Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/202 E. 2021/315 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/202
KARAR NO : 2021/315
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1049 Esas
KARAR NO: 2017/888
KARAR TARİHİ: 23/10/2017
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekili tarafından sunulan 1611/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Tasfiye halinde … Kooperatifi’nin 20/03/2008 tarih 96 nolu yönetim kurulu kararının 1 nolu ortaklık senedi ile 94 blok b giriş 1 bodrum dairesinin müvekkilerine tahsis edildiğini, müvekillerinin bu tahsis için 63.486,70 TL ödeme yaptığını, akabinde bu dairenin müvekkillerine kullanımının engellendiğini, bunun üzerine müvekkilerinin ortaklıktan çıktığını, ödediği bedelin iadesi için icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, itirazın iptali davasında alacağın muaccel hale gelmediği için red kararı verildiğini, şu an alacağın muaccel olduğunu belirterek davalıdan alacağın faizi ile tahsilini, davalının tasfiyesinin tedbiren durdurulmasını, İkitelli Onurkent Kooperatifler Birliği Başkanlığı nezdindeki tahsis hakkına ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde Özetle; davacının dava konusu ihtilafı kooperatif genel kuruluna taşımadan dava açmasının usule aykırı olduğunu, kesin hüküm , derdestlik ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının üyeliği ve alacak iddiasının gerçek dışı kayıtlarla oluşturulmaya çalışıldığını, davacının 93b blok 1 giriş 4 nolu dairedeki üyeliğini devretmiş olduğunu, bunun için aldığı ücreti kooperatif kayıtlarına yansıtmadığını, davacıya tahsis edilmiş daire bulunmadığını, kooperatifte ortaklık sıfatı hissesi bulunmadığını, davacıya daire tahsisi yapılan yönetim kurulu kararının ilgili mevzuat gereği geçersiz olduğunu, davacının başkanı olduğu müvekkileri kooperatif eski yönetim kurulunun sığınakları proje ve plana aykırı olarak daireye çevirme yetkisi olmadığını, bunların kişilere tahsis yetkileri de olmadığını, davacının üyeliğine dair geçerli kararın varlığını ve yaptığı ödemeleri ispata yükümlü olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen alacağın ispat edildiği iddiası atıf yapılan bilirkişi raporu ile örtüşen bir beyan olmadığını belirterek dava şartı yokluğundan davanın reddini veya davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, kesim hüküm itirazlarının kabulü ile davanın reddini, dava esastan incelenirse öncelikle davacının üye olduğu dönemden itibaren aidat borçlarını tamamen ödediğine dair makbuz ve dekontları sunması için mehil verilmesini , davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…İş bu davanın kooperatif çıkma payı alacağına ilişkin alacak davasına ilişkindir. Davacı taraf davalı kooperatife üye olarak 63.486,70 TL ödemede bulunduğunu, kendisine tahsis edilen dairenin kullanımının engellenmesi nedeni ile kooperatif ana sözleşmesi kapsamında çıkma hakkını kullanmak sureti ile yatırmış olduğu bedelin tazminini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı taraf bu talebini mahkememizin 2014/663 esas sayılı ve 2015/768 karar sayılı ilamında itirazın iptali olarak ileri sürmüş ancak söz konusu dava alacağın muaccel hale gelmemesi nedeni ile reddine dair karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından aynı talebin alacak davası olarak açıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkememizin kesinleşen söz konusu kararın maddi anlamda iş bu davada kesin hüküm teşkil etmediğinden davalı tarafın kesin hüküm itirazı karşılık bulmamıştır.Somut olayda uyuşmazlık konusunun tespiti açısından kooperatif kayıtları üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış ve