Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1950 E. 2020/253 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1950
KARAR NO: 2020/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2020/332 Esas (derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/06/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında 09/04/2017 tarihli “İmar Yapı Ruhsatı Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesi” ile bu sözleşmeye ek 09/11/2017, 26/01/2018 ve 24/04/2018 tarihli protokollerin imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkili şirkete 6.000.000.00 TL ödeneceği konusunda anlaşıldığını ve sözleşme gereği davalı yana İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … Mah. … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin olarak Esenyurt Belediye Başkanlığı nezdinde yapılacak imar işlemleri ve inşaatın ruhsata bağlanması, gerekmesi halinde emsal transfer işlemleri için arsa alımı ve diğer tüm işlemlere ilişkin olarak muhtelif işlerin yerine getirileceğinin taahhüt edildiğini, inşaat projesinin 100.000.000,00 TL civarında bir otel inşaatı olduğunu, müvekkili tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin yerine getirilerek yapı ruhsatının çıkartıldığını, ruhsatın çıkmasına yakın bir zaman kala davalı tarafın haksız davalar ve şikayetler ikame ettiğini, Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verildiğini, bu dosyada davalı şirket yetkilisinin beyanı ile davalı şirket tarafından sözleşmeyi sona erdirmek için ihtar çekilmediğinin, sözleşmenin ayakta olduğunun sabit olduğunu, sözleşme kapsamında müvekkili şirkete devredilen taşınmazlardan biri haricinde diğer taşınmazların davalıya iade edildiğini, davalıdan 5.000.000,00 TL alacaklı olup bu alacağın ödenmediğini ve müvekkilinin mağdur edildiğini, açılan bu kısmi dava ile alacağın 110.000.00 TL’sinin talep edildiğini belirterek, alacaklı olduğunun tespiti ile 110.000.00 TL’nin arabuluculuk başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, davalı firmanın mal varlıklarını kaçırma ve saklama riskleri bulunduğundan, şirket yetkililerinin taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine “ihtiyati haciz” konulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise “ihtiyati tedbir” konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09/04/2017 tarihli İmar Yapı Ruhsatı Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesinin ve bu sözleşme kapsamında edimlerin yerine getirilmesi için davacı tarafa 4 adet gayrimenkul devrinin sağlandığı, 09/11/2017 ve 24/04/2018 tarihli inançlı temlik sözleşmesi yapıldığını, davacının sözleşme konusu edimlerini yerine getirmediğini, sunulan ruhsatların davacı tarafından alınmadığını, belediyeye herhangi bir müracaatının olmadığını, sözleşme konusu emsal transferi işleminin yapılmadığını, müvekkili şirket yetkilisine ait … plakalı … marka aracın davacı şirket yetkilisi tarafından satılmış, olması ayrıca toplam bedeli 3.694.000,00 TL olan 11 adet çek verilmiş olması, bu çeklerden 110.000,00 TL ve 144.000,00 TL bedelli iki adet çekin davacı şirket tarafından icra takibine konu edilmesi, diğer çeklerin ise bedellerinin tahsil edilmiş olması karşısında davacının bir adet taşınmaz dışında ödeme almadığı iddiasının gerçek olmadığını belirterek tedbir taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/332 Esas sayılı dosyasında 14/07/2020 tarihli ara kararı ile; “taraflar arasında düzenlenen 09/04/2017 tarihli “İmar Yapı Ruhsatı Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesi” gereğince edimlerinin yerine getirildiği halde davalı tarafında sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirmediği talebi ile açılan bu davada ihtiyati haciz kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise ihtiyaten tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, öncelikle HMK madde 389 uyarınca ancak uyuşmazlık konusu şey üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup davalıların taşınır/taşınmaz malları bu davanın konusu olmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İhtiyati haciz talebi bakımından ise talep edenin haklılığını yaklaşık ispat ölçüsü ile ispatlaması gerekmekte olup tarafların karşılıklı edimlerinin yerine getirilip getirilmediği hususları ancak yargılama ile ortaya çıkabileceği anlaşılmakla bu kapsamda dosyaya sunulan belgelerin ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat ölçüsünün gerçekleştiği yönünde