Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2085 E. 2023/1606 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2085
KARAR NO: 2023/1606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/365
KARAR NO: 2020/287
DAVA TARİHİ: 10/11/2017
KARAR TARİHİ: 29/06/2020
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 11/07/2016-11/07/2017 tarihleri arasında sigortalı bulunan … Turizm A.Ş.’ye ait ”… Mahallesi … Mah. Bina No:… Daire No:… Beykoz/İstanbul” adresindeki işyerinin 06/01/2017 tarihinde davalı …’ye ait şehir şebeke suyunun patlaması nedeniyle yoldan taşan suların sigortalı iş yerine sirayeti sonucunda hasara uğradığını, müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı üzerine sigorta eksperi tarafından ekspertiz raporu düzenlendiğini, dava konusu olay nedeni ile sigortalı iş yerinde meydana gelen su basması sonrasında suların tahliyesi için sigortalı tarafından çağrılan itfaiye ekiplerince de tutanak düzenlendiğini, gerek itfaiye, gerekse ekspertiz raporuna göre dava konusu hasarın sigortalı iş yerinin önünde yer alan …’ye ait ana şebeke hattının yapımından ve bakımından kaynaklanan eksikler nedeniyle şebeke hattındaki patlama nedeni ile sigortalı iş yerine su sirayeti sonucunda meydana geldiğinin sabit olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 7.814,61 TL sigorta rücu tazminatının sigortalıya ödeme tarih olan 11/07/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; bahsi geçen adreste 06/01/2017 tarihinde saat 08:58’de arıza ihbarı yapıldıktan hemen sonra ekipler arıza mahalline gittiğinde binanın şube yolu bağlantısı üzerine ek bina yapıldığı ve arızanın da bu noktada olduğunu tespit etmeleri üzerine eski şube yolunun körlenip iptal edilerek binaya başka bir noktadan yeni bir şube yolu çekilerek sorunun giderildiğini, meydana gelen arızanın bakım onarım eksikliği veya hizmet kusurundan kaynaklanmadığını, sözü edilen adreste şube yolu hattının üzerine idareye bilgi verilmeden ek bina yapılması sonucunda boru üzerine gelen yüklerden patladığı kanaatinin hasıl olduğunu, bu nedenle de hasar bedelinin ödenmesinin söz konusu olmadığını, olayın meydana gelmesinde müvekkili idarenin dahlinin bulunmadığını, müvekkili idarece şube yolu bağlantılarının bina dışında tesis edilerek herhangi bir arıza durumunda bina içine zarar vermeyecek şekilde fen ve tekniğe uygun olarak yapıldığını, dava konusu hasarın meydana geldiği binanın da şube yolu bu şartlara uygun olarak ve bina dışından yapılmış ise de sigortalı bina maliki tarafından mevcut binaya şube yolu bağlantısı bina içinde kalacak şekilde çıkma kısım tesis edildiğinden şube yolu bağlantısının bina içinde kaldığını ayrıca dava konusu hasarın bodrum katta meydana geldiğini, su basman seviyesi altındaki birimlere yüzeysel dolan suların tahliyesi için drenaj kanallarının yapılması ve dışarıdan gelmesi muhtemel su sızıntılarının önlenmesi için izolasyon yapılmasının gerekli olduğunu, idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için faiz istenebileceğini belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…davacı sigorta şirketine sigortalı bulunan dava dışı … Turizm A.ş.’ye ait ”… Mahallesi, … Mahl. Bina No:… Daire No:… Beykoz / İstanbul” adresindeki işyerinin 06/01/2017 tarihinde davalı …’ye ait şehir şebeke suyunun patlaması nedeni ile yoldan taşan suların sigortalı iş yerine sirayeti sonucunda hasara uğradığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Asya Abone İşleri Dairesi Başkanlığı’nın 02/07/2018 tarihli cevabı yazısı ile eski şube yolunun körlenip iptal edilerek binaya başka bir noktadan yeni şube yolu çekilerek sorunun giderildiği yönündeki beyanları da birlikte değerlendirildiğinde hasar nedeni ile … Boru patlaması olduğununu can ve mal güvenliği yönünden gerekli tedbirleri almayan … İdaresinin birinci derecede sorumlu olduğu belirlendiğinden, meydana gelen olayda zarar verenin sorumluluğu miktarında hasar bedelini ödemekle yükümlü olduğu kanaatine varıldığından, kusur ve zarar konusunda alınan bilirkişi raporunun bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen 7.814,61 TL’nin ödeme tarihi olan 11/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, hükme dayanak bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeksizin hüküm tesis edildiğini, müvekkili idareye atfedilen kusurda hukuka uyarlık bulunmadığını, tazmini gereken bedelin ancak hasara uğrayan emtia bedeli olduğunu, bunun ise sigortalı şirketin alım bedeli olduğunu, mal alım ve teslimine ilişkin fatura ve belgelerinin ibrazı