Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/2 E. 2020/24 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2
KARAR NO: 2020/24
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2017
NUMARASI: 2016/799 Esas, 2017/567 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 22/07/2016
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ: 07/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA Davacı sigorta vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketi nezdinde … numaralı konutlar için çağdaş güvence sigorta poliçesi ile … adına sigortalı konutta bulunan kıymetli eşya, dekorasyon, giyim, mobilya ve elektronik cihazların 17/07/2012 tarihinde meydana gelen yangın hadisesi nedeniyle hasara uğradığını, ekspertiz raporu ile tespit olunan 80.000,00 USD (02/10/2012 ödeme tarihi kur 1,80 TL X 80.000,00 = 143.736,00 TL) hasar tazminatı ile 1.416,00 TL temizlik bedeli toplamı 145.152,00 TL tazminatın sigortalıya ödendiğini, davalı tarafa gönderilen rücu mektubu üzerine davalı yöneticilik tarafından rücu talebinin … hasar numarasına ait talebin sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş.’ye gönderilmesinin talep edildiğini, rücu talebi sonucu davalı … Sigorta A.Ş. tarafından müvekkili sigorta şirketine 36.580,26 TL hasar tazminatı ödemesi yapıldığını, taraflar arasında kusur ve sorumluluğa ilişkin ihtilaf olmadığını, uyuşmazlığın hasar miktarından kaynaklandığını, bakiye 108.571,74 TL borcun tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız olarak borca itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı … Yöneticiliği vekili cevap dilekçesinde özetle; yangın sonrası yapılan araştırma sonucunda müvekkili yöneticiliğin bir kusuru olmadığını, yangın için gerekli sistem ve ekipmanın eksiksiz bulunduğunun tespit edildiğini, binanın yapım ve muhafaza kusuru bulunmadığını, bina sakinlerinin uğradığı zararların diğer davalı sigorta şirketi aracılığıyla tazmin edildiğini, davacı sigortalısına ait zararın da sigorta şirketleri … Sigorta AŞ’nin kendi eksper raporu ile belirlenen miktar üzerinden ödendiğini, müvekkili yöneticiliğe husumet yöneltilemeyeceğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, lüks kapsamına giren talepler içerdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı … Sigorta AŞ (eski unvan … Sigorta AŞ) vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın Ticaret Kanununun sigorta kitabı hükümlerine tabi olup uyuşmazlık sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğunu, 634 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmasının olanaksız olduğunu, 17/07/2012 tarihli yangın sonrası eksperlerce riziko mahallinde yapılan incelemede bağımsız bölümlerdeki hasarın tespit edildiğini, tespit edilen gerçek maddi zararın müvekkili tarafından dava öncesinde 36.580,26 TL olarak karşılandığını, talep edilen fahiş zarar yönünden davacının halefiyet koşulunun gerçekleşmediğini, davacının talebinin ex-gratia (lütuf) ödemesine ilişkin olduğunu, davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin büyük bir kısmının giysilere ait olup yapılan incelemede bunların hasarlanmadığının tespit edildiğini, is ve duman ve yangın söndürme faaliyetinin hasara yol açtığının davacı tarafça yaptırılan 01/10/2012 tarihli eksper raporundaki tespitte yer aldığını, sigortalı daireye yangının sirayet etmediğini, davacının iddia ettiği gibi giysilerde kısmen bir zarar meydana gelmiş olsaydı hasar bedelinden sovtaj bedelinin düşülmesi gerektiğini, bu şekilde bir tespit ve hesaplama yapılmadığının ortada olduğunu, hasar kalemi olarak gösterilen halı, çalışma ünitesi, kanepe, koltuk gibi eşyaya eksper incelemesinde de rastlanılmadığını, montaj ve demontaj işlemleri için talep edilen tazminatın da fahiş olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava, 11/09/2013 tarihinde İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/316 Esas, 2016/153 Karar sayılı kararı ile dava konusu uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı, sigorta hukukunun Türk Ticaret Kanununun 6.kitabında düzenlendiği, davanın ticari dava niteliğinde olduğu ve görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Görevsizlik kararının kesinleşmesi sonucu dosya İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/799 Esasına kaydedilmiştir. Mahkemece; davacı ile dava dışı sigortalısı … arasında … poliçe numaralı 18.03.2012-2013 dönemleri arası konutlar