Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2134 E. 2023/1684 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2134
KARAR NO: 2023/1684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL AND. 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019
ESAS NO: 2018/258
KARAR NO: 2019/958
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 21/12/2018
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkil şirketin, davalı şirketin yükleniciliğini üstlendiği projede kentsel dönüşüm kapsamında mevcut durum ve yeni projelere alt değerleme çaljşması ve yeni projenin malikler bazında dağıtım çalışmasını yürüttüğünü ve çalışma sonucu hazırlanan raporun davalıya teslime edildiğini, bu çalışmaya istinaden 16,255,00 Tl tutannda fatura düzenlendiğini, davalının faturaya itiraz etmediğini ve borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlabldığını, icra takibinden sonra davalının cari hesap ekstresini müvekkile gönderdiğini ve borcunu ikrar ettiğini, dolayısıyla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ispatının çekişme konusu olmaktan çıktığını, anılan nedenlerle davalının haksız İtirazının iptali ile takibin devamına, davalının menkul gayrimenkul mallan ile her türlü hak ve alacaklannın İhtiyaten haczine, kötü niyetli itiraz nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra takibi konusu faturalar olduğundan faturaya dayalı itiraz edilen icra takibine karşı ihtiyati haciz karan verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının iddia ettiği kentsel dönüşüm ve yeni projenin malikler bazında dağıtımına ilişkin herhangi bir rapor sunmadığını, delil darak sunulan belgeler, faturalar ve cari hesap mutabakatındaki imzaların müvekkil şirket yetkililerine ait olup olmadığının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesini, müvekkil şirketin 20.11,2018 tarihinde konkordato kararı aldığını fakat 24.04.2019 tarihli duruşmada konkordato kararının reddedildiğini, buna karşın karann kesinleşmediğini, anılan nedenlerle davanın reddini, kötü niyetli icra takibinden dolayı %20’den aşağı olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Uyuşmazlık davaya konu fatura bedelinin ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır.Bilirkişi marifetiyle tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda takibe konu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş ve tarafların ticari defterlerine göre davacının 10.000 TL alacaklı olduğu görülmüştür.Hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu takdir edilen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 10.000 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar davalı taraf hukuki ilişkinin kanıtlanamadığı nedeniyle davanın reddini talep etmiş ise de taraflar arsında açık hesap ilişkisinin mevcut olduğu görülmekle hukuki ilişkinin ispat edildiği kanaatine varılmıştır.Her tacir 6102 sayılı TTK’nın 18/2.maddesine göre ticari işlerinde basiretli bir tacir gibi davranmalıdır kuralı göz önüne alındığında davalı tarafın,faturanın sehven ticari defterlerine işlendiğine yönelik itirazı kabul görmemiştir.Davacının icra takip tarihinden önce davalı tarafı usulüne uygun şekilde temerrüde düşürmediği anlaşılmakla temerrüd tarihi icra takip tarihi olarak kabul edilmiş ve işlemiş faize yönelik talebin reddine karar verilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle yüzde 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 10.000,00 TL üzerinden iptali ile takibin 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile devamına, kabul edilen kısım üzerinden (10.000,00 TL) %20 icra inkar tazminatının hesaplanarak davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine”karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmadığını, davacının hizmeti ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından düzenlenen belge ve faturalarda müvekkilinin yetkililerinin imzasının olmadığını, imzalara itiraz ettiklerini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava itirazın iptali davasıdır. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının davacı, borçlunun davalı, borcun 10.616,44TL asıl alacak ve 53,15TL işlenmiş faiz olmak üzere 10.669,59 TL olduğu, takibin dayanağının 21/11/2017 tarih 16.402327 numaralı 16.225,00TL bedelli fatura olduğu, borçluya ödeme emrinin 09/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 11/05/2018 tarihinde itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır.Her iki tarafın ticari defterleri incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunda; Taraflann ticari defterleri üzerinde yapılan İncelemeye göre huzurdaki davaya konu 21.11,2017 tarih ve 16.225 TL tutarlı davacı tarafından tanzim edilen faturanın davalı kayıtlarında yer aldığı, 18.04.2018 takip tarihi itibariyle davalı … Ltd.Şti’nin davacı … A.Ş.Ine 10.000,00 TL borçlu olduğu, anılan tarih itibariyle söz konusu bakiyenin her iki tarafın ticari defterlerinde mevcut olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Takibe konu fatura, davalı şirket tarafından ticari defterlerine işlenmiştir. Davalı tarafın faturaya itiraz edildiği ve iade edildiği yönünde bir iddiası bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır…. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesine göre; fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. maddesine göre; fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. 6102 sayılı TTK 21. maddesi uyarınca ise; ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Somut dosyada, davacının dayanak faturası davalı tarafından defterlerine işlenmiştir. Davalı tarafından faturanın tebliğ alınarak defterlerine işlendiği ve süresi içerisinde itiraz edilmediği sabittir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve içtihatlar gereği; davalı taraf aksini kanıtlayamadığından dava konusu faturaya konu hizmetin davacı tarafça yerine getirildiği ve borcun davalı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekmektedir. Bu bağlamda; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur.Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 170,77 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,08 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/11/2023