gerektiğini, rayiç bedel incelemesinin fatura ve teslim belgeleri üzerinde yapılması gerektiğini, müvekkili idarenin sayaca kadar değil şube yolu bağlantısına kadar sorumlu olduğunu, şube yolu bağlantısından sayaca kadar olan kısmın bina malikinin, sayaçtan sonraki kısmın ise abone ya da fiili kullanıcının sorumluluğunda olduğunu, şube yolunun tesisinden sonra bina malikinin binasının yan tarafına çıkma yaptığı ve bu suretle şube yolunun bina içerisinde kalmasına ve müdahale imkanının ortadan kalkmasına neden olduğunu, eklentinin yapılmamış olması halinde şube yolunda oluşacak bir patlamada suyun yaya yoluna akarak işyerindeki emtiada herhangi bir hasar oluşmayacağını ancak bu hususların bilirkişilerce dikkate alınmadığını, sigortalının kendi kusuru ile dava konusu hasara sebebiyet verdiğini, cevap dilekçesinde ifade ettikleri drenaj ve izolasyon eksikliği hususlarının araştırılmadığını, zararı meydana getiren sebeplerin ve kusur durumunun tespiti için binaya ait yapı ruhsatı ve projelerin getirtilmesi, binanın projesine uygun yapılıp yapılmadığı, imar mevzuatına ve … mevzuatına uygun olup olmadığı, projeye uygun kullanılıp kullanılmadığı, ayrıca bu yerin iskan izni, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olup olmadığı hususlarının da tespiti gerekmekte iken bu yönde bir araştırma yapılmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sorumlu davalı kurumdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiş olup dava dışı sigorta ve davalı tacir olduğundan dava görevli mahkemede açılmıştır. İtfaiye raporu İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Çavuşbaşı Bölge Grup Amirliğinin düzenlemiş olduğu 08/01/2017 tarihli raporda olay “2 katlı binanın önünden geçen şebeke suyu borusunun patlamış olduğu ve suyun yoldan taşarak binanın bodrum katı içerisine aktığı görülmüştür. Bodrum katta bulunan elektrik panosuna da duvardan sızan suyun temas ettiği görülmüştür. Bodrum katta bulunan …’ye ait gıda ürünleri ve elektrik panosu ıslanmak suretiyle zarar görmüştür. Tarafımızdan bir işlem yapılmamış olup yeri elektrik ekiplerine teslim edilerek istasyona geri dönülmüştür. Cadde üzerindeki şebeke suyu borusunun patlaması üzerine yoldan taşan suyun bodrum katta biriktiği kanaatine varılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Poliçe ve ekspertiz raporu Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … Gayrimenkul AŞ’ye (yeni unvan … Turizm A.Ş.) ait işyeri için 11/07/2016-2017 tarihlerini kapsayan … poliçe no.lu … Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği, poliçede dahili su hasarının teminata dahil edildiği, dekorasyon hasarının 500.000,00 TL, emtia hasarının 150.000,00 TL üzerinden teminat altına alındığı, dava konusu hasarın 05/01/2017 tarihinde meydana geldiği anlaşılmıştır. Poliçenin muafiyetler kısmında “Dahili su teminatı; dahili su riski için; Riziko mahalinde depolanmış emteanın, palet ve/veya raf sisteminde muhafaza edilmesi zorunludur. Zemin üzerinde biriken dahili suyun (Y.S.G. Şartlarında tanımı yapılmış), gelişigüzel paletsiz ve/veya raf sisteminde olmaksızın depolanmış emteaya verebileceği doğrudan zararlarda sigortacı herbir hasarda 500.-EURO dan az olmamak kaydı ile emtea sigorta bedelinin %2 si oranında tenzili muafiyet uygulayacak olup bu not sadece bodrum ve zemin katlar için geçerlidir.” ifadesi yer almaktadır.Ekspertiz raporunda; sigortalının işyerindeki hasarın … şebeke suyunun patlaması sonucu meydana geldiği, işyerinde dekorasyon hasarının (elektrik malzeme ve işçilik bedeli) 5.068,25 TL, emtia bedeli 2.746,36 TL olmak üzere toplam hasarın 7.814,61 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 11/07/2017 tarihinde 7.814,61 TL ödeme yapılmıştır. Bilirkişi raporu Mahkemece inşaat mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişi heyetinden alınan raporda; davalı … vekilinin cevap dilekçesinde … borusunun patladığı ve bu nedenle hasarın meydana geldiği ifade edildiğinden hasarın meydana geldiği işyerinin yapı ruhsatı, imar mevzuatı, koruyucu tedbirler, statik ve betonarme projelerin incelenmesine gerek olmadığı, çünkü boru patlamasının olduğu bir zamanda … yetkililerinin yerinde yaptıkları inceleme neticesinde ek bina yapılması nedeniyle boru üzerine gelen yüklerden borunun patladığı kanaatini yazılı olarak bildirdikleri, hasar nedeni … boru patlaması olduğuna göre can ve mal güvenliği yönünden gerekli tedbirleri almayan …’nin 1.derece sorumlu olduğu, …’nin mevzuatına aykırı bina yaparak …’ye zarar verenler hakkında kanuni yollar ile