Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2025 E. 2020/255 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2025
KARAR NO: 2020/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2018/1106 Esas – 2020/216 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2018
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekiline 18/04/2018 tarihli cari hesap ekstresi ve özel güvenlik hizmet sözleşmesi gereği ödemelerini zamanında yapmadığını, ilgili alacak için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalının borcun işlemiş faiz ve ferileri de dahil tamamına itiraz ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, 18/04/2018 tarihinden itibaren ticari faizle birlikte icra takibinin devamına, borçlu hakkında %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında özel güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığını ancak alınan hizmetten memnun kalmayan müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin feshinden sonra sözleşme kapsamında çalışan güvenlik görevlilerinin davalı şirket tarafından işten çıkartıklarını ve bu çalışanların ise işçilik alacakları için sadece müvekkili şirkete dava açtığını, bu davaların İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesinin 2017/1912 E., İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin 2017/1649 E., İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesinin 2017/1638 E sayılı dosyaları kapsamında devam ettiğini, davacının kendi çalışanlarının özlük haklarını dahi hizmet sattığı şirketleri yıkmaya çalıştığını, bundan haksız kazanç elde ettiğini, davacının açmış olduğu davada tamamen haksız, hayatın olağan akışına aykırı talepte bulunduğunu brlirterek davanın reddine, %40 tan aşağı olmamak üzere davacının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1106 E. 2020/216 K. sayılı 05/03/2020 tarihli kararı ile; “Somut olayda; taraflar arasında 20/12/2016 tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca davacının muhtelif tarihlere ait davalı adına fatura kestiği, davacının mezkur sözleşmenin 2. maddesinde yer alan yükümlülüklerini yerine getirdiği hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf olmadığı, buna rağmen taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davalı tarafın sözleşme gereğince edimini ifa etmediği, 03/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davacının, davalıdan 21.676,68 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ise davalının davacıya 21.673,02 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, aradaki farkın 2016 yılından kaynaklandığı, her ne kadar davalı taraf davacı tarafça görevlendirilen güvenlik görevlilerinin taraflar arasındaki sözleşme feshedildikten sonra işten çıkarıldığı ve güvenlik işçilerinin işçilik alacaklarının tahsili talebi ile davalı şirkete dava açtığı, iş bu davaların sonucunun huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini iddia etmişse de, bahsi geçen davaların sonucunda verilecek kararların mahkememizce yürütülen yargılama sonucunda verilecek kararın esasına herhangi bir etkisi bulunmayacağından davalı tarafın bu yöndeki taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davacının, davalıdan icra takibine konu 21.676,68 TL tutarında alacaklı olduğunun ve davalı tarafın üzerine düşen sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğinin bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile sabit olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin devamına, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil arasında imzalanan özel güvenlik hizmet sözleşmesinin alınan hizmetten memnun kalmayan müvekkili tarafından feshedildiğini ve bir daha yenilenmediğini, sözleşmenin feshinden sonra sözleşme kapsamında çalışan güvenlik görevlilerinin davalı şirket tarafından işten çıkartıklarını ve bu çalışanların ise kıdem, ihbar, fazla çalışma gibi işçilik alacakları için sadece müvekkili şirkete dava açtığını, bu davaların İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesinin 2017/1912 E., İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin 2017/1649 E., İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesinin 2017/1638 E sayılı dosyaları kapsamında devam ettiğini, davacıdan fatura karşılığı hizmet satın alan müvekkili şirket işbu dosyalar sebebi ile mağdur olduğunu, davacının kötüniyetli olarak kendi çalışanlarının özlük haklarını dahi hizmet sattığı şirketleri yıkmaya ve bundan haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesinin 2017/1912, İstanbul Anadolu 14 İş Mahkemesinin 2017/1649, İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesinin 2017/1638 sayılı dosyalarının bekletici mesele yapılması gerekirken Mahkemece bu taleplerin kabul edilmediğini, İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesinin 2017/1912 E. sayılı dosyasının karara çıktığını, müvekkil şirkete davacının borcu nedeniyle 21.417,62 TL icra takibi başlatıldığını, sadece 1 tek dosyadan davacı taraf müvekkil şirkete bu kadar borçlu iken davacının alacaklı olduğuna dair kararın hak ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketle iş ilişkisi biten davacı