahiplerine geçiş ücreti ödemediklerinin bildirilmesine dair müvekkil şirketin herhangi bir kanuni yükümlülüğünün bulunmadığını, davalının, müvekkili şirkete 9.252,00 TL tutarında borçlandığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine ise itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı, PTT’ye yazılan müzekkere cevabında ihlalli geçişin yapıldığı tarihlerde davalının HGS hesabının bulunmadığı, davalı tarafın bankalar nezdinde HGS hesabının bulunduğuna dair herhangi bir beyan dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 9.252,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 1.850,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiştir…”
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu, şirket merkezinde şirket ortağı … dışında herhangi bir çalışanın, tebligat için yetkilendirilmiş herhangi bir kimsenin bulunmadığını, dava dilekçesi tebliği usulsüz olduğu için savunma haklarının kısıtlandığnı, cevap ve delillerin ibraz edilemediğini, müvekkil şirketin çok sayıda aracı bulunmakta olup bu araçların KGS-OGS’leri olduğunu, geçişler esnasında söz konusu sistemlerden yada bankaların sistemlerinden kaynaklanan arızalar nedeniyle etiketlerin okunamadığını, sistemin kurulduğu günden beri altyapı eksikliği nedeniyle birçok kişinin haksızlığa uğradığını, bu yönde hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan davacı taraf beyan ve iddiaları doğru kabul edilerek tek celsede karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacak likit olmadığı için icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de isabet bulunmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, otoyol geçiş ücreti ödenmeksizin geçiş yapıldığı iddiası ile geçiş ücreti ve ceza tutarının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, 9.252,00 TL geçiş ücreti ve para cezası alacağın tahsili için 25/10/2018 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin 05/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının son itiraz günü hafta sonuna denk geldiği için 14/01/2019 tarihinde süresinde sunduğu dilekçe ile borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, davanın İİK 67. maddesi uyarınca yasal 1 yıllık yasal sürede açıldığı tespit edilmiştir. Somut dosyada ihtilaf, dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, davacı tarafından işletilen otoyol ve köprülerden davalıya ait araçların ücret ödemeksizin geçişinden kaynaklanan ve geçiş tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde ödenmemesi nedeniyle takibe konu edilen geçiş ücreti ve ceza bedelinden davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliği yönünde çıkartılan tebligat incelendiğinde, dağıtım memuru tarafından el yazısı ile “işyeri sahibi …’na tebliğ ettim. 05/03/2020” yazılarak tebliğ evrakı düzenlenmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı şekilde yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasının engellenmesi, açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru hukuki dinlenilme hakkıdır. Anayasamızda yer alan hak arama hürriyetinin kullanılabilmesi ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi ancak yargılamanın her iki tarafına da iddia ve savunma haklarını yeterince ve tam olarak kullanmalarına imkan tanınması halinde mümkündür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile, mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi, ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden sonra karar verilmesi gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemdir. Bu nedenle 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri tamamen şekli olup kanunun amacı, tebliğin muhatabına ulaşması sonucu tebliğin konusu ile ilgili olarak muhatabın bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir” şeklindedir.Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12. maddesinde, “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir”, “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesinde ise “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır”,Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi” başlıklı 20.maddesinde; “13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. (Değişik son cümle: 19/3/2003-4829/4 md.) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.””Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21.maddenin 1.bendinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat” başlıklı 20. maddesi; “(1) Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır. (2) Bakanlıkların ve bunların teşkilatının, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve özel kanunlarına dayanılarak kurulmuş bulunan teşekküllerle, şirketlerin, derneklerin ve vakıfların yetkili temsilcileri, bağlı bulundukları kanunlara ve statülerine göre tayin edilir. (3) Gerçek ve tüzel kişilere ait ticari işletmelerin işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ticari işletmenin o işlemde yetkili ticari temsilcisine yapılan tebliğ geçerlidir”, “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21. maddesi; “(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır”,Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi başlıklı 29. Maddesi; “(1) 21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. (2) Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır. (3) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.””Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem” başlıklı 30.maddenin 1.bendi “(1) Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.Davalı vekilinin vekaletnamesi ekinde yer alan, Beşiktaş … Noterliğinden düzenlenen 14/07/2009 tarihli davalı şirkete ait imza sirküleri incelendiğinde; … ve … şirket müdürü olarak münferiden davalı şirketi temsile yetkili oldukları tespit edilmiştir. Somut dosya yönünden; davalı vekili dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürdüğünden, Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri dikkate alındığında, mahkemece davalı şirketin sicil kayıtları, tebligatın yapıldığı tarihte şirketi temsile yetkili olan kişilere ait kayıtlar ticaret sicil müdürlüğünden getirtilerek, dava dilekçesinin tebliğ edildiği …’nın şirket yetkilisi olup olmadığının ve dava dilekçesinin davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir. Zira tebligatın usulsüz olması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi anlamına geleceği için öncelikle davalı şirkete, dava dilekçesinin ve sair belgelerin usulüne uygun olarak tebliği sağlanmalıdır. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 30. maddesinde geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali hali düzenmiş, 1. fıkrasında “(1) Genel Müdürlük işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine Genel Müdürlük tarafından, geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücretinin dört katı tutarında idarî para cezası verilir. (Ek cümleler: 1/7/2022-7417/53 md.) Bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere, ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde, idari para cezasının tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın, geçiş ücreti ile birlikte geçiş ücretinin bir katının idari para cezası olarak ödenmesi halinde idari para cezası bir kat verilmiş sayılır ve bu ceza için ayrıca tebligat yapılmaz. Bu takdirde idari para cezasından 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan indirim hükmü uygulanmaz.” (25/05/2018 tarihli 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile “on” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiş, yine 05/07/2022 tarihli 31887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7417 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 53. maddesi ile yukarıdaki cümle eklenmiştir)3. fıkrasında “Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen idari para cezaları ile geçiş ücretleri ve ikinci fıkrasında yer alan idari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu sürede ödenmeyen geçiş ücretleri ve idarî para cezaları 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir. Vergi daireleri tarafından tahsil edilen geçiş ücretleri, tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar Genel Müdürlük hesaplarına aktarılır.”,5. fıkrasında “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16/5/2018-7144/18 md.) (…) (Ek cümleler: 1/7/2022-7417/53 md.) Bununla birlikte, bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlerden, ödemekle yükümlü oldukları geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin bir katı ceza tahsil edilir. Ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beşinci günden sonra ise geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte dört katı tutarında ceza, araç sahibine ücret toplama sistemlerinde tanımlı olan bilgiler doğrultusunda, en az on beş gün önceden kısa mesaj, e-posta, ihbarname, e-devlet bildirimi vb. yöntemlerinden en az biriyle bilgi verilir. Bu tutar genel hükümlere göre tahsil edilir.” (25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile “on” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiş, Yine 05/07/2022 tarihli 31887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7417 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 53. maddesi ile yukarıdaki cümle eklenmiştir) 6. fıkrasında “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar vey erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücretsiz geçiş yapan araçlar, işletici şirket tarafından bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden ilk iş gününde en yakın trafik kuruluşuna bildirilir.”7. fıkrasında “Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz. (Ek cümle: 16/5/2018-7144/18 md.) Otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen yabancı plakalı araçlara uygulanan idari para cezaları için bu fıkrada belirlenen on beş günlük süre beklenmez. (Ek cümle:23/7/2020-7252/9 md.) Ancak, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde idari para cezası tahsil edilmez.” 25/05/2018 tarihli 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile 25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesine eklenen 9. fıkrada “Bu maddenin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, yedinci ve sekizinci fıkraları Bakanlık tarafından işletilen otoyolları ve erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için; beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları ise Bakanlık tarafından 3996 sayılı Kanun ve diğer ilgili kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için de uygulanır.25/05/2018 tarihli 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 19. maddesi ile 25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesine eklenen Geçici 3. maddesinde “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden yapılmış olan geçişlerde araç sahiplerine bu Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tahakkuk ettirilen ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsilatı yapılmamış olan para cezaları hakkında bu Kanunun 30 uncu maddesinde yer alan oranlar uygulanır.” 05/07/2022 tarihli 31887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7417 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 54. maddesi ile 25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesine eklenen Geçici 6. maddesinde; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kanunun geçiş üc­retlerini ödemeden yapılan geçişlere ilişkin olarak verilen veya verilmesi gereken veya bu mad­denin yürürlük tarihi itibarıyla ödenmemiş olan para cezaları ve idari para cezaları hakkında Kanunun 30 uncu maddesinin birinci ve beşinci fıkralarının bu maddeyi ihdas eden Kanunla değişik hükümleri uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar red ve iade edilmez.” düzenlemesi yer almaktadır.Davalı, sahip olduğu tüm araçların KGS/OGS sistemine kayıtlı olduğunu beyan ettiğinden, ihlalli geçişe konu araca ilişkin davalıya ait HGS/OGS kayıtları getirilerek, geçiş anında yeterli bakiyenin olup olmadığı, bakiye yeterli olması durumunda geçiş ücretinin niçin sistemden tahsil edilemediği, bakiye yeterli değilse otomatik yükleme yapılıp yapılmadığı, otomatik yükleme yapmış ise geçişten itibaren 15 gün içerisinde davacı tarafça tahsilat yapılıp yapılmadığı/tahsilatın mümkün olup olmadığı hususlarında bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Yine takip dosyasında “9.252,00 TL geçiş ücreti ve para cezası” yönünden icra takibi başlatıldığı tespit edilmekle, davacı vekilinden bu bedelin ne kadarının geçiş ücreti, ne kadarının ceza bedeli olduğu sorularak, bu husus netliğe kavuşturulmalıdır.O halde mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bankacı ve bilgisayar mühendisi bilirkişi heyetinden davacıya ait sistem ile davalı HGS kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, ihlalli geçiş yaptığı iddia olunan aracın HGS/OGS sistemine kayıtlı olup olmadığı, her bir geçiş yönünden, geçiş anında yeterli bakiyenin olup olmadığı, bakiye yeterli olması durumunda geçiş ücretinin niçin sistemden tahsil edilemediği, bakiye yeterli değilse otomatik yükleme yapılıp yapılmadığı, otomatik yükleme yapılmış ise geçişten itibaren 15 gün içerisinde davacı tarafça tahsilat yapılıp yapılmadığı/tahsilatın mümkün olup olmadığı hususlarında bilirkişi raporu alınarak karar verilmesinden ibarettir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece öncelikle dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği hususu araştırılarak, tebligat usulüne uygun değil ise davalı vekiline dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, usulüne uygun şekilde ön inceleme duruşmasının yapılması, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti ile taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde deliller toplanıp, yine yukarıda yer verilen hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, eksiklikler tamamlanmak suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/44 E. 2020/332 K. sayılı 02/07/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/11/2023