Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1938 E. 2023/1513 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1938
KARAR NO: 2023/1513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/856
KARAR NO: 2020/52
TARİHİ: 23/01/2020
DAVA: Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı üçüncü şahıs … Tic. A.Ş.’nin … Mah. … Cd. No:… Sancaktepe adresindeki … Depo ve Ofislerinin kiraya verilmesi için bu şirketten 01/08/2017 tarihi itibariyle 5 aylığına yetki alındığını, yetki içeriğine göre müvekkili adına hareket eden ticari gayrimenkul danışmanlarından …’in kiraya verilecek taşınmazın yer gösterme, reklam/ilanını verme ve kiralanması hususlarında tam ve tek yetkili olacağını, buna karşılık dava dışı üçüncü şahıs mülk sahibinden hiç bir hizmet bedeli alınmayacağının kararlaştırıldığını, dava dışı şirkete ait taşınmazlara ilişkin davalı şirkete yer gösterme işlemlerinin yapıldığını ve iş sahibi ile mülk sahibinin görüştürüldüğünü, iş sahibi … Ltd. Şti. ortağı … ve … ile 18,19,20,21 Eylül 2017 tarihlerinde kiralayacakları yer hakkında kesintisiz görüşmeler yapıldığını, taşınmazların görüntülü sunumu, yer göstermesi, verilen fiyat tekliflerinin ve harici isteklerinin mülk sahibine iletilmesini, alınan cevapların karşı tarafı sunulması işlemlerinin gerçekleştirildiğini, alınan isteklerin mülk sahibine iletildiğini, alınanın kira bedeline ait teklifin de davalıya iletildiğini, kiralama teklifinin … Ltd. Şti.’ne iletilmesine ait 21/09/2017 tarihli mailden sonra görüşmenin kesildiğini ancak bir başka müşteri için yer gösterilmeye gidildiğinde davalının tabelasıyla karşılaşıldığını, bu nedenle kiralama bedelinin tespitini takiben 13/12/2017 tarih ve … seri … sıra sayısı ile 76.693,39 TL tutarlı fatura kesilerek hizmet bedeli + KDV olarak intikalleştirildiğini ancak faturanın davalı tarafça iade edildiğini belirterek, davalıdan alacaklı olduğu 76.693,39 TL’nin 13/12/2017 tarihinden itibaren uygulanacak ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, ücreti vekaletin ve yargılama masraflarının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçe ekinde yer alan gayrimenkul görme başlıklı sözleşmenin tarafının müvekkili şirket olmamasına rağmen davalı konumunda olduğunu, sunulan sözleşme geçerli olmadığını, sözleşme geçerli ise de davacının sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğini, davacı tarafın teklifleri mülk sahibine ileterek müzakereye aracılık etmek görevini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin teklifinin taşınmaz sahibine iletildiğine dair mail yada başka bir delil sunulmadığını, tekliflere olumlu ya da olumsuz olarak bir dönüş olmadığını, aradan bir ay gibi süre geçtikten sonra müvekkili şirket yetkililerinin gayrimenkul sahibi ile bizzat görüştüğünü, yapılan görüşmede davacının üzerine düşen yükümlüğü yerine getirmediğinin ortaya çıktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflar arasında 18/09/2017 tarihinde imzalanan “Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi” sözleşmesi kapsamında davacı tarafından iki tanesi … şirketine bir tanesi ise …’a ait üç adet gayrimenkul gösterildiği, gösterilen bu gayrimenkullerden … şirketine ait gayrimenkule ilişkin gerek mülk sahibi ile davacı, gerekse davalı ile davacı arasında bir e-mail yazışmaları yapıldığı, tarafların da bu yazışmalara delil olarak dayandıkları ve taraflar arasındaki görüşmelerin e-mail yazışmaları ile gerçekleştiği, davalı şirket yetkilisinin 21/09/2017 tarihinde 11:07’de “… Depolar için”, “… Depo & karşısındaki 1.kat ofisler ve zemin kat yemekhane ve lavabolar için 65.000 TL + KDV, … Depo & karşısındaki ofisler ve yemekhane için 35.000 TL + KDV” şeklinde fiyat teklif ettiği, yine davalı şirket yetkilisinin 21/09/2017 tarihinde 11:20’de “Sancaktepe 6250 m2 Depo için”, “2875 m2 depo&ofisler için teklifimiz 60.000 TL+KDV’dir” şeklinde