şirket çalışanlarının işten çıkartılması ve işçilerde her nedense asıl işverenlerine değil sadece müvekkili şirkete dava açmalarının üstelik davacı şirketten çıkan tüm işçilerin (müvekkil şirkette çalışanlar dışındakiler de) aynı avukatlık bürosuna vekalet çıkartmalarının ve sadece hizmet verilen kuruma dava açılıyor olmalarının da düşündürücü olduğunu belirterek İstanbul Anadolu 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1106 E., 2020/216 K. Sayılı kararına ilişkin istinaf incelemesi sonucunda davanın reddine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 18/04/2018 tarihli cari hesap ekstresine istinaden 21.676,68 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 30/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 01/06/2018 tarihli dilekçe ile borca itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.Mahkemece alınan 03/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı kayıtlarına göre, davacının davalıdan 21.676,68 TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre ise davalının davacıya 21.673,02 TL borçlu olduğu, kayıtlar arasındaki cüzi farkın davacı kayıtlarında 2016 yılından devreden 3,66 TL alacak yer almasına rağmen, davalı devir bakiyesinin 0 olmasından kaynaklandığı, davacı tarafça sunulan mutabakat mektubunda davalı şirketin bağımsız denetçisi olan … AŞ’nin 30/09/2018 tarihi itibariyle davalı kayıtlarında davacının 21.673,02 TL alacaklı olduğunun belirtildiği ve mektubu davacının “mutabıkız” yazarak kaşe ve imza ettiği, yine sunulan mutabakat mektubunda davalı şirketin bağımsız denetçisi olan … AŞ’nin 30/09/2019 tarihi itibariyle davalı kayıtlarında davacının 21.673,02 TL alacaklı olduğunun, söz konusu tutara icra masrafları ile vekalet ücretinin dahil olmadığının belirtildiği, davacı lehine hüküm kurulması halinde 18/04/2018 takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutarın 21.676,68 TL olacağı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, güvenlik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle davacı tarafça başlatılan icra takibine, davalı tarafından itiraz edilmesi sebebiyle İİK 67.maddesine dayalı olarak açılmış itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında sözleşme konusu hizmetin verilip verilmediği ve takibe konu alacağın miktarı yönünden bir uyuşmazlık bulunmamakta olup yine bu bedelin davalı tarafça ödenmediği sabittir. İhtilaf konusu ise hizmet sözleşmesi kapsamında davalı işinde çalışan güvenlik personelinin iş akitlerinin davacı tarafça feshedilmesi üzerine, bu personeller tarafından iş mahkemesine işçilik alacaklarının tahsili istemiyle davalı şirket hakkında açılan davanın somut olay yönünden bekletici mesele yapılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14. maddesinde; davalının hizmet bedelini, her ayın sonu itibariyle düzenlenecek fatura karşılığı olarak, hizmetin verildiği ayı takip eden 30 gün içinde KDV’si ile birlikte ödeyeceği belirtilmiştir. Tarafların cari hesap hareketleri incelendiğinde, davacı tarafından en son 27/11/2017 tarihli … nolu 10.557,68 TL bedelli fatura düzenlediği ve bu tarih itibariyle devreden alacağının 11.119,00 TL olduğu ve toplam alacağın 21.676,68 TL’ye ulaştığı, davalı kayıtlarında da 27/11/2017 tarihi itibariyle devreden borcun 11.115,34 TL olup, 27/11/2017 tarihli … nolu 10.557,68 TL bedelli fatura ile toplam borcun 21.673,02 TL’ye ulaştığı tespit edilmiştir. Kayıtlar arasındaki 3,66 TL fark ise bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi davacı kayıtlarında 2016 yılından devreden 3,66 TL alacak yer almasına rağmen, davalının devir bakiyesinin 0 olmasından kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 14.maddesi gereğince davalının bakiye borcunu ve 27/11/2017 tarihli … nolu fatura bedelini en son 30/12/2017 tarihine kadar ödemesi gerekmekte olup ödenmediği sabittir. 6100 sayılı HMK 165.maddesinde “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” hükmünden de anlaşılacağı üzere, bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak olan bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. O davanın sonuçlanmasını kendi bakmakta olduğu dava için bekletici sorun yapabilir. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması hâlinde iki dava arasında bağlantı var sayılır. Davalı vekilince, dava dışı işçiler tarafından açılan işçilik alacaklarının işbu dosya yönünden bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de; her iki dava konusu ayrı olup bağlantı olmadığı, davalı tarafından işçilik alacakları kapsamında ödeme yapılması halinde, bunun davacıdan talep edilip edilemeyeceğinin ayrı bir uyuşmazlık konusu olduğu ve bekletici mesele yapılmasına ilişkin şartların somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, her iki taraf ticari kayıtlarına göre takip konusu alacağın ödenmediği sabit olup, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcı davalı tarafça peşin yatırıldığından Hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf yargılaması için yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1.b.1 ve 362/1.a bendi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.18/11/2020