Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2073 E. 2023/1746 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2073
KARAR NO: 2023/1746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/693
KARAR NO: 2019/1331
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı karşı davalı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; davacı ile davalı karşı davacı arasında güvenlik işlerinin temini maksadıyla hizmet sözleşmesi akdedildiğini, davacının/karşı davalının sözleşme gereğince tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiğini ancak davalı/karşı davacının hizmetlerin bedelini ödemekten kaçındığını bunun üzerine alacağın tahsili için takip başlatıldığı belirtilerek, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalı üzerine bırakılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/karşı davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı/karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 1 yıl hak düşürücü süre içinde açmadığını, müvekkili şirketin uzun yıllardır güvenlik hizmetini davacı şirketten temin ettiğini, müvekkili tarafından davacı şirkete Beşiktaş … Noterliği’nin 13/04/2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 2.321,71 TL bedelli kısmi iade faturasına yansıttıklarını ancak davacı/karşı davalının iade faturasını kendi hesabından kesmediğini bildirerek haksız ve kötüniyetli takibin iptalini ve davanın reddini talep etmiştir. Karşı davaya ilişkin açıklamalarında ise; müvekkilinin güvenlik hizmetlerini davacı/karşı davalı tarafından temin edildiğini, güvenlik hizmeti veren işçilerin davacı/karşı davalı firmasının işçileri olduğunu, işçilerin tazminatına ilişkin tüm alacaklarından davacı/karşı davalının sorumlu olduğunu ancak davacı/karşı davalının bu miktarları ödemediğini ve müvekkili şirkete bırakıldığını, müvekkili şirketçe İstanbul 11. İş Mahkemesi’nin 2013/72 E. 2016/419 K. sayılı kararı ile işçi …’a 29.267,14 TL ödeme yapıldığı, davacı/karşı davalının ödeme yapmaması üzerine bu miktarın müvekkilinin ödemek zorunda olduğunu bildirmekle asıl davanın reddine, kötüniyetli takibin %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile şimdilik 20.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini ve yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı/karşı davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacı tarafın özel güvenlik firması olduğu, davalının ise “… Sitesi”nin yönetiminde olan şirket olduğu, davalı şirketin yaptığı şirket faaliyetleri arasında özel güvenlik olmadığı için özel güvenlik hizmetini davacı şirketten aldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da iade faturasına konu olan SGK 5510 prim indirimi olduğu anlaşılmıştır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve … Sağlık Sigortacı Kanununun maddesi uyarınca, işçi çalıştıran işverenlere dava konusu olan prim teşviklerinin söz konusu olduğu, 4/1 (a) maddesine göre sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerine sağlanan %5 prim teşvikinin verildiği, işverenlerin bu teşvikten yararlanabilmesi için aylık prim ve hizmet belgelerinin (APHB), prim ödemesinin yasal süresi içinde yapılması gerektiği, kayıt dışı sigortalının istihdam edilmemesi ve kesinleşmiş idari para cezası veya prim borcunun bulunmaması gerekmektedir. Sigorta primlerinin tahakkuku işlemlerini ve prim ödemeleri işçi istiham eden ve hizmet veren davacı şirketin yapması gerektiği, SGK mevzuatına göre şartların oluşması halinde süresinde de prim tahakkuklarının sisteme girişinin sağlandığından ve primler de zamanında ödenmesi halinde SGK 5510 S. K. ile ilgili %5 prim indirimini sistem üzerinden otomatik olarak gerçekleştirdiği ve işverenin SGK teşvikinden bu şekilde yararlandırıldığı, aksi halde işverenin bu indirimden yararlanamadığı, SGK priminin zamanında ödenmemesinde davalı şirketin bir kusuru varsa davalı şirketin sorumlu olacağı, davalı şirketin tüm edimlerini sözleşmesine göre zamanında yerine getirdiği ve özel güvenlik hizmet bedellerini zamanında ödediğinin tespit edilmesi halinde SGK priminin ödenmemesinden dolayı yararlanılamayan 5510 sayılı %5 SGK prim teşviği indiriminden davalı işverenliğin sorumlu olmayacağı, davacı hizmet veren ve işçi istihdam eden taraf SGK 5510 ile ilgili %5’lik prim indiriminden kendisinin faydalandığı, ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmede de davacı tarafın bu bedeli davalı şirkete ödeyeceği hususunda özel bir hükme de rastlanılmadığından SGK 5510 %5 prim indirim bedelinin hizmet alan davalı şirkete ödenmesi yönünde davacının bir yükümlülüğünün olmadığı, zira bu SGK işlemleri de davalı şirkete