Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1961 E. 2023/1507 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1961
KARAR NO: 2023/1507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/100
KARAR NO: 2020/421
TARİHİ: 13/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin düğün sektöründe faaliyet gösteren işletmelere …com portalı üzerinden reklamasyon ve tanıtım hizmeti verdiğini, davacı ile davalı borçlular arasında 26/10/2017 tarih ve … sayılı 9.660,00-TL. Bedelli sözleşme imzalandığını ve sözleşme bedelinin 26/10/2017 tarihinde 3.220,00-TL. 08/11/2017 tarihinde 3.220,00-TL. ve 08/12/2017 tarihinde 3.220,00-TL olmak üzere taksitler halinde ödenmesine bu ödemelerin de kredi kartıyla yapılarak her ödeme için 5 taksit olacak şekilde yapılması şeklinde anlaşıldığını, davalı borçlulardan 26/10/2017 tarihinde 450,00 TL ödeme alınabildiğini, bu ödeme haricinde başkaca ödeme gerçekleşmediğini, sonuç olarak müvekkil tarafından sözleşmeye ilişkin tüm yükümlülükler eksiksiz olarak yerine getirilmesine rağmen davalı borçlular tarafından 26/10/2017 tarihinde 450,00 TL ödeme haricinde başkaca ödeme yapılmadığını, borçlu takibi sürüncemede bırakarak nihayetinde borcu ödememeye çalıştığını, borçlunun itirazının iptali ile alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatı talebi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının şirket yetkilisi ve sahibi olduğu ve davacıya ait ….com’a dava konusu işlemler öncesinden üyeliğinin mevcut olduğunu ve müvekkilinin fazla müşteri çekebilmek adına ”…” adı verilen müşterilere daha fazla reklam ve tanıtım amacı güden bir hizmet istediklerini belirttiklerinden sözleşmenin yenilenme suretiyle akdedildiğini, yenilenen sözleşmede ödeme şartlarının davacının iddiasında belirtiği tarihlerde ve her bir ödemenin 5 eşit takside bağlandığı ilk taksit ödeme olan 3.220,00 TL’nin davalı tarafından peşin ödendiğini, davacı tarafından davalıya gönderilen faturaların müvekkili şirketin mail hesabına gelmediğinden tebliğ edilmemiş ve davalının sorumlu olmayacağını, ayrıca sözleşmenin imzalanmasının ertesi günü yapılan sözleşme ile alınan hizmet yönünden ekstra olarak şirket adına olumlu bir etkinin olmayacağını gören davalının davacı taraf yetkilileri ile görüşmesinde müspet bir cevap alamadığı gibi telefonların bile kendisine açılmadığını, ayrıca eski sözleşme tarihlerinde site üzerinde oluşturulmuş panelden müşterilerle iletişime geçebilen davalının yeni sözleşme ile birlikte söz konusu iletişim paneline giriş yapamadığını ifade ederek davanın reddi ile davacının takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “… taraflar arasında 26/102/017 tarihli sözleşmenin imzalandığı ticari ilişkinin bu şekilde var olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının edimini yerine getirip getirmediği, davalı şirketin ödeme yükümlülüğü olup olmadığı hususundadır. Davalı sözleşmeyi 09/11/2017 tarihli ihtarname ile fesih ettiğini beyan etmiştir. Mahkememizce tüm deliller toplanmış alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Davalı taraf davacının sitesine soru-cevap şeklinde iletişime geçemediklerini ve sitedeki otel görselinin kendisine ait olmadığını, bu nedenle davacının edimini yerine getirmediğini iddia etmektedir. Davalının defterlerinin incelenmesi hususu ise uyuşmazlığın kapsamının hizmetin ifası hususunda olduğu nazara alındığında bu incelemenin mali değil teknik inceleme gerektiği, ödeme iddiasına ilişkin delillerinin değerlendirildiği nazar alınarak