Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2095 E. 2023/1643 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2095
KARAR NO: 2023/1643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/466
KARAR NO: 2019/894
DAVA TARİHİ: 04/02/2019
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
DAVA: Kooperatif Ortağı Olmadığının Tespiti
KARAR TARİHİ: 22/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin vefat eden eşinin davalı kooperatife üye olduğunu, müvekkilinin ortaklığı devralmadığını, site yönetimine aidat ödediğini, daireyi eşinin davalı kooperatife ortak olmasından dolayı 20/11/2007 tarihinde aldığını, eşinin tapu tesliminde daireyi müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin kooperatife üye olmadığı halde kooperatif ortağı olduğundan bahisle hakkında icra takipleri açıldığını, davalı kooperatif tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz etmeleri sebebiyle İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/397 E. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davası neticesinde davanın kabulüne karar verildiğini ve müvekkilinin kooperatife ortak olmadığı halde haksız bir durumla karşı karşıya kaldığını, mağdur olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile müvekkilinin …ne ortak olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ortak sıfatıyla tapuda tahsis suretiyle tescil yapıldığını, ortak olmadan kooperatiften daire almanın mümkün olmadığını, Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/397 esas sayılı dosyası ile davacının davalı kooperatifte ortak olduğunun tespit edildiğini, davacının 31/07/2010 tarihli genel kurul hazirun listesinin 70. sırasında yer alarak listeyi imzaladığını, genel kurul toplantısına bizzat katıldığını beyan ederek davanın reddini ve kötü niyetli olan davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…davacının her ne kadar kanunda öngörüldüğü şekilde davalı kooperatife üye olması yönünde bir işlem tesis ettirmemiş olsa dahi davacının dava konusu … Blok, … kat, … nolu bağımsız bölüm taşınmazı 20/11/2007 günlü, … yevmiye numarası ile tapuda ferdileştirme işlemi sonucu kendi adına ile tapuda devir almış olduğu, davalı kooperatifin 20.11.2007 tarihinde ortağı olan … yerine eşi …’e tapu devri yapmasının davacının kooperatif ortaklığı sıfatını kazanmış sayılması gerektiği, çünkü kooperatif ortağı olmayan üçüncü şahıslara bağımsız bölümlerin ferdileşmeye dayalı olarak devir yoluyla işlem yapılmasının hukuken mümkün bulunmadığı, davacının ortaklık sıfatı mevcut değilse, yasal açıdan devir yoluyla taşınmaza davacının sahip olmasının mümkün olmadığı, bu sebeple önceden ortak olmamış olsa dahi, ferdileşme ile ilgili bu devir şşleminin gerçekleştirilmesi ile davacının, davalı kooperatifin ortaklığı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının 31/07/2010 tarihli genel kurul toplantısı için düzenlenmiş hazirun listesinde 70 sırasına kayden katılarak kendi adına toplantı tutnağına imza etmiş olmasının davacının davalı kooperatif üyesi olduğunun bir delili olması sebepleriyle, davacının kanıtlanamayan davasının reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Her ne kadar incelenen tapu kaydına göre davacının dava konusu bağımsız bölümü kız olan … 12/04/2013 tarihinde satış suretiyle devir etmiş ise de davacının kooperatif üyeliğinden çıkmak istemesi halinde bunu 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 10 vd maddeleri gereğince öngörülen yasal prösedürü gerçekleştirmek suretiyle gerçekleştirmesi hukuken mümkün olup zaten bu husus dava konusu edilmemiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın reddine karar verilmiştir.”
