Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1959 E. 2020/278 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1959
KARAR NO: 2020/278
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/434
KARAR NO: 2020/73
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Asıl dava dosyası:( İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/434 Esas )
DAVA Davacı dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında ticari iş ilişkisi bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında 31/12/2016 tarihli mutabakat maili ve faturalara göre alacak tahsil edilemeyince davacı şirket tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı cari hesap kayıtları, düzenlenen faturalar ve irsaliye kayıtlarına rağmen haksız ve kötü niyetli olarak herhangi bir borcu olmadığından bahisle 17/04/2017 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, cari hesap sözleşmenin yazılı olarak yapılması gerektiği davacı şirketin alacak iddiasının dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddi ile davacı tarafın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dosya (İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/90 Esas 2018/573 Karar)
D A V A Davacı (… A.Ş.) tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalılar ile davacı arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi düzenlendiği davalılardan … göz hekimi olarak görev yaptığı, ancak SGK tarafından davalının uygulamış olduğu tedavinin göz hekimliği ve tıp bilgisine aykırı olduğu gerekçesiyle 2015 ve 2016 yılı için toplam 2.179.482,42 TL idari para cezası kesildiği, iş bu sözleşmenin uygulanmasında diğer davalı şirketinde aracı kılındığı ve hizmet ile ödemelerin de bu şirket üzerinden yapıldığı, dolayısıyla iş bu sözleşmenin uygulanmasından doğan zarardan her iki davalının müteselsilen sorumlu olduğu ve SGK ya yapılan ödemeler ile oluşan zararlar bakımından davalı gerçek kişi ve davalı şirkete başvurma zorunluluğunun doğduğu, SGK tarafından davacıdan kesilen anacak davacı şirketin davalılara yapmış olduğu 544.870,60 TL lik ödemenin faiziyle birlikte tahsili talepli başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP Davalılar (… ve … Şti) tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, yasal dayanağı bulunmayan ve maddi gerçeklikten yoksun davanın esastan reddine, dava değerinin %20 si tutarında davacı taraf kötü niyetli takip başlattığı, nitekim takipte kesintiye ilişkin SGK evrakları ve davalıya ödenen bedele ilişkin dekont, makbuz sunulmadığı, iddia olunan kesintiye ilişkin idari yola başvurulmamış olduğu, davacı şirket bu kesintilere ilişkin herhangi bir hukuki yola başvurmadığı, davacı şirkete davalı hekim arasında düzenlenen sözleşme işçi- işveren ilişkisi nedeniyle iş kanunlarına göre çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık olduğu, davalı şirketin sözleşmeye taraf olmadığı ve bu nedenle müteselsil ilişkiden söz edilemeyeceği, belirtilerek davanın reddine, %20 oranında kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” ‘…Dava ve birleşen dava, … A.Ş. ile … arasında akdedilen 11/03/2016 tarihli “Belirsiz Süreli Hekim Sözleşmesi”nden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takiplerine itirazın iptali talebine ilişkindir. Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Somut olayda asıl davada davacı … Ltd. Şti. 11/03/2016 tarihli “Belirsiz Süreli Hekim Sözleşmesi”nin tarafı olmadığı halde anılan sözleşmeye dayalı olarak alacaklı sıfatı ile … Tic. A.Ş. aleyhine iş bu davayı açmıştır. Kural olarak bir hakkı dava etme yetkisi o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet denilir. Bir davada aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise davanın bu sebep ile reddi gerekmekte olup, asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Somut olayda birleşen davada davalı … Ltd. Şti. 11/03/2016 tarihli “Belirsiz Süreli Hekim Sözleşmesi”nin tarafı olmadığı halde anılan sözleşmeye dayalı olarak borçlu sıfatı ile aleyhine dava açılmıştır. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi borçlu kişi olup, buna pasif husumet denilir. Bir davada pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise dava bu sebep ile reddi gerekmekte olup, birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.’ gerekçesi ile; asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine Birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı ….şti vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;Dosyada mevcut bilirkişi raporları, faturalar, mutabakat metni göz önünde bulundurulduğunda asıl dava dosyasında hiç bir surette belirsiz süreli hekim sözleşmesine dayanılmadığını, davacı ve davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağa dayanıldığını belirterek asıl dava yönünden aktif husumet yokluğu ve birleşen dava yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle red kararı verilen ilamın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. …A.Ş. İle davalılardan … arasında düzenlenen belirsiz süreli hekim sözleşmesi ile göz hastalıkları uzmanı olduğu anlaşılan … ile 11.03.2016 başlangıç tarihiyle … A.Ş. İle doktor- göz merkezi arasında hizmet ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. 1-Asıl dava dosyasında ;Davacı …. Şti.’nin takip alacaklısı olarak , 31.12.2016 tarihli mutabakat metni ve faturalara dayalı cari hesap alacağı iddiasıyla başlatmış olduğu takibe (İstanbul …İcra Müdürlüğünün …) davalı … A.Ş tarafından yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talep edilmektedir.İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Ltd. Şti. tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine cari hesap alacağına dayanarak 106.855,09-TL’nin takip tarihi olan 23/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek %10,75 oranında temerrüt faizi ile birlikte tahsili talebi ile 23/03/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. Maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır. 27.12.2017 tarihli mutabakat metni örneğinin incelenmesinde; … A.Ş. İle … Şti arasında düzenlendiği ve buna göre ”31.12.2016 tarihi itibariyle bakiye borç olarak 106.855,09 TL ” belirlendiği ve kaşe- imzaların yer aldığı, … A.Ş.’nin imza yetkilisi ve finans yöneticisine iş bu mutabakat metnine yönelik beyanına başvurulması amacıyla HMK 717 maddesi uyarınca isticvap davetiyesi çıkarıldığı ve 06.02.2019 tarihli celsede ilgili … ün mutabakat metninde yer alan imzanın kendine ait olmadığını belirttiği anlaşılmaktadır. 2-Birleşen dosya yönünden yapılan incelemede; Davacı … A.Ş. Tarafından davalılar … ve … Şti ye yönelik açılan davada , davalıların davacı ile düzenlediği belirsiz süreli hekim sözleşmesi uyarınca hizmet akdi düzenlendiği, davalıların iş bu sözleşme uyarınca …’ın davacı şirkette görev yaptığı, ancak davalılardan göz hekimi olan … tarafından yapılan işlemler ve tedaviler sonucu SGK tarafından … A.Ş.’ye cezai işlem uygulandığı ve ceza-kesinti sonucu yaptırım olarak belirlenen 544.870,60 TL lik ödemenin tahsili talepli davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı ancak haksız olarak itiraz edildiği belirtilerek, takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir. Birleşen davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası incelenmesinde; alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular … ile …. aleyhine cari hesap alacağına dayanarak 421.658,82 TL asıl alacak, 88.123,81-TL işlemiş faiz, 322,16-TL ihtarname gideri, 123.211,79-TL asıl alacak, 13.910,27-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 647.226,85-TL’nin takip tarihi olan 14/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek %9 oranında yasal faizi ile birlikte tahsili talebi ile 14/11/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlular vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır. …A.