fiyat teklif ettiği, davacı ile davalı arasındaki tüm yazışmaların e-mail yolu ile yapıldığı, buna rağmen davalı şirket tarafından son olarak dava konusu taşınmaza ilişkin 21/09/2017 tarihinde 11:07’de gönderilen fiyat teklifine davacı şirket tarafından e-mail olarak yanıt verilmediği, yine teklifin mülk sahibine iletildiğine dair e-mail sunulmadığı, taraflar arasında uygulama e-mail şeklinde gelişmiş ise de teklifin mülk sahibine iletildiğinin ve mülk sahibi tarafından verilen cevabın ise davalı tarafa başka yolla (örneğin, yüz yüze görüşme ile yada telefon, mesaj, whatsapp gibi iletişim yolları ile) iletildiğinin ispatlanamadığı, tanık olarak dinlenen davacı şirket çalışanları son teklifin de iletildiğini beyan etmiş iseler de; iletişimin hangi yolla sağlandığı, mülk sahibine teklifin ne şekilde iletildiği, mülk sahibinin nasıl yanıt verdiği, olumsuz yanıt vermiş ise bu cevabın davalı tarafa hangi yolla bildirildiğini açıklayamadıkları, sadece davalı tarafın tüm tekliflerinin bildirildiğini beyan ettikleri, ayrıca bu hususun netleştirilmesi için mülk sahibinin tanık olarak dinlenmesinin talep edilmesi mümkün iken, mülk sahibinin de tanık olarak bildirilmediği, her ne kadar yer gösterme işini yerine getiren ve bir kısım yazışmaları gerçekleştiren davacı şirketin, yaptığı işi sonuçlandırıp, verdiği hizmete karşılık bedel alması mümkün iken işlemleri yarıda bırakması hayatın olağan akışına aykırı görünse de; davacı şirketin bedele hak kazanması hizmeti tam olarak yerine getirdiğini ispat etmesi koşuluna bağlı olup, yukarıda anlatıldığı şekilde ve davalı savunmasını karşılar mahiyette son teklifin akıbeti yönünde bir delil sunamadığı, bu nedenle sözleşme konusu hizmeti tam olarak verdiğini ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda davacı şirketin aracılık faaliyeti tarafların kiralama konusunda mutabık kalmasını sağlayamamış olup, kiralama işleminin davaya konu sözleşmeden yaklaşık bir ay kadar sonra mülk sahibi ile davalının görüşmesi ve teklif edilenden daha düşük bedelde anlaşmaları ile gerçekleştiği belirlenmiştir. Her ne kadar yer gösterme sözleşmesine konu taşınmaz daha sonra davalı ile dava dışı mülk sahibi arasında yapılan sözleşme ile kiralanmış ise de davacının yukarıda açıklandığı şekilde hizmeti tam olarak yerine getirmediği, davacının teklifi mülk sahibine ilettiğini ve mülk sahibinin ise verdiği cevabı davalıya ilettiğini kanıtlayamadığı, bu nedenle davalının komisyon ücreti ödememek amacıyla davacı emlakçıyı saf dışı bırakmasından söz edilemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde özetle: davalı tarafın kendisine gösterilen yerin 1 yıl içerisinde kiraladığı ve bu durumda davacının ücreti hak kazanacağının sözleşmede hüküm altına alındığı, hizmetin tam olarak yerine getirildiğinin kanıtlanamadığı yönündeki tespitin yerinde olmadığı, işlemlerinin yarıda kalmadığı, teklifin düşüleceğinin belirtildiği ve 22 gün sonra kira sözleşmesinin yapıldığı ve davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, fatura bedelinin tahsili istemine ilişkindir. … numaralı 13.12.2017 tarihli fatura “hizmet bedeli” açıklamalı ve toplam 76.693,39 TL bedellidir. Sivas … Noterliği aracılığıyla 22 Aralık 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname de, davalının, uyuşmazlığa konu edilen ve kendilerine 19.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği belirtilen faturanın davalı şirketin aldığı hizmet bulunmadığı belirtilerek iade edildiği belirtilmiştir. 01.08.2017 tarihli dava dışı … A.Ş.’den 01.08.2017 tarihi itibariyle 5 ay boyunca … Loj. Samandıra adresindeki taşınmazın kiraya verilmesi konusunda yetki aldığı ve …’in tam ve tek yetkili olduğu düzenlenen yetki belgesinden anlaşılmaktadır. 13/10/2017 tarihinde imzalanan kira sözleşmesinde ise, sözleşme taraflarının dava dışı … A.Ş. (…) ile …’e ait ”… Mahallesi … Caddesi No:… Samandıra Sancaktepe/İstanbul” adresindeki ofisin …’a (davalı) kiralanmasının usul ve şartlarını belirlediği, ve sözleşmenin 4. maddesinde ücretler ile ödemenin kararlaştırıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 18.09.2017 tarihli ”Gayrimenkulü Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi”nin incelenmesinde, davacı tarafından üç adet gayrimenkulün davalı tarafa gösterildiği, sözleşmenin alt kısmında “Yukarıdaki adresi bulunan gayrimenkulü/gayrimenkulleri, belirtilen tarihte satın almak/kiralamak amacı ile gördüm. Söz konusu yeri 1 (bir) yıl içinde şahsım, eşim, ortağı veya çalışanı bulunduğum şirket, şirket ortakları, şirketin ortak olduğu kuruluşlar yada kan ve sıhri hısımlarım satın aldığı taktirde, yukarıda yazılı satış bedelinin %3 + KDV’sini, kiraladığı taktirde yıllık kira bedelinin %12+KDV’sini …’e hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum…” şekilde hüküm yer almaktadır. Tanık … 15.10.2019 tarihli celsede, davacı şirkette gayrimenkul danışmanı olarak çalıştığı, davalı 3 adet yer önerildiği, 3 adet taşınmazın yer gösterme işleminin yapıldığı, yani göstermeden sonra davalı tarafın teklifinin taşınmaz sahibine bildirildiği, yine taşınmaz sahibinden teklif alındığı ve davalı tarafa bildirildiği ancak davacı şirketin fiyatı yüksek bulduğunu belirterek depoları tutmak istemediğini kendilerine söyledi ve görüşmelerin bu nedenle kesildiği yaklaşık bir ay sonra davalıya gösterilen depolardan birinin davalı şirket tarafından tutulduğunun anlaşıldığı yönünde beyanda bulunmuştur. Tanık … ise, davacı şirket yetkilileri ile 3 depo gezildiğini, kira bedeli konusunda anlaşma sağlanamadığı için görüşmelerin kesildiğini, daha sonra ise dava şirket yetkililerinin mülk sahibi ile görüştüğünün anlaşıldığını belirtmiştir. Davalı vekili tarafından mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde, davacı tarafın kira sözleşmesinin kurulmasında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ve ücreti hak kazanmadığı, davalı şirkete yıllık kira bedellerinin mail olarak bildirildiği davalının da kendileri için uygun rakamların cevaben bildirdiği ancak bu durum sonrasında davacının yapması gereken teklifleri mülk sahibine iletmediği, teklifleri olumlu ya da olumsuz bir dönüş olmaması üzerine davalı şirket yetkilisi …’ın davacı taraf telefonla arayarak durum hakkında bilgi almak istediği, yapılan görüşmede davacı tarafın yetkilisi …’in gayrimenkul sahiplerinin verdiği fiyatlarda hiçbir indirimi kabul etmediğini beyan etmesi sonucunda yaklaşık bir ay gibi bir süre geçtikten sonra davalı şirket yetkililerinin gayrimenkul sahibiyle bizzat görüştüğü ve fiyatın neredeyse yarısı olan bedelle anlaşmaya varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ;davanın reddine dair karar verilmiş olup davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Hukuki uyuşmazlığa ilişkin yasa maddeleri incelendiğinde: TBK’nin 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımı “… simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde yapılmıştır. Simsarın ücrete hak kazanma alacağını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 521. maddesine göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” belirtilmektedir. TBK’nin 520. maddesi uyarınca; simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı bir sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Simsarlık sözleşmesi simsar ile sözleşme yapan arasında kurulur. Simsarlık sözleşmesi yapılabilmesi için malikin rıza ve simsara yetki vermesine gerek yoktur. Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz. TBK’nin 521. maddesi gereğince; simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Şu halde simsarın, simsarlık ücretini isteyebilmesi için simsarlık sözleşmesinde sözü edilen taşınmaz kiralanmasının simsarın aracılığıyla ve çalışması ile gerçekleşmiş olması gerekir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, mülk sahibinin teklifin hangi şekilde iletildiği ve mülk sahibinin verdiği yanıtın hangi yolla bildirildiğinin açıklanmadığı ve davacının uyuşmazlığa konu sözleşme nedeniyle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğinin ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davacı taraf yetkilisinin gayrimenkul sahiplerine, davalının yapmış olduğu teklifin iletildiği ve mülk sahibinin fiyatlarda hiçbir indirimi kabul etmediği davalı tarafın sunduğu cevap dilekçesinden anlaşılmaktadır. Bu haliyle, davacının son teklifle ilgili olarak davalı ve dava dışı mülk sahibi ile iletişiminin devam ettiğine karar vermek gerekmiştir. Aynı zamanda, yapılan yer gösterme işleminden yaklaşık bir ay süre (22 gün) geçtikten sonra davalı şirketin söze konu yeri kiraladığı da nazara alınmalıdır. Nitekim, 18.09.2017 tarihli ”Gayrimenkulü Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi”nde söz konusu yerin 1 yıl içerisinde kiralanması durumunda yıllık kira bedelinin %12+KDV’sini …’e hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt edildiği kararlaştırılmıştır. İş bu tespitler uyarınca, davalı tarafça uyuşmazlığa konu yer ile ilgili olarak, cevap dilekçesinde mülk sahibi ile 41.000,00 TL+KDV tutarında bir bedelle anlaşma sağlandığı yönündeki beyan nazara alınarak hesaplama yapıldığında; 41.000,00 TL x12 ay=492.000,00 TL 492.000,00 TLx%12= 59.040,00 TL 59.040,00 TL + 10.627,20 TL KDV ( % 18 )= 69.667,20 TL ücrete hak kazandığına karar vermek gerekmiştir. Faiz başlangıcı yönünden inceleme: Dava dilekçesinde, faiz başlangıç tarihi olarak 13.12.2017 yani fatura tarihi belirtilmiştir. Ancak, TTK 1530/4 maddesinde; “Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda, b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda…” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; alacağın dayanağını oluşturan 13.12.2017 tarihli faturanın, davalı tarafa 19.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, TTK 1530/4.a maddesi uyarınca faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda temerrüt oluşacağı gözetildiğinde faiz başlangıç tarihinin 19.01.2018 olduğuna karar vermek gerekmiştir. HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. İş bu nedenle; davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/856 E., 2020/52 K. sayılı ve 23/01/2020 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 2-Davanın KISMEN KABULÜNE, a) 69.667,20 TL’nin 19.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ile davacıya ödenmesine, b)Fazlaya dair istemin ise reddine, 3-İlk Derece Mahkemesi yönünden; a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 4.758,96 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.309,74 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.449,22‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, b-Davacı tarafından toplamda yatırılan 1.309,74 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı tarafından yapılan 254,00 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 230,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, ç -Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine, d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ye göre tayin ve takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ye göre tayin ve takdir olunan 7.026,19‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 4-İstinaf İncelemesi Yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, b-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, c-Davacı tarafça sarf edilen 285,00 TL istinaf yargılama gideri ve masrafının davalıdan alınarak davacıya verilemesine, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,d-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,e-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/10/2023