Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2014 E. 2020/225 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2014
KARAR NO: 2020/225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/208 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten ve sözleşme tarihinde şirket yetkilisi olan …’dan bayilik sözleşmesi ve eklerine dayalı olan alacaklarını tahsil edemediğini, müvekkilinin davalı şirketten 05/02/2015 tarihinde imzalanan Bayilik Sözleşmesi ile 3 adet ek sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve tazminat alacaklarına dair yasal yollara başvurduğunu ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 851.666,00 TL tutarındaki alacak için davalı şirket ile şirket yetkilileri olan … ve … hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, ancak davalı şirket ile şirket yetkililerinden davalı …’nın takibe itiraz etmeleri üzerine, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/424E. 2019/330K. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davası neticesinde taleplerinin kısmen kabul edildiğini ve borçlunun itirazı kaldırılarak takibin 538.755 TL asıl alacak ile 8.009,13 TL peşin harç, 3.254,00 TL yargılama gideri ve 35.500,20 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 585.518,33 TL üzerinden devamına karar verildiğini, ancak alacağın ödenmediğini, yine taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ve eklerinden kaynaklı “…” kapsamında, müvekkilinin davalılardan cezai şart ve tazminat alacaklarının tahsili için 14/04/2017 tarihinde dava açıldığını, işbu davanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/437E. 2019/1552K. sayılı dosyası kapsamında görüldüğünü, 26/12/2019 tarihinde verilen karar sonucunda davanın davalı şirket yönünden kısmen kabulü ile toplamda 996.908,33 TL’nin davalı şirketten alınıp müvekkiline verilmesine hükmedildiğini, bu ilamın 06/02/2020 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası ile icraya konduğunu, ancak işbu icra takibinin 10/03/2020 tarihinde kesinleşmiş olmasına rağmen müvekkilinin alacaklarının yine tahsil edilemediğini ve müvekkilinin büyük bir mağduriyet yaşadığını, davalı şirket yetkililerinden …’nın davalı şirketle birlikte farklı sektörlerde faaliyet gösteren toplam 5 ayrı şirketin ortağı veya yönetim kurulu üyesi olduğunu, ticari hayatta aktif olduğunu ve kendi adı ve hesabına hareket eden bir tacir gibi hareket etmekle tacir sıfatını haiz olduğunu, dolayısıyla her gerçek kişi tacir gibi iflasa tabi olduğunu, bu sebeplerle, davalı şirket ile şirketin yönetim kurulu üyesi …’nın İİK 177/4 uyarınca iflasına karar verilmesini, müvekkili şirketin yıllardır tahsil edemediği alacakları bakımından daha fazla zarara uğrama riskinin ortadan kaldırılması amacıyla davalıların bulunabilen tüm malvarlıkları üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/05/2020 tarihli ara kararı ile; “Dava, İİK.m.177/f.4 hükmüne dayalı olarak, alacaklı tarafından talep edilen doğrudan iflas davası olup, davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalıların tüm malvarlıklarının borca yetecek kısmına ihtiyati tedbir konulması da talep edilmiştir. Tedbir talebi yönünden öncelikle iflas davasına özgü tedbirler kapsamında İİK. Md.159/1 hükümlerine göre yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, bu aşamada dava dilekçesinde bildirilen dava ve icra takip dosyalarının, davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşme durumu ve kesinleşme tarihi, takip dosyalarında gerçekleştirilen haciz vb takip işlemlerinin, sonuçlarının dosyaya celbedilerek incelenmesi zorunlu olup, bu dosyalar incelenmeden davacının iflas davası açmaktaki ve tedbir talep etmekteki haklılığının yaklaşık olarak ispatlandığından bahsedilemez. Tüm bu dosyalar ve diğer deliller incelenmeden, davalıların tüm malvarlığına tedbir konmasına dair talebin dayanağı ve somut delilleri, sebepleri davacı tarafça delillerle somutlaştırılarak açıklanmadan, mahkemece İİK md 159/1 kapsamında muhafaza tedbiri alınmasının zorunlu olduğu tespiti yapılmadan, İİK md.159/1 kapsamında davalıların malvarlıklarının iflas yoluyla külli tasfiyesinin gerekeceği peşinen kabul edilerek tüm malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulması mümkün değildir. Üstelik davalılardan biri gerçek kişi olup, tacir sıfatı taşıyıp taşımadığı ve iflasa tabi olup olmadığı da yargılama sonucunda, ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtlarının celbedilerek incelenmesi sonucunda tespit edilebilecektir… Kaldı ki, tedbir talebi yönünden HMK md.389 kapsamında yapılan hukuki değerlendirmeye göre ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi durumunda, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (HMK m.389/1) Bu açık ve emredici hüküm uyarınca, diğer yasal koşulların da gerçekleşmesi halinde ancak uyuşmazlık konusu olan şey üzerine ihtiyati tedbir konması mümkündür. Tüm bu nedenlerle, İİK md.159’a göre külli muhafaza tedbirleri alınmasının somut sebepleri hakkında bu aşamada yaklaşık ispat koşulu oluşmadığından, ayrıca HMK md 389’a göre aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen davalıların malvarlıkları davada doğrudan uyuşmazlık konusu olmadığından, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen takip dosyalarının kesinleştiğini, davalı şirket aleyhine başlatılan her iki ilamlı icra takibinden de müvekkilinin alacaklarının tahsili yönünde bir sonuç alınamamış olsa da İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi huzurunda görülmekte olan iflas davası kapsamında davalıların malvarlıklarına tedbir konulmasının müvekkili şirketin alacaklarına kavuşması bakımından önem arz ettiğini, davalıların ulaşılabilen tek malvarlığının … sorgusunda çıkan, davalı şirkete ait ve üzerinde başka takip dosyalarından kaynaklı onlarca haciz bulunan iki adet araçtan ibaret olduğunu, ancak davalıların ülkemizde faaliyet gösteren bankalardaki hesapları veya varsa 3. kişilerden olan doğmuş veya doğacak alacakları gibi diğer malvarlıkları bakımından herhangi bir bilgi edinme imkanları olmadığından müvekkil şirketin alacaklarının söz konusu icra takipleri yoluyla tahsilinin mümkün olamadığını, davalı şirketin bulunabilen tüm malvarlıklarına tedbir konulmasının davalının yurt içindeki ticari faaliyetlerini müvekkil şirkete olan borçlarını ödeme yükümlülüğünden kaçınmaya devam ederek sürdürmesinin önünde büyük bir engel olarak ortaya çıkma potansiyeline sahip olduğundan müvekkilinin icra yoluyla tahsil edilemeyen alacaklarının tahsili bakımından kritik öneme sahip olduğunu, söz konusu ihtiyati tedbir kararının davalıları, ülkedeki ticari faaliyetlerini sürdürebilmek için şimdiye kadar tahsil edilemeyen borçlarını ödemeye zorlayarak müvekkilinin yıllardır yaşamaya devam ettiği mağduriyetin giderilmesine imkan vereceğini, yerel mahkemece verilen ret kararının bir diğer dayanağının ise davalılardan …’nın tacir sıfatını haiz olup olmadığı ve dolayısıyla da iflasa tabi olup olmadığı hususu olup davalı …’nın davalı şirketle birlikte farklı sektörlerde faaliyet gösteren toplam 5 ayrı şirketin ortağı veya yönetim kurulu üyesi olduğu ve ticari hayatta aktif olduğu, kendi adı ve hesabına hareket eden bir tacir gibi hareket ettiğinin sunulan kayıtlarla teyit edildiğini belirterek İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/208E. sayılı dosyası kapsamında 12/05/2020 tarihinde alınmış olan ihtiyati haciz talebimizin reddine ilişkin kararın bozulmasını ve davalıların bulunabilen tüm malvarlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 sayılı İİK 177/1-4. fıkrası uyarınca ilama dayalı alacağın icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle açılan iflas davası olup, istinaf incelemesine konu talep ise iflası istenilen davalıların tüm malvarlıklarına ihtiyati tedbir konulması istemidir. İİK 177. maddesinde ilama dayalı olarak başlatılan icra takibinde, ödeme emrinin tebliğine rağmen borç ödenmediği takdirde alacaklı tarafından iflasa tabi borçlunun iflasının istenebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca doğrudan doğruya iflas hallerinde İİK 181. maddesi gereğince İİK’nın 159, 160, 164, 165 ve 166. maddeleri uygulanmaktadır. İİK 159. maddesinde “İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, alacaklının talebi üzerine, mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur. Bu emirler iflas dairesince yerine getirilir. Mahkeme, defter tutmadan gayrı bir muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan, ileride haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri zararları karşılamak üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminat aranmaz. Devlet ve adli yardıma nail kimseler de teminat göstermek mecburiyetinde değillerdir. Bu maddeye göre alınan muhafaza tedbirleri borçlu aleyhindeki icra takiplerine tesir etmez.” hükmü yer almakta olup, İİK 160. maddesinde iflas avansı, İİK 164. maddesinde iflas kararına karşı kanun yolları, İİK 165. maddesinde iflas tarihi, İİK 166. Maddesinde ise iflas kararının tebliği ve ilanı düzenlenmiştir. Davacının talebi İİK 159.maddesi kapsamında muhafaza tedbirleri alınmasına yöneliktir. Yasal düzenleme gereğince borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, alacaklının talebi üzerine, mahkemenin mutlaka bu tedbirlere karar vermesi gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle delillerin toplanması ve ilgili dosyaların getirtilerek incelenmesi ve ayrıca davalı gerçek kişi yönünden iflasa tabi olup olmadığının tespiti için gerekli araştırmanın yapılması ve talebin her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/424 E. sayılı dosyası ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının yine İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/437 E. sayılı dosyası ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesi, koşulları mevcut ise davalı şirket yönünden İİK 159.maddesinde yer alan tedbirlere hükmedilmesi, davalı gerçek kişi yönünden ise iflasa tabi olup olmadığı yönünde gerekli araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/208 E sayılı dosyasında verilen 12/05/2020 tarihli ara kararın HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına 5- Davacı tarafından yatırılan 54,40TL karar harcının Hazineye irad kaydına 6-İstinaf yargılaması sırasında yapılan masrafların ilk derece mahkemesince esas karada değerlendirilmesine 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi ve 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/11/2020