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eşi … ferdileşme sırasında dairenin tapusunu müvekkiline devretmesinin müvekkilinin kooperatif üyesi olacağı anlamına gelmediğini, …’in sadece kooperatif aracılığı ile tapuyu eşine devrettiğini ancak üyeliğini devretmediğini, üyeliği devretmesi halinde kooperatif yönetimi tarafından müvekkiline bildirim yapılması gerektiğini, … dairesini eşinin üzerine geçirmesiyle ortaklığının sona ermediğini, dolaylı yoldan müvekkilinin habersiz bir şekilde kooperatif üyesi yapılmasının da mümkün olmadığını, müvekkili tarafından tapunun direk alınma sebebinin iki defa tapu masrafı ödememek olduğunu, hem bilirkişi raporunda hem de gerekçeli kararda müvekkilinin 31/07/2010 tarihinde kooperatif genel kuruluna katıldığı ve imzası bulunduğu belirtilmiş ise de müvekkilinin katılmış olduğu genel kurul toplantısının site genel kurul toplantısı olduğunu ancak davalı tarafın hem kooperatif genel kurul toplantısını hem de site genel kurul toplantısını aynı yerde yaptığını, müvekkilinin kooperatif genel kurul toplantısı olacağını bilse toplantıya iştirak etmeyeceğini, davalı kooperatif yönetiminin kötü niyetli şekilde kooperatifin gelir elde etmesi için müvekkilinin haberi olmadan dolaylı yoldan üye yapmaya çalıştığını, müvekkilinin daireyi aldığı tarih olan 20/11/2007 tarihinden 31/07/2010 tarihine kadar kooperatifin üyelik aidatı istemediğini, müvekkilinin hiçbir surette kooperatif üyesi olduğunu gösterecek bir hukuki bir delil bulunmadığını, müvekkilinin kooperatife üyelik başvurusu ya da üye olma iradesi olmadığı gibi yönetim kurulunun bu yönde bir kararının da bulunmadığını, davalı kooperatifin anasözleşmesinde aksine hüküm bulunmadığı takdirde konut veya işyeri adına tescil edilen ortağın tapu devri suretiyle konutunu veya işyerini üçüncü bir şahsa satması halinde (ortaklığını da devretmediği, çıkmadığı veya çıkarılmadığı sürece) kooperatifteki ortaklığının devam edeceğini, müvekkilinin kooperatiften hiçbir bedel ödemeden daireyi almasının onu kooperatif üyesi yapmayacağını, gerekçeli kararda “Tapudaki bu işlemle …, davacı kooperatifteki ortaklık hakkını fiilen eşi …’e devretmiştir” ifadesine yer verilmiş ise de üyelik devrinin belli prosedürleri olduğunu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere kooperatif ortağından daire alınması durumunda dahi kooperatif üyeliğinin satın alan kişiye geçmeyeceğini, aksi takdirde müvekkili tarafından da söz konusu daire kızı …’e 12/04/2013 tarihinde devredildiği için kooperatif üyeliğinin de kızı … geçmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif ortağı olmadığının tespiti istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı” başlıklı 8.maddesinde; “Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır. Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır. Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.”, “Ortağın ölümü ve ortaklığın devri” başlıklı 14.maddenin 2.fıkrasında; “Ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder.” hükümleri yer almaktadır. Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklık Senedi” başlıklı 18.maddesinde; “Her ortağın üyelik haklarının, ada yazılı ortaklık senedi ile temsil olunması şarttır. Bu senede kooperatifin unvanı, sahibinin adı ve soyadı, iş ve konut adresi, kooperatife girdiği ve çıktığı tarihler yazılır.Bu hususlar, senet sahibi ile kooperatifi temsile yetkisi olan kimseler tarafından imzalanır. Ortağın yatırdığı veya çektiği paralar tarih sırasiyle kaydedilir. Bu kayıtlar kooperatifin ödediği paralara ait ise ortak imza eder. İmzalı ortak senedi makbuz hükmündedir. Mezkür senet anasözleşmeyi ihtiva etmek şartiyle ortaklık cüzdanı şeklinde de düzenlenebilir. Ortaklık senetleri kıymetli evrak niteliğinde olmayıp sadece beyyine vesikası hükmündedir.” düzenlemesi ise aynı şekilde konut yapı kooperatifi tip ana sözleşmesinin 19.maddesinde de yer almaktadır. Kooperatif tip ana sözleşmesinin “Ortaklık Şartları” başlıklı 10.maddesinde; “Kooperatife ortak olabilmek için aşağıdaki nitelik ve şartların varlığı gereklidir.1) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip gerçek kişi olmak, 2) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak veya yabancı uyruklu olmakla birlikte 2644 Sayılı Tapu Kanunu veya yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre Türkiye’de gayrimenkul edinmesine imkan sağlanmış kişilerden bulunmak,3) 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 9 uncu maddesinde sayılan tüzel kişilerden olmak.””Ortaklığa Kabul” başlıklı 11.maddesinde; “Gerekli şartları taşıyıp da, kooperatife ortak olmak isteyenler yazılı olarak yönetim kuruluna başvururlar. Bu başvuruda, anasözleşmenin tüm hükümlerinin ve getirilen yükümlülüklerin kabul edildiği açıkça belirtilir.Ortaklığa kabul yönetim kurulunun kararı ile gerçekleşir.Yönetim kurulu, ortaklar ile ortak olmak için başvuranların 10 uncu maddede gösterilen şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorundadır.Ortaklığa kabul veya ret kararı, ilgiliye 15 (Onbeş) gün içinde yazı ile bildirilir. İstekli, ortaklığa alındığı takdirde, kararın kendisine bildirildiği tarihten itibaren 1 (Bir) ay içinde sermaye taahhüdünün diğer ortaklarca ödenmiş taksiti ile diğer ortakların her birinin o tarihe kadar ödemiş oldukları paylara eşit meblağı bir defada öder” hükümleri yer almaktadır. İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/397 E. sayılı dosyası incelendiğinde; … tarafından, … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 16.560,00 TL kooperatif aidat alacağı, 11.225,51 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.785,51 TL alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine karşı …’in itiraz etmesi sebebiyle itirazın iptali davası açılmıştır. Bilirkişi incelemesi sırasında incelenen kooperatif kayıtlarına göre kooperatif yönetim kurulunun 17/03/2008 tarih ve .. no.lu “daire devri” konulu “… nolu dükkandan, … zemin kat … nolu daireye devir” şeklinde karar alındığı, …’in 2008 yılı faaliyet dönemine ilişkin 27/06/2009 tarihli genel kurul toplantısına 67.sırada vekaleten iştirak ettiği, 31/07/2010 tarihli genel kurula 70.sırada bizzat katıldığı, 24/04/2011 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde 68.sırada kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Yine kooperatif muavin defterinde üyelik nedeniyle 10/03/2008 tarihinden itibaren borçların … adına kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde 05/03/2014 tarihli 2014/53 K. sayılı kararı ile bu tespitleri karşısında …’in kooperatif üyesi olduğu ve ödenmeyen aidatlar nedeniyle borçlu olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek 16.560,00 TL asıl alacak ve 5.524,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.084,33 TL üzerinden takibin devamına karar verildiği anlaşılmıştır. Karar, … vekiline 03/04/2014 tarihinde, …’e ise 18/04/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, dosyada kesinleşme şerhi mevcut değil ise de taraflarca temyiz yoluna başvurulmadığı tespit edilmiştir. Çekmeköy Tapu Müdürlüğü’nün 18/02/2019 günlü cevabi yazısı incelendiğinde; kooperatif yönetim kurulunun 12/11/2007 tarihli “Ekte bulunan … blok …kat … nolu dairenin tapusunun üyelerimizden … adına tahsis edilmesini rica ederiz” şeklinde yazısına istinaden, … ili, … ilçesi, … mahallesi … parsel … Blok … nolu bağımsız bölümün … adına tescil edildiği, 12/04/2013 tarihinde ise … tarafından kızı … satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır. Kooperatifi uzmanı …’den alınan bilirkişi raporunda özetle; ”Davacı …’in eşi … kooperatif ortağı olduğu, … 08/11/2007 tarihli dilekçesine dayalı olarak … ve … numaralı dükkanların yerine kendisine yönetim kurulunun 30/09/1998 tarih 12 sayılı kararı ile zemin kat, … nolu dairenin tahsis edildiği, Davalı kooperatifin genel kurııl toplantıları için düzenlenen hazirun listelerinin (ortaklar listeleri) incelenmesinde; 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2026, 2017 ve 2018 tarihli hazirun cetvellerinin tamamında …’in adının yer aldığı, hatta 31.07.2010 tarihli genel kurul toplantısı için düzenlenmiş hazirun listesinde …’in ortak olarak katıldığı ve imzasının olduğu,Tapu kayıtlarının incelenmesinde; … Blok, … kat, … nolu bağımsız bölümün 18/07/2005 tarih ve … yevmiye numarası ile kooperatif adına kat irtifakı tesisi sureti ile