buna göre davacı tarafın kooperatif ortağı olduğu kooperatif genel kurul kararlarında kararlaştırılan aidatları ödemekle yükümlü olduğu anlaşılmıştır. Çıkma payının hesaplanması için Bakırköy 6.ATM’nin 2014/663 esas sayılı dosyasından alınan 30.03.2015 tarihli raporda davacının 58.046,49 TL alacağının bulunduğu hesaplanmış aynı şekilde mahkememizce alınan 01/11/2016 tarihli raporda da aynı miktarda davacının alacağı bulunduğu tespit edilmiş ancak yönetim ve genel giderlerden hissesine düşen miktar çıkartılmasından sonra kalan bedel üzerinden davacının alacağının bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden söz konusu kooperatife ait evrakları getirtilmiştir. Bu evraklar kapsamında bilirkişi tarafından yeniden hesaplama yapılmış mahkememizce de esas alınan 20/10/2017 tarihli rapor uyarınca davacının çıkma payı alacağını 10.980,19 TL olduğu anlaşılmıştır” şeklinde karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının takip tarihine kadar 63.486,70 TL ödeme yaptığı, kendisine tahsisi edilen konutta oturmasının sürekli engellendiği iş bu nedenle ana sözleşmenin 13. Maddesi uyarınca davacının ortaklıktan çıkma hakkını kullandığı, Beyoğlu …. Noterliği vasıtasıyla bu talebin davalıya bildirildiği, davacının kendisine ödeme yapılmasını defalarca talep etmesine rağmen ödeme yapılmadığı, bu amaçla Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, itirazın iptali davasın muaccel olmadığından red edilmiş ise de anılan dosya da alacağın belirlendiği, mahkemenin iş bu dava dosyasında da kök raporda alacak 58.046,49 TL olarak belirlenmesine rağmen ek raporda 11.980 TL olarak belirlenmesinin çelişki yarattığı ve raporun hükme esas alınamayacağı belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinden çıkma payı alacağına ilişkin olarak açılan alacak davasıdır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (1163 sayılı KK) 10. maddesinde düzenlendiği üzere; “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm ana sözleşmeye konulabilir.” Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, “ayrılma payı” alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki “yedek akçe” kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887).Ayrılma payının nasıl belirleneceği, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15. maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.Kooperatifler Kanununun 17. maddesi hükmü aynen “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu ana sözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Bakırköy 6. ATM’nin 2014/663 E 2015/768 K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine K.Çekmece ….İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali davası açıldı anlaşılmaktadır. İş bu dava dosyasında davacı 63.486,70 TL ödeme yaptığını, ancak hukuka aykırı olarak kendisine tahsis edilen dairenin kullandırılmadığını, bu durumun giderilmesi için Beşiktaş ….Noterliğince ihtarname keşide edildiği, ancak durumun düzelmemi sonucu Konut Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesinin 13. Maddesi uyarınca ortaklıktan çıkma hakkını kullandığını Beyoğlu …. Noterliği vasıtasıyla bu talebinin davalıya bildirildiği, devir dışında ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yılın bilançosuna göre hesaplanarak ödenmesi gerektiği bu doğrultuda davalı aleyhine icra takibi yapıldığı ancak takibe haksız olarak itiraz edildiği belirtilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının,davacının 20.12.2010 tarihinde istifa ettiği , 31.12.2011 tarihli bilançoda davacının alacağının kabul edildiği ve ilk genel kurul olan 08.10.2012 tarihli genel kurul sonrası yasal mevzuat gereğince alacağını isteyebileceği ancak söz konusu tarihi beklemeden 20.07.2011 tarihinde icra takibi yapıldığı, 08.12.2011 tarihinde dava açıldığı oysaki 08.04.2012 tarihinden sonraki genel kuruldan sonra alacağın muaccel olacağı belirtilerek davanın reddine dair karar verilmiş ve mahkeme kararı 01.