hak talebinde bulunabileceği ancak su borusunu her ihtimali düşünerek projelendirip yapmanın ve korumanın … sorumluluğunda olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Hasar miktarı yönünden sigorta uzmanı bilirkişiden alınan ek raporda ise fatura içeriklerinin meydana gelen hasarın giderilmesi ile uyumlu olduğu belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde …’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, a bendinde “İçme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” …’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. … Genel Müdürlüğü Sıhhi Tesisat Eğitim Ve Uygulama Esasları Yönetmeliğinin 3.maddesinde “Şube yolu: … tarafından döşenen ana boru ile bina arasındaki boru ve teçhizatlardan meydana gelen tesisattır.”, … Tarifeler Yönetmeliğinde “Şube yolu: Ana musluğun ana boruya bağlandığı noktadan başlayıp, bahçeli nizamlarda parsel sınırından bahçe duvarından en fazla bir metre içerde, bahçesi olmayan binalarda ise cephe duvarına kadar olan kısımdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine Yönetmeliğin su ve atıksu şebekesi bakım bedeli başlıklı maddesinde yer alan “İçme suyu ve atıksu bina bağlantılarında oluşan arızaların bakım ve onarımlarının yapılması, atıksu kanal ve bina bağlantılarına ait tesisatlarda meydana gelen tıkanıklıkların açılması…içme suyu ve atıksu şebeke bağlantılarının her an kullanıma hazır tutulması karşılığında abonenin tabi olduğu tarife üzerinden her ay için 1 m3 su miktarı karşılığı bedel alınır” şeklindeki düzenleme ile …’nin içme suyu ve atık su şebeke bağlantılarını her an kullanıma hazır bulundurma sorumluluğuna işaret edilmiştir. Somut olayın …’ye ait şebeke borusunun patlaması neticesinde meydana geldiği sabittir. 6098 sayılı TBK’nın 69. maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı …’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Söz konusu olayda patlayan ve hasara sebebiyet veren boru, davalının sorumluluğunda olan ve maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahildir, davalı ise bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları). Davalının yapı maliki olarak kusursuz sorumluluğu bulunmakta ise de, davalı vekilinin şube yolu hattının üzerine idareye bilgi verilmeden ek bina yapılması sonucunda boru üzerine gelen yüklerden şebeke borusunun patladığı yönündeki savunmaları ile drenaj ve izolasyon eksikliği yönünden itirazları somut olay yönünden değerlendirilmemiştir. Bilirkişi raporunda davalının bu yöndeki savunma ve itirazlarının, yukarıda belirtilen yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak incelenmesi, dava dışı sigortalı yada 3.kişilerin olay nedeniyle müterafik kusurlarının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde düzenlenen raporun hükme esas alınması hatalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/12/2022 tarihli 2021/11-478 E. 2022/1665 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; “…Zarar sigortalarının (mal ve sorumluluk sigortaları) amacı, rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sigortalının maruz kaldığı veya kalacağı zararın tam olarak tazminini sağlamaktan ibarettir. Özellikle mal sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi üzerine sigortalının alacağı tazminatın gerçek zararla sınırlı olması ve sigortalının hiçbir surette maruz kaldığı olay dolayısıyla haksız zenginleşme imkânına kavuşmaması gerekmektedir. Başka bir deyişle sigorta sözleşmesi bir kazanç sağlama aracı olmadığından sigortalının mal varlığında haksız bir artış meydana getirmemelidir. Zenginleşme yasağı olarak ifade edilen bu durum sayesinde sigorta sözleşmesi kazanç aracı olmaktan uzaklaşacaktır…” Rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta şirketinin ödeyeceği hasar miktarı sigortalının gerçek zarar miktarıyla sınırlı olduğundan, sigorta şirketi tarafından açılan rücu davasında da aynı ilke geçerlidir. Yani sigorta şirketi, sigortalısına ödeme yaptığında, sorumlu kişiye rücu edebileceği miktar da ancak sigortalının gerçek zararı kadardır. Ancak hasar miktarının tespiti noktasında da rapor hükme elverişli değildir. Bu durumda mahkemece inşaat mühendisi ve sigorta uzmanı yeni bir bilirkişi heyetinden olayın hangi sebeple meydana geldiği, kusur oranları, hasarın poliçe kapsamında olup olmadığı, zararın miktarı hususlarında davalı vekilinin itirazlarının da değerlendirildiği, hükme elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/365 E. 2020/287 K. sayılı 29/06/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/11/2023