tescil edildiğini, 20/11/2007 tarih ve … yevmiye numarası ile tapu kütüğünde … Blok,…kat, … nolu bağımsız bölümün, davalı kooperatiften devren davacı ortak … adına tapuda tescil edildiği, bu işlemin ferdileşme yoluyla kooperatif tarafından davacı …’e ortak sıfatıyla yapılan bir devir işlemi olduğu, davacı tarafın da açıklandığı gibi … kooperatife ortak olduğu, ferdileşme aşamasında kendisine değil eşi …’e davalı kooperatif tarafından tapu devri yapıldığı yani ferdileşme safhasında ortaklığın fiilen devredilmiş olduğu, tapudaki bu işlemle … davalı kooperatifteki ortaklık hakkını fiilen eşi …’e devrettiği ancak ortaklıkla ilgili biçimsel formalitelerin yerine getirilmediği, davalı kooperatifin 20/11/2007 tarihinde ortağı …. yerine eşi …’e tapu devri yapması işlemiyle davacı …’in davalı kooperatifin ortağı sıfatını kazandığı ve …’i kooperatif ortağı muamelesine tabi tuttuğu, zira kooperatif ortağı olmayan üçüncü şahıslara tapu dairelerinde ferdileşmeye dayalı devir yoluyla işlem yapmadığı, davacının ortaklık sıfatı mevcut değilse, yasal açıdan devir yoluyla taşınmaza sahip olmasının mümkün olmayacağı, dolayısıyla önceden ortak olmamış olsa dahi, ferdileşme ile ilgili bu devir işleminin gerçekleştirilmesi ile davacının, davalı kooperatifin ortaklığını kabul ettiği anlamını çıkarmanın da mümkün olduğu, Davacı … hakkında 06.2008, 11.2009, 31.07.2010 ve 24.04.2011 tarihli genel kurul kararlanna dayalı olarak davalı kooperatif tarafından icra takibi yoluyla aidat talebinde bulunulması üzerine İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan 2014/53 Esas sayılı dosya ile ilgili kesinleşmiş mahkeme kararına göre de davacı …’in kooperatif ortağı olduğuna karar verildiği, bu değerlendirmeler neticesinde davacının kooperatifin ortağı sıfatına sahip olduğu, bu sıfata dayalı olarak ferdileşme işlemi yoluyla kendisine davalı kooperatif tarafından taşınmaz mal intikal ettirildiği” yönünde görüş beyan edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15/05/2013 tarihli 2013/2616 E. 2013/3212 K. sayılı ilamında; “…kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının açık bir kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu hususta açıkça alınmış bir karar olmasa da, kooperatifin kişi ile bu sıfatla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsisi ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi şeklinde zımnen de gerçekleşebilir…” şeklinde olup Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2013 tarihli 2013/5241 E. 2013/7129 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir. Kooperatif yönetim kurulunun 15/02/2008 tarih ve … no.lu “ortaklık devri” konulu kararıyla … no.lu dükkanın …’e devrine karar verildiği, yine kooperatif yönetim kurulu tarafından 17/03/2008 tarih ve … no.lu “daire devri” konulu “… nolu dükkandan, … zemin kat … nolu daireye devir” şeklinde karar alındığı, kooperatif muavin defterinde üyelik nedeniyle 10/03/2008 tarihinden itibaren borçlu olarak …’in kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davacı …’in 2009 yılından itibaren yapılan genel kurul toplantılarına davet edildiği, 2008 yılı faaliyet dönemine ilişkin 27/06/2009 tarihli genel kurul toplantısına 67.sırada vekaleten, 31/07/2010 tarihli genel kurula 70.sırada asaleten katıldığı belirlenmiştir. Yine aidat ödemelerinin yapılmadığı gerekçesiyle, davalı kooperatif tarafından başlatılan icra takibine yönelik açılan itirazın iptali davasında İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/397 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde mahkemece …’in ortak olduğu tespiti yapılarak aidat bedellerinden sorumlu olduğuna karar verilmiş ve karara karşı temyiz yoluna başvurulmaması sebebiyle kooperatif ortaklığı davacı tarafça benimsenmiş olup bu tespitler karşısında davacının kooperatif ortağı olmadığı yönündeki davasının sübuta ermediği anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yukarıda yer verilen açıklamalar uyarınca; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış olup, kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilemediği gibi istinaf sebeplerinin yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/11/2023