Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1998 E. 2020/262 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1998
KARAR NO: 2020/262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/287 Esas
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
TALEP: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin işletmesi altında bulunan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Çevre Otoyolu’nu kullanan davalının kullanım ücretini ödemediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının haksız itirazının iptalini, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, İİK 257. Maddesi uyarınca davalı üzerine kayıtlı menkul, gayrimenkul ve araçlar ile banka hesapları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 08/07/2020 tarihli ara kararı ile ” davacı, davalı aleyhine itirazın iptali istemiyle dava açmış, davanın devamı süresince davalının mal varlığının ihtiyaten haczini talep etmiş ise de; dava henüz tensip aşamasında olduğu, davacının alacaklı olup olmadığı, Mahkememizce yapılacak yargılama ile ortaya konulacak olup, davacının istemi de buna dairdir. Bu itibarla ihtiyati haciz talep edilebilmesi için gerekli olan alacaklı sıfatı şu aşamada henüz belli değildir. Öte yandan, somut durumda para borcunun mevcudiyeti de vadesinin gelip gelmediği de Mahkememiz nezdinde uyuşmazlık konusudur. Davalıların anılan dava konusundan sorumlu olup olmadıkları şu aşamada belli olmayıp, buna göre davalıların borçlu sıfatları da çekişme konusudur. Vadesi gelmemiş alacaklar içinse, ihtiyati haciz talebinin dava dilekçesi ile birlikte ileri sürülmesi ve Mahkememiz değerlendirme tarihi nazara alındığında borçluların muayyen yerleşim yerleri olup olmadığı belli olmadığı gibi, Yasada tahdidi olarak sayılan “taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ” hallerinin gerçekleştiğine dair somut bir emare de bulunmamaktadır. Davalıların ekonomik sosyal durum araştırmaları yapılmamış olup, böyle eylemlerde bulunsalar dahi bunun alacaklının alacağını tehlikeye sokmak maksadı ile yapıldığı ve tehlikeye düşürüp düşürmediği de belli değildir. Tüm bu hususlar birlikte ele alındığında, davacı yanın, davaya konu kıldığı ve Mahkememiz nezdinde, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan alacağı güvence altına almaya yönelik ihtiyati haciz talebinin yaklaşık ispat koşullarını sağlanmadığından” talebin reddine karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup, istinaf nedenleri olarak: Alacağın muaccel olduğunu, davalının aracı ile müvekkilinin işletme sahibi olduğu yollar ve köprüleri ücreti ödemeksizin kullandığının görüntü kayıtlarıyla sabit olduğunu, kayıtların mahkemeye sunulduğunu, yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini belirterek mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Talep, yargılama sırasında borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile banka nezdindeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır. 2004 Sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için İhtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı İhtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden İhtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse İhtiyati hacze İlişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi İhtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. Talep edilen alacağın ise vadesinin gelmiş olması gerekir ( İİK m.257/1). Alacağın muaccel olduğu an, ya tarafların anlaşması veya bir ihbar yada kanun hükmü veya hukuki ilişkinin mahiyeti ile belirlenir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrüt olur. Diğer yandan alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş alacaklarda ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartları İİK 257/2. fıkrada sınırlı şekilde sayılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, ihtiyati haciz isteminin dayanağı olarak davacı taraf, davalının araçlarının plakalarını içeren ihlalli geçiş bildirimleri, araçların otoyola giriş ve çıkış görüntüleri ile provizyon kayıtlarına ilişkin USB’nin ibraz edildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına göre yapılan inceleme ve verilen kararın gerekçesi gözönüne alındığında dava dilekçesindeki talebin, davacının işletmesi altında bulunan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Çevre Otoyolu’nu kullanan davalının kullanım ücretini ödemediğinden alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup davacının iddialarının ispatlanması diğer bir ifade ile taraflar arasında hizmet sözleşmesi kurulup kurulmadığı, davacının alacağı bulunup bulunmadığı, var ise alacağın miktarı yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, davalının ödeme anlaşması bulunan banka kayıtları ve geçiş anındaki davacının ödeme kaydedici cihazları ve bilgisayar kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan, rapor alınmadan İİK 258/1. Maddesinde düzenlenen kanaat getirecek deliller kapsamında değerlendirilemeyeceğinden mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati haciz talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı davacı taraftan peşin alındığından Hazineye irat kaydına, 4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda oy birliğiyle HMK.362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.18/11/2020