değil işçi istihdam eden ve bildirgesini veren hak sahibi olan davacıya ait olduğu, davaya konu … firmasının davalıya tanzim ettiği Mart 2016 dönemi faturası sözleşme kapsamında düzenlenen ve davalıda tespit edilen fatura kaydı sebebiyle davacı alacağı olarak kabul edilerek usulüne uygun davalının sunulan kayıtları kapsamında iade faturasına konu ettiği 5510 sayılı yasa açıklaması ile düzenlenen iki adet (29.02.2016 tarihli 4.349,18 TL ve 31.03.2016 tarihli 2.739,62 tutarlı) fatura hariç tutulmak suretiyle davacının takibe konu edebileceği tutar 7.088,80 TL olduğu hükme elverişli 02/08/2019 tarihli mali ve hesap bilirkişi heyet raporundan anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 7.088,80 TL üzerinden devamına, 7.088,80 TL’ye takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesap edilen %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 1.417,76 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının yapılan yargılama neticesinde alacağının bulunduğunun mahkememizce tespit edilmesi nedeniyle takipte haksız ve kötüniyetli olmadığı kanaatine varılarak davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir. Karşı dava yönünden: davalı şirket, hizmet aldığı şirketin işçisinin açmış olduğu bir davaya muhatap olup, ödemeyi de hizmet alan Şirket olarak kendisi yapması halinde, davalı Şirket ile davacı Şirket arasındaki özel güvenlik hizmet alım sözleşmesinde aksine bir hüküm olmadığı takdirde, tazminat ve işçilik alacaklarının sorumlusu, işçiyi sigortalı olarak hizmet akdi ile çalıştıran davacı Şirket olacağı, zira taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, tazminatlar ve işçilik alacakları ile ilgili yükümlülüklerin davalıda değil SGK’dan talep hakkı olan davacı hizmet veren özel güvenlik şirketinde olduğu, davalı taraf karşı davasına ilişkin açıklamalarında davacı yüklenici şirketin işçilerinden olan …’a 04.08.2016 tarihinde 29.267,14 TL tazminat ödemesi yapmak zorunda kaldığı yönünde beyanda bulunduğu, davalı şirket tarafından T.C. İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra dosyasına 29.267,14 TL ödeme yaptığına ilişkin dekontunun bulunduğunu beyan etmiş olup taraflar arasında yapılan 25.06.2015 tarihli hizmet sözleşmesinin 7. maddesinin “j” bendinde resmi ve dini bayram mesailerinin karşılığının … şirketi tarafından verileceğinin hüküm altına alındığı, buna ilişkin mahkeme kararında da genel tatil talebine karşılık olarak 100,00 TL’nin dava tarihinden, bakiyesi olan 703,29 TL’nin ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile ödenmesine karar verildiği, …’ye ait olduğu kararlaştırılan resmi ve dini bayram mesai ücretlerinin, dava dilekçesinde talep edilen şekliyle “Bayram ve Genel Tatil Alacağı” kapsamı içerisinde değerlendirileceği, sonuç olarak davalı …’nin sözleşme ile işçilere karşı resmi ve dini bayram mesailerine karşı yükümlülüğü üzerine aldığı kararlaştırılan bu talep miktarı üzerinden işçilere karşı sorumluluğu bu işçilerin işvereni olan …’in değil şirketlerin kendi aralarındaki iç ilişkilerinde davalı …’nin sorumlu olduğundan bu yönden mahsup talep edemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmede kendi aralarındaki iç ilişkide kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ücret alacağı ile ilgili herhangi bir sorumluluk açısından bir maddeye rastlanılmadığından genel tatil yönünden yükümlülüğün davalı …’de olduğu, ayrıca harçlar, yargılama gideri, vekalet ücreti yönünden sorumluluğun 1/2 oranında olabileceği, karşı davaya konu edilebilecek 29.267,14 TL, davalının ödediği bedelin 22.752,56 TL’sinin davacıya rücu edilebilecek kısım olduğu ancak davalı karşı davacı tarafça 20.000,00 TL’nin talep edilmesi nedeniyle karşı dava yönünden bu miktar üzerinden karar verilmesi gerekmiştir. … firmasının dosyada suretleri sunulan davacı ile birlikte aleyhlerine açılan iş mahkemesi kararına istinaden ödemek durumunda kaldığı 29.267,14 TL tutarın şimdilik 20.000 TL’lik kısmını talep ettiği, dosyada T.C. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına 29.267,14 TL ödeme yaptığına ilişkin dekontun mevcut olduğu, mahkeme kararı içeriğindeki hüküm altına alınan 17/07/2010-01/03/2013 döneminde çalışan işçi alacaklarının sözleşme kapsamında …’in yükümlülüğünde olan hususlar olduğu, iş kanunundan kaynaklı müteselsil sorumlu olan davalının davacı ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında iç ilişkide davacının sorumluluğu olan ücret ve diğer alacakları talep edebileceği değerlendirildiğinde …’nin ödenen 29.267,14 TL için talep gibi 20.000,00 TL talepte bulunabileceği hükme elverişli heyet raporundan anlaşılmakla karşı dava yönünden davanın kabulü ile 20.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 19/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak karşı dava davacısına verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı/ karşı davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; SGK primlerinin borçlusunun davacı olduğu, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, zira raporda davalı/karşı davacı şirketin SGK primlerinin zamanında ödenmemesinden dolayı kusuru olması durumunda ihtimalle bir değerlendirme yapıldığı, bu durumun HMK 26. maddesine aykırılık teşkil ettiği, davacı/karşı davalının kendi kusuruna dayanarak talepte bulunmasının mümkün bulunmadığı, sözleşmenin 6. maddesinin ”o” bendinde çalışanlarının SGK primlerini ödenmesinden davacının sorumlu olduğu ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Asıl dava; hizmet sözleşmesine dayalı olarak yapılan hizmet bedelinin tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava ise, dava dışı işçilere ödenen hizmet bedelinin davacı/karşı davalıdan tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Sunulan istinaf yasa yolu başvuru dilekçesinde asıl dava dosyası yönünden istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmakla; karşı dava yönünden dairemizce herhangi bir inceleme yapılmamıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 11.380,02 TL (01.01.2016 -31.12.2016 dönemine ait cari hesap) alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 15.02.2011 tarihli güvenlik sözleşmesinde davacının ”…”, davalının … Sitesi inşaat olarak anıldığı ve sözleşme konusunun … Caddesi No … Cevizli … Maltepe İstanbul’daki inşaatının güvenlik hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin olduğu belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen sözleşme dışında farklı dönemlerde taraflar arasında güvenlik sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmış ve 15.12.2015 tarihli sözleşmede, sözleşme süresinin 01.01.2016 -31.03.2016 dönemlerini kapsadığı, güvenlik hizmet bedelinin aylık olarak 18.573, 42 TL +KDV olduğu ve …dan tahsil edileceği 01.01.2016 tarihinde gelecek olan asgari ücret farkının personelin maaşına bordro ve faturaya yansıtılacağı, … şirketinde görev yapıp da herhangi bir nedenle işten ayrılmış kişiler tarafından işveren ve işveren temsilcilerine karşı hukuken ya da idareden gelebilecek her türlü cezalardan maddi ve manevi tazminatlardan … şirketinin sorumlu olacağı ve … tarafından ödeneceği, aksi halde işveren ve işveren temsilcilerinin …dan bu bedelleri hiçbir neden olmaksızın tahsil etme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi … ve mali müşavir … tarafından düzenlenen 02/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın özel güvenlik firması olduğu ve davalının ”… Sitesi’nde yönetiminde olduğu, %5 prim teşvikinden faydalanabilmesi için aylık prim ve hizmet belgelerinin, prim ödemesini zamanında yapılması gerektiği, sigorta primlerinin tahakkuku işlemlerinin ve prim ödemelerinin işçi istihdam eden ve hizmet veren davacı şirketin yapması gerektiği, davacı şirketin hizmet veren ve işçi istihdam eden taraf olduğu dolayısıyla %5’lik prim indiriminden kendisinin faydalandığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında davada tespit edilen fatura kaydı sebebiyle davacı alacağı olarak kabul edilerek usulüne uygun davalının sunulan kayıtları kapsamında iade faturasına konu ettiği 5510 sayılı yasa açıklamasıyla düzenlenen 2 adet (29.02.2016 tarihli 4.349,18 TL ve 31.03.2016 tarihli 2.739,62 TL tutarlı) faturalar hariç tutulmak suretiyle davacının alacağının 7.088,80 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılamada hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen 29.02.2016 tarihli 4.349,18 TL V 31.03.2016 tarihli 2.739,62 TL tutarlı faturalar hariç tutulmak suretiyle asıl dava dosyasında davacının talep edebileceği miktarın 7.088,80 TL olarak tespit edilerek davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş, davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi: 5510 sayılı yasanın 81/ı maddesinde, kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin 1. fıkrasının a bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalı primlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmını isabet eden tutarın hazinece karşılanacağı, işveren hissesine ait primlerin hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini kısa süre içerisinde sosyal güvenlik kurumuna, muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini ise maliye bakanlığına vermeleri, sigortalının tamamını ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarının yasal süre içerisinde ödemeleri, sosyal güvenlik kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun bulunmamasının şart olduğu, ancak kuruma olan prim, idari para cezası ve buna ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının 21/7 1953 tarihli 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun 48. maddesine göre tescili ve taksitlendiren işverenler ile 29/07/2003 tarihli ve 4958 ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 22/02/2006 tarihli ve 5458 sayılı sosyal güvenlik prim alacaklarının yeniden yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Olması Hakkında Kanun ile diğer taksitlendirme ve yapılandırma kanunlarına göre taksitlendirme ve yapılandırılan işverenler bu tecil, taksitlendirme ve yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra hükmünden yararlanacağı, bu bent hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları ile okul -aile birliklerince çalıştırılanlar hariç olmak üzere 21/04/2005 tarihli ve 5335 sayılı kanunun 30. maddesinin 2. fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait iş yerleri ile 08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı devlet ihale kanununa 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı kamu ihale kanunu ve uluslararası anlaşma hükmünün istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı kanunda istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin iş yerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalar hakkında uygulanmayacağı, hazinece karşılığını prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmayacağı, bu fıkra ve diğer ilgili mevzuatta sağlanan sigorta prim desteklerinin aynı dönem için birlikte uygulanması halinde bu desteğin öncelikle uygulanacağı belirtilmiştir. Davaya konu somut olayda, taraflar arasında 2010 yılı ve devamı süresinde hizmet sözleşmeleri düzenlendiği 26.04.2016 takip tarihi itibariyle davacının sunduğu kayıtlar incelendiğinde 11.380,02 TL davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalı kayıtların incelenmesinde ise, 26.04.2016 takip tarihinde borç alacak kalanının mevcut olmadığı, tarafların sunduğu kayıtlarda takip tarihine kadar olan bu farklılıkların sebebinin ise 2016 yılı açılışında 2015 yılından devreden rakamlarda davacının sunduğu kayıtlarda 49.206,77 TL davalı borcu mevcut iken, davalının sunduğu kayıtlarda bu tutarın 44.915,55 TL olduğu, 4.291,22 TL 2016 yılı öncesinde taraf kayıtlarında fark oluştuğu, davalının tanzim ettiği 29.02.2016 tarihli 4.349,18 TL ve 31.03.2016 tarihli 2.739,62 TL tutarlı faturaların davacının icra dosyası ekinde yer alan hesap dökümünde bulunmadığı, iş bu faturaların davalı tarafça iade faturasına konu edildiği iş bu nedenle bu 2 adet fatura hariç tutulmak suretiyle davacının takibe konu edebileceği tutarın 7.088,80 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde davacının teşvik primlerini zamanında ödeyemediği kendisine kanunun sağladığı haktan yararlanmadığı bu nedenle ödemek zorunda kaldığı primleri davalı işverene yansıttığı belirtilerek takibin haksız ve kötü niyetle açıldığı iddiasında bulunmuştur. Yukarıda da belirtmiş olduğu üzere her ne kadar iadeye konu edilen 2 adet fatura kapsam dışı bırakılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de; öncelikle icra takip dosyasında cari hesap alacağına konu edildiği belirtilen bakiye 11.380,02 TL’nin 18.01.2016 ile 15.04.2016 dönemleri arasında mahsup işlemleri yapılarak itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece teşvik priminin davacı tarafa verilmesi gerektiği kabul edilerek hüküm tesis edilmiş ise de; öncelikle tesvik priminin zamanında ödenip ödenmediği, ödenmemesi durumunda tarafların üstlendiği edimler nazara alınarak kusur durumu açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesinin yerinde olmadığı açıktır. Zira bilirkişi raporunun 10. sayfasında da davalı şirketin kusuru olması ve olmaması durumunda ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu durumda da öncelikle , cari hesabı oluşturan alacakların tespitinin hiçbir şüpheye mahal bırakılmaksızın yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Zira, sunulan dava dilekçesinde taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca davacının edimleri yerine getirildiği ancak hizmetlerin bedelinin ifade edilmediği belirtilerek borçlu hakkında takip başlatıldığı belirtilmiştir. Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nin 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/693 Esas, 2019/1331 Karar sayılı ve 18/12/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2023