Ş. Tarafından … Şti ile … yönelik olarak Beyoğlu …noterliği vasıtasıyla gönderilen ihtarnamede, SGK hizmet alım sözleşmesi kapsamında 2015 yılı için 1.686.635,27 TL 2017 yılı için 492.847,15 TL kesinti- ceza uygulandığı belirtilerek sözleşme hükmü uyarınca toplam 544.870,60 TL nin ödenmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ; 06.02.2020 tarihli celsede birleşen dava dosyasında davalı olarak yer alan … yönünden açılan davanın tefrikine karar verilmiştir. Bilirkişi raporları; 1-Mali müşavir bilirkişisince düzenlenen raporda özetle; davacı şirketin defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalı taraf ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin 120.10.A01 numaralı ”alıcılar” hesabında takip edildiği, 2016 yılı cari hesap ekstresi incelendiğinde, 2015 yılından 90.444,83 TL ‘lik alacağın 2016 yılına devir olduğu, 31.01.2016 ve 23.02.2016 tarihlerinde bakiyenin sıfırlandığı, sonrasında ise düzenli ödemelerin yapılmadığı, anılan hesabın, 31.12.2016 ve 12.04.2017 takip tarihi itibariyle bakiyesine göre davacı yanın davalı yandan 106.855,09 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, davalı tarafın inceleme günü defterlerini sunmadığı, davalı vekilinin sunduğu dilekçede hastanenin arşiv bölümü taşınmış olduğundan defterler ve belgelerin hazır edilemediği belirtilmiştir. 2-30.10.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşme, fatura, SGK tarafından düzenlenen cezai işlemler ve ticari defterler gözönüne alınarak …Şti nin 106.855,09 TL … Hastanesinden alacaklı olduğu, takibe konu faturaların ödendiğine dair bilgi ve belge sunulmadığı, iş bu nedenle İstanbul …İcra Dairesinin … esas Sayılı takip dosyasına yapılan itirazın haksız olduğu, İstanbul …İcra Dairesinin … (birleşen dosya konusu edilen) E sayılı takip dosyası yönünden ise; SUT kriterlerine göre sorumluluğun işverende olması gerektiğini belirterek bu yönde …A.Ş. Nin talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi heyetinde yer alan PROF. DR … düzenlediği ek değerlendirme raporunda ise; birleşen dava açılmadan önde … AŞ tarafından davalılara gönderilen ihtarname ve buradaki beyanlar nazara alındığında taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut bulunduğunun kabulünün gerektiği,asıl dava doyası yönünden Davacının 106.855,09 TL alacaklı bulunduğu ve birleşen dava yönünden , SGK’nun dava konusu edilen cezaları …’ın uyguladığı tedavi sonucu kestiğinin anlaşılamaması hastanenin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenemediği belirtilerek birleşen davada … A.Ş.’nin alacağı ispat edilemediğini belirtmiştir. Davaya konu somut uyuşmazlıkta taraflarca sunulan tüm deliler, mutabakat metni, fatura, ihtarname ve ticari defterlerin incelenmesi sonucu düzenlene bilirkişi raporları nazara alındığında,; Asıl ve birleşen dava dosyası yönünden öncelikle mahkemenin temel dayanağını oluşturan husumet yokluğu konusu ve buna ilişkin sunulan istinaf itiraz sebepleri incelenmiştir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı , davalı tarafta yer alan için ise pasif taraf sıfatından söz edilmektedir. Sıfat yerine uygulamada ise ”husumet” terimi kullanılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen gerçek ya da tüzel kişilerin her zaman taraf sıfatına sahip olduğu söylenemez. Zira, davacı olarak taraf sıfatına sahip olabilmek için dava konusu hakkın sahibi olmak gerekmektedir. Davalı taraf sıfatına sahip olabilmek için de, dava konusu hakkın sujesi olmak gerekir. Örneğin alacak davasında davalı tarafta yer alabilmek için iddia ve talep olunan alacağın borçlusu olmak gerekmektedir. Mahkemece, 11.03.2016 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi nazara alınmak suretiyle, bu sözleşmeyi imzalayan tarafların taraf ehliyetine sahip oldukları …Şti’nin iş bu sözleşmeyi imzalamadığı, ve bu nedenle asıl davada, sözleşmede imzası bulunmayan şirket tarafından açılan davada, aktif husumet yokluğu, birleşen davada ise bu şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesin de de belirtmiş olduğu gibi, … A.