usul ekonomisi açısında kabul edilmemiştir. Dava konusu sözleşmenin incelenmesinde 4. Maddesinde sözleşmenin konusunun reklam ve ilan siparişlerinin yayınlanması olduğu, 5.7 maddesinde e-postaların müşteriye iletilmesi dışında bir yükümlülüğünün olmadığının düzenlendiği görülmüştür. Bu halde bilirkişi raporlarında sözleşme hükümlerine uygun olarak davalının reklam ve ilanlarının davacı tarafından yayınlandığı tespit edilmiştir. Ayrıca 5.6 maddesinde müşterinin gerekli tüm bilgileri doğru ve eksiksiz bir şekilde davacıya teslim etmekle yükümlü olduğunun düzenlendiği görülmektedir. Bu halde hizmetin ifası için davalı sözleşmenin 5.6 maddesinde düzenlenen edimlerini yerine getirmelidir. Mahkememizce 5. Celse 1 nolu arar karar ile davalının sözleşme kapsamında edimini yerine getirdiğine ilişkin yazılı delillerini sunmak üzere süre verilmiş, davalı edimini ifa ettiğine ilişkin yazılı delil sunmamıştır. Bu halde davalının internet sitesinde sözleşmenin 5.6 maddesinden aykırı olarak resim yayınladığı iddiası kabul edilemeyecektir. Zira davalı kendi edimini ifa etmemiştir. Bu halde sözleşmenin haklı nedenle feshi edilmiş olmayacağından, bilirkişi raporu tüm dosya kapsamı nazara alındığında davacının hizmeti ifa ettiğinin kabulü ile davanın şirket yönünden kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı … yönünden; Her ne kadar, sözleşmede adı geçen …’in aleyhine de takip ve dava açılmış ise de bu kişinin davalı şirketin temsilcisi olmakla beraber, sözleşmenin davalı şirketle yapıldığı, faturada ismi bulunmadığı, faturanın dolayısı ile borcun davalı şirket adına tanzim edildiği, anlaşılmakla, bu kişi yönünden davanın reddine karar verilmiştir. İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı… Şti. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının haklı olarak cayma hakkını kullandığını, davalı şirkete ait olmayan fotoğraflarının sisteme yüklendiğini de bu durumu müşterilerinin de olumsuz etki yaratma halini oluşturduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre davalının vermesi gereken formların doldurmuş olmasına rağmen davacının bu formları dikkate alması ve tasarım formları ile ilgili olarak iletişime geçmediği, cayma hakkına rağmen kredi kartından 3.220,00 TL’nin çekildiği ve bunun iadesi için yasal yollara başvuracağı, faturaların tebliğ olmadığı mail hesabına gelmediği, bu nedenle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki danışmanlık ve gözetim hizmet sözleşmesinden kaynaklı hizmet bedeli alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının … ve … numaralı faturalara istinaden 33.177,00 TL asıl alacak ve 147,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.324,25 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. 27.10.2017 tarih ve ”…” açıklamalı toplam 2.360,00 TL bedelli ve ”… projede numaralı makine tabanlı içerik düz.” açıklamaları toplam 7.300,00 TL bedelli faturaların davacı tarafça davalı şirket muhatap kılınarak düzenlendiği tespit edilmiştir.Taraflar arasındaki … sözleşme numaralı Arge ve Üyelik sözleşmesinin incelenmesinde; Sözleşmenin konusunu düzenleyen 4. maddesinde;” işbu sözleşme, müşterinin sözleşmede belirtilen ücreti ödemesi karşılığında … tarafından AR-GE ürünlerinin sunulması müşteri tarafından verilen reklam ve ilan siparişlerinin, … tarafından, iş bu sözleşmede belirtilen mecralarda yayınlanması, buna mukabil AR-GE ürünleri ve reklam / ilan bedelinin müşteri tarafından ödenmesi ve tarafların buna ilişkin hak ve yükümlülüklerinin tespit edilmesinden ibarettir.” Tarafların Hak ve Yükümlülükleri başlıklı 5.6 maddesinde; “Müşteri … tarafından sunulacak AR-GE Ürünlerinin kullanılabilmesi için gerekli tüm bilgileri doğru ve eksiksiz bir şekilde hazır etmekle yükümlüdür. Müşteri, reklam ve ilanın da yayınlanmasını ister ise Üyelik Sözleşmesinin eki olan Tasarım Formunu dolduracaktır. Bu halde müşteri, kendi reklam veya ilan tasarımına ilişkin çalışmalarını, yayına hazır film ve CD formatında, onayladığı bir örneği ile birlikte, üyelik sözleşmesinin doldurulmasını müteakip en geç 7 gün içerisinde …’a teslim etmekle yükümlü olup, reklam veya ilanının …’a teslim ettiği haliyle yayınlanmasını talep etme hakkını haizdir. İlanın reklam ve mevzuata aykırı unsurlar taşıması halinde … ilanının değiştirilmesini talep etme ve gerekli değişiklikler yapılana dek söz konusu reklam ve ilanı yayınlamama hakkına haizdir …un anılan hakkı kullanıp kullanmamış olmasına bakılmaksızın, yayınlanan reklam veya ilan nedeni ile herhangi bir surette üçüncü kişilere resmi dairelere ödemek zorunda kalınabilecek her türlü tazminat ve cezalar için müşteriye rücu hakkı saklıdır bu durumda müşteri mezkur ödemeyi …un bu yöndeki talebini müteakip herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin nakden ve def’aten bütün ferileri ile birlikte …’a ödemeyi kabul ve taahhüt eder. 7 günlük sürede tasarım veya ilanın teslim edilmemesi halinde …, tasarımda yer alan bilgilerle sınırlı olmak üzere reklam ve ilanı yayınlayacak olup, bu halde müşteri reklam ve ilanın, tasarım formuna uygun olarak yayınlanmasından sonra herhangi bir nedenle bedelin ödenmesinden kaçınamaz, bedelin tenkisini talep edemez. 5.7; maddede; “…, satılan AR-GE Ürünlerine ait oluşabilecek kendinden kaynaklanan her türlü teknik sorunda müşteriye teknik destek vermekle yükümlüdür. Müşteriye ait reklam ve ilanında yayınlanması halinde, buna bağlı olarak yayın yapılan mecra üzerinden kullanıcıların gönderdikleri formların (e-postaların) müşteriye iletilmesi dışında herhangi bir sorumluluk üstlenilmez. Reklamın yapıldığı mecra üzerinden gelecek mesaj sayısı, frekans ve niteliği konusunda herhangi bir garanti verilmez. Tekliflerin değerlendirilmesi ve ….com uzantılı e-posta adreslerinin e-posta sunucuları tarafından güvenli adres olarak tanılanması müşterinin sorumluluğundadır. E-posta sisteminde …un iradesi dışında gerçekleşecek herhangi bir sorun halinde, müşteriye verilen kullanıcı adı ve şifre ile talepleri takip etmek müşterinin sorumluluğundadır. 9. maddede; iş bu sözleşmen imzası tarihinden başlar ve 1 (bir) yıl boyunca devam eder. .Sözleşmenin süresi ancak tarafların yazılı olarak anlaşması halinde uzayabilir. Bunun dışında hiçbir ihtar veya uyarıya gerek kalmaksızın sürenin sonunda kendiliğinden sona erer . Sözleşmenin müşteri tarafından tek taraflı feshi söz konusu olamaz .” hükümleri yer almaktadır. Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 9 Kasım 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede; bir takım hileli ve aldatıcı söz ve eylemler neticesinde iradenin fesada uğratılması sonucu düzenlenen 26.10.2017 tarihli sözleşmenin feshi ile feshedilen sözleşme dolayısıyla taraflar arasında yerine getirilen edimlerin iadesi ile uğranılan zararların tazmini talep edilmiştir. Bilirkişi heyetinin 01/04/2018 tarihli raporunda özetle; davacı şirketin 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin delil niteliğine haiz olduğu, davalıdan 9.200,00 TL alacağının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin inceleme günü ticari defterini ibraz etmediği, davalı şirketin dava konusu sözleşme zaman diliminde ….com sitesinde kayıtlı irtibat telefonu üzerinden görüşmeler gerçekleştirmeye devam ettikleri ancak önceki sözleşme döneminde 181 kere giriş yaptıkları yönetici paneline dava konusu dönemde sadece 9 kere giriş yaptıkları, 26.10.2017 tarihi itibariyle 1 yıl geçerli olduğu belirtilen sözleşmede öngörülen hizmetlerin %50’sinin yerine getirildiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda ise, rapor yazım tarihi itibariyle rapor yazım tarihi itibariyle, https://…com/… İnternet adresi üzerinde davalı şirketin işyerinin “… Salonları” kategorisinde yayında olduğunu, rapor yazım tarihi itibariyle https://…com/… İnternet adresi üzerinde davalı şirketin işyerinin “Kulüp ve Davet Alanları” kategorisinde yayında olduğunu, internet açık kaynaklarında yapılan inceleme sonucu Davacı … Hiz. A.Ş. tarafından sunulmuş olan https://…com/… adresinin doğru adres olmadığını, dava konusu web sitesi üzerinde davalı şirkete ait işyeri “Kına ve Bekarlığa Veda” kategorisinde https://…com/… İnternet adresi üzerinde yayında olduğunu tespit etmiştir, ayrıca: davacı tarafın iddialarında belirttiği 26.10.2017 tarihli imzalanan sözleşmeden sonra ne gibi kazanımların elde edildiği veya edilemediği hususunun tespiti için bu sisteme geçişten önceki ve sonraki teknik verilerin karşılaştırılmasının gerektiğini, bu teknik veriler üzerinde yapılacak inceleme ile veya davacının sunacağı kayıtlar üzerinden çıkartılarak incelenebileceği görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı şirket yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden reddine dair karar verilmiş olup, davalı şirket vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili tarafından olan istinaf yolu başvuru dilekçesinde, sözleşmede davacının yanıltıcı nitelikte (davalıya ait olmayan fotoğrafların sergilenmesi gibi) hareketlerde bulunduğu ve bu durumun davalı şirketin müşteri algısında olumsuz etkiler yarattığı, davalının yenileme sözleşmesinden beklenecek fayda sağlayamayacağı için cayma hakkını kullandığı, iş bu nedenle davalının faturadan kaynaklı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını belirtilmiştir. Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9. maddesinde müşterinin tek taraflı olarak feshinin söz konusu olamayacağı belirtilmiş ise de, bu maddenin ele alınması ve incelenmesi gerekmektedir. Zira, davalı şirket tarafından gönderilen ihtarname de 26.10.2017 tarihli sözleşmenin feshedildiği ifade edilmiştir. TBK m. 26 da tarafların sözleşmenin içeriğinin kanunda öngörülen sınırlar içinde diledikleri şekilde özgürce belirleme ve düzenleme yetkisine sahip olduğunu belirtmektedir. Düzenleme (içerik) özgürlüğünün mutlak olmadığı unutulmamalıdır. Nitekim, Anayasanın 13. maddesi tüm sözleşme özgürlüğüne sınırlamalar getirmektedir. Sözleşme düzenleme özgürlüğü TBK m. 26 ve 27/1 maddesi ile birlikte ele alınmalıdır. Sözleşme içeriği kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamalıdır. ”… bir kuralın emredici olup olmadığı, onu içeren kanunun maddesinin metninden, yazılış şeklinden veya izlediği amaçtan , yani yorumdan anlaşılır. Bir kuralın emredici norm niteliği, her şeyden önce kanunda açıkça yazılı olmasıyla ortaya çıkar. Kanun, bazen aksi tutumun yaptırımını bildirir. Örneğin TBK m. 42/II ye göre temsil olunanın, temsil yetkisini sınırlama veya geri alma hakkından önceden feragat etmesi hükümsüzdür” bkz. Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler s:367) Yukarıda yer alan bilgiler ışığında somut dosyada yer alan bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin 9. maddesinde yer alan sözleşmenin müşteri tarafından tek taraflı feshinin söz konusu olamayacağı yönündeki hükmün TBK m. 27/II maddesi uyarınca emredici hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla, bu kısım yönünden kısmi hükümsüz olduğuna karar vermek gerekmiştir. Uyuşmazlık konusu olan cari hesap alacağı yönünden davacının hakkı olup olmadığı yönünde yapılan incelemede ise; öncelikle tarafların sözleşmeyle yükümlendiği edimler ve işbu edimlerin yerine getirip getirilmediği önem arz etmektedir. Davalı taraf sözleşmeden beklenen faydayı elde edemeyeceğini ve haklı nedenle cayma hakkını kullandığını, sözleşmeden kaynaklanan bir borcu bulunmadığını ifade etmiştir. Bu durumda, edimlerin gereği gibi ifa edilip edilmediğini ispat yükünün hangi tarafa düştüğü sorusunun da karşılığının bulunması gerekmektedir. Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davaya konu somut olayda, mahkemesince 15.10.2018 tarihli celsede 4 nolu ara kararı ile dosyaya sunulan deliller ve davacı şirketin ticari defter defter ve kayıtları ile ….com adresi üzerinde mali müşavir ve bilişim uzmanı bilirkişisi tarafından inceleme yapılarak rapor tanzim edilmesi yönünde ara kadar ihdas olunmuştur. Nitekim, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda da davalı şirketin inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmediği belirtilmiştir. Öncelikle, mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi için davalı tarafın takibe konu cari hesap dönemine dayanak tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için inceleme gün ve saati belirlemesi ve oluşan sonuç dairesinde yukarıda yer alan bilgiler ışığında ispat yükünün hangi tarafta olduğu belirlenmelidir. Dosyada yer alan 01.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda 26.10.2017 tarihi itibari ile 1 yıl geçerlilik süresi olan sözleşmede yükümlenen edimlerin %50’sinin davacı tarafça yerine getirildiği görüş ve tespitinde bulunmuştur. Ancak bilirkişi heyeti tarafından mahkemeye sunulan ek raporda ise, davacı tarafın iddialarında belirttiği 26.10.2017 tarihli sözleşmeden sonra ne gibi kazanımlar elde edildiği ve edilmediği hususunun tespiti için sisteme geçişten önceki ve sonraki teknik verilerin karşılaştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu haliyle , dosyadaki somut deliller ışığında bilirkişi heyetince yapılan inceleme sonucunda davacının sözleşme ile yükümlendiği edimlerin ne kadarını ifa edip etmediği hususunun açıklığa kavuşmadığı anlaşılmaktadır. İş bu nedenle, bilirkişi raporunda da belirtilen eksiklikler giderilmeden davacının iş bu davadaki haklılık durum ve oranı tespit edilemez. Mahkemece 15.10.2018 tarihli celsenin 4 nolu ara kararında …com sistemi üzerinde bilirkişi heyetine HMK’nin 278. maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verildiği de belirtilmiştir. Bu durumda, bilirkişi heyeti tarafından ara karar gereği yerine getirilerek rapor tanzim edilmeli ve mahkemece dosyadaki deliller ile denetime elverişli rapor düzenlendikten sonra varılacak sonuç dairesinde karar verilmelidir. Açıklanan sebeplerle, somut uyuşmazlıkta mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayandığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemes’nin, 2018/100 E., 2020/421 K. sayılı ve 13/07/2020 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2023