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğünde davalı kooperatife ait tüm kayıtlar istenişmiş ve dosya arasına alınmıştır.Bilirkişi heyetince düzenlene kök raporda özetle; davacının kooperatif üyesiyken istifa ettiği ve kooperatif muhasebe kayıtlarına göre kooperatife yaptığı ödeme miktarı 58.046,49 TL, olup 31.12.2011 tarihli bilançoya göre yönetim ve genel giderlerden hissesine düşen miktar çıkarıldıktan sonra kalan bedelin davacıya ödenmesi gerektiği ancak bilançonun dosyaya sunulmaması nedeniyle mahsup edilecek miktarın tespit edilemediği tespitinde bulunulmuştur.Bilir kişi heyetince düzenlenen ek raporda ise; mahallinde yapılan inceleme sonucunda 01.01.2007 yevmiye defter kayıtlarına göre davacı hesabının 88.593,15 TL alacak bakiyesi verdiği, bu alacak bakiyesinin 2007-2008-2009 yıllarında harekete görerek 62.800,50 TL bakiye olarak tespit edildiği, bu miktarın bir ödeme olmayıp, G.K. Da kabul edilen aidat tutarlarının muhasebe kayıtlarına işlenmesi sonucu yapıldığı, bu hesabın alacak görünmesi bu hesabın gerçekten bir ödeme nedeniyle alacaklı olduğu anlamına gelmediği, sadece muhasebe ilkeleri gereğince alacaklı olarak kaydedilmek durumunda olmasından dolayı bu şekilde kaydedildiği ve bu nedenle gerçek alacak olarak kabul edilemeyeceği2007-2008-2009 2010 yıllarına ait giderler toplamı 29.614,97 TL olduğu, davacının alacağı olarak hesap edilen 38.513,05 TL den davacıya yapılan ödeme 26.138,00 TL’nın tenzili sonucu kalan alacak tutarının 12.375,05 TL olduğu ve 29.614,97 TL olana giderler toplamından davacının payına düşen miktarın ( 29.614,97 TL /75) 394,86 TL olduğu, 12.375,05 TL-394,86 TL=11.980,19 TL davacının alacağı olarak tespit edildiği belirtilmiş ise de anılan iş bu rapor denetime elverişli , hükme esas alınacak mahiyette düzenlenmemiştir. Zira 431.01.001 nolu hesabın 01.01.2007 tarihi itibariyle 88.593,15 TL olan alacak bakiyesinin 2007-2008 ve 2009 yıllarında hareket görerek 62.800,50 TL olarak tespit ediliği belirtilmiş ve 62.800,50 TL’nın gerçek bir alacak olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususu açık ve net bir şekilde somut verilerle açıklanması gerekmektedir. Nitekim bu alacağın gerçek bir alacak olmadığı yönünde kanaat oluştuğu belirtilmiş ise de gerek mahkemece yargılama aşamasında ve gerekse istinaf yasa yolu denetiminde incelenebilmesi için öncelikle alacağın miktarı ve kaynağı , davacının üye olduğu dönemler belirlenerek üye olduğu tarihten itibaren Genel Kurul kararı gereğince ödemesi gereken aidat miktarı tespiti gerekmektedir. Gerek kooperatif kayıtları ve gerekse davacı tarafça sunulacak banka havale makbuzları, kooperatiften sadır olmuş tahsilat makbuzları da değerlendirilmek suretiyle yapılan ödemelerin ve varsa toplu ödemeler belirlenerek davacının kooperatiften ayrıldığı yıl bilançolarına göre davacının hissesine düşen gider miktarı da hiçbir şüpheye mahal bırakılmaksızın açıklanmak suretiyle oluşacak sonuç dairesinde davacının alacağının bulunup bulunmadığı ve bulunuyor olması halinde miktarı denetime elverişli rapor ile açıklığa kavuşturulmalıdır. İş bu nedenle, öncelikle yukarıdaki bilgiler ışığında denetime elverişli rapor tanzim edilebilmesi amacıyla davacı tarafın istinaf itirazlarının kabulüyle kararın HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/1049 Esas, 2017/888 Karar ve 23/10/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2021