mahkememizce kanaat uyandırmadığı” gerekçesiyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İcra İflas Kanunu’nda ihtiyati haczi düzenleyen 257.maddesindeki ihtiyati haciz koşulları oluşmakta iken, mahkemenin ret kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece tarafların edimlerinin yerine getirilip-getirilmediği hususlarının yargılama ile tespit edileceğinin bildirildiğini fakat dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş ve delil olarak sunulmuş olan karşı yanın vekili tarafından işbu dava öncesinde ikame edilen Büyükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen duruşmada, ”imar yapı danışmanlığı sözleşmesinin” feshedilmediğinin ikrar edildiğini, hal böyle iken karşı yanca, yerine getirilmekle yükümlü para borcu ediminin ifa edilmediğinin açıkça kabul edildiğini, ihtiyati haciz talebinin kabulü için yaklaşık ispat ölçüsünün sübut bulduğunu belirterek ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesini, Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2020/332 Esas sayısı dosyasında talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan “İmar Yapı Ruhsatı Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesi” gereğince davacı tarafından edimlerin yerine getirildiği, sözleşme bedelinin 6.000.000,00 TL olmasına rağmen, davalı tarafından 5.000.000,00 TL sözleşme bedelinin ödenmediği iddiası ile şimdilik kısmi dava olarak 110.000,00 TL’nin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, istinaf incelemesine konu talep ise ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Dosya kapsamına ibraz edilen 09/04/2017 tarihli İmar Yapı Ruhsatı Danışmanlığı Hizmet Sözleşmesi gereğince davacının edimlerinin İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, … Mah. … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmazın imar kirliliğine neden olan ve projeye aykırı olarak yapılan yerlerin tadilat projesi çizilmesi suretiyle imara uygun hale getirilmesi, inşaata ilişkin fazla imalatın emsal transferi ile imara uygun hale getirilmesi durumunun meydana gelmesi halinde emsal transferi için belediyeye hibe edilecek arsanın yüklenici şirket tarafından bulunarak, yüklenici şirket tarafından bedeli ödenerek ve arsa bedeline ilişkin olarak sözleşme bedeli dışında ayrıca bir bedel talep edilmeksizin işlemlerin yapılması, işverenin muvafakat verdiği projeye uygun olarak tüm işlemlerin yapılması olduğu, iş süresinin 60 gün, iş bedelinin ise 6.000.000,00 TL olduğu yönünde taraflar anlaşmışlardır. Sözleşme bedelinin 3.000.000,00 TL’sinin tadilat projesinin ve emsal artışının onaylanması ve buna ilişkin harçların kesilip ödeme makbuzlarının işveren tarafından ödenerek dosyaya girmesi halinde davacı şirkete gayrimenkul devri ile, ruhsat imzalanıp işverene teslimi halinde ise 2.000.000,00 TL değerinde gayrimenkul devri ve 1.000.000,00 TL nakit para ile ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı vekili tarafından sözleşme kapsamında yapılan işler gereğince alındığı iddiası ile sunulan ruhsatlara ilişkin, davalı vekili cevap dilekçesinde bu ruhsatların davacı tarafından alınan ruhsatlar olmadığını, 18/06/2015 tarihli ilk inşaat ruhsatının yenilenmesine ilişkin alınan ruhsatlar olup İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2015/2022 E. 2018/1079 K. Sayılı kararı gereğince davacı şirketin dava dışı … isimli firma ile anlaşarak yeniden yapmış olduğu başvuru neticesinde çıkan ruhsat olduğunu davalının sözleşme konusu edimlerini yerine getirmediğini savunmuştur. Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri, davacı tarafından edimlerin yerine getirilip getirilmediği, sunulan ruhsatlara ilişkin taraflar arasında ihtilaf olmakla birlikte bu ruhsatların sözleşme kapsamında davacı tarafça alınıp alınmadığı, emsal transferi işleminin yapılıp yapılmadığı, yine ödeme konusunda ihtilaf olduğundan davalı tarafından ne kadar ödeme yapıldığı hususları sunulacak deliller, belediyeden taşınmaza ilişkin celp edilecek kayıtlar ve yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebilecek mahiyettedir ve sunulan kayıtlar bu aşamada alacağın varlığı ve muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispata yeterli olmayıp yargılamayı gerektirmektedir. İİK 257. maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları bu aşamada oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafça peşin yatırıldığından Hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2020