Ş. İle davalılardan … arasında düzenlenen sözleşme belirsiz süreli hekim sözleşmesidir. İş bu sözleşmede …Şti.’nin imzası bulunmamaktadır. Ancak; asıl dava dosyasında davacı … Şti ile davalı … AŞ ile arsında ticari iş ilişkisi bulunduğu, 31.12.2016 tarihli mutabakat metni ve faturalara göre alacak tahsil edilemeyince takip başlattığını ancak, davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek iş bu takibe yönelik yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.Birleşen dava ise; davacı … Şti. tarafından davalılara yönelik açılan itirazın iptali davasında davalıların birlikte hizmeti ifa ettiği belirtilerek, icra takibine yönelik yapılan itirazın iptali talep edilmiştir. Nitekim birleşen dava dosyasında davacı tarafça Beyoğlu …noterliği vasıtasıyla çekilen ihtarnamede dava dışı SGK tarafından yapılan kesintilerin %25 İne karşılık gelen miktarın … Şti ile … dan tahsili talep edilmiştir. Yukarıdaki bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, Asıl dava dosyası yönünden; Davacı tarafça iddia olunan ticari ilişki sebebiyle davacı tarafın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı cari hesap alacağının araştırılabilmesi için, öncelikle dava dosyasına delil olarak sunulan ve itiraz edilmediği anlaşılan faturalar ile mutabakat metni de dikkate alınmak suretiyle HMK 31.madde uyarınca vakıalar ile ilgili olarak açıklama yapması konusunda süre verilmelidir. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde borcun dayanağı olarak belirtilen cari hesap sözleşmesinin hukuken geçersiz olduğu ve davalı şirketin 2016 yılı finnas yöneticisini, HMK 171.maddesi uyarınca 06.02.2019 tarihli celsede isticvabında; “mutabakat metnindeki imzanın kendisine ait olmadığı “yönündeki beyanı karşısında; davacı tarafça sunulan faturalar ve iş bu faturaların hangi ticari ilişkiye istinaden düzenlendiği husu, mali müşavir tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda yer alan bilgiler de nazara alınmak suretiyle açıklığa kavuşturulmalı ve mutabakat metninde yer alan imzanın davalı tarafça inkar edildiği dikkate alınarak ; davacı tarafça, delil olarak dayanılan bu belgede yer alan imzalar yönünden de imza incelemesi yapılması gerekmektedir. Bilindiği üzere; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HMK’nun 159. maddesinin açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı Yasanın 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, sür geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun; kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine de yasal olanak yoktur. Kesin süreye ilişkin ara kararın her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması ve yapılacak işlerin teker teker belirtilmesi gerekmektedir. Somut olayda ise, 25.04.2019 tarihli duruşmada tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla gün tayin edilmiş olup; davalı taraf ticari defterleri ibraz etmemiştir. Mahkemece, tarafların ticari defterlerinin ibrazına yönelik verilen ara kararda kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını açıklayıcı ihtarat yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarının ibraz edilmesi için yeniden imkan tanınması ve bu konuda kesin süre verilecekse, bunun yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yerine getirilmesi gerekmektedir. Birleşen dava dosyası yönünden : Mahkemece verilen karar hakkında yapılan incelemede ise; ilamın, maddi hukuka ilişkin olduğu, yani davanın birleşen dosyasında verilen karar sonucu nazara alındığında; birleşen dosya davalısı tarafın iş bu kararı istinaf etmesinde hukuki yararı bulunmadığından istinaf talebinin HMK 352, 1/a maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir. Davaya konu somut olayda; asıl dava dosyası yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve birleşen dava dosyası yönünden ise, istinaf talebinin HMK 352/1-ç maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Asıl dava dosyası yönünden; 1-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 06/02/2020 tarihli 2017/434 Esas – 2020/73 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 .TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, Birleşen dava dosyası (İstanbul 8.ATM 2018790 E 2018/573K) yönünden ; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 352/1-ç maddesi gereğince HUKUKİ YARAR YOKLUĞUNDAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 .TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının ve 54,40 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda asıl dava dosyası yönünden ; HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak, birleşen dava dosyası yönünden ise ; HMK’nun 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere18/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.