Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2136 E. 2020/254 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2136
KARAR NO: 2020/254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/02/2020
NUMARASI: 2020/110 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 11/02/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … A.Ş’nin entegratörü olarak sunmuş olduğu yazılımsal altyapı ve Sanal POS sayesinde internet üzerinden alışveriş yapan alıcı ve satıcı arasındaki para aktarımını sağlayan bir ödeme hizmeti şirketi olduğunu, davalı şirketin müvekkil şirkete ait ödeme hizmeti sistemine 21/10/2019 tarihinde kayıt yaptırarak sistem üzerinden satış yapmak suretiyle ödeme almaya başladığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşme uyarınca Pazaryeri Sanal Mağaza Sahibi (online satıcı) olan davalı şirketin, müşterilerine otel ekipmanları, otel mobilyaları ve ofis mobilyaları satışı yaparak, müvekkili şirkete ait “…” adlı sistem üzerinden oluşturduğu ödeme linki aracılığıyla ödeme alacağını, müvekkil şirketin ise bu ödemelerden sözleşme ile belirlenen oranda pay alacağını, müvekkili şirketin turizm sektörüne ilişkin (otel rezervasyonu, seyahat şirketi acenteliği vb.) hizmet vermediğini ayrıca sözleşme şartları arasında “konaklama ve seyahat hizmetleri” hariç tutulduğu halde davalı şirket tarafından otel ve apart rezervasyonları yapıldığının tespit edildiğini ne var ki ödeme yapan müşterilerin bazılarının gittikleri yerde böyle bir rezervasyon yapılmadığını öğrendiğini, bir kısmının da ödeme yaptıktan sonra aslında o otelin gerçekte var olmadığını fark ettiğini, dolandırıldığını fark eden Son Kullanıcılar (müşteriler) tarafından kart hamili bankalara harcama itirazları yapılmış olup bu durum kart hamili bankalar tarafından üye işyeri bankasına, üye işyeri bankası tarafından da … A.Ş’ye bildirildiğini, … A.Ş yetkilileri tarafından kredi kartı sahiplerinin hizmet alamadığı iddiasıyla para iadesi istediği bilgisinin müvekkili şirkete ulaştırıldığını, davalı şirket tarafından müvekkili şirketin sağlamış olduğu sanal pos hizmeti aracılığıyla toplamda 72 adet işlem gerçekleştirildiğini, bu işlemlerdeki müşteri isimlerine bakıldığında tümünün yabancı olduğunun görüldüğünü ve davalı şirketin fatura kestiği isimler ile şikayette bulunan kişilerin örtüştüğünü, 24/10/2019 tarihinden dava tarihine kadar üye işyeri bankası olan … Bankasına yapılan 34 adet itiraz nedeniyle toplam 45.737,79 TL’nin üye işyeri bankası tarafından kart sahibi bankalara iade edildiğini ve bu bedelin müvekkili şirkete yansıtıldığını, itiraz edilen işlemlere ilişkin taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.10 maddesi gereğince davalı şirketten log kayıtlarının ve ilgili evrakların 1 gün içerisinde gönderilmesinin istenilmesine rağmen sunulmadığını, davalı şirket hakkında dolandırıcılık suçu nedeniyle Bakırköy CBS’ye (2019/125954 Sorş.) suç duyurusunda bulunulduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırılık ve “ters ibraz” kuralının kötüye kullanılması nedeniyle şimdilik belirsiz alacak niteliğinde 45.737,79 TL’nin davalıdan tahsili ile sözleşmenin feshine karar verilmesini, 45.737,79 TL’nin davacı şirket hesabından kart sahibi bankalar tarafından tahsil edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, uyuşmazlık konusu paranın davalı şirket hesabına aktarılmış olması sebebiyle asıl borçlu davalı şirket olduğundan, davalı şirketin Ziraat Bankası hesapları ile diğer malvarlıkları üzerine borca yeter miktarda ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/110 Esas sayılı dosyasında 14/02/2020 tarihli ara kararı ile; dava konusu iddiaların haklılık durumunun yargılama neticesinde açığa çıkacağı ve talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin İİK’nun 257/1 maddesi kapsamında gerekli yasal şartların oluşmadığı kanaati oluşmakla bu aşamada davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından hizmet teminine ilişkin evrak veya log kaydı sunulamadığı için itiraza uğrayan işlemlerin bedellerinin müvekkili şirketten tahsil edildiğini, itirazlar gelmeye devam ettikçe davalı şirket tarafından hizmet teminine ilişkin evrak veya log kaydı sunulmamaya devam ettiği için müvekkili şirketin zararının devam ettiğini, davacı şirketin entegratörü olduğu … A.Ş tarafından alacaklarının bloke edildiğini, müvekkilinin zararına sebep olan bu sürecin uygulamada “chargeback” (ters ibraz) olarak tanımlandığını, uluslararası kartlı ödeme sistemleri kurallarına göre, kart sahiplerinin kendi kartlarıyla yapılan işlemlere itiraz etme hakkına sahip olduğunu, bu itirazların, kart sahibi banka tarafından işyeri bankasına iletildiğini, işyeri bankasının ise ilgili işyerinden itiraz edilen işlem ile ilgili belgeleri talep ettiğini, talep edilen belgelerin yetersiz olması durumunda ise söz konusu işlem tutarının işyeri bankası tarafından ilgili işyerinden tahsil edilerek ve kart sahibi bankaya aktarıldığını, davalı şirketin uluslararası kartlı ödeme sistemleri “chargeback” kurallarına ve akdedilen sözleşmenin 5.10 vd. hükümlerine göre, kart hamilinin itirazı üzerine 1 iş günü içerisinde hizmet teminine ilişkin evrak veya log kaydı sunmak, sunamadığı takdirde almış olduğu ödemeleri iade etmek mecburiyetinde olduğunu ayrıca mezkûr sözleşmenin “Sorumluluk ve Cezai Şart” başlıklı 23. maddesinin b bendi uyarınca, ödeme hizmeti kullanıcısının sözleşmeyi ihlali nedeniyle sözleşmenin … tarafından feshi halinde, ödeme hizmeti kullanıcısının sözleşmenin ihlali nedeniyle herhangi bir zararının oluşması halinde tüm zararı …’e ödeyeceğinin ayrıca cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, 24/10/2019 tarihinden dava tarihine kadar 34 adet işlem itiraza uğramış olup bunların toplam bedelinin 45.737,79 TL olduğunu ve bu bedel davacı şirketten tahsil edildiği için ihtiyati tedbir isteminin reddi kararı her ne kadar hukuka aykırı ise de tedbir isteminin bu aşamada hukuken yararsız hale geldiğini ancak uyuşmazlık konusu para davalı şirket hesabına aktarıldığından ve söz konusu paranın asıl borçlusu davalı şirket olduğundan, ayrıca talebe konu sürecin suç teşkil ettiği hususu da dikkate alındığında davalı tarafın üzerinde olan mal ve paraların kaçırılma tehlikesi göz önünde bulundurularak İİK 257. maddesi şartları da oluştuğundan İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/110 E. sayılı ve 14/02/2020 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılmasını, davalı şirketin … Bankası A.Ş … IBAN numaralı hesabına ve diğer malvarlığı üzerine borca yeter miktarda ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalandığı belirtilen ödeme hizmeti kullanıcı sözleşmesi kapsamında, davalı şirketin sistem üzerinden yaptığı satışlara ilişkin kart hamillerince itiraz edilmesi sebebiyle, davacı şirket hesabından işyeri bankası tarafından kart sahibi bankalara aktarılan bedeller nedeniyle uğranılan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, istinaf incelemesine konu talep ise ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olay değerlendirildiğinde; dosya kapsamına ibraz edilen sözleşmenin davacı şirket ile dava dışı … arasında imzalandığı ve bu şahsın ise davalı şirket yetkilisi olmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde davalı şirket yetkilisi … ile imzalanan sözleşmeden bahsetmiş ise de bu sözleşme dosyaya ibraz edilmemiştir. Yine Uyap sisteminde yer alan kayıtların incelenmesinde davalı şirketle imzalandığı belirtilen sözleşmenin sunulmadığı tespit edilmiştir. Dosya kapsamına itiraz edilen işlemlere ilişkin bir kısım kayıtlar sunulmuş ise de; sözleşme ibraz edilmediğinden işlemlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilip getirilmediğinin (sözleşme kapsamında olmayan satış işlemlerinin yapıldığı ve itiraz edilen kayıtların bir günlük sürede teslim edilmediği iddiasına ilişkin) tespiti bu aşamada mümkün olmadığından yine itiraz edilen işlemlerin kart hamilleri tarafından yapılmamış olması halinde davalının sorumlu olup olmadığının yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenmesi mümkün olduğundan, dosya kapsamında henüz dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği de belirlenmekle, sunulan kayıtlar alacağın varlığı ve muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispata yeterli olmayıp yargılamayı gerektirmektedir. İİK 257. maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları bu aşamada oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/110 Esas sayılı dosyasında 14/02/2020 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafça peşin yatırıldığından Hazineye irad kaydına 3-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2020