Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2066 E. 2021/209 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2066
KARAR NO : 2021/209
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/333 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 25/08/2020
DAVA: MENFİ TESPİT (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; müvekkilin Dubai’de finansal yatırım sektörüne yönelik olarak Tanıtıcı Broker faaliyetinde bulunmak için kurmayı planladığı şirketin, teknolojik altyapısını oluşturmak için teknoloji destek danışmanlığı ve tedarik hizmeti almak için davalı şirket ile yüz yüze ve telefon üzerinden Aralık 2019 ve Nisan 2020 tarihleri arasında bir takım müzakereler gerçekleştirildiğini, akabinde Mart 2020 tarihinde beş yıllık hizmet tedariği hususunda ve ileride yazılı akit yapılması konusunda tarafların sözlü olarak 2.400.000,00 USD fiyat üzerinden anlaştığı, bu tarihten itibaren müvekkilinini davalı şirket ile defalarca yüz yüze ve telefon ile irtibata geçtiğini ancak davalı şirketin müvekkilini türlü bahaneler ile oyaladığını, Nisan 2020 tarihinde davalı şirket yapılacak işler karşılığında müvekkilinden bono verilmesi şartını sözlü olarak belirttiğini, bono verilmez ise hizmet vermeyeceğini belirttiğini, müvekkil fatura ödemelerini gecikmeden yerine getirmesi halinde bononun iade edileceği, bu işlemin sadece prosedürden ibaret olduğunu, müvekkil ise hizmetin başlayabilmesi için 30/06/2020 düzenleme tarihli 250.000,00 USD tutarında teminat bonosu verdiğini, teminat bonosu verilmesine rağmen davalı şirketin herhangi bir hizmet vermediğini, müvekkilin 02/07/2020 tarihinde İstanbul …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnameyi davalıya gönderdiğini, ancak bononun iade edilmediğini ve davalı tarafın Beyoğlu …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı, 02/07/2020 tarihli Ödememe Protestosu gönderdiğini, davalının elinde bulunan bonoyu icra takibine koymayı planladığını, açıklanan nedenler ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafa elden teslim edilen 09/04/2020 düzenleme tarihli, 30/06/2020 vade tarihli, 250.000,00 USD bedelli bono yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitini ve senedin iptalini, haksız ve kötü niyetli davalının bono miktarının %40’ından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 25/08/2020 tarihli ara kararı ile ” 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrasına göre ihtiyati tedbir dilekçe ile talep olunacaktır. HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrasında ihtiyati tedbir dilekçesinde bulunması gereken bazı hususlara yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır (HMK m.390/3). O halde ihtiyati tedbir talep eden taraf ihtiyati tedbire esas olan hakkı belirtmeli, ihtiyati tedbir sebebi ile buna ilişkin vakıaları göstermeli, ihtiyati tedbir talebini haklı kılacak delilleri belirterek dilekçesine eklemeli ve talep ettiği ihtiyati tedbir türünü göstermelidir. Talep dilekçesi ve ekleri incelenmesi neticesinde, dosya içeriğinde ispat yönünden herhangi bir belge bulunmadığından tedbir talebinin reddine ” karar verilmiştir.Verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; alacağı gerektiren hukuki ilişkisinin hiç doğmamış olduğunu, davalının takip başlattığını ve müvekkilin takipten önce menfi tespit davası açmış olduğunu ve bu davanın sonucunu beklemeksizin üzerinde kayıtlı bulunan taşınmazların olası haciz ve satışlarınıın geçici olarak durdurulması ve güvence altına alınması açısından ihtiyati tedbir kararının talep edilmesi gereği doğduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi sonucu olarak, müvekkilim olası haciz ve satışı durdurabilmesi önemle ölçüde zorlaşacağı ve gecikme sebebiyle ciddi zararların doğacağı endişesi mevcut ve açıkca ortada olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Dava, taraflar arasında hizmet sözleşmesi kapsamında teminat amaçlı verildiği iddia olunan senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemli İİK’nın 72/2. maddesine istinaden icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır.Uyuşmazlık, sözleşme kapsamında teminat amaçlı verildiği iddia olunan bonoya dayalı takip yapılmamasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır.2004 Sayılı İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilerek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.”Diğer yandan 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”Tedbir kararının verilebilmesi için 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ışığında, tedbire konu bononun verilecek danışmanlık hizmeti kapsamında teminat amaçlı verildiği ancak söz konusu hizmetin verilmediği iddiası ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de dosyaya ispata elverişli delil sunulmadığı görülmüştür. Bu nedenle HMK 389. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gereçekleşmediği görülmekle, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına,3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydına,4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda oy birliğiyle …362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.