için çağdaş güvence sigorta poliçesi bulunduğu; davalı sigorta şirketi ile diğer davalı yönetim arasında … poliçe numaralı 18.02.2012-2013 başlangıç-bitiş tarihli site paket döviz sigorta poliçesi bulunduğu; …’ta 17.07.2012 tarihinde meydana gelen yangın olayı nedeniyle … numaralı sigortalı daire için davacı tarafından sigortalısına hasar ve temizlik bedeli toplamı 145.152,00 TL tazminat ödendiği, TTK’nun 1472 maddesi uyarınca davacı tarafın davalı taraftan bakiye rücu talebinde bulunduğu, davalı sigorta şirketi ise rücu talebi üzerine gerçek maddi zararı ödediğini, bakiye rücu tazminatının lütuf ödemesi niteliğinde ve fahiş olduğunu savunduğu, … yöneticiliğinin davalı sigorta şirketinin sigortalısı olduğu aldırılan bilirkişi raporlarında zarar miktarının belirlendiği, mahkememizce aldırılan son raporda da belirlendiği üzere uyuşmazlık konusu yangının çıkış nedeni ve meydana gelme sebebinin yapının yapılışındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklik olması ihtimali çerçevesinde değerlendirildiğinde, BK m 69 hükmü uyarınca iki nolu davalı … Yöneticiliği’nin sorumluluğu söz konusu olacağı, zarar sorumlusu olarak nitelendirebilmek mümkün olacağından olayda halefiyetin bütün şartlarının gerçekleşmiş olacağı ve davacı … Sigorta A.Ş.’nin 2 nolu davalı yöneticiliğine rücu edebilmesinin mükün olacağı, paket döviz sigorta poliçesi ile mali sorumluluk sigortası teminatı sunan bir nolu davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun gündeme geleceği ve davacı sigortanın TTK m1472 hükmü uyarınca rücu talebini … Sigorta A.Ş’ye yöneltmesinin mümkün olacağı, rücu talebinin doğru ve yerinde olduğuna hükmedilmesi durumunda davacının davalılar aleyhine giriştiği icra takibine itirazın iptalini davasının kabulü gerekeceği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı … Yöneticiliği vekiline 26/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 09/10/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alına tüm bilirkişi raporlarının müvekkilinin meydana gelen hasara ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ortaya koyduğunu, yangının çıkış nedeni binanın yapılışındaki bir eksiklik yada bozukluktan kaynaklanmadığından rücu talebinin müvekkili şirkete yöneltilemeyeceğini, mahkemece hatalı ve eksik değerlendirme yapıldığını, davacının zarar iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı, talep edilen bedelin fahiş olduğunu ve dava öncesinde diğer davalı tarafından tespit edilen hasar bedelinin ödendiğini, dava dışı sigortalının kıyafet ve eşyaların hasarlandığına ilişkin iddiası gerçek dışı olup, davalı sigorta şirketi eksperi tarafından yapılan incelemede bu eşyalara rastlanılmadığının açıkça belirtildiğini, sigorta şirketinin kat maliki olan sigortalısına ödeme yaptıktan sonra, ödediği bedeli sigortalısının da temsil edildiği kat malikleri yönetiminden talep etmesinin çelişkili olduğu ve çıkar çatışması oluşturduğunu, bu nedenle de müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız olduğunu belirterek, saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/799 Esas, 2017/567 Karar sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı … Sigorta AŞ vekiline 27/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 10/10/2017 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını, dava gerçek zararı aşan ex-gratia (lütuf) ödemesi olduğundan halefiyet koşullarının gerçekleşmediğini, davacının ödediği tazminatın tamamına yakını giysi bedeli olup, yapılan ekspertiz incelemesinde giysilerin hasarlanmadığının hatta pek çoğunun varlığının bile kanıtlanamadığını, müvekkili şirket tarafından, davacıya gerçek zarar miktarının dava tarihi öncesinde ödendiğini belirterek saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili 10/12/2019 tarihli dilekçesinde ise, istinaf hakkından feragat ettiğini bildirerek, feragat uyarınca işlem yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472 (6762 sayılı TTK’nın 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet verdiği iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Hasara konu … Sokak No:… Fulya/Şişli/İstanbul adresindeki … binasındaki yangının; bütün katların soğutma sistemlerinin tesisatlarına ait şaft olarak adlandırılan alan içinde …kat bölümünde klima ünitelerinin civarından geçen elektrik tesisat kabloları ile yine …kat … ve … nolu klima kondenselerinde oluşan teknik bir arıza (kontak) sonucu aşırı ısınarak, etrafta bulunan diğer plastik izolelerini yakarak oluşan ısı etkisiyle başlayıp, geliştiği ve oluşan duman ve kısmi alevlerin doğal olarak yukarı doğru devam eden boşluktan baca görevi yapması ile oluşan duman partiküllerinin üst katlara sirayet ettiği, ayrıca yangının bina dış cephe yüzeyindeki poliüretan kaplamanın da tutuşturması sonucu dış alanda alevli yanmanın meydana geldigi, hava sirkülasyonu etkisi ile dış cephenin tüm yüzeyine kısa sürede yayıldığı anlaşılmıştır. Dava, rücuan tazminat istemiyle açılmış olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1-c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115.maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34.maddesinin 1.fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), Kurula da (Yönetim Kurulu) denir.” hükmü yer almakta, aynı Kanunun 35.maddesinde de yöneticinin görevleri sayılmaktadır. Yine aynı Kanunun 38.maddesinde yöneticinin sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konularak 39.maddesinde ise yöneticinin hesap verme yükümlülüğü düzenlenmekte; 40.maddenin 1.fıkrasında ise Yöneticinin Hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade edilmektedir. Davalı yönetim, hasarın gerçekleştiği tarihte sigortalı dairenin bulunduğu sitenin yöneticisidir. Kat Mülkiyeti Yasası’nın 35/b maddesine göre ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasındadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1.maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, davacı sigorta şirketinin davalılardan rücuen tazminat talebi, davalı … Yöneticiliğinin, bina yöneticisi olması nedeniyle kat mülkiyetine dayalı sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Davacının sigortaladığı konuta ait güncel tapu kaydı UYAP’tan temin edilmiş ve kat mülkiyetinin kurulu olduğu tespit edilmiş ise de, konutun bulunduğu binanın tapu kayıtları dosyada bulunmadığından hasarın gerçekleştiği tarih itibariyle kat mülkiyetinin yada kat irtifakının kurulu olup olmadığı belirlenememiştir. Mahkemece tapu müdürlüğünden dava konusu sigortalı konutun bulunduğu taşınmazda kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulup kurulmadığı hususunun sorulması, taşınmaza ait tapu kayıtlarının ve yönetim planının celp edilmesi gerekmektedir. Taşınmazda kat mülkiyeti kurulu olması yada kat irtifakı kurulu ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 17/3.maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle ana taşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılmış olması halinde uyuşmazlığa kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1.maddesi gereğince görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/24538 Esas 2017/6908 Karar sayılı ve 2016/10303 Esas, 2019/8020 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir. Mahkemece ilgili kayıtlar getirtilerek öncelikle görev hususunun değerlendirilmemiş olması 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesine aykırı olduğundan, davalı … Yöneticiliğinin istinaf talebinin esasa ilişkin itirazları incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde ilgili kayıtlar temin edilerek, görev hususu yönünden inceleme yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta AŞ tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş ise de; davalı … Sigorta AŞ vekili 10/12/2019 tarihli dilekçesinde istinaf hakkından feragat ettiğini beyan ettiğinden ve vekaletnamesinin yapılan incelenmesinde feragat yetkisinin olduğu anlaşılmakla, bu davalı yönünden istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf talebinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, Davalı … Yöneticiliği’nin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/799 Esas, 2017/567 Karar sayılı 22/06/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davalı … Yöneticiliği tarafından yatırılan 2.060,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.976,57 TL harcın talep halinde davalı … Yöneticiliğine İADESİNE, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru karar harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan 2.060,07 TL TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.827,97 TL harcın talep halinde davalı … Sigorta A.Ş.’ye İADESİNE, 6-Davalı … Yöneticiliğinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-Davalı … Sigorta A